AFRİKA
RUSYA-TÜRKİYE
KUŞBAKIŞI | TÜRKİYE
KUŞBAKIŞI | DÜNYA
BU HAFTA NELER OKUDUK?

🪖 Darbe kıtası: Afrika

Gabon'da gerçekleşen darbe ile 2020'den bu yana Afrika'da 8. yönetime el koyma gerçekleşti, peki ama neden? Ana gündemi Tahıl Koridoru Anlaşması olan Erdoğan- Putin görüşmesi, hangi sinyalleri veriyor?

Fotoğraf: Daily Sabah

Herkese merhaba. Bu çarşamba günü, geçtiğimiz hafta ve hafta başında yankı uyandıran politik tartışmaları, olayları ve açıklamaları sizler için derledik. Neler okuyacağız? 

  • Afrika'daki darbeler: Geçtiğimiz hafta Gabon'da gerçekleşen darbe ile birlikte 2020'den bu yana Afrika'da 8. yönetime el koyma gerçekleşti. Peki ama neden? 
  • Erdoğan ve Putin görüştü: Ana gündem maddesi Tahıl Koridoru Anlaşması olan görüşmenin ardından yapılan açıklamalar hangi sinyalleri veriyor? Türkiye, arabuluculuk tavrını değiştirecek mi? 

Bunların yanında son bültenimizden bu yana yaşanan önemli gelişmeler ve editörlerimizin okuma önerileri de bültenimizde yer alıyor. 

İyi okumalar. 

-İlkim

Spektrum

Spektrum

Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!

AFRİKA

Darbeler kıtası: Afrika

En son Gabon'da gerçekleşen darbenin ardından Afrika kıtasında son 3 yılda 6 ülkede 8 darbe gerçekleşmiş oldu. Peki bu darbelerin amacı ne ve herhangi bir destekleri bulunuyor mu?

Gabon'da 30 Ağustos'ta askerler yönetime el koyduklarını ve seçim sonuçlarını iptal ettiklerini açıkladı. Ülkede darbeden birkaç saat öncesinde seçim sonuçları açıklanmış, Devlet Başkanı Ali Bongo’nun yeniden göreve seçildiği ilan edilmişti. Seçimlere müdahale eden ordu, 56 yıldır iktidarda olan Bongo ailesinin yönetimini devirdi. 

  • Bilgi notu: Ali Bongo, babası Omar Bongo 2009 yılında hayatını kaybettiğinden beri devlet başkanlığı görevindeydi. Babası Omar Bongo da, 1967-2009 arasında devlet başkanlığı yapmıştı.

Darbenin ardından Ali Bongo, ev hapsine alındı ve oğullarından biri "Vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklandı. Askerler, seçim sonuçlarını iptal ettiklerini ve cumhuriyetin tüm kurumlarını feshettiklerini duyurdu, kendilerini “Geçiş ve Kurumların Restorasyonu Komitesi” üyeleri olarak tanıttı. 

Henüz pazartesi günü ise askerî cuntanın lideri General Brice Oligui Nguema geçici devlet başkanı olarak yemin etti. Nguema, "serbest ve şeffaf" seçimlerle iktidarı sivil yönetime devretme sözü verdi. 

Gabon'daki darbe Nijer'de yaşanan darbeden yaklaşık 1 ay sonra geldi. Böylece Afrika kıtasında son 1 yılda 2 ülkede, son 3 yılda ise 6 ülkede darbe gerçekleşmiş oldu. 6 ülkenin Afrika'da bulunmalarının yanı sıra bir benzerlikleri daha var; o da hepsinin eski Fransız sömürgesi olması.

3 yıl, 6 ülke, 8 darbe 

 2020 yılından bu yana Afrika'da Mali, Çad, Gine, Burkina Faso, Nijer ve Gabon askerî darbelerin gerçekleştiği ülkeler. Kısaca buralardaki darbeleri hatırlamak gerekirse; 

  • Mali: 1960 yılında Fransa'dan bağımsızlığını kazanan Mali'de 2020 ve 2021 yıllarında iki kez darbe gerçekleşti. 18 Ağustos 2020'de Devlet Başkanı İbrahim Boubacar Keita, Albay Assimi Goïta liderliğindeki askerî cunta tarafından devrildi. Ulusal Halkın Kurtuluş Konseyi (CNSP) kuruldu ve cunta 3 yıl içinde seçim sözü verdi. Eski Savunma Bakanı Bah N'Daw geçici başkan ve Assimi Goïta başkan yardımcılığına atandı. 24 Mayıs 2021'de ise gerçekleşen ikinci darbede Mali ordusu, geçici Devlet Başkanı Bah N'Daw, Başbakanı Moctar Ouane ve Savunma Bakanı Souleymane Doucouré'yi tutuklayıp gözaltına aldı. 26 Mayıs'ta Assimi Goïta, Geçiş Dönemi Başkanı oldu. Goïta, 6 ay olan geçiş sürecini 5 yıla uzatmak istedi; ancak ülkeye ağır ekonomik yaptırımlarda bulunan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile gerçekleşen görüşmelerin ardından Mali'nin Şubat 2024'te seçime gideceği açıklandı. 

  • Gine: Fransa'dan bağımsızlığını 1958 yılında kazanan Gine'de ise askerî darbe 5 Eylül 2021 yılında gerçekleşti. Gine ordusunun özel kuvvetler birimi Başkanlık Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Alpha Conde'yi ev hapsine aldı. Ordu, hükümeti yolsuzlukla ve insan hakları ihlalleriyle suçladı. 2010'dan beri görevde olan Gine cumhurbaşkanı Conde, anayasayı değiştirdikten sonra 2020'de üçüncü dönem için yeniden seçilmişti. Conde ev hapsinde tutulduğu süreçte istifa etmeyi reddetti. 1 Ekim'deGeçiş Dönemi Başkanı olan Albay Mamadi Doumbouya, 3 yıllık bir geçiş dönemi hedeflediklerini duyurdu. Doumbouya kendisinin ve diğer cunta yöneticilerinin gelecekteki seçimlere katılmayacağını vurguladı ve Ocak 2023'ten itibaren 2 yıla indirdiği geçiş sürecinin bir gün bile uzamayacağına söz verdi. 
  • Burkina Faso: 1960 yılında Fransa'dan tam bağımsızlığını kazanan Burkina Faso'da 2022'de iki darbe yaşandı. Darbelerden ilki 23 Ocak gecesi gerçekleşti. Kasım 2020'de ikinci dönem başkanlığına seçilen Cumhurbaşkanı Roch Marc Christian Kaboré, hükümeti cihatçı tehdide karşı mücadele edememekle suçlayan askerler tarafından devrildi. Darbenin lideri Paul-Henri Sandaogo Damiba, üç yıllığına ülkenin Geçiş Dönemi Başkanı olarak atandı; ancak 30 Eylül'de bir darbe daha gerçekleşti. Yine aynı nedenle gerçekleşen darbenin lideri İbrahim Traoré, 21 Ekim'de Geçiş Dönemi Başkanı olarak seçildi. 

  • Nijer: Nijer'in seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Barzoum bu yıl 26 Temmuz'da, bizzat kendisini korumakla görevli başkanlık muhafızları tarafından devrildi. Bazoum, Nijer'in 1960 yılında Fransa'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana seçimle göreve gelen ilk lideriydi. Askerler ülkenin anayasasını askıya aldıklarını açıkladı ve devlet başkanlığı yetkilerini General Abdourahmane Tchiani'nin üstlendiğini bildirdi. Cunta, 3 yıllık bir geçiş dönemi ilan etti. Darbeyi kınayan ECOWAS, Başkan Bazoum'un serbest bırakılmasını talep ediyor ve askeri müdahale tehdidinde bulunuyor.
  • Çad: Çad'da yaşanan darbe ise diğerlerine göre biraz farklı. 1990'dan bu yana yönetimde olan Cumhurbaşkanı İdris Debi İtno, cumhurbaşkanlığı seçiminin düzenlendiği 11 Nisan 2021'de Çad'ın kuzeyinde Libya sınırındaki Tibesti bölgesinden başkent Encemine’ye doğru saldırı başlatan Çad'da Değişim ve Uyum Cephesi'ne (FACT) bağlı isyancılara karşı başlatılan operasyonda 19 Nisan'da cephe hattında vurularak hayatını kaybetti. Bunun üzerine 20 Nisan sabahı oğlu Muhammed İdris Debi İtno bir grup askerle birlikte Askeri Geçiş Konseyi'nin kurulduğunu açıkladı. Debi İtno, Geçiş Dönemi Başkanı oldu. Bunun ardından askerî yönetimin başa geçmesi nedeniyle ülke muhalefeti başta olmak üzere birçok grup, hareketi bir darbe olarak nitelendirdi. 2022 yılında geçiş hükümeti ve muhalif gruplar arasında bir barış anlaşması imzalansa da bu yıl ülkede darbe girişimleri olduğu ve engellendiği bildirildi.

Fransız sömürgesinin etkisi, dünden bugüne 

Yazının başında belirttiğimiz üzere; bu ülkelerin tek ortak noktası Afrika'da olmaları değil; her birinin aynı zamanda eski Fransız sömürgesi olması. Tabii yalnızca eski sömürge değil, Fransa'nın bu ülkelerle bağı hâlâ devam ediyor. 

Örneğin ülkelerin birçoğunda avro sabit ve ülkeler Fransa hazinesinin garantileriyle desteklenen para birimi Orta Afrika Frangı kullanıyor. Ayrıca birçoğu Frankofon.

Ülkelerde bulunan birçok büyük şirket de Fransa merkezli. Yine bir örnek vermek gerekirse Gabon'un özel sektörde en çok istihdam sağlayan ikinci firması, bir madencilik şirkeri olan Eramet ve şirket Fransa merkezli.

Fransa'nın ülkeler üzerindeki tek etkisi bu da değil, zira neredeyse tamamında Fransa ordusunun askerleri yer alıyor. Başkent Encemine'deki Fransa’nın askeri üssü, Sahil bölgesindeki Fransız askeri varlığını tek çatı altında toplayan "Barkhane" askeri harekatının merkezi komutası başkent Encemine'de kuruldu.

Özellikle Macron'un görevde olduğu süreçlerde Fransa'nın eski sömürgeleri üzerindeki askeri ve siyasi etkisi canlılığını hep korudu. Çad'da, 2019'da dönemin cumhurbaşkanı İdris Deby'i destekleyen Fransa'nın askerî uçaklarının, ülkenin kuzeydoğusundaki isyancıları üç gün boyunca bombardımana tutması buna örneklerden biri. 

Fransa'nın ülkelerin darbe ile indirilen yönetimleriyle de arası iyi. Gabon'daki lider Bongo'nun ve çocuklarının Fransa'da çok sayıda taşınmaz mülk satın aldığı ortaya çıkmıştı. Yapılan araştırmada elde edilen bilgilere göre Bongo ailesinin başta Paris'teki Şanzelize'de olmak üzere ülkenin birçok bölgesinde 28 taşınmaz mülkü bulunuyor ve bu mülkler başta Fransa merkezli Elf-Total'in olduğu, çoğunlukla petrol şirketlerinden alınan rüşvet ve yolsuzluk paralarıyla elde edildi.

Yani örneklerden de anlaşıldığı üzere Fransa bu ülkelerin tamamında siyasi, askerî ve ekonomik etkiye sahip. 

Ancak; Fransa'nın Afrika'ya müdahale eden ülke imajından uzaklaşmak istediği de değerlendiriliyor. euronews'ta konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Andrew Naughtie şu ifadeleri kullanıyor: 

"Geçen bahar Frankofon ülkeleri ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Afrika turunun ilk ayağı Gabon'da, Fransa'nın sömürge dönemi sonrası Afrika ile kurduğu ilişkileri ifade etmek için kullanılan "Françafrique" döneminin artık sona erdiğini duyurmuştu."

"Fransa'dan almak istemediği pozisyonu alması bekleniyor ve bunun sorumluluğunu tamamen üstleniyorum" diyen Macron ülkesinin, "Gabon'da veya başka bir yerde herkesle konuşabilen ve rolü iç siyasete karışmamak olan tarafsız bir muhatap” olduğunu öne sürmüştü.

Naughtie, Afrika'daki birçok ülkenin ise Macron gibi düşünmediğini vurguluyor. 

Ülkelerdeki darbelerin yalnızca yönetimdeki hükümetlere değil, aynı zamanda yıllardır hem kültürel hem ekonomik hem siyasi hem de askerî alanda etkisini sürdüren Fransa'ya yönelik de olduğu; her darbenin ardından cunta yönetimlerinin aldığı Fransa başkonsoloslarını ülkelerine geri gönderme veya Fransa askerlerinin ülkelerinden çekilmesini talep etme gibi kararlardan da anlaşılıyor. 

Rusya'nın esintisi

Özellikle Burkina Faso, Mali ve Nijer’deki darbelerle Fransa’nın Batı Afrika üzerinde güç kaybettiği ve Rusya’nın bu darbelerden istifade edeceği iddia edilmişti. Nijer'deki darbenin ardından darbe destekçileri, sokaklara Rusya bayrağı ile çıkmıştı.

Geçtiğimiz günlerde liderlerini bir uçak kazasında kaybeden Rusya paralı asker grubu Wagner'in en etkin olduğu ülkelerden biri de Mali. Aralık 2021'den bu yana, Wagner grubundan binden fazla askerin Mali'de askerleri desteklediği biliniyor; ancak Mali'deki askerî yetkililer Wagner'in ülkedeki varlığını hâlâ reddediyor. Rusya yetkililerinin birçok kez doğrulamasına rağmen  yalnızca "devletler arası işbirliği " çerçevesinde  "Rus eğitmenlerin " kullanıldığını kabul ediliyor.

Konuyu euronews'e değerlendiren Fransız siyaset bilimci Nicolas Tenzer'e göre Fransa'nın eski Afrika kolonilerine karşı son yıllarda paradoksal görünen davranışları, bir dereceye kadar, başta Mali olmak üzere şiddetli cihatçılığa ve Rusya'nın etkisine karşılık verme zorunluluğundan kaynaklanıyor.

Rusya'nın son 20 yılda bazı ülkelere silah sevkiyatı yaptığını belirten Tenzer, Rusya'ya bağlı şiddet yanlısı paralı askerlerin bu ülkelerin çoğunda geniş çapta güvenlik rolü oynadığını belirtiyor. Tenzer, son Mali krizinin, "Rusya'nın, ülkeleri kendi etki alanına çekmek için gölgede yürüttüğü çalışmaların son örneği olduğunu ve bu çalışmaların Afrika'nın son dönemde karşılaştığı en büyük tehdit olduğunu" ileri sürüyor ve şunları yazıyor: 

"Çin'in Afrika'daki planı kıta kaynaklarının yağmalanması etrafında şekillenirken, Moskova da Batı'nın kıtadaki etkisine karşı koymaya odaklanmış durumda." 

Tüm bu bilgilerin ışığında, Afrika kıtasında yaşananlar, yeni bir soru doğuruyor: 

Sömürgeden kurtulan ancak etkisini hâlâ yaşatan ülkeden zincirlerini koparmak için çabalayan bu ülkeler, kurtuluşu farklı kelepçelerde mi arıyor? Diğer bir deyimle "yılana mı sarılıyor"?

Hikâyeyi paylaşmak için:
RUSYA-TÜRKİYE

Erdoğan'nın Rusya ziyaretinin ardından: Şimdi ne olacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in görüşmesi nasıl yorumlandı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile pazartesi günü Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. 3 saatlik görüşmenin ardından iki lider bir basın toplantısı düzenledi. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, basın toplantısında Tahıl Koridoru Anlaşması'nın da görüşmede konuşulduğunu ifade ederek iptal olmasının küresel gıda pazarını çok etkilemediğini ifade etti. Putin, "Biz tahıl anlaşmasını canlandırmaya hazırız. Yeni anlaşma için Rusya’ya yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Ben bunu sayın Erdoğan’a açıkça söyledim" dedi.

Putin, bir gazetecinin sorusuna ise Tahıl Koridoru Anlaşması'na ilişkin "Batılı partnerlerimiz bizi dolandırdı. Birkaç gün içinde sözler yerine getirilsin; biz tahıl koridorunun devam etmesi için kendi çabalarımızı sarf ederiz" cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı açıklamada, eksiklerin giderilerek girişimin devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı ve "Türkiye olarak beklentileri kısa sürede karşılayacak bir çözüme kavuşacağımıza inanıyoruz" dedi. Erdoğan devam eden işgal için ise "Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz. Taraflar arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Bu konuda üzerimize düşeni yine yapmaya hazırız" ifadelerini kullandı. 

Soru-cevap bölümünde ise Erdoğan, "Putin ‘Fakir ülkelere 1 milyon ton tahılı göndermek için lojistik çalışmalar yaptık’ dedi. Biz de ‘Üzerimize ne görev düşüyorsa Türkiye olarak varız’ dedik. Ukrayna’nın, Rusya ile müşterek adımların atılabilmesi noktasında yaklaşımlarını tabii ki yumuşatması gerekiyor" diye konuştu.

  • Kiev'den yanıt: Erdoğan'ın yumuşama mesajını Reuters'a değerlendiren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin başdanışmanı Mykhailo Podolyak, "Gerçekçi olalım ve var olmayan seçenekler hakkında konuşmayı bırakalım" dedi. Podolyak, Ukrayna'nın Rusya'ya yönelik yaptırımların yumuşatılmasını veya olası bir "yatıştırma politikasını" desteklemeyeceğinin altını çizdi.

Açıklamalar nasıl okundu?

Görüşmenin ardından Türkiye'de, Rusya'da ve dünya genelinde iki liderin açıklamaları farklı şekillerde yorumlandı. Kimi Putin'in anlaşma için ikna edilemediğini savunurken kimi de Erdoğan'ın Putin'in alternatif yol teklifini kabul etmediğini söyledi. 

BBC Türkçe'nin derlediği haberde, Kommersant gazetesinin, Putin'in sözlerine yorum yaparak "Her şey çok açıktı. Anlaşma yok ve olmayacak da. Çünkü kimse Rusya’nın koşullarını yerine getirmeye niyetli değil" ifadelerine yer verdiği aktarıldı.

Günlük gazete Moskovsky Komsomolets de "Erdoğan'ın Vladimir Putin'i Ukrayna ile tahıl anlaşmasına dönmesi için ikna edemediğini" belirtti.

Yine aynı haberde, askerî yorumcu Yuri Podolyaka'nın Telegram'daki gönderisinde Ukrayna'nın, Rusya'nın tahıl anlaşmasına zorlanması yönündeki beklentilerinin ters teptiğinden bahsettiği ifade edildi. Podolyaka, "Devlet başkanımızın açıklamalarına göre söyleyebiliriz ki, başka birilerine boyun eğdirildi” dedi.

Savaş blogcusu Boris Rozhin ise görüşmelerin Türkiye yerine Rusya'da yapıldığına dikkat çekerek, Rusya'nın Türkiye'yi "boyun eğmeye zorladığını" iddia etti. Rozhin, "Dün ilginçtir ki bazı insanlar 'tahıl anlaşması' yeniden canlandırılacak diye bekliyorlardı. Şimdi ise 'İnanabiliyor musunuz, Putin pes etmedi' diye itiraflarda bulunuyorlar" değerlendirmesinde bulundu. Rozhin ayrıca “Erdoğan'a karşı dikkatli olunması gerektiğini” söyledi. 

euronews'ta yer alan konuya ilişkin haberde ise Türkiye'nin, Rusya'nın önerdiği alternatif tahıl koridorunun çözüm olmayacağını belirterek karşı çıktığı ifade ediliyor. 

Politico'da yer alan haberde ise ABD'nin German Marshall Fund Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı'nın değerlendirmelerine yer veriliyor: 

"Hem Putin hem de Erdoğan küresel güneyin dostları olarak görülmek istiyor. Tahıl anlaşması, Türkiye için diplomasi ve arabuluculuk kapasitesinin arttırılması kadar önemli değil. Erdoğan'ın dengeleme hamlesine yönelik eleştiriler var ve tahıl anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesinin tüm dünya için bir karşılığı olacak."

Reed Smith'te uluslararası ticaret avukatı olan Tan Albayrak ise "Erdoğan, Karadeniz Girişimi'ni açıkça uluslararası arenadaki parlak anı ve aynı zamanda Türkiye'nin artan stratejik önemine vurgu yapma şansı olarak görüyor. Rusya'nın anlaşmaya yeniden katılması yalnızca küresel tahıl ticareti için bir artı olmakla kalmayacak, aynı zamanda Erdoğan'ın Türkiye'deki iç gündemini de etkileyecektir" değerlendirmesinde bulunuyor.

The New York Times ise analistlerin, liderlerin ortak konuşmasının, ilişkilerinin sürdüğünü ve muhtemelen gelişmeye devam edeceğini açıkça ortaya koyduğunu söylediğini aktardı:

"Rusya kendisini Batı'dan dışlanmış hâlde bulurken, Türkiye hayati bir kanal görevi gördü; Batı'nın yaptırımlarına katılmayı reddetti ve çok ihtiyaç duyulan malları Rusya'ya göndermeye devam etti. Ekonomik krizle mücadele eden Türkiye için Rusya, Türk ihracatı için verimli bir pazar olduğunu kanıtladı ve gecikmiş gaz ödemeleri ve Türkiye merkez bankasına yatırılan mevduatlarla Türk hükümetinin maliyesini destekledi."

İstanbul Beykoz Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü Ahmet Kasım Han, "Erdoğan bence her iki dünyanın da en iyisini yaşıyor" dedi. Han, Putin'in aynı zamanda bir NATO ülkesinin lideriyle olan açık kanalından da yararlandığını, çünkü bunun ona görüşlerini ittifakın geri kalanına aktarması için dolaylı bir yol sağladığını, bazen de diğer üyelerin hayal kırıklığına uğramasına neden olduğunu söyledi.

Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direktörü Alexander Gabuev ise iki liderin görüştüğü farklı konular da olabileceğini belirterek "Buzdağının görünmeyen bir kısmı da var" diyor.

Hikâyeyi paylaşmak için:
KUŞBAKIŞI | TÜRKİYE

Kabine toplantısının ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sivil anayasa çalışmalarını ittifak ortaklarıyla istişare içinde başlatacağını vurguladı. Erdoğan, enflasyon ve hayat pahalılığına ilişkin "Aynı ürün ve hizmetin farklı yerlerdeki fiyat makasının çok açıldığı durumlar var. Bu da sorunun ekonomik değil psikolojik olduğuna işaret ediyor" yorumunda bulundu.

• Avrupa Birliği Komisyonu'nun komşuluk ve genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, AB ile Türkiye arasındaki işbirliği görüşmeleri için bugün ve yarın Türkiye'yi ziyaret edecek. Genel seçimin ardından AB'den Türkiye'ye düzenlenen ilk üst düzey resmî ziyaret olacak.

• Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada Fidan, "Komşumuz Yunanistan ile ön koşulsuz olarak diyalogu sürdürmeye ve ilişkilerimizi her alanda ortak menfaatler temelinde geliştirmeye hazırız" dedi.

• HDP Eş Genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın Yeşil Sol Parti’ye geçişiyle birlikte Meclis’te HDP milletvekili kalmadı. Yeşil Sol Parti’nin milletvekili sayısı 57’ye çıktı.

Artİstanbul Feshane'de 22 Haziran'da ziyarete açılan; 19 küratör ve 300 sanatçının katıldığı, 400'ün üzerinde yapıtın sergilendiği Ortadan Başlamak adlı sergi hakkında "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve aşağılama" suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

  • Tepki: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, soruşturmaya "Çok garip bir durum. Seçime gittikçe, zaman azaldıkça bu işler artıyor. Gelin bu ülkede farklı bir dönemi gerçekten yaşatın insanlara. Üzüntüyle karşıladığımı ifade edeyim, tam bir demokrasi adına kepazelik” ifadeleriyle tepki gösterdi.
KUŞBAKIŞI | DÜNYA

• CBS’e konuşan ABD'li bir yetkili, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un bu ay Rusya’ya giderek Devlet Başkanı Vladimir Putin’le silah ticaretini görüşmeyi planladığını öne sürdü.

• ABD’de mahkeme, eski Başkan Donald Trump'ın hukuk ekibinin, 2020 seçimlerini iptal etmek için komplo kurmak suçlamasıyla yargılandığı davayı 2026’ya erteleme talebini reddetti. Dava 4 Mart’ta görülecek.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yle yaptığı telefon görüşmesinde 9-10 Eylül tarihlerinde başkent Delhi'de gerçekleşecek G20 Zirvesi'ne katılmayacağını söyledi. Rusya'nın ardından Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de zirveye katılmayacağını açıkladı.

• Pakistan'da cezaevindeki Eski Başbakan İmran Han hakkında 'yolsuzluk' suçlamasıyla verilen 3 yıllık hapis cezası kararı, üst mahkeme tarafından ertelendi.

• Brezilya'da Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva, gelirleri artırmak ve bütçeyi dengelemek için kapalı uçlu ve offshore fonları vergilendirmek için bir yasa tasarısı sundu.

• AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, birliğin potansiyel olarak 10 üyeye daha hazırlanması gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel de bu, birliğin 2030 yılına kadar yeni üyeler kabul etmeye hazır olması gerektiğini belirtti.

Irak'ın Kerkük kentinde, 2017'den bu yana ordunun ve Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) birliklerinin karargahı olarak kullanılan binanın, Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) verilmesi kararının ardından gerginlik çıktı. Binanın önünde KDP ve Haşdi Şabi güçleri çatıştı. Polisin müdahale ettiği olaylarda 3'ü polis 15 kişi yaşamını yitirdi.

• İsveç'te bir göstericinin Kuran'ı Kerim yakmasının ardından ülkenin üçüncü büyük şehri Malmö'nün göçmenlerin yoğunlukta olduğu bir mahallesinde olaylar çıktı. Göstericilerle çatışan polis, 'şiddet içerikli' olarak tanımladığı olaylarda kendilerine taş atıldığını ve onlarca aracın yanı sıra bir yer altı garajının ateşe verildiğini açıkladı.


BU HAFTA NELER OKUDUK?

"Normal Olmayan Bir Hükümetle İlişkilerinizi Normalleştiremezsiniz": Thomas L. Friedman New York Times'da İsrail ile anlaşma aşamasında olan Suudi Arabistan'a sesleniyor:

"Netanyahu'nun sizi kendi yararlı aptalları yapmasına izin vermeyin. Normal olmayan bir İsrail hükümetiyle normalleşme sağlayamazsınız. Hiçbir zaman istikrarlı bir ABD müttefiki ya da Suudi ortağı olamayacak."

• "3. sayfanın suçu ne!": Cumhuriyet'ten barış Terkoğlu, infaz düzenlemesine ilişkin yapılan açıklamaları değerlendiriyor: 

"Adaletin kılıcı başkalarına kör olmadığı zaman gerçek bir eşitlikten bahsedeceğiz…"

"Dünyaya imam hatip ihraç edene kadar": Karar'dan Akif Beki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın açıklamasının ardından eğitim sistemi ve sorunları eleştiriyor: 

"Dünyaya imam hatip ihraç edelim, düzgün okusun çocukları da... Bu okul ve öğretmen ayrımcılıklarımız, bu başarı karnemizle bizim okullara kim el atacak?

'Kendi himmete muhtaç dede, nerede kaldı başkasına himmet ede'. Denmemiş boşa."

"Bilirkişilik şirketleşemez, adalet rekabet konusu olmaz": Hürriyet'ten Yalçın Bayer, bilirkişiliğin temel işlevinden saptırılarak bir meslek hâline getirildiğini savunuyor:

"Hâl böyleyken ve TMMOB olarak bilirkişilik heyetlerinde ancak ve ancak SPK lisanslı mühendis ve mimarların görevlendirilmesi gerektiğini savunurken, bu alanın bir de gayrimenkul değerleme şirketlerine açılması adalet terazisinin dengesini onarılmaz şekilde bozacaktır."

"Müslümanlar zaten Fransız siyasi hayatından dışlanmış durumda: okullarda abaya yasağı tartışmasının asıl meselesi bu": Guardian'da Kaoutar Harchi, Fransa'da uygulanmaya başlayan abaya yasağının nedenlerini ve sonuçlarını değerlendiriyor: 

"Abaya giyen kızlar sadece öğrenci olarak değil, Fransız ulusuna karşı komplo kuran küresel İslamcılığın elçileri olarak görülüyor"

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Spektrum

Spektrum

Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!

YAZARLAR

Spektrum

Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!

İLGİLİ BAŞLIKLAR

devlet başkanı

Gabon

Ali Bongo

Bongo

Omar Bongo

Brice Oligui Nguema

Nijer

Afrika

+76 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;