Merhaba,
İlk sayı, 2021'in ilk haftasına denk geldi. Ben de bu ilk sayıyı, kısa bir tanışmaya ayırmak isterim.
“Onu izledim ben.” adını, hoş geldiniz mesajında da söylediğim gibi, birileriyle film seçmeye çalışırken “bunu izleyelim mi?” önerilerinin çoğunu cevapladığım o cümleden alıyor.
Bu bültenin her sayısı, bir önceki hafta izlediklerimi sıraladığım “Bu hafta neler izledim?” listesi ve aralarından biri hakkındaki daha detaylı yorumlarımı paylaştığım “Haftanın en iyisi!” önerisiyle açılacak.
“Ben olsam kaçırmazdım.” bölümünde, ilerleyen günlerde gösterimi gerçekleşecek bazı filmlerden, düzenlenecek gösterim programlarından ve festivallerden “Onu izledim ben.” ve “Ben olsam kaçırmazdım.” dediğim önerilerimi bulacaksınız.
“Kısa cümleler kuramıyorum.” sizi farklı mecralardaki yazılarıma ya da bir parçası olduğum işlere yönlendirecek, “Bir yıl, bir kategori.” sizi Altın Balkabaa Ödülleri ile tanıştıracak.
Önümüzdeki sayılarda sinema ve sinema dışı yepyeni bölümler de bunlara eklenecek.
“Onu izledim ben.” diyebileceğim ilk abonelerimden biri olduğunuz için teşekkürler!
Beni Twitter, Letterboxd ve Instagram'da takip etmeyi unutmayın.
Emre Eminoğlu
2020 Özeti: Bu yıl neler izledim?
250 film hedefi tuttu.

Bu hafta ne izledim? Adından da anlayabileceğiniz gibi, geride kalan hafta boyunca izlediğim filmlerin çetelesini tutacağım, haklarında kısa yorumlarımı paylaşacağım bir bölüm olacak bu. Fakat yılı henüz tamamlamışken, burada bir 2020 özetine de yer vermek kaçınılmazdı.

250 film hedefi. Yıllardır kendime koyduğum 250 film hedefini, bu yıl ucundan da olsa tutturmayı başardım. 2020 herkesin eve kapanıp, normalden çok daha fazla film izlediği bir yıl olsa da, bende böyle çalışmamış anladığım kadarıyla. İki sebebi var: (1) Karantinada filmlerdense dizi ve mini-dizilere abandım. (2) En yoğun şekilde film izlediğim dönem olan film festivalleri bu yıl aynı tadı veremedi.

Güzel şeyler. 2020, hiçbirimizin güzel hatırlayacağı bir yıl değil. Ama bu 2020'de güzel şeyler olmadığı anlamına gelmiyor. Bi' Film Ajandası 2020'nin başarısı ve Parasite sayesinde sevinç çığlıkları attığımız 92. Akademi Ödülleri töreniyle başlayan yıl, ilk kez Berlin Film Festivali'ne katılmamla devam etmişti. Sonrası malum…
Sinemada film izlemek. 2020, yapmaktan en çok zevk aldığım şeylerden birini elimden aldı. Festivalleri Festivali saymazsak, bu yıl sinemada izlediğim film sayısı sadece 13. Pandemi öncesinde sinemada izlediğim son film Emma. (Autumn de Wilde, 2020 | ★★★½) olmuştu; pandemi sırasında da dayanamayıp, güvenli olduğunu düşündüğüm salon ve seanslarda üç filme gittim: Relic (Natalie Erika James, 2020 | ★★★½), The Trial of the Chicago 7 (Aaron Sorkin, 2020 | ★★★★) ve Tenet (Christopher Nolan, 2020 | ★★★). Chicago'da sinema salonları, kasım başında yine kapandı.

- Bu yıl 250 film izlemişim; ilki 1917 (Sam Mendes, 2019 | ★★★★½ ), sonuncusu ise She Dies Tomorrow (Amy Seimetz, 2020 | ★½) olmuş.
- Bu yıl en çok film izlediğim hafta, 12 filmle 19-25 Şubat haftası olmuş, onu 11 filmle 26 Şubat - 3 Mart ve 10 filmle 7-13 Ekim haftaları takip etmiş. İlk ikisi Berlin Film Festivali'ne, diğeri ise çevrim içi düzenlenen Chicago Film Festivali'ne denk geliyor.
- Bu yıl izlediğim en iyi film ve aynı zamanda bu yıl tam puan verdiğim tek film Dial M for Murder (Alfred Hitchcock, 1954 | ★★★★★), bu yıl izlediğim en kötü film ise Hillbilly Elegy (Ron Howard, 2020 | ★) olmuş.
- Bu yıl en çok izlediğim oyuncu Kelvin Harrison Jr. (4), en çok izlediğim yönetmenler ise Park Chan-wook (3) ve Spike Lee (3) olmuş.
• 2020 Filmleri:
- Small Axe: Lovers Rock (Steve McQueen, 2020) | ★★★★½
- She Dies Tomorrow (Amy Seimetz, 2020) | ★½
• Geçmişe dönük:
- Flower (Max Winkler, 2017) | ★★½
- Working Girl (Mike Nichols, 1988) | ★★★½
- The Kingmaker (Laureen Greenfield, 2019) | ★★★★
- All the Vermeers in New York (Jon Jost, 1990) | ★★½
Lovers Rock, 2020
Small Axe serisinin ikinci filmi.

Steve McQueen'in Amazon Prime Video'da yayınlanan Small Axe serisinin televizyon ve sinema arasındaki sınırları nasıl sarstığından geçtiğimiz cumartesi Aposto!'daki “Televizyon filmi mi kaldı?" başlıklı yazımda bahsetmiştim. Oldukça didaktik olan, kronolojik ilerleyen ve olay anlatımına odaklanan Mangrove ile başlayan serinin ikinci filmi Lovers Rock, öncülünün aksine duygulara ve anlara yoğunlaşan büyüleyici bir film. McQueen bu kez dönemi ve kültürü bir tarih kitabı ya da tarih dersi olarak ele almaktansa, o büyülü anları birbiri ardına sıralamayı tercih ediyor.
Adını serinin konu aldığı Karayipler göçmeni Britanyalı siyahların 1970'ler ve 80'lerde yoğun olarak dinlediği ve ürettiği, romantik reggae de denebilecek müzik türünden alan Lovers Rock, 1980'lerin Londra'sında tek bir gecede, bir parti evinde geçiyor. Farklı karakterleri ve yarattığı zamansızlık hissiyatla, serinin konu aldığı sistematik ırkçılık ve toplumsal sorunları da unutturmadan, kendi dünyasını ve kendi kaçışını yaratıyor. Lovers Rock'taki, serinin ilk filmindekinin aksine dışarıdan gelen tehditlerin zorunlu kıldığı bir kenetlenme değil, tamamen içeriye doğru, istemli ve bilinçli birbirliktelik. Kendi içindeki zorluklarıyla, kendi içindeki ‘kötüleriyle’, kendi içindeki çatışmalarıyla - ama yine de dışarıdan daha güvende…
★★★★½
• Vanessa Kirby ve Ellen Burstyn'e muhtemelen birer Oscar adaylığı getirecek, trajik bir doğumun ardından ailesinden uzaklaşmaya başlayan bir kadının dramı Pieces of a Woman, 7 Ocak'ta Netflix'te yayınlanıyor. Ben olsam kaçırmazdım.
• İstanbul Film Festivali Ocak ayı seçkisi gösterimleri İKSV Online üzerinden devam ediyor.
- İlk hafta seçkisinden, François Ozon'un Été 85 / Summer of 85'ı (★★★½) bir Dans la maison / In the House tadı vermese de keyifle izleyeceğiniz, bol bol 80'ler nostaljisi yaşayacağınız, çok iyi bir yaz filmi. D'Innocenzo Kardeşler'in Berlin Film Festivali'nde En İyi Senaryo ödülü alan banliyö kabusu Favolacce / Bad Tales (★★★★) ise bence Berlin'in en iyilerindendi. Onları izledim ben.
- İkinci hafta seçkisinde ise Persian Lessons, 8 Ocak'ta erişime açılacak. Film, II. Dünya Savaşı sırasında toplama kampına gönderilmekten İranlı olduğu yalanıyla kurtulan bir adamın, Nazi subayına bilmediği Farsça'yı öğretmesini konu alıyor. Ben olsam kaçırmazdım.
• Başka Sinema'nın Başka Bir Ocak seçkisi 10 Ocak'a kadar yayında.
- 10 filmlik seçkide Elisabeth Moss'un çok iyi bir performansla eksantrik korku yazarı Shirley Jackson'a hayat verdiği Shirley (★★★★) ve Christian Petzold'un denizkızı masalını Berlin'e taşıyan modern fantastik filmi Undine (★★★½) de var. Onları izledim ben.
- Çok sevdiğim Martha Marcy May Marlene'in yönetmeni Sean Durkin'in 10 yıla yakın bir aradan sonra çektiği, Jude Law ve Carrie Coon'u buluşturan dönem filmi The Nest de seçkide. Ben olsam kaçırmazdım.
• Kısa cümleler kuramıyorum. Fark etmişsinizdir, uzun uzun yazmayı seviyorum. Bültenin bu bölümünde, geçtiğimiz hafta farklı mecralarda uzun uzun yazdıklarıma ve/veya bu aralar bir parçası olduklarıma yönlendireceğim sizleri.

• Bi' Film Önersene olarak bu yıl ikinci kez, yeni bir renk, yeni yönetmen ve oyuncular ve yepyeni film önerileriyle yayınladığımız Bi' Film Ajandası 2021 iki hafta önce satışa çıktı ve hızla tükeniyor. Buradan satın alabilirsiniz.
• George Clooney'nin yapımcılığını, yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu üstlendiği Netflix orijinal filmi, bilim kurgu türündeki Midnight Sky'ı theMagger'da yazdım. Buradan okuyabilirsiniz.
• Ödül sezonunu en iyi takip edebileceğiniz blog Oscar Boy'da Umur zorlu bir işe kalkıştı ve Türkiye'de sinema üzerine yazan ve konuşan, benim de dâhil olduğum 50'den fazla sinema yazarı, blogger, mikroblogger ve podcaster'ı bir araya getirip kolektif bir yılın en iyileri listesi olan Yurttan Sesler Listesi'ni oluşturdu. Katılanlar ayrı, ortaya çıkan 50 filmlik sonuç ayrı muhteşem; buradan inceleyebilirsiniz.
• Oscar tahminleri konusunda fikirlerine, bilgilerine ve sezgilerine sonuna kadar güvenebileceğiniz insanlardan oluşan O Takım da Oscar Boy'da bir araya geldi. (Ali Ercivan, Aras Bayram, Aslı Ildır, Asya Ki, Seda Artar, Umur Çağın Taş ve ben) Oscar adaylarının açıklanacağı 15 Mart'a bir hayli zaman olsa da, biz yıl sonu tahminlerimizi yaptık.
• Duende yazarları olarak bu hafta her birimiz kendi kanallarımızı bir kenara bıraktık ve yılın sonuna özel, birbirimizin hislerine ve cümlelerine ortak olduğumuz bir sayı hazırladık. Duende'ye buradan abone olabilir, Anahtarlar'ı buradan okuyabilir, alışılmışın dışında bir formattaki yılın en iyileri listemizi ise buradan inceleyebilirsiniz.
Altın Balkabaa Ödülleri ile tanışın.
Kişisel bir çılgınlık.

Hangi dili konuştuğu, hangi ülkede yaşadığı fark etmeksizin sinemayla ilgilenip ve ödül sezonunu yakından takip eden herkes gibi, ben de her yıl kendi “en iyilerimi” seçiyor, kendi “ödüllerimi” dağıtıyorum: Adını Twitter takma adım ve eski blogum thebalkabaa'ndan alan Altın Balkabaa Ödülleri / Golden Pumpkin Awards.
Her yıl 20 ana kategoride dağıttığım, En İyi Film kategorisinde 10, diğer kategorilerde 6'şar aday belirlediğim Altın Balkabaa Ödülleri'ni 2004'ten beri kurguluyorum ve tabii ki yeni filmler izledikçe, yeni filmlerden etkilendikçe, kafama göre güncelliyorum.
Bültenin "Bir yıl, bir kategori." başlıklı bu bölümünde, her hafta ayrı bir yılın ayrı bir kategorisini ziyaret edeceğiz. Film önermek için bir yol, bir bahane daha!
Tüm Altın Balkabaa aday ve kazananlarını buradan inceleyebilirsiniz.