Topraktan tabağa tabaktan toprağa hikâyesine dair bilgi sahibi olmak ve farkındalığını arttırmak için apéro gazete'nin beşinci sayısında; birlikte yemek yemenin sosyal uyumdaki etkisinin keşfiyle gastronominin diplomaside en eski ve etkili araçlardan biri hâline dönüşmesine odaklanıyoruz. İran Nükleer Anlaşması'nın müzakere sürecinde kurulan sofralardan Vladimir Putin'in çeşnigirine. Diplomasinin gastronomiden geçen yolunda aklın değil midenin zaferini anlatmadan evvel Türkiye’den ve dünyadan topraktan sofraya haberler. Bu hafta gazete:
- Gazete: Sinop lakerdasına coğrafi işaret, Yapay zeka fal kurabiyesi yazarlarını işinden edebilir
- Büyüteç: Gastrodiplomasi 101: Yumuşak gücün nihai zaferi
Sinop lakerdasına coğrafi işaret
Coğrafi işaretle tescillenen ilk deniz ürünü Sinop lakerdası oldu.

Sinop’un deniz ve balıkçılık kültürünün simgesi olan Sinop lakerdası coğrafi işaretle tescillendi. Sinop’un coğrafi işaretli 11 ürünü arasında bulunan lakerda coğrafi işaret alan ilk deniz ürünü oldu.
- Nedir? Türkiye’de Türk Patent Enstitüsü tarafından verilen coğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleriyle coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir. Coğrafi işaret tesciliyle kalitesi, gelenekselliği ve yöreden elde edilen hammaddesiyle yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanır.
- Neden önemli? Hangi ürünün nereye özgü olduğunun kayıt altında tutulmasını sağlayan coğrafi işaret yöresel lezzetlere sahip bölgelerin sahip olduğu değerlerle üretici emeğini koruma altına alır ve kültürel çeşitliliğe katkıda bulunur. Turizm açısından sağladığı avantajlarla ürünlere kazandırdığı standard ve tescille yöresel kalkınma süreçlerini hızlandırır.
Kanola yetiştiriciliğinde bakla zınnı mücadelesi
Kanola yetiştiriciliğinde verimi düşüren bakla zınnı böceğine karşı üreticiyi bilgilendirmek için açıklama yapıldı.

Samsun Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün kanola yetiştiriciliğinde karşılaşılan en önemli zararlılardan olan bakla zınnıyla ilgili üreticiyi bilgilendirmek için yaptığı açıklamada ilaçlı mücadele bal arılarına zarar verdiği için önerilmedi. Üreticinin biyoteknolojik mücadeleyi tercih etmesi gerektiği belirtildi.
- Neden? Üretim alanlarından birini inceleyen Samsun İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam’ın açıklamasına göre en erken çiçeklenen kışlık yağlı bitkiler arasında bulunan kanolada bakla zınnı böceği çiçekte bulunan polen erkek ve dişi üreme organlarını yiyerek bitkinin meyve tutumunu engellemektedir. Dolayısıyla verimi önemli oranda azaltmaktadır. Böceğin öğle saatlerinde hareketli olduğu bilindiği için üreticilerin tarla kontrollerini bu saatlerde yaparak bakla zınnı tespit etmeleri durumunda ilaçlı mücadeleden kaçınmaları gerektiği belirtildi.
- Nasıl? Bakla zınnı mücadelesinde toprak işlemesi; toprakta bulunan yumurta, larva ve ergin popülasyonunun düşmesine yardımcı olmaktadır. Erginlerin az hareketli olduğu sabah saatlerinde ağaçlar altına bez örtüler serilerek ağaçlar kuvvetlice silkelenir ve toplanan erginler imha edilebilir. Biyoteknolojik mücadeledeyse ağaçların altına mavi renkli kaplar veya leğenler yerleştirilir ve bu kaplar yarısına kadar suyla doldurulur. Ergin böcekler mavi renge yönelecekleri için kaplardaki suya düşerler. Suya düşen böcekler toplanarak imha edilir. Kimyasal kullanımı bal arısı kaybına sebep olduğu için önerilmiyor.
Kafes yumurta eziyeti
STK’lardan Migros’un üç numaralı kafes yumurtalarını satmaması adına ortak çağrı.

Türkiye’de çevre, ekoloji ve hayvan hakları alanlarında faaliyet gösteren 12 Sivil Toplum Kuruluşu (STK)’nun yayımladığı ortak açıklamayla Migros tavuklar için eziyet dolu kafeslerde üretilen kafes yumurtalarını terk etmeye çağrıldı. STK’lar Migros’un kafes yumurtası satmaya son vermek üzere net bir hedef belirlemesi ve bu hedefi kamuoyuyla paylaşmasını talep etti. STK’ların açıklaması şu yönde:
- Neden önemli? Endüstriyel kafeslerde bir tavuk ortalama 1,5 senelik ömrünün tamamını demir kafeslerde sıkışık bir şekilde geçirir. Kalabalık ve dar kafeslerde hareket edemez, kanatlarını açamaz, oturamaz ve güneş ışığı görmez. Toprağa erişimi olmadığı için metal tellere sürtünerek temizlenmeye çalışırken kendini yaralar. Yapılan araştırmalara göre, kafesler endüstriyel hayvancılık uygulamaları arasında hayvanlara en çok eziyet eden yetiştirme şekli. Alternatif sistemlerde hayvanların en azından toprağa basma, yürüyebilme, daha fazla alana sahip olma, kanatlarını germe, tünek ve folluk kullanma gibi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanakları olur.
- Arka plan: Endüstriyel kafesleri terk etmek artık dünyada yaygınlaşmış bir sürdürülebilirlik standardı hâline geldi. Türkiye’de 70’ten fazla marka kafes eziyetini terk etme taahhüdü verdi. İsviçre’deki Migros, 1996’dan beri kafes yumurtası satmıyor. Binlerce duyarlı müşteri Migros’a kafes eziyetini terk etmesi için talepte bulundu. Ancak Migros kafes yumurtasını terk edeceğini hâlâ açıklamadı. STK’ların Migros’tan beklentisi kafes yumurtası satmaya son vermek üzere net bir hedef belirlemesi ve bu hedefi kamuoyuyla paylaşması. Üç numaralı kafes yetiştiriciliği, aynı binada 100 bin hayvanın sıkışık kafeslere kapatılmasıdır. Üç kodlu yumurta, sıkışıklıktan aklını yitiren tavukların birbirini gagalayıp öldürmesidir. STK’ların beklentisi; pazarlama faaliyetlerinde “iyi tarım” ifadelerini sıklıkla kullanan Migros’un bu eziyete karşı sessiz kalmaması ve kafes yumurtası satmayı ne zaman tamamen bırakacağına dair kamuoyuna net bir taahhüt vermesi.
Kombo x Jam’s Space buluşmalarında kaçırılmaması gerekenler
Bağdat Caddesi’nde ortak bir yaşam alanı yaratan Vertical; özgün ve kolektif yapısıyla sürdürülebilirlik bilincine alan açmayı amaçlayan Jam’s Space ve müziği merkezine alan Kombo’yla güçlerini birleştirerek kapsamlı ve bir o kadar eğlenceli bir mekân sunuyor.
Jam’s Space ve Kombo’nun önümüzdeki günlerde kaçırmamanı tavsiye ettiğimiz buluşmalarını aşağıda senin için sıraladık:
- Underdog & Friends: Kerem Akdağ, Janbo | 20 Mayıs 21.00: “Barış, sevgi ve korsanlık” pankartı açan Underdog ekibiyle Kerem Akdağ ve Janbo bir cumartesi akşamından beklediğiniz tüm hareketi sunmaya hazır.
- Musiki FM Selectors: Ahu, Hünkar | 26 Mayıs 21.00: Dünyanın farklı sahnelerinden yolu geçen DJ ve söz yazarı Ahu ile yerel sahnenin pek sevdiğimiz bir diğer başarılı DJ’i Hünkar, setin başında selam vermeye hazırlar.
- Meşeli Sohbetler: Gürkan Gümüş, Teoman Hünal | 1 Haziran 21.00: Meşe tadında bir sohbete hazırsan viskiye dair ne var ne yok konuşmak üzere iki uzman isim Gürkan Gümüş ve Teoman Hünal’la bir randevuya davetlisin.
Dahası: “Daha başka neler var?” diye sormak istersen The Irish Spirit birlikteliğiyle hazırlanan buluşmalar arasında bugün 21.00’de Jolly Joker Pub Kanyon’da Gülinler ve yarın 22.00’de Aksi Cadde’de Ozan Algül seni bekliyor. Yarın için bir başka önerimizse 22.00’de The Wall’da Emre Nalbantoğlu ve Acil Servis’i sahnede yakalaman.
Jam’s Space ve Kombo’da neler olacağını takip etmek için burayı, The Irish Spirit buluşmalarını kaçırmamak için şurayı takip edebilirsin.
Yapay zeka fal kurabiyesi yazarlarını işinden edebilir
ChatGPT fal kağıtlarındaki gelecek tahminlerini yazmak için kullanılmaya başlandı.

Kendine özgü yarım daire şekli ve içinde saklı mesajıyla her yıl yaklaşık 3 milyar fal kurabiyesi üretiliyor. Piyango numaraları tahminleri, çeşitli şakalar ve eski atasözlerini yeniden kullanarak bugüne kadar milyonlarca fal hazırlayan metin yazarlarının bazıları yerlerini yapay zekaya bırakıyor. Reklamcılığı fal kurabiyeleriyle birleştiren OpenFortune, fal kurabiyesi mesajları oluşturmak için ChatGPT teknolojisine yatırım yapan ilk şirketlerden biri. Kurucu ortak Shawn Porat The Wall Street Journal'a robot tarafından üretilen mesajların metin yazarları tarafından hazırlananlardan neredeyse ayırt edilemez olduğunu söyledi.
- Karşı görüşler: Yapay zeka sadece saniyeler içinde çok sayıda fal hazırlayabiliyorken diğer üreticiler yapay zekaya falların içerik kalitesi konusunda o kadar güvenmiyor. Ülke çapında 40.000'den fazla restoranın tedarikçisi olan Wonton Food Inc. şirketinin Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Derrick Wong fal yazma görevinin zor olabileceğini kabul ediyor fakat botların ürettiği falların rahatsız edici veya sıkıcı olabileceğinden endişe ediyor. Wonton Food şimdilik serbest yazarların yaratıcılığına ve onların mevcut servet veritabanlarına güvenmeye devam ediyor. Golden Gate Fortune Cookie Factory'nin ortak sahibi Bay Chan, bilgisayar tarafından üretilen falların "toplumun çok hızlı ilerlediğinin bir işareti" olduğunu belirtti. Golden Gate, günde yaklaşık 10.000 fal kurabiyesi yapıyor. Chan'a göre bilgisayarlara yönelmek, falların ardındaki insanlığı ve meditatif doğayı kaybetmek anlamına geliyor.
Tarımsal üretime sürdürülebilirlik yatırımı
Stockholm merkezli Improvin' tarım-gıda sektörüne daha fazla sürdürülebilirlik getirmek için 3,5 milyon euro’luk yatırım aldı.

İsveç merkezli Improvin', tarım-gıda sektörü için sürdürülebilirlik koşullarını iyileştirme misyonunda bir girişim. Şirket, sürdürülebilirlik performans platformu için aldığı 3,5 milyon euro'luk yatırımla Avrupa çapında genişlemeyi planlıyor.
- Neden önemli? Tarım-gıda endüstrisi önemli derecede karbon emisyonundan sorumludur. Bu sebeple daha sürdürülebilir bir gezegen için kararlar alma konusunda sektör üzerindeki baskılar her geçen gün artmakta. Sektörde emisyonların %70'inin birincil üretimden kaynaklandığı belirtilirken çoğu tarım ve gıda şirketi görünürlükten yoksun olduğu için sağlıklı öngörülerde bulunmak zorlaşıyor. İsveç merkezli girişim Improvin' bunu değiştirmeyi amaçlıyor. Şirket, gıda üretimini daha çevre dostu hâle getirmek için yenilikçi bir sürdürülebilir performans platformu geliştirdi. Başlangıç adımı olan 3,5 milyon euro'luk finansman turunu yeni kapattı. Tur, FoodBridge ve PINC'in katılımıyla Pale Blue Dot ve Dynamo Ventures tarafından yönetildi. Mevcut yatırımcılar arasında LRF Ventures ve Atomico Angel Programme bulunmakta.
- Arka plan: Improvin' tarafından sunulan sürdürülebilirlik performans platformu sayesinde gıda markaları, işleyiciler ve fabrikalar birincil üretimlerinden kaynaklanan emisyonları ölçme, doğrulama ve raporlama imkanları olacak. Bu verilerlerle sektörün emisyonlarını azaltmak ve biyoçeşitliliği artırmak için tedarikçileriyle işbirliği yapmalarını sağlamak hedefleniyor. Dijital altyapıdan yararlanan platform tarımsal gıda işletmelerinin birincil verilerle raporlama yapabilmeleri için düzenleyici standartları sağlarken sürdürülebilirliği mevcut kaynak bulma süreçlerine dâhil etmelerine yardımcı olur. Yeni finansman desteğiyle yazılımın geliştirilmesini ve genişletilmesini hızlandırmanın yanı sıra Improvin'in yeni ve mevcut müşterileriyle birlikte platformu Almanya, Belçika, Fransa ve Hollanda'da kullanıma sunması planlanıyor.
ABD’de gıda ürünlerinde pestisit bulgusu
ABD’de gıda mahsullerine püskürtülen kimyasalların tehlikeli seviyeleri bulduğu belirtildi.

Tarım mahsulleri üzerinde yapılan yeni testler ABD’de en yaygın kullanılan gıda pestisitlerinden bazılarının "potansiyel olarak tehlikeli" seviyelerde toksik PFAS’le kirlendiğini ortaya çıkardı. Çevre Koruma Ajansı (EPA) gıda pestisitlerindeki PFAS konusunda daha önce sessiz kalmıştı. Araştırmanın yazarları milyonlarca dönümlük kimyasallarla kirlenmiş gıda ekim alanının potansiyelinin düzenlenmesi için daha hızlı ve daha güçlü eylem gerektiğini söylüyor. Biyolojik Çeşitlilik Merkezi (CBD) Çevre Sağlığı Bilimi Direktörü Nathan Donley, "Bu kimyasalları hâlihazırda olduğundan daha tehlikeli hâle getirebilecek herhangi bir şey hayal edemiyordum fakat görünüşe göre hayal gücüm yeterince güçlü değil. EPA bu durumu kontrol altına almalı ve bu son derece tehlikeli ve kalıcı kimyasallarla kirlenmiş pestisit ürünlerini ortadan kaldırmalı." dedi. Gruplar geçtiğimiz günlerde test sonuçlarını EPA'ya ve California Pestisit Düzenleme Departmanı’na sunarak kontaminasyon giderilene kadar bu ürünleri kullanımdan kaldırmalarını istedi.
- Nedir? PFAS çok sayıda endüstride kullanılan; ürünleri suya, lekeye ve ısıya dayanıklı hâle getirmek için sıklıkla tercih edilen yaklaşık 15.000 kimyasaldan oluşan bir sınıftır. Kimyasallar kanser, tiroid hastalığı, böbrek fonksiyon bozukluğu, doğum kusurları, otoimmün hastalıklar ve diğer ciddi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Doğal olarak bozunmadıkları için “sonsuza kadar kimyasallar” olarak da adlandırılırlar.
- Arka plan: Önceki haftalarda gazete’de Avrupa Birliği tarafından 2022 yılında 311’i pestisit (tarım zehiri) kalıntısı olmak üzere Türkiye kaynaklı 518 bildirim yapıldığına yer verdik. Buğday Derneği bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada 12 yılda rekor seviyeye ulaşan bildirim sayısı insan sağlığını tehlikeye atan tarım zehri kullanımının iç pazarda da artmış olabileceğinin yarattığı endişeye yer verdi. Buğday Derneği Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç, Türkiye tarımında hâlâ kullanılan 9 pestisit aktif maddeyle özellikle bebeklerin ve çocukların hormon sistemine zarar veren ve doğayı kirleten pestisitlerin bir an önce yasaklanması için tüm vatandaşları gıdasının sorumluluğunu alma ve kampanyaya destek verme çağrısında bulundu.
Unlu mamullere yeni bileşen
Novozymes, yeni bileşenin raf ömrünü artırabileceğini ve unlu mamullerdeki şekeri azaltabileceğini söylüyor.

Danimarka merkezli biyoteknoloji şirketi Novozymes unlu mamullerde tazeliği artırmak ve raf ömrünü iyileştirmek üzere tasarlanan yeni enzimatik hamur malzemesi Novamyl BestBite'ı piyasaya sürdü. Şirket, bileşenin ekmek ve benzeri yiyeceklerin yumuşaklığını ve nemliliğini korumasına yardımcı olduğunu ve tadını etkilemeden hamura eklenen şeker miktarını %25 ila %75 oranında azaltabileceğini söyledi.
- Neden önemli? Şirket bu malzemeyi gıda israfını azaltmanın bir yolu olarak da sunuyor. Ekmeğin raf ömrünü artırarak mahsul üretimi, tahılların işlenmesi, pişirme işlemi, paketleme ve nakliye etkilerini azalttığını belirtiyor. Odak gruplarında tüketicilerin taze pişmiş ekmekle bileşenin kullanıldığı 15 günlük ekmekten aynı keyif aldıklarını söyledi. Yeme içme endüstrisi gıda atığı sorununu içerik maddelerinin ileri dönüşümü gibi süreçlerle çözmeye çalışırken Novozymes raf ömrünü artırmayı ve bozulmayı önlemeyi amaçlayan bir bileşeni piyasaya süren en son şirkettir.
- Arka plan: Diğer gıda ve içecek üreticileri de gıdaların raf ömrünü uzatmak için farklı yatırımlar yaptı. 2017'de tahıl ve atıştırmalık devi General Mills işlenmemiş hamurun buzdolabında raf ömrünü geleneksel depolama süresine göre 30 gün uzatarak 120 güne çıkarabileceğini söylediği bir un öğütme işleminin patentini aldı. 2020'de pandemide pişirmeye artan yoğun ilgi sırasında badem ve hindistan cevizi gibi malzemelerden yapılan ürünler hazırlayan Bob's Red Mill gibi alternatif un üreticilerinin pişirdikleri yiyeceklerin daha yüksek besin değeri içermesini isteyen tüketiciler tarafından sıklıkla tercih edildiği görüldü.
Kızılcık ve votkalı içime hazır kokteyl
Absolut ve Ocean Spray ortaklığında içime hazır kokteyl 2024'te piyasaya sürülecek.

Pernod Ricard ABD'de Absolut ve Ocean Spray’in içime hazır bir kokteyl için işbirliği yaptığını söyledi. 2024 başı raflara ulaşması planlanan Absolut Vodka ve Ocean Spray Vodka-Cranberry Serisi; votkayı kızılcık suyu, maden suyu ve diğer doğal tatlarla birleştiriyor. Ocean Spray, Coca-Cola, PepsiCo ve Vita Coco gibi diğer şirketlerin ürünlerine katılarak bir alkol üreticisiyle ortaklık yoluyla hızla büyüyen içime hazır kokteyl alanına giren en yeni alkolsüz içecek markasıdır.
- Neden? Absolut'ta kıdemli marka pazarlama müdürü Reshma Dhati yaptığı açıklamada "Absolut ve kızılcık suyu en popüler içecekler arasında yer alıyor ve şimdi iki güçlü markanın bir araya gelmesiyle her zamankinden daha kolay ulaşılabilir hâle getiriyoruz. Ev sahiplerinin rahatlayıp anın tadını çıkarabilmeleri ve aynı zamanda hareket hâlindeyken keyif almalarını kolaylaştırabilmeleri için sorunsuz, lezzetli, kaliteli içecekler yapıyoruz." dedi.
- Arka plan: Distilled Spirits Council'in Eylül 2022 raporuna göre şarap üreticisi E. & J. Gallo tarafından yapılan High Noon liderliğindeki içime hazır kokteyller 2021'de hem gelir hem de hacim açısından ABD’nin en hızlı büyüyen alkollü içecekler kategorisi oldu. Birçok alkolsüz şirketin içeceklerini kokteyl kategorisine sokmasının büyük bir nedeni de bu beklenti. Diageo, Captain Morgan Rum ve Vita Coco hindistan cevizi suyuyla hazırlanan birinci sınıf şişelenmiş kokteyller serisiyle ortaklık kurdu. Boston Beer, ABD'de bir Hard Mtn Dew alkollü ürünü için PepsiCo’yla çalıştı. Bunun yanı sıra Brown-Forman ve Coca‑Cola'nın Jack Daniel's Tennessee Whiskey’le ikonik soda markasını birleştiren bir içime hazır kokteyli sundu. Absolut ve Ocean Spray’de bu işbirliğiyle diğer şirketlerle benzer bir strateji uyguluyor. Hâlihazırda tüketiciler tarafından bir arada kullanılan iki markanın birleşmesi başarıyı garanti etmese de piyasaya sürüldüğünde ürüne anlamlı bir avantaj sağlıyor.
Gastrodiplomasi 101: Yumuşak gücün nihai zaferi
Diplomasinin gastronomiden geçen yolunda aklın değil midenin zaferindeki belagat.

2012’de Paul Rockower tarafından tanımlanan hâliyle gastrodiplomasi; hükümetler, eyaletler ve devlet dışı politik aktörlerin ulusları gıda yoluyla markalaştırmak veya gıdayı hükümetten kamuya çeşitli alanlarda diplomatik bir araç olarak kullanmak üzere başlatılan halkla ilişkiler kampanyalarının karşılığı. Tanımı biraz daha basite indirgemek istersek gastrodiplomasi, devletlerin geleneksel mutfakları aracılığıyla yenilebilir bir ulus markalaşması sağlamasına ve diğer ülkelerle kültürel etkileşim ve işbirliğine katkı sunuyor.
Kavramın çizdiği ana hatların belirlenmesinin ardından 2012 itibarıyla devletler nezdinde gastrodiplomasinin stratejik kullanımı hızlanırken yemeğin insan ilişkilerinde oynadığı kritik rol tekrar göz önüne çıktı. Oxford Üniversitesi'nden Profesör Charles Spence gastrodiplomasi olgusunun sahip olduğu etki alanlarını görüp gastronomi ve insan kesişimi üzerine yapmaya başladığı araştırmalar neticesinde keşfediyor ki; insanlık tarihi boyunca en eski toplumlarda bile hayatta kalmayı sağlamak ve sosyal uyumu kolaylaştırmak adına ortak yemek yemek ihtiyaç duyulan güven atmosferini sağlıyor.
Yemek ve sosyal ilişkilerimiz
Toplu yemek yemenin insanların bağ kurma yeteneğini kolaylaştırma etkisi sayesinde sürekli olarak devam eden gelişimle beraber bireyler ve gruplar arasındaki sosyal uyuma katkı sağladığı sadece Spence değil birçok antropolog söylüyor. Bu antropologlardan biri olan Profesör Robin Dunbar durumu şöyle ifade ediyor: “Birlikte yemek yeme eylemi beyindeki endorfin sistemini tetikler. Endorfin kişiler arasında kurulan sosyal bağda önemli bir rol oynar. Birlikte yemek yemek için zaman ayırmak fiziksel ve zihinsel sağlığımız, mutluluğumuz ve esenliğimiz hatta hayattaki amaç duygumuz üzerinde derin etkileri olan sosyal ağlar oluşturmaya yardımcı olur.”
Yakın zamana kadar yiyeceklerin birbirimize dair görüşlerimize etki eden karar mekanizmamız üzerindeki yansımalarının çerçevesi net değildi. Fakat bugünlerde anlaşılıyor ki yemek esnasında tanık olduğumuz davranışların birlikte geçirilen diğer vakitlere kıyasla hoşa gitme ihtimali oldukça yüksek. Aynı sofrada bulunan insanların paylaştıkları yemek vesilesiyle azalan hiyerarşik baskınlık birbirleriyle daha olumlu sosyal etkileşimler kurmalarına yardımcı oluyor. Bunun örneklerini evde ebeveyn ve çocuk, işyerindeyse patron ve çalışan ikiliklerinde görmek mümkün.
Buradan yola çıkarak yemek ve misafirperverlik kavramları insanların karar ve görüşlerinde gerçekten böylesi bir etkiye sahipken yemek masasında gerçekleştirilen müzakerelerin insanları akıl değil mide yoluyla ikna etmek üzere kurgulandığı söylenebilir mi? Hatta bir adım ileri giderek durumun etikliği tartışma konusu hâline gelebilir mi? Sonuçta bir tarafın diğer taraf üzerinde avantaj elde etmek üzere yemeğini yiyip şarabını yudumlamasından bahsetmiyor muyuz?
Diplomasinin en eski aracı
ABD’nin Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın gastrodiplomasiyle iligli yaptığı “uluslararası toplumun en eski diplomatik aracı” yorumuyla yemeğin diplomasinin ayrılmaz bir parçası olduğu yönündeki görüşü desteklediği gayet tabii söylenebilir. Hatta bir parçası olmasının ötesinde dış politikada en etkili araçlardan biri olduğunu iddia etmek de mümkün. Peki nasıl oluyor da geleneksel bir yemeği paylaşmak bu kadar olağan bir davranışken bir anda güç unsuru hâline geliyor? Sofranın sunduğu dinamikler yemeğin önündeki engelleri ortadan kaldırıyor. Ortak insani ihtiyaçların giderilmesi üzerine bir araya gelmek sahip olunan unvanları bir kenarda bıraktırırken yemek aracılığıyla sunulan paylaşım atmosferi en zorlu ortamlarda dahi eşitlik ve birliktelik duygusunu baskın kılıyor.
2015’te AB’nin Kapsamlı Ortak Eylem Planı, diğer adıyla İran Nükleer Anlaşması, kapsamında gerçekleştirdiği üst düzey müzakereler bunun bir örneği niteliğinde. Uluslararası temsilcilerden oluşan ekipler İran’ın nükleer programını nasıl güvenli yöneteceklerine dair gerçekleştirdiği toplantılarda tartışma zora girdiğinde hep beraber yemek yemek üzere ara veriliyordu. Bu yaklaşımın kişilerin birbirlerini gayri resmî yollarla tanımasına teşvik olduğunu söylemek pek de yanlış bir yorum olmasa gerek.
Yüzyıllar boyunca farklı disiplinlerden birçok ismin gastronomi ve diplomasi arasındaki ilişkiye dair söylemlerini görmek mümkün. 19. yüzyıl başlarında Jean-Anthelm Brillat-Savarin şöyle diyor: “Herodotos'tan günümüze kadarki süreçte tarihçileri okuyun. Bir yemek üzerine tasarlanmayan ve organize edilmeyen komplolar hariç hiçbir zaman büyük bir olayın gerçekleşmediğini göreceksiniz.”
Sofranın itibarı
Harvard Business Review’ün yayımladığı çalışmada da görüldü ki müzakerecilerin birlikte yemek yedikten sonra karmaşık ticari anlaşmalara aracılık etme olasılıkları daha yüksek. Bunun gibi olumlu sonuçlar dünyanın farklı bölgelerinden birçok hükümet tarafından gıdanın sunduğu hareket alanının fark edip dış politikalarına dâhil etmesini ve ortaya çıkan çeşitli gastrodiplomasi programlarının sebebini ve gerekliliğini açıklar nitelikte.
2012’de ABD Dişişleri Bakanlığı’nın tasarladığı mutfak diplomasisi girişimiyle 80 Amerikalı şef Aşçılar Kolordusu’na katıldı. Peru hükümeti kamu ve özel kuruluşlarla bir araya gelerek oluşturduğu Marca Perú’yla ulusal gastronominin küresel çapta tanıtılmasını destekledi. Tayland ve Tayvan da, Peru örneğinde olduğu gibi, geleneksel yemeklerini diğer ülkelerde sunarak yurtdışındaki ülke itibarına sunabilecekleri katkıyı fark ettiler. Tayland’ın Thai Selection girişimi ya da Güney Kore’nin Kimchi Enstitüsü gibi projelerle yerel mutfakların küresel çapta tanıtılmasıyla diğer toplumların bu kültürlerle yakınlaşması hedefleniyor.
Dünyanın dört bir tarafında Çin mahallelerinin ya da “Küçük İtalya”ların kurulduğunu ve sahip oldukları etki potansiyelinin büyüklüğünü düşünelim. Bahsi geçen tüm örneklerin toplum içinde diğer kültürlere gösterilen olumsuz tavrın ortadan kalkmasına katkı sağlayıp yemek üzerinden geliştirilen kimlik yaklaşımını mümkün kılabileceği söylenebilir. Bazılarının gastrodiplomasi için kullandığı “yumuşak güç” tanımı tam da bunu çağrıştırıyor mu?
Yaratılmaya çalışılan olumlu imajların ötesinde bazen insanlar diğer toplumlara olan öfkelerini gidermek adına onlara özgü yemekleri yemeyi reddederken yemeğin ismini değiştirmeyi tercih ettikleri bile görülüyor. Bunun en meşhur örneği; Kuzey Amerika Temsilciler Meclisi’nin 2003’te Fransa hükümetinin Irak Savaşı’na destek vermesi sonucunda French Fries’ın Freedom Fries’a dönüşmesi.
Yumuşak gücün nihai zaferi
Toplumlar arası ilişkilerin yanı sıra yemeğin yumuşak gücü politikacıların yiyip içtikleriyle toplum içinde çizdikleri profil konusunda da oldukça etkili. Yaptıkları yeme içme tercihleriyle bağlantı kurmaya çalıştıkları kesimlerle bağ yakalamalarına sunulacak katkı gibi uzaklaşmaları da ihtimal dâhilinde. Sahip olunan damak tadının nereden geldiğimiz ve kim olduğumuz hakkında verdiği ipuçları bulunulan her arenada söz konusuyken Türkiye özelinde ejderha meyveli smoothie’nin Anadoluluğu da gözden geçirilesi bir konu.
Brillat-Savarin’in de değindiği gibi politik liderlerin rakipleriyle mücadelede masayı soyut bir savaş mahali hâline getirmesi geleneği imparatorluklardan bugüne hâlâ sürüyor. Vladimir Putin başta olmak üzere bazı liderlerin çeşnigirleri olmadan asla hiçbir yere seyahat etmedikleri biliniyor. Masanın siyasi anlamı hep bu kadar olumsuz değil elbet. Büyük yuvarlak masaların ima ettikleri eşitlik ve dostluk kavramlarıyla Kral Arthur’un Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nden Çin’e özgü yuvarlak masa geleneğine birçok tanımın altı doluyor.
Sadece diplomatik ortamlarda değil iş toplantısı dâhil müzakere içeren her durumda verilen yemek kararından oturulan sofra düzenine; yeme içmeye dair her detayın taşıdığı anlamlar ve yarattığı etkiler aşikâr. Birilerinin de dediği gibi “Yemek çok önemlidir çünkü zorlu müzakereler yemek masasında yapılır."