Merhaba. Bulutlar dağılıyor, havalar iyice ısınıyor. Güneşi sevmeyi müzikle öğrendim. Zamanında bu mevsimde perdeleri çektiğim, kendimi suni gölgelere kapattığım ve D vitami eksikliği çektiğim zamanları düşündüğümde yaza haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Stereolab'ın Dots and Loops'u, Coil'in The Ape of Naples'ı, Tangerine Dream'in Phaedra'sı, Jim O'Rourke'nun Eureka'sı ve dahası, güneşli dingin öğle sonralarında gözlerimi kapayıp huzur parçacıklarına tutunduğum anların eşlikçileri olmaya devam ediyor. Müzik hayatımı kurtardı mı ve kurtarmaya devam ediyor mu emin değilim. Ancak görece monotan yaşayan biri olarak münzevi esrikliklerimin yegâne kaynağı da onlar.
Astrud Gilberto, 1965. | Kaynak: Evening Standard / Getty Images
Bu hafta kötü bir haber aldım. Yukarıda "Jim O'Rourke'nun Eureka'sı ve dahası" derken o "dahası" müziklerimin başını çeken kıymetlilerimden Getz/Gilberto albümünün narin sesli Bossa Nova kraliçesi Astrud Gilberto hayata veda etti. 83 yaşındaydı. Kulağımda The Girl From Ipanema şarkısı, dilimde Gilberto'nun vokallerinde ölümsüzleşen şu sözler:
Tall and tan and young and lovely
The girl from Ipanema goes walking
And when she passes
Each one she passes goes, "Ah"
İyi ki yaşadın, iyi ki söyledin Astrud. Hoşçakal.
Neler var bu sayıda?
🗓️ Tarih köşesi: İyi ki doğdun Prince!, Jon Hopkins'in Immunity'si 10 yaşında
♨️ Sıcak servis: PJ Harvey, Mort Garson, Remy ve dahası
🎧 Haftanın öne çıkan albümleri: Foo Fighters'ın But Here We Are'ından Protomartyr'ın Formal Growth in the Desert'ına
🧐 Yakın gözlüğü: I Thought I Heard You Speak: Women At Factory Records (Yazar: Audrey Golden)
🎙️ Başrol müzik: 1987'den bir TV filmi; Stranger in a Strange Land (Yön: Bram van Splunteren)
Münzevi esrikliklere,
Koray