aposto-logo
TR
TREN
Editörden
İfade Özgürlüğü
Ekonomi

Atatürk'e Hakaret, AP 2022 Türkiye Raporu

Avrupa Parlamentosu 2022 Türkiye Raporunu Kabul Etti, Atatürk’e Hakaret, Orta Vadeli Program ve Kitle İmha Silahları(!)

Özgürlük Gündemi'nin yeni sayısından herkese merhaba.

Bu hafta sizler derlediklerimiz:

  • İfade Özgürlüğü: Atatürk'e Hakaret
  • Avrupa Parlamentosu ve Türkiye: Avrupa Parlamentosu, 2022 Türkiye Raporunu Kabul Etti
  • Ekonomi: Orta Vadeli Program ve Kitle İmha Silahları(!)

Keyifli okumalar dileriz,
Özgürlük Araştırmaları Derneği

Özgürlük Gündemi

Özgürlük Gündemi

Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.

Editörden

Bir önceki Özgürlük Gündemi’nin yayımlanmasından bu yana geçen süre içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde önemli gelişmeler meydana geldi.  Dış gelişmelerin başında ülkenin Avrupa kurumlarıyla (Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’yle) ilişkilerinin maalesef istenmedik şekilde gelişen seyri yer almaktadır.

İlk olarak, Avrupa Birliği’nin demokratik temsil organı olan Avrupa Parlamentosu genel kurulu Türkiye hakkında hazırlattığı bir raporu 13 Eylül tarihinde kabul etti. Tahmin edilebileceği gibi, Rapor Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarından gitgide uzaklaştığını ve bu haliyle Birliğe üyelik koşullarını büyük ölçüde yitirdiğini vurgulamaktadır. Rapor’a göre, Türkiye’de yargı bağımsız olmayıp siyasetin bir aracına dönüşmüş durumdadır ve gazetecilerin kovuşturulması ve sansür gibi yollarla bağımsız medya hükümet tarafından baskı altına tutulmaktadır.

İç politikada öne çıkan belli başlı gelişmelerin başında ise yeniden seçilemediği için dokunulmazlıktan yararlanamayan ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında dava açılması gelmektedir. Kılıçdaroğlu 7 Mart 2024’te İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak olan davada ‘’kamu görevlisine alenen hakaret’’ suçlamasıyla hâkim huzuruna çıkacak. Savcılıkça hakkında siyasî yasak kararı da verilmesi istenen Kılıçdaroğlu 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturması bağlamında zamanın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e hitaben ‘’Ne zamandan beri TBMM hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek, bunu bir açıklar mısın?’’ demişti.

Bu arada, yeni ekonomik programın uygulanmasında tekrar faiz artırımına gidilirken, ekonomik ve malî yönetimin başındaki Mehmet Şimşek’in Türkiye’ye dış finans kapılarının açılmakta olduğuna ilişkin ‘’müjdesi’’ de var. Bakan Şimşek bakanlıklar ve yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji ve su verimliliğine ilişkin finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere Dünya Bankası ile toplam tutarı 895,7 milyon euro olan kredi anlaşması imzaladıklarını açıkladı.

Son olarak, Ankara ‘’Gezi davası’’ karara bağlandı. Haziran 2013’te Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerine katılan 600’den fazla kişi hakkında 2018 yılında açılan dava açılmıştı. Mahkeme nihayet davayı sonuçlandırdı ve bazı sanıkların polise direnme suçundan beraatine, 19 sanığın da kanuna aykırı eyleme katıldıkları ve dağılmadıkları gerekçesiyle mahkumiyetine karar verdi, ancak cezaları ertelendi.

Yeni bir Özgürlük Gündemi’nde buluşmak üzere.

İfade Özgürlüğü

Atatürk'e Hakaret

A.E.S.'nin yaptığı hakaret, toplumdaki birçok kişi için kabul edilemez olabilir, ancak tutuklama kararının reşit olmayan birinin hayatı üzerinde geri döndürülemez olumsuz etkileri olabileceğini ve öte yandan da ifade özgürlüğüne zarar verdiğini belirtmek gerekmektedir.

İstanbul'un Üsküdar ilçesinde lise öğrencisi olan 17 yaşındaki A.E.S., Atatürk'ün fotoğrafına hakaret içeren ve sosyal medyada büyük tepki toplayan bir videoyla kamusal gündeme girdi. Söz kon usu genç, arkadaşları tarafından cep telefonu kamerası ile Atatürk'ün okul kitabından koparılan fotoğrafına uygunsuz hareketlerde bulunurken kaydedildi. Bu video kısa süre içinde sosyal medyada yayılarak birçok kullanıcı tarafından paylaşıldı.

Video üzerine kamuoyunda büyük bir tepki oluşunca, İstanbul polisi harekete geçti. Görüntülerde yer alan ve tepki çeken hareketleri yapan A.E.S. kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki ifadesi ve diğer işlemlerin ardından Kartal'da bulunan Anadolu Adliyesi'ne getirilen A.E.S. burada savcılıkta verdiği ifadenin ardından, “halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" ve “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçlarından tutuklanma talebiyle Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Hâkimin tutuklama kararı vermesi sonrasında şüpheli cezaevine gönderildi. Bu olay hem sosyal medyada hem de geleneksel medya organlarında geniş yer buldu.

Belirtmek gerekir ki, A.E.S., 17 yaşında bir genç, aslında, hukuken bir çocuk. Bu yaş, bireyin duygusal, bilişsel ve sosyal gelişiminin hızla devam ettiği, kimlik arayışının yoğunlaştığı, düşüncelerin ve duyguların sık sık değişkenlik gösterdiği bir evredir. Onun için, tutuklanması isabetsiz olmuştur. Ayrıca, A.E.S bu davranışından dolayı zaten milyonlarca kişinin tepkisini çekmişken bir de tutuklanması kendisinin psikolojik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Üstelik, böyle bir olayın kendisinin eğitim hayatı ve kariyer planları üzerinde de olumsuz etkileri olması muhtemeldir.

Bu olayın tekrar gündeme getirdiği netameli fakat kritik konulardan biri de hakaretin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile ilgili. Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan TCK’da ayrı bir suç kategorisi olan “Cumhurbaşkanına hakaret”ten dolayı birçok kişinin ceza almasını sağlamıştır. Sıradan bir vatandaşın başka bir vatandaşa hakaret etmesi sonucu hapis cezası alması oldukça nadir görülen bir durum iken, hakaret bile olup olmadığı tartışmalı olan ifadelerden dolayı on binlerce kişi Cumhurbaşkanına hakaret etme suçundan yargılanmış, bazıları hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu durumun ifade özgürlüğünü kısıtlamasının ve eşitlik ilkesine aykırı olmasının yanı sıra, muhalif sesleri bastırmaya yönelik olduğunu daha önceki bültenlerde belirtmiştir.

Son yıllarda hakaretten dolayı yargılamaların dayanağı olarak dinî değerler ve Atatürk’le ilgili ifadelerin yükselişte olduğunu görüyoruz. Toplumun büyük çoğunluğu tarafından benimsenen değerler ve kişilerle ilgili olarak bazı bireylerin, çoğunlukla özel alanda ve sosyal medyada dikkat çekmek için sergiledikleri ifadelerin “viral” olması durumunda kolluk kuvvetleri harekete geçmektedir. Verilen gözaltı veya tutuklama kararlarının ekseriyetle sosyal medyada yükselen tepkiyi hafifletmek ve benzer davranışlar sergileme potansiyeli olan kişilere gözdağı vermek amacı taşıdığı söylenebilir. Zira hakaret içeren ama “viral” olmayan ve büyük kitlelerin tepkisini çekmeyen birçok ifade hakkında herhangi bir işlem yapılmamaktadır.

Her ne kadar TCK’da hakaret suç kategorisinde değerlendiriliyor olsa da hakaretin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi, bireylerin ve toplumun genel olarak daha özgür, adil ve anlayışlı bir yapıya kavuşması için önemlidir. Hakaretin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi elbette onun olumlanması ya da hoşgörüyle karşılanması anlamına gelmez. İnsanlar beğenmedikleri ifadeleri kendi ifade özgürlüklerini kullanarak eleştirebilir, tepki gösterebilirler. Fakat ifadesinden dolayı bir kişinin tutuklanması, yani özgürlüğünden alıkonulması orantısız bir muameledir. 

Sonuç olarak, A.E.S.'nin yaptığı hakaret, toplumdaki birçok kişi için kabul edilemez olabilir, ancak tutuklama kararının reşit olmayan birinin hayatı üzerinde geri döndürülemez olumsuz etkileri olabileceğini ve öte yandan da ifade özgürlüğüne zarar verdiğini belirtmek gerekmektedir.

Hikâyeyi paylaşmak için:
Ekonomi

Orta Vadeli Program ve Kitle İmha Silahları(!)

Türkiye kısa-orta-uzun herhangi bir vadede planlar yapmak yerine kurumsal kapasitenin gelişimine odaklanmalı ve hukukun üstünlüğünü kalkınmanın ve refahın anahtarı olarak görmeli.

Bültenin geçtiğimiz sayısında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan üç yıllık orta vadeli ekonomik programdan bahsetmiştik. Orada bir kurumsal geri gidiş olarak 2024 yılına ait 3 adet program olduğunu belirtmiştik.

Orta Vadeli Program çerçevesinde tartışmaya açılan başka konular da oldu bu süreçte. OVP’de yapısal reformlar konusu işlenmişti. Fakat bu yapısal reformların nasıl yapılacağına ilişkin ayrıntılı bilgiler de bulunmuyordu. Program çok genel geçer kalıplarla yazılmıştı. Programın bu şekilde hazırlanmış olması serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde çok da makbul sayılmıyor. Öte yandan, bugün bunlara ‘’program’’ denmeye başlanmış olsa da, bu programlar daha önce “plan” olarak adlandırılıyordu. Bunu yaparken serbest piyasa ekonomisine bağlılık gibi bir gerekçe öne sürülmüş olsa da, plan yerine program demek işin esasını değiştirmemektedir. Yani planlı ekonomi dediğimiz merkeziyetçi ve dışlayıcı anlayış sadece isim değişikliği ile devam etti. Bu durum esasen Erdoğan iktidarının da en önemli karakteristik özelliklerinden biridir. Erdoğan kendi işine gelecek şekilde yeniden adlandırma yapmayı çok seviyor ve bunun pazarlamasını hem elinde tuttuğu medya araçlarıyla hem de bürokratik kapasiteyle etkin bir şekilde yapıyor.

Esas konumuza yeniden dönersek; OVP tabii ki derde derman olacak şekilde yazılmamış. Ekonomide parlak olduğu sanılan unorthodox fikirler yerine bu şekilde genel geçer, sonu bir yere bağlanmayan programların açıklanması tercihe şayandır. Fakat bu noktada bu notun saçma gibi görünen başlığını neden attığımız üzerine konuşabiliriz.

Türkiye 2020 yılının sonunda; kurucularından olduğu, sekreterliğini Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nin yaptığı Mali Eylem Görev Gücü’nün [Financial Action Task Force - FATF] önerisiyle “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun”[4] başlığıyla bir düzenlemeyi hayata geçirdi. Bunun en önemli sebebi Türkiye’nin FATF tarafından gri listeye alınmasını istememesiydi. Fakat bu yasa o kadar hatalı bir şekilde parlamentodan geçti ki Türkiye hemen akabinde gri listeye alındı. Gri liste kara para aklama, yayılma ve terörizmin finansmanına karşı yeterli güvenceye sahip olmayan ülkelerin ilan edildiği bir küresel liste. Yani Türkiye şu an kitle imha silahlarının finansmanı, terörizmin finansmanı gibi konularda uluslararası standartlarda mücadele etmeyen bir ülke olarak görülüyor.  Bu tabii ki Türkiye’yi küresel finansal sisteme entegrasyon konusunda oldukça zorlamaktadır. Bu konu ayrıca kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’yi “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine çıkarmasının önündeki engellerden biri olarak da karşımıza çıkıyor. 

Peki bu kanun neden yanlış çıkmış oldu? Burada maalesef yolsuzluk, şeffaf olmama ve hukukun araçsallaştırılması gibi unsurlar karşımıza çıkıyor. FATF’ın önerdiği kanun taslağında kitle imha silahlarının önlenmesine ilişkin alınacak tedbirlerin içindeki en önemli konu siyasilerin ve yozlaşmaya açık diğer yetkili veya nüfuz sahibi diğer kişilerin mali hesaplarına yönelik olarak getirilen kısıtlardı. Fakat, çıkan kanunda bu konu Türkiye hükümeti tarafından pas geçilerek daha yan bir mesele olan sivil toplum kuruluşlarına getirilecek denetimler öne çıkarıldı. Nihayetinde Türkiye de gri listeye girmekten kurtulamadı.

Tüm bunlar ışığında Türkiye kısa-orta-uzun herhangi bir vadede planlar yapmak yerine kurumsal kapasitenin gelişimine odaklanmalı ve hukukun üstünlüğünü kalkınmanın ve refahın anahtarı olarak görmeli. Yukarıda bahsettiğim hukukun araçsallaştırılması örneği gibi durumlar yaşandığı sürece alınacak her tedbir, yapılacak her düzenleme ancak kısıtlı etki yaratır.



 

1 https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/TA-9-2023-0320_EN.html

2 https://www.mfa.gov.tr/no_-224_-avrupa-parlamentosu-nun-2022-turkiye-raporu-hk.tr.mfa

3 https://www.youtube.com/watch?v=kOHhJs89420

4 https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/12/20201231M5-19.htm

Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Özgürlük Gündemi

Özgürlük Gündemi

Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.

YAZARLAR

Özgürlük Gündemi

Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

özgürlüğü

İstanbul

Üsküdar

Cumhurbaşkanı

kara para aklama

Cevdet Yılmaz

Türkiye

Ekonomik Kalkınma Ve İşbirliği Örgütü

+1 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;