aposto-logoÇarşamba, 29 Mart 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mart 29, 2023
Premium'a Yüksel
SERGİ: ORIGINAL BY NATURE
Yakın Bakış

Güncel Sanat 2022'de Bize Neler Anlattı?

“Bir sergi üzerinden güncel sanatın çerçevesine dair çıkarımlar yapmak mı?” Denemeye değer :)

Original By Nature sergisi, kaynak: istiklalcaddesi.istanbul

Merhaba!

2022 yılının dördüncü ve son sayısından herkese selamlar!
Öncelikle hepimiz için yaşadıkça keyif aldığımız, isteklerimize ve hayallerimize bir adım daha yaklaştığımız yeni bir yıl diliyorum :)

Yılın son sayısının ilhamını, geçtiğimiz günlerde Instagram hesabım üzerinden sorduğum "2022 yılında favori serginiz hangisi oldu?" sorusu oluşturdu. Elbette benim de kendimce bir favorim vardı ve bundan sosyal medya hesabım üzerinden kısaca bahsedecektim. Sonra biraz daha geniş çaplı düşünmek istedim ve kendime "Bekle Elif, acele etme. Bu konudan bize Unagi'lik bir sohbet çıkabilir." dedim. Okuduğunuz üzere beklemek işe yaradı ve yine hep birlikte düşünelim istedim.
 
Birazdan sizlere detaylıca bahsedeceğim kendi listemde yılın favorisi olarak ilan ettiğim sergi, aslına bakarsanız son yıllarda çağdaş & güncel sanatta bariz bir şekilde öne çıkan temel konuları kolektiflik paydasında birleştiriyor. Hakkında yazma motivasyonum da buradan doğdu. Geçtiğimiz sayıda 17.İstanbul Bienali hakkında konuşurken sanatta çoğul seslerin yükseldiğini, proje kavramının yaygınlaştığını ve bu tutumların Türkiye'de de çoğalmaya başladığını söylemiştim. Bugünkü içerikte bu konuya biraz daha yaklaşacağız. Ayrıca yıl içinde güncel sanatta öne çıktığını düşündüğüm konuların/kavramların daha görünür olması adına metin içerisinde onları kalın stilde yazarak anahtar kelimeler çıkarmaya çalıştım.
 
Sergiyi fiziki olarak ziyaret etmiş/etmemiş olmanız bir önem teşkil etmiyor. Unagi'de ele aldığım sergiler bize ana konuya geçmemiz için yol açıyor, salt bir inceleme yazısı oluşturmuyor. Çünkü biliyorum ki bambaşka şehirlerden bu satırları okuyanlarımız var ve içeriğin herkesle bir şekilde konuşabilmesi, kısıtlı bir alanda kalmaması benim için ayrı bir özen konusu. Yine de bu sergiyi dilerseniz, dijital yollardan ziyaret edebileceksiniz.

ve şimdi..
 
“Bir sergi üzerinden güncel sanatın çerçevesine dair çıkarımlar yapmak mı?”
Denemeye değer :)

SERGİ: ORIGINAL BY NATURE

Original By Nature

Original By Nature

2022 yılının Mart ayında henüz İstanbul’a dönmemiş, Eskişehir’de yaşamaya devam ediyordum. Artweeks Akaretler’in o zamanlara denk düşen edisyonunun programını araştırırken, bir şekilde Studio Mercado’nun Akaretler Sıraevler’deki “Original By Nature” sergisine denk geldim. Yukarıdaki fotoğrafı gördükten sonra hemen İstanbul’a gitmek için tren bileti bakmaya başladım. Evet, bazı sergiler onun için kilometrelerce yol gitmenize kesinlikle değer :)

Original By Nature, kendilerini “yeni nesil tasarım ve dijital sanat platformu” olarak nitelendiren, Tuna Mert Topuz ve Yağız Genç tarafından kurulan Studio Mercado’nun ilk sergisiydi. Mercado ekibinin web sitesinde söyledikleri şu söz, kendileri ve üretimleri hakkında bir fikir sahibi olmamız için ipucu niteliğinde:

“... dünyanın kötüye gittiğini söyleyenlere inat bir araya gelip tasarımın ve sanatın gücüyle birleşelim.

Original By Nature sergisi tam da bu sözlerin yaydığı inancın bir karşılığı gibiydi. Günlük hayatta artık sıklıkla duymaya başladığımız iklim krizine, çözümü imkansız bir felaket gibi yaklaşmaktansa kentsel tarım fikrini odağına alarak uygulanması son derece mümkün bir öneri sunuyordu. Proje yalnızca iklim krizine değil aynı zamanda gıda krizine karşı da bir çözüm niteliği taşıyordu. Gelin, önce ekibe ardından bu önerilere biraz daha yakından bakalım.

Original By Nature sergisi, kaynak: studiomercado.com/

Güncel sanat bunu beğendi: "Kolektiflik paydası"

Çıkış ilhamını, doğal kaynak sularıyla ve doğasıyla ön plana çıkan İskoçya’daki sürdürülebilirliği sahiplenen ve kullandığı suyun %96’sını doğaya geri veren bir damıtım evinden alan Original By Nature projesi, aslında bir sürdürülebilirlik hareketi.” – Studio Mercado

Studio Mercado serginin kurgusunu üstlenirken, diğer üç paydaşı ise projenin elementlerine yön veriyor, bu bağlamda işbirliği ve kolektiflik hali serginin iskeletini oluşturuyordu:

  • Cam sanatçısı Egemen Kemal Vuruşan, kullanılmış ve nihayetinde atık gözüyle bakılan şişeleri, sıcak cam üfleme tekniğiyle şekillendirerek sürdürülebilir bir sanat objesine dönüştürüyordu. “İleri dönüşümün gücü adına!” diyebilir miyiz? Evet, tam olarak :)
  • Dijital sanat alanında üretimler yapan sanatçı Ecem Dilan Köse ise cam enstalasyondaki bitkilerin yaşaması için gereken ışığı sembolize eden ve sisteme hayat veren dijital eserin sahibi. Çalışması, su moleküllerinin meşeyle olan harmonisini görselleştiriyor, yapay zeka algoritmasıyla oluşan bir müzikle bütünleşiyor ve bitkilerin fotosentez yapabilmesi için gerekli mor ışığı mekana yayıyordu. Böylece bitkiler dijital bir sanat eserinin katkısıyla doğal döngüsünü olağan bir şekilde devam ettirebiliyordu. Üstelik bu durum bizim bu serginin oluşturduğu eksene “yaşayan, nefes alan bir sanat eseri” gözüyle bakmamıza vesile oluyordu.
  • Sürdürülebilir üretimi odağına alan Ek Biç Ye İç sosyal platformu ise, enstalasyonu hidroponik tarım sistemine dönüştürerek eserin içinde yetişen fesleğen, nane, reyhan gibi bitkileri sergi bitiminde özel bir menü ile sofraya taşıyor ve böyle dönüşüm tamamlanmış oluyordu.
Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Yakın Bakış

Yakın Bakış

Yakın Bakış

Parçaları birleştirince görüyoruz ki bu sergi, ilk aşamasından son aşamasına kadar bir deneyim sürecini hayata geçiriyor. Proje boyunca yetiştirilen yeşil yapraklı bitkilerin nihayetinde sofraya taşınması ve bunun yeni bir deneyimi doğurması zihinlerde kapının “aralıklı” kalmasına vesile oluyor. Üstelik serginin sanat, tasarım ve bilim üçlüsünden oluşan cephelerinin güçlerini birleştirerek izleyicilere iklim ve gıda krizi gibi küresel sorunların karşısında dimdik durarak fikir aşılayan düşünsel altyapısından bahsetmiyorum bile...

Serginin aktörü olan her figür birbirine bağımlıydı, tıpkı gezegeni paylaşan bütün canlıların birbirine olan bağımlılığı gibi. Yaşamın ve canlılığın kaynağı olan su, serginin de “canlılığını” oluşturuyordu. Egemen Kemal’in cam şişelerinde sudan esinlenerek yarattığı formlar, Ecem Dilan’ın su moleküllerin meşeyle olan harmonisinden etkilenerek ürettiği dijital işi ve enstalasyon boyunca su döngüsünün izlenebilmesi bu fikri destekler nitelikteydi. Kolektifliğin hem partnerler hem de üretimler paralelinde devam etmesi ve sergi konusunun multidisipliner yaklaşımlarla inşa edilmesi projenin güncel sanatla olan ilişkisini sağlam temellere dayandırıyordu.

Ekoloji ve sürdürülebilirlik sanat için yeni alanlar değil elbette. Ancak yeni antropojenik sorunlar, yeni bakış açılarını ve yeni teknik gereksinimleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bizler de bu alanların güncel sanatta alışılmadık boyutlarda ve biçimlerde sahnelenmesine şahit oluyoruz.

Teknolojinin sağladığı imkanlar sayesinde sergiler artık fiziki deneyimin ötesinde kolaylıkla taşınarak süresiz ve sınırsızca ziyaret edilebiliyor, dijital sergiler olarak varlığını sürdürüyor. Original By Nature sergisi de bu link üzerinden dijital ziyaretçilerini beklemeye devam ediyor. Bu proje yalnızca ele aldığı konu ve yaklaşımlarla değil, teknik alanda yarattığı imkanlarla da güncel sanatın farklı alanlardaki bileşenlerini çok katmanlı bir şekilde bir araya getiriyor.

Videoda sırasıyla Egemen Kemal Vuruşan, Ecem Dilan Köse, Ek Biç Ye İç ve Studio Mercado ekibi yer alıyor.

Son olarak...

Açıkçası yaşadığı gezegene, canlılığa ve çeşitliliğe büyük hayranlık duyan biri olarak bu sergiden etkilenmemem mümkün değildi. Öyle ki ağır bir sözelci olarak, lisede başarılı olduğum tek sayısal ders biyoloji idi :) Yine de tüm bu kişisel ilgilerin ötesinde daha güçlü bir mıknatıs etkisi vardı bu sergide, beni kendisine çeken.

Sanatın bireysel farkındalık yaratmadaki gücünün bir göstergesiydi bu sergi. Onunla temas eden insanlara “başka bir yolun mümkünlüğünü” hatırlatıyor ve umut aşılıyordu. Bugünü ve geleceği birlikte düşünüyordu; çünkü gelecek bugünden, bugün yaptığımız ve sorumlusu olduğumuz eylemlerden bağımsız değildi.

Original By Nature, sanat tarihçisi olarak henüz tarihi yazılmaya devam eden bir zaman diliminin sanatına neden bu denli ilgi duyduğumun net bir yanıtıydı. Küçücük bir mekandan dünyaya, dünya için / bize, bizim için yayılan düşünceler...

Sol LeWitt’in dediği gibi:
Düşünceler sanat yapıtları olabilir.


Sanat aracılığıyla yaşama dair anlatılara daldığımız bir sonraki bültende görüşmek dileğiyle.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

sürdürülebilirlik

İstanbul

Eskişehir

Artweeks

Studio Mercado

Mert Topuz

İskoçya

Original By Nature

+6 more

Bülteni beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Unagi. Yayınını Takip Et

Okuyucularına çağdaş ve güncel sanatı yalın anlatımlarla sunmayı hedefleyen sanat bülteni. Her ayın birinci ve üçüncü pazar günü yayımda.

0%

;