aposto-logoÇarşamba, 29 Mart 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mart 29, 2023
Premium'a Yüksel
NELER OLUYOR?
HAFTANIN ODAĞI
Bugünkü Destekçimiz
ANGST ÖNERİYOR

Benim tatil fotoğraflarım nerede?

Anlatılamayan geçmişin saklanan izleri
Mey Diageo ile birlikte

Başka bir şirket mümkün : Mey | Diageo Sanata desteğini yıllar boyu sürdüren, her canlının hakkını savunan ve doğaya net pozitif katkı sağlayan bir şirket olma hedefiyle faaliyet gösteren Mey | Diageo ; ekosistem dayanışması, sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve çeşitlilik odaklı çalışmalarına Cumhuriyetin 100’üncü yılında da tüm gücüyle devam ediyor. Sorumlu tüketim, kapsayıcılık ve çeşitlilik kültürü, su kıtlığı, geri dönüşüm, karbon salımı gibi konularda bilinç yaymayı ve fark yaratmayı amaçlayan şirket, “başka bir şirket mümkün” vizyonuyla daha dürüst ve adil bir dünya için çalışıyor. 2022’de neler oldu? Tohumdan kadehe kadar sürdürülebilirliğe öncülük etme anlayışıyla geliştirdiği projelere son hız devam eden Mey | Diageo, merkez ofis dâhil olmak üzere tüm tesislerinde sıfır atık derecesine erişerek 2030 yılı için belirlediği atık yönetimi hedefine 2022 yılında ulaştı. “Sanatı destekleyen, tüm canlıların haklarını savunan, çevreye pozitif etki yapan bir şirket mümkün” diyen Mey | Diageo, 17. İstanbul Bienali’ne katkı sağlayan kuruluşlar arasında da yer alarak birleştirici ve iyileştirici gücüne inandığı kültür-sanatın sürdürülebilirliğine gururla destek verdi. Sektöründe fark yaratan Mey | Diageo, başarılarını Kadın Dostu Markalar Platformu Farkındalık Ödülü ve Sektöründe Türkiye’nin En Beğenilen Şirketi Ödülü gibi ödüllerle taçlandırdı. Mey | Diageo ’nun farklı alanlarda sürdürdüğü sosyal fayda çalışmalarını buradan takip edebilirsiniz.

Daha fazlasını öğren

Scott Kirby

ANGST'ın yeni sayısından herkese merhaba.

ANGST’ta bu hafta dışarıda bırakılma ve yoksunluk temasını ele alıyoruz. Hikâyesiz bırakılanlar ve anlatmaktan yoksun olanların tatil fotoğraflarının nerede olduğuna dair kısa bir bakış sunuyoruz. 

ANGST’ı sosyal medyada takip etmeyi unutmayın: Instagram, Twitter.

Keyifli okumalar,

Enes

NELER OLUYOR?

GIDA ENFLASYONU: Derinleşen ekonomik kriz Türkiye’de gıda fiyatlarında muazzam artışlara sebep oldu. Türkiye'deki gıda enflasyonu Kasım 2022'de yüzde 102 ile rekor kırmıştı. Aralık ayında bir düşüş yaşansa da hâla fiyatlar oldukça yüksek seyrediyor. BBC Türkçe’nin gıda fiyatlarının maliyetlerini aktardığı haberine buradan ulaşabilirsiniz.

YENİ TÜRKİYE: 6’lı Masa’nın seçim yaklaşırken kamuoyuna sunduğu “Mutabakat Metni” büyük ilgiyle karşılandı. Türkiye’nin en kritik seçimlerinden birinde çok kritik bir rol oynayan muahalefetin bu açıklaması seçim sonrası başka bir alternatifin çerçevesine dair somut örnekler sunuyor. Aposto Gündem’de detaylı bir şekilde ele alınan değerlendirmeye buradan ulaşabilirsiniz. 

HAFTANIN ODAĞI

Benim tatil fotoğraflarım nerede?

Sahiplenemediğimiz geçmiş üzerine

Dostoyevski 1854 yılında dört yıllık kürek cezasının ardından er olarak Güney Sibirya’daki Semey şehrine sürgün edilmişti. Çoğunlukla Göçer Kırgızların yaşadığı bu yere sürgün edilenlerin sayısı da giderek artıyordu. 1827 ile 1846 arasında sürgüne gönderilenlerin sayısı 159 bine ulaşmıştı.  

“Kenti dımdızlak bir kum çölü çevreliyordu, bu çölde ne bir ağaç ne de çalı, yalnızca kum ve deve dikenleri vardı. Dostoyevski burada, geniş fakat basık bir evde yaşıyordu, evin içinde bir yatak, masa ve sandık vardı; duvarda küçük, çerçeveli bir ayna asılıydı. Burada kentin savcısı olan yirmi bir yaşındaki Aleksandr Yegoroviç Wrangel’le dostluk kurdu.”

Wrangel o dönem Dostoyevski için bir Hegel’in bir kitabını sipariş ediyor. Kitap Hegel’in 1822 güzüyle 1831 baharı arasında Berlin Üniversitesi’nde tarih felsefesi üzerine verdiği derslerden oluşuyordu. Kitapta Hegel Sibirya’dan çok kısa bir şekilde bahseder:  “İlk olarak kuzeydeki eğimli alan, sularını kuzey okyanusuna döken güzel ırmakları ile Altay sıradağlarından başlayan Sibirya bizi burada hiçbir biçimde ilgilendirmez; çünkü kuzey bölgesi, daha önce belirtildiği gibi, Tarihin dışında yatar.”

Foldenyi “mum ışığında okurken bu paragrafa denk gelen Dostoyevski’nin şaşkınlığını bir hayal edin” diyor ve ekliyor “Dostoyevski, yalnızca Sibirya’ya sürgün edilmemiş, aynı zamanda hiçliğe indirgenmiş olduğunu hissediyordu.”

Foldenyi’nin “Dostoyevski Sibirya’da Hegel’i okur ve gözyaşlarına boğulur” adlı kitabının girişinde anlatılan bu anektod daha sonra Aydınlanmacı aklın eleştirisine evriliyor. Ama burada bir tema daha var: dışarıda bırakılmak. Dostoyevski’nin bütün eserlerinde karşımıza çıkan bu tema, edebiyat tarihinde de önemli bir yere sahip. Nurdan Gürbilek de bu hususta “Bir doluluk metaforu olarak şölene, hep bir kovulmuşluk duygusuyla daima dışarıdan bakılan bir ziyafetle ilgili bu ısrarlı imgeye birçok yapıtında tekrar tekrar başvurur Dostoyevski” diyor. 

Dışarıda bırakılma

Dışarıda bırakılma duygusu gündelik hayatın her köşesinde karşımıza çıkabiliyor. Sosyal medya kullanım pratiklerimizden, geçmişimize yönelik bakışımıza kadar birçok noktada bu hisle karşılaşabiliyoruz. Dışarıda bırakılmanın bireysel, sınıfsal, politik ve ekonomik birçok mahiyeti var. 

Charlotte Wells’in 2022 yapımı Aftersun filminin Mubi sunumuyla izleyiciye sunulması sosyal medyada çok sık rastlamadığımız bir ilgiyle karşılandı. Film çokça beğenildi ve hatta filmin üzerinden çeşitli sosyal medya akımları başladı. Bu akımlardan birisi çocukluktaki tatil fotoğraflarının paylaşılmasıydı. Twitter ve Instagram’da birçok kişinin çocukluk döneminde gittikleri tatillerden paylaştıkları sayısız fotoğrafları gördük. İstisnasız paylaşılan her fotoğraf oldukça samimi ve özeldi. 

Peki ya çocukluktan kalan tatil fotoğrafı olmayanlar?

Bu sosyal medya akımı sonrasında tatil fotoğrafına sahip olmadığını söyleyenlerin sayısı hiç de az değildi. Nitekim bu satırların yazarı da önce çocukluktan kalma bir tatil fotoğrafının olmadığını, daha sonra ikinci bir aydınlanma yaşayarak aslında çocukken hiç ailesiyle tatile gitmediğini fark etmiştir. Tabii ki tatil fotoğrafına sahip olmamak basit bir tercihten ötesini işaret ediyor, bu bir çeşit zorunluluktan kaynaklanıyor. Sınıf diye çağırdığımız zorunluluk. 

Tatil fotoğrafına sahip olmayanlar aynı zamanda göstermek ve anlatmaktan da yoksunlar. Yoksunların dışarıyla ilk temasları genellikle saklanma pratiğiyle işliyor. Kendisine dair dışarıya açacakları gerçekliği anlatacakları araçlar, belki de bir çeşit utanma duygusuyla bastırılabiliyor. Zaten toplumsal mutabakat da yokluğun/yoksulluğun saklanması çerçevesinde bir sembolik düzeni tahsis etmiş durumda. Dolayısıyla geçmiş de sahiplenilecek bir şeyi değil, daha çok unutuluşa terk edilen ya da unutulmak istenen bir zamanı ifade ediyor. 

Kayıp geçmiş

Geçmişi sahiplenmek için gerekli araçlardan yoksun kalanların hikâyesi de “dışarıda kalma” ile okunabilir. Ancak bu Dostoyevski’nin hikâyesi kadar trajik olmak zorunda değil. Çünkü bu durum yapısal ve toplumsal sebeplerin çeşitli çıktılarından ileri geliyor. Bunun farkındalığı, tatile gidememeyi kişisel trajedinin ötesine, çoktan sınırları çizilmiş kolektif çerçeveye bakmaya sevk ediyor insanı. 

Yoksunluğun imajı ve yarattığı duygular tarih boyunca çeşitli kalıplara hapsolmuş. Necmi Erdoğan, Walter Benjamin’in çocukken yoksulları yalnızca dilenciler olarak var olduklarını düşündüğünü aktardıktan sonra, günümüzde de yoksulların “çöpte atık karıştıran veya trafik ışıklarında arabaya yanaşan insanlar oldukları” imajına sıkıştırıldıklarını anlatıyor. Burada da düzenin sembolik mantığının dışında kalan bir yoksunluk imgesiyle karşı karşılaşıyoruz. 

Ancak günümüz derinleşen ekonomik krizi ve güvencesiz kalmış dünyasında yoksunluk hâllerini farklı şekillerde düşünmek mümkün. Belki çok istenip alınmayan teknolojik cihazda ya da markette geri bırakılmak zorunda kalınan üründe ve işte hiç olmayan tatil fotoğraflarında. Dışarıda bırakılanlar, aynı zamanda anlatacak hikâyeye sahip olmanın ağırlığıyla da karşı karşıyalar. Belki de yeni hikâyelerin olasılıklarına bakmaktan başka çareleri de yoktur.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Bugünkü Destekçimiz

Başka bir şirket mümkünMey | Diageo

Sanata desteğini yıllar boyu sürdüren, her canlının hakkını savunan ve doğaya net pozitif katkı sağlayan bir şirket olma hedefiyle faaliyet gösteren Mey | Diageo; ekosistem dayanışması, sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve çeşitlilik odaklı çalışmalarına Cumhuriyetin 100’üncü yılında da tüm gücüyle devam ediyor.

Sorumlu tüketim, kapsayıcılık ve çeşitlilik kültürü, su kıtlığı, geri dönüşüm, karbon salımı gibi konularda bilinç yaymayı ve fark yaratmayı amaçlayan şirket, “başka bir şirket mümkün” vizyonuyla daha dürüst ve adil bir dünya için çalışıyor.

2022’de neler oldu?

  • Tohumdan kadehe kadar sürdürülebilirliğe öncülük etme anlayışıyla geliştirdiği projelere son hız devam eden Mey | Diageo, merkez ofis dâhil olmak üzere tüm tesislerinde sıfır atık derecesine erişerek 2030 yılı için belirlediği atık yönetimi hedefine 2022 yılında ulaştı.
  • “Sanatı destekleyen, tüm canlıların haklarını savunan, çevreye pozitif etki yapan bir şirket mümkün” diyen Mey | Diageo, 17. İstanbul Bienali’ne katkı sağlayan kuruluşlar arasında da yer alarak birleştirici ve iyileştirici gücüne inandığı kültür-sanatın sürdürülebilirliğine gururla destek verdi.
  • Sektöründe fark yaratan Mey | Diageo, başarılarını Kadın Dostu Markalar Platformu Farkındalık Ödülü ve Sektöründe Türkiye’nin En Beğenilen Şirketi Ödülü gibi ödüllerle taçlandırdı.

Mey | Diageo’nun farklı alanlarda sürdürdüğü sosyal fayda çalışmalarını buradan takip edebilirsiniz.

ANGST ÖNERİYOR

Oyun: Babamı Kim Öldürdü, Edouard Louis

Babamı Kim Öldürdü, genç yazar Edouard Louis’in aynı isimli romanından uyarlanan oyun, Eylül 2020’de sahnelenmeye başlandı. İşçi sınıfı bir aile doğan Louis’in otobiyografik romanı, yatalak kalan babasının hikâyenin merkezinde olduğu bir monolog şeklinde ilerliyor. Irkçılık, sömürü, cinsiyetçilik gibi birçok temanın etrafında gezinen roman, toplumsal sınıfların izlerine dair bir çerçeve sunuyor. Oyuncu Onur Ünsal’ın oldukça etkileyici tek kişilik performansı, Kemal Aydoğan’ın da yönetmenliğiyle izleyiciyi uzun süre çeşitli soruların etrafında gezineceği seyirlik ötesi bir tanıklığa çağırıyor. Moda sahnesinde sergilenen oyuna dair ayrıntılara buradan ulaşabilirsiniz.

İlgili Başlıklar

Türkiye

gıda enflasyonu

BBC Türkçe

YENİ TÜRKİYE

tarih felsefesi

Sibirya

Aleksandr Yegoroviç

Dostoyevski

+8 more

Bülteni beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

ANGST Yayınını Takip Et

ANGST, gündelik hayatımızın ekonomik, sosyal ve kültürel çıkmazlarını araştırıyor. Kolektif huzursuzlukların semptomlarını birlikte düşünmeye çağırıyor.

0%

;