aposto-logo
TR
TREN
Felsefe Tarihi
Bugünkü Destekçimiz

Doğa Filozofları

Thales, Anaximenes ve Anaximandros
11 Kasım - Güzel Kelimeler Dükkânı - Dilozof
Güzel Kelimeler Dükkânı ile birlikte

Yeni markalar, yeni ürünler, yeni hikâyeler: Güzel Kelimeler Dükkânı Ortaya çıktığı 2015 yılından bu yana en güzel kelimelerle bizi mest eden Lûgat365 , 2018’den beri hislerimize tercüman olan Hisli Şeyler ve çok daha fazlası Güzel Kelimeler Dükkânı 'nda seni bekliyor sevgili Dilozof okuru. Neler var? Kendi projelerinin yanı sıra otuzdan fazla markaya Sevdiklerimiz seçkisi altında yer veren G üzel Kelimeler Dükkânı ; vitraydan seramiğe, takıdan oyuncağa, mermerden muma farklı disiplinlerde üretimler yapan tasarımcıları bir araya getiriyor. Dahası : Aposto okurlarına özel olarak tanımlanan APOSTO10 koduyla alışveriş yapan okurlar, web sitesi içinde tüm ürünlerde geçerli %10 indirimden faydalanabiliyor. Güzel Kelimeler Dükkânı ’nda satışa sunulan, özenle seçilmiş yüzlerce ürünü incelemek için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsin.

Daha fazlasını öğren

https://www.thenewleam.com/

Selam, kasım ayı tartışmalarına hoş geldin.

“Dilozof’un felsefe videolarının keşke bir de basılı hâli olsa…” diyenler için her ay bir dosya konusu belirleyeceğimizi, ayın ikinci haftasında konuk filozofa dair bir yazı yazacağımı, dördüncü haftasında ise o filozofla daha yakından tanışıklık kurmak isteyenler için önerilerden oluşan listelerimi paylaşacağımı söylemiştim. Ve bu fikir fazlasıyla sevilmişe benziyor.

O hâlde seni kasım ayı sayılarının konukları olan üç filozof ile tanıştırmak isterim. Miletos kentinde yaşayan ve Aristoteles tarafından ilk fizikçiler olarak adlandırılan Thales, Anaximenes ve Anaximandros.

Felsefe Tarihi

Doğa Filozofları

Thales, Anaximenes ve Anaximandros

Evrenin Ana Maddesi Nedir?

Başlangıçtan günümüze felsefe tarihi serisinde bugünün konukları tarihin ilk fizikçileri olan “Doğa Filozofları”. Başlarken gözünüzde genel coğrafi bir tablo yaratmak için Antik Yunan düşünürlerini bazı gruplar hâlinde topladım:

  • Milet Okulu
  • Elea Okulu
  • Efes
  • Craton
  • Abdera

Burada MÖ 5. yüzyıl ve 6. yüzyıldaki Miletus’tan bahsedeceğiz. Burası günümüzde ülkemizin sınırları içerisinde olan, Aydın ile İzmir arasında kalan bir bölge. Miletli filozoflar olan Thales, Anaximandros ve Anaximenes doğaya bakarak bir hakikat arayışı içindelerdi. Bu arayışlarında akıl yürütmeden, deney ve gözlemden yararlandılar. İşte onların bu arayışında kullanmış oldukları metot sebebiyle onları tarihin ilk bilim insanları yani ilk fizikçileri olarak kabul ediyoruz. Hatta ilerleyen kısımlarda göreceğiniz gibi çağlarının çok ötesinde insanlar.

Onların bazı söylemleri bugün bizim hâlâ üzerine konuştuğumuz; evrim, karanlık madde ve antimadde gibi konularla ilişkilendirilebilir nitelikte. Bu üç düşünüre “fizikçi” adını veren kişi aslında Aristoteles. Bu üç düşünürün kendi felsefelerinden bahsetmeden önce üç düşünürde de ortak olan bir arayıştan bahsetmem gerekiyor. Bu yüzden öncelikle biraz etimoloji! Günün kavramı ise, “arkhe”.

Arkhe, Antik Yunan felsefesinin en önemli iki kavramından bir tanesi. Arkhe; başlangıç, ilk, temel dayanak ve her şeyin kendisinden çıktığı şey anlamına geliyor. Aslında birden fazla anlamda kullanılabilen bir kavram. Hatta belki çıkarsama yapanınız vardır. Mesela “anarşi” kelimesi de aslında bu arkheden geliyor. Çünkü Grekçede başa gelen ‘an’ kelimesi onun olumsuzu demek. An-arke bizim günümüzde kullandığımız hâliyle “anarşi” anlamına geliyor.

Peki, bu düzen meselesi ve temel yapı taşı meselesinin ilk fizikçiler ile ne alakası var? İlk fizikçilerin doğayı gözlemleyerek evrenin hepsinde geçerli olan temel yapı taşını aradığını söylemiştim. Doğayı gözlemleyerek farklı şeylerin altında yatan ortak bir nokta olması gerektiğini düşünüyorlar. Çünkü doğada her şey bir değişim ve dönüşüm içinde. Bu değişimi, dönüşümü ve farklılığı ortak olarak tutan temel ilk maddenin olması gerektiğini düşünmüşlerdi. Bu soruya yanıt veren ilk kişi ise: Thales.

Nuremberg Chronicle, 1493.

Thales

Madem ki Thales tarihin ilk fizikçisi, o zaman biraz magazin! Öncelikle size Thales’in nasıl bir insan olduğunu anlatmak istiyorum. Platon, Theaetetus diyaloğunda Thales’i tanımlarken onun sürekli olarak yıldızları inceleyen, çok dalgın ve dış dünyadan kopuk bir insan olduğunu söylüyor. Hatta bir gün yine yıldızları izleyerek düşüncelere dalmışken Thales önündeki kuyuyu görmüyor ve kuyunun içine düşüyor.

Benim Thales’e ilişkin en sevdiğim anekdotlardan bir tanesini Aristoteles Poetika’da anlatıyor. O dönemde felsefenin hiçbir işe yaramadığına dair bir algı var. Thales ve filozoflar yoksulluklarından dolayı ayıplanıyorlar. Öyküye göre Thales yıldızlar hakkındaki bilgisi ve becerisi sayesinde henüz daha kışken bir sonraki sezonda çok büyük ölçüde zeytin hasadı yapılacağını tahmin ediyor. Thales elindeki tüm parayla çok düşük fiyatlara civardaki bütün ezim evlerini kiralıyor. Ertesi sene zeytinden çok büyük ölçüde hasat elde edildiğinde herkes büyük bir şaşkınlık içerisinde Thales’ten o ezim evlerini çok yüksek bir miktarda para vererek kiralamak durumunda kalıyor. Bu şekilde büyük bir servet elde etmiş oluyor. Bunun üzerine Thales onu ayıplayan insanlara dönerek felsefe bilgisi ile isterse çok zengin olabileceğini ama servette hiç gözü olmadığını söylüyor. Çevresinde onu ayıplayan insanlara ciddi manada büyük bir ders vermiş gibi görünüyor. Tabii astronomi ve felsefe bilmenin de bazı faydaları var.

Bilim tarihi genellikle Thales ile başlatılıyor. Bunun sebebi ise MÖ 585 yılında gerçekleşecek bir güneş tutulmasını tahmin etmesi. Güneş tutulmasını önceden tahmin etmesinin yanı sıra bir piramidin boyunu onun gölgesinden yola çıkarak hesaplayabiliyor. Tabii ki tüm bunlar bizim felsefeyi Thales ile başlatmamızın ana sebebi değil. Thales’i bu kadar özel ve hususi bir noktaya getiren şey aslında vermiş olduğu cevaplardan ziyade sormuş olduğu sorular. Çünkü o içinde bulunduğu doğayı anlamaya çalışırken ve bunu sorunsallaştırırken mitolojiden, efsaneden veya yerleşik dinî öğretilerden faydalanmak yerine doğayı salt bir şekilde doğanın kendisi ile açıklamaya çalışıyor. Doğanın kendisini gözlemleyerek şunu düşünüyor; bu kadar farklı gözüken şeylerin her birinin temelinde ortak bir şey olmalı. Çünkü bunların her biri kendi kendine gelişi güzel değişiyor olamaz. Tüm bu evreni ve doğayı düzenleyen genel bir ilke olmalı. Bu nedenle Thales her şeyin temelinde yatan o ilk maddeyi, “arkhe”yi aramaya başlıyor.

Birçoğunuzun da bildiği gibi Thales için her şeyin temelinde yatan o ilk madde; su.

Arkhe, Su’dur.

Günümüzden bakınca bu cevabın oldukça naif ve çocuksu olduğunu düşünebilirsiniz. Ama aslında düşününce mantıksız değil. Çünkü canlıların susuz yaşaması mümkün değil. Diğer yandan beden kesildiğinde akan kanı da görmüş olmalı. Kan da bir nevi sıvı nihayetinde. Aynı zamanda biz Thales’in Mısır’da bulunduğunu da biliyoruz. Mısır'daki bütün hayatın Nil nehrine göre ayarlandığını gözlemlemiş olmalı. Diğer gözlemi ise su üç farklı hâlde bulunabiliyor. Su gaz, sıvı ve katı olabiliyor. Ve bütün bu değişimlerde su kendisini korumuş oluyor. Bu gözlemleri sonucunda vardığı sonucun MÖ 6. yüzyılda Thales’i ne kadar heyecanlandırdığını tahmin edebiliyor musunuz? Ben biraz gözümde canlandırabiliyorum ve bence müthiş bir gözlem!

Anaximandros

Anaximandros’un, Thales’in öğrencilerinden biri olduğunu biliyoruz. O da gökyüzüne inanılmaz ilgili. Gökyüzünün ve dünyanın bir haritasını yapmaya çalışıyor. Dünyanın silindir biçiminde olduğunu söylüyor. Şimdi bu düşüncelerin doğruluğu ya da yanlışlığı gibi düşünceleri bir kenara alalım. Anaximandros benim için bir dahi. Felsefe tarihinde de üzerinde özenle durulur. Bertrand Russell, “Felsefe Tarihi” kitabında Anaximandros’un Antik Yunan filozofları arasından en dikkat çekici kişi olduğunu söylüyor.

Anaximandros, tüm evrenin tek bir somut maddeden gelebileceği öğretisine karşı çıkıyor. Diyor ki; her şeyin kaynağı olan şeyin kendisi yine fiziksel bir nesne olamaz. Müthiş bir düşünce! Çünkü eğer her şeyin yapı taşı suysa ve her şey sudan gelmişse suyun kendisi nereden geldi? Daha önemli bir düşüncesi, evrende her şey zıttı ile beraber var. Bence evrende var olan her somut şeyin zıttı ile beraber birlikte olması düşüncesi felsefe tarihi boyunca sürekli olarak devam edecek muhteşem bir düşünce. Eğer arkhe’yi böyle bir nesne olarak belirlemeye çalışırsak bu belirlenenin hemen karşısında onun zıddını da göreceğiz. Bu zıtlıklar sürekli olarak mücadele hâlinde olduğu için karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini yok edecekler. Bu yüzden Anaximandros’a göre arkhe somut bir şey olamaz. Ancak soyut bir şey olmalı. O da buna “apeiron” diyor.

Arkhe, Apeiron’dur.

Apeiron, Grekçe sınırları olmayan, yani sonsuz olan demek. Anaximandros’a göre evrende zıtlıkların karşı karşıya geldikleri ve birbirine dönüştükleri bir zıtlık mücadelesi varsa bu “Kozmik Mücadele”ye ortam hazırlayan temel dayanak arke’nin kendisi tarafsız olmalı. Şimdi anlatırken ben bile biraz zorlanıyorum çünkü bahsettiğimiz şey oldukça soyut bir kavram. Siz de şimdi ‘Anaximandros ne diyormuş canım’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Bir de bunu MÖ 6. yüzyılda bir hayal edin. Anaximandros yaşadığı dönemde insanlar tarafından anlaşılmıyor ve felsefesi de genel olarak kabul görmüyor. Bu yüzden Anaximandros’un çağının çok daha ötesinde bir düşünür olduğu söylenir.

Bugünkü modern bilimin bize öğrettiği şeylerle Anaximandros’un söylediklerine tekrar bakalım. Bunlardan bir tanesi; madde devinimi kısmı. Anaximandros, madde devinimi kısmında cidden çok enteresan şeyler söylüyor. Anaximandros, ilk canlıların deniz canlıları olduğunu, insanların da bu deniz canlılarından devinim ile evrimleştiğini söylüyor. Tabii doğrudan evrim kelimesini kullanmıyor. Bu açıdan bakılınca ilkel bir evrim teorisi ortaya atmış oluyor. Dahası o dönem var olan dünyanın, Tanrılar tarafından yaratıldığı iddiasına da karşı gelerek dünyanın yaratılmadığı, başka bir şeyden evirildiğini söylediği kısımlar var.

Anaximandros’u bu kadar ilgi çekici bir düşünür yapan ve size asıl anlatmak istediğim ikinci noktaya gelelim. Birincisi, 1930'lu yıllarda bir astrofizikçi olan Fritz Zwicky, evrende karanlık madde denen bir şeyin olduğunu söyledi. Bu karanlık maddeyi kendisi doğrudan gözlenemeyen ama evrendeki bütün atomları bir arada tutan bir çeşit evrenin iskeleti gibi düşünebiliriz. Fritz Zwicky karanlık maddenin evrene ekstra bir kütle sağladığını bunun da ek bir kütle çekimi yarattığını ve böylece galaksilerin durumunu koruduğu sonucuna vardı. Dahası, karanlık maddenin de tam olarak neden ve nasıl oluştuğu da bilinmiyor. Şimdi bu söylediklerimi az önce anlattıklarımla yan yana getirdiğimizde bunun apeiron olduğunu görüyoruz. Anaximandros bunu iki bin beş yüz yıl önce söylemiş sanki. Bu açıdan bakıldığında karanlık madde ile apeiron arasında ilişki kurulabilir. Bilmiyorum, bu konuda bana katılıyor musunuz?

Diğer ilgi çekici ikinci nokta ise Anaximandros’un her şeyin zıttı ile birlikte var olduğunu söylediği kısım. Çünkü biz artık bugün bir antimaddeden, anti parçacıktan söz ediyoruz. Madde ve antimadde bir araya geldiklerinde birbirlerini yok ederler. Şu an bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Anaximandros özelinde bahsetmiş olduğum üç noktayı: zıtlıklar, devinim ve apeiron bugün bilimin tartıştığı konular ile ilişkilendirip ilişkilendiremeyeceğimiz düşüncesi bana oldukça ilginç geliyor. Bence Anaximandros gerçekten çok özel bir düşünür.

Anaximandros ve Anaximenes, Nuremberg Chronicle, 1493.

Anaximenes

Anaximenes, Anaximandros kadar ilgi çekici bir düşünür olmamakla beraber onu da öne çıkaran bazı noktalar var. Anaximenes havanın her şeyi yaşatan unsur olduğunu fark etmiş olmalı. Ona göre ruh havadır, ateş ise seyreltilmiş havadır.

Arkhe Hava’dır.

Anaximenes'e göre hava çok yoğunlaştığında su oluyor, çok katılaştığında ise toprak oluyor. Aslında bu fikir çok da ilgi çekici görünmüyor fakat Anaximenes'i özel bir noktaya yerleştiren fikir şu; Anaximenes doğada gördüğümüz bütün niteliksel çeşitliliğin niceliksel farklılıklara dayandığını söylüyor. Yani nitelikleri niceliğe indirgetiyor.


Thales, Anaximandros ve Anaximenes özelinde Milet Okulu hakkında anlatmak istedikleri bu kadar. Milet Okulu’nu bu kadar özel yapan şey söyledikleri değil sordukları sorular. Sormuş oldukları sorular bayağı iyi sorular. Gayretleri daha sonra pek çok düşünürün aynı konular üzerine eğilmesini ve farklı sorunsallaştırmalar yapmasına yol açacak. Onlar kendilerinden sonrakilere esin kaynağı olacaklar. Böylece bilim ve felsefe başlayacak.

2 hafta sonra göndereceğim bültende ise bu düşünürler üzerine çalışmak isteyenler için bazı kaynaklar yer alacak. Görüşmek üzere, meraklı kal!

Hikâyeyi paylaşmak için:
Bugünkü Destekçimiz

Yeni markalar, yeni ürünler, yeni hikâyeler: Güzel Kelimeler Dükkânı

Ortaya çıktığı 2015 yılından bu yana en güzel kelimelerle bizi mest eden Lûgat365, 2018’den beri hislerimize tercüman olan Hisli Şeyler ve çok daha fazlası Güzel Kelimeler Dükkânı'nda seni bekliyor sevgili Dilozof okuru.

Neler var? Kendi projelerinin yanı sıra otuzdan fazla markaya Sevdiklerimiz seçkisi altında yer veren Güzel Kelimeler Dükkânı; vitraydan seramiğe, takıdan oyuncağa, mermerden muma farklı disiplinlerde üretimler yapan tasarımcıları bir araya getiriyor.

Dahası: Aposto okurlarına özel olarak tanımlanan APOSTO10 koduyla alışveriş yapan okurlar, web sitesi içinde tüm ürünlerde geçerli %10 indirimden faydalanabiliyor.

Güzel Kelimeler Dükkânı’nda satışa sunulan, özenle seçilmiş yüzlerce ürünü incelemek için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsin.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

YAZARLAR

Dilozof

Düşünürlerle düşünüyorum...

İLGİLİ BAŞLIKLAR

deney

evrim

antimadde

etimoloji

Milet Okulu

Efes

Miletus

Aydın

+7 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;