Geçtiğimiz ay döngüsel ekonomi ile ilgili öne çıkan konu başlıklarını ele aldığımız bu yazımızda;
- "Greenwashing" konusunda sabıkalı olan H&M'in, 2013 yılından beri uyguladığı Kıyafet Kampanyası ile ilgili bir İsveç gazetesi Aftonbladet'in şaşırtıcı araştırma dosyasını inceliyor,
- Küresel çapta döngüsel ekonomi alanında gerçekleştirilen en önemli etkinliklerin başında gelen ve haziran ayının ilk haftasında gerçekleşen WCEF'23 çıktılarına bakıyoruz.
Haziran ayının inceleme yazısı "Paketlemede yeni dönem: Tekrar kullanılabilir gıda ambalajları" başlıklı yazımızı tekrar okumak için buraya ve hâlâ doldurmadıysanız okur anketimizi doldurmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
Ama önce bir duyuru!
Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte temmuz-eylül aylarında kısa bir sezon arası vermeyi planlıyoruz. Tüm okurlarımıza döngüsel ekonomi ile ilgili devamlı öğrenmeye devam ettiğiniz, keyifli, huzurlu ve bol güneşli bir yaz sezonu diliyoruz. Ekim ayında tekrar görüşmek üzere.
Gözler H&M'in ikinci el kıyafet kampanyasında
H&M'in topladığı ikinci el kıyafetleri aslında atık sahalarına gönderdiği ortaya çıktı. Peki sırada ne var?

Geçtiğimiz yıllarda internet sitesindeki skor kartlarında ürünlerin çevresel etkileri ile ilgili gerçeği yansıtmayan bilgiler paylaştığı için davalık olan küresel giyim markası H&M, tüketiciler ve uzmanlar tarafından şikâyet edilen ilgili skor kartlarını internet sitesinden kaldırmak zorunda kalmıştı.
Haziran ayında İsveç’te yayın yapan Aftonbladet gazetesi tarafından paylaşılan inceleme dosyası ise bu sefer H&M’in topladığı ikinci el kıyafetleri aslında yeniden kazanmak yerine atık sahalarına gönderdiğini gösteriyor. H&M, 2013’ten beri uyguladığı Kıyafet Toplama kampanyası ile tüketicilerinden her yıl milyonlarca ikinci el/kullanılmayan kıyafet topluyor. İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre tüketicilerin eski kıyafetlerinin olduğu torbayı ödeme noktalarına teslim etmesiyle birlikte, bir sonraki alışverişinde kullanabileceği indirim kuponu sunan şirket;
- Giyilebilir kıyafetlerin ikinci el kıyafet olarak tekrar satıldığını,
- Kıyafetler veya kumaşlar yeniden giyilemeyecek durumdaysa yenileme parçaları ve temizlik bezleri gibi farklı ürünlere dönüştürüldüğünü,
- Diğer tüm kıyafetlerin ve kumaşların, kumaş lifi olacak şekilde makinede parçalandığını veya yalıtım materyalleri gibi materyallerin üretiminde kullanıldığını söylüyor.
Bu uygulama ile ilgili gerçekleri araştırmaya çalışan Aftonbladet, on parça giysinin üzerine iPhone’lar üzerinden takip imkânı sağlayan Airtag takarak koleksiyonun ne kadar sürdürülebilir olduğunu araştırdı. Araştırma çıktılarında ise, giysilerin dünya çapında tekstillerin atıldığı ve yakıldığı bölgelere gönderildiği ortaya çıktı.
Araştırmanın özet çıktıları şu şekilde:
- Airtag takılan on giysiden her birinin, leke veya hasara sahip olmadığı fakat yine de hiçbirinin İsveç'te kalmadığı görülüyor. Hepsinin ilk ayrıştırma için Almanya'daki üç tesise, 1.000 kilometreden fazla mesafe kat ederek kamyonla taşındığı belirlenmiş.
- H&M’in, “toplanan tüm giysilerin çevre dostu ve sorumlu bir şekilde ele alındığı” vaadine rağmen giysilerden üç tanesinin, tekstil atıkları ve atık sorunlarıyla bilinen üçüncü dünya ülkelerine gönderildiği belirtiliyor.
- Giysilerden birinin, büyük miktarda kullanılmış giysi alan ve ithalatın büyük bir kısmının doğrudan atık olması sorunu yaşayan bir Afrika ülkesi olan Benin'e gittiği görülüyor.
- Diğer bir giysinin ise tekstil atıklarıyla ilgili sorunlar yaşayan ve tekstil endüstrisinde çocuk işçiliğin yaygın olduğu, Hindistan'ın Panipat şehrine gittiği belirtiliyor.
- Giysilerin ikisi, toplamda 3.730 kilometrelik bir kara ve deniz taşımacılığından sonra Romanya'ya sevk edilerek lojistik kaynaklı sera gazı emisyonuna neden oluyor.
- Tekrar giyilebilecek durumda olmasına rağmen giysilerden ikisi, elyafta çözülmek üzere öğütülme sürecine dahil ediliyor.
- On giysi birlikte düşünüldüğünde, kamyon ve gemi gibi fosil yakıta bağımlı taşıma araçları kullanılarak dünya etrafında neredeyse bir buçuk turluk bir yolculuk yapıldığı belirtiliyor.
- Şirketin, kullanım ömrünü tamamlamış kıyafetlerin en çok gönderildiği ve bu nedenle benzeri görülmemiş bir çevresel atık sorunu ile karşı karşıya olan Afrika'daki Gana’ya “atık tekstil ürünü” gönderen ilk beş şirket arasında yer aldığı da araştırmada yer verilen bir bilgi olarak dikkat çekiyor.
- Son olarak, gümrük verilerinden faydalanılarak, H&M'in Almanya’da iş birliği yaptığı üç farklı atık ayrıştırma ortağının 2023 yılından bu yana en az bir milyon giysiyi üçüncü dünya ülkelerine gönderdiğini araştırma sonucu olarak paylaşılıyor.
Araştırma yalnızca on ürünün yaşadığı “atık” yolculuğunu gösterdiği için doğru bir örneklem olarak kabul edilmeyebilir. Fakat bu on ürünün bile döngüsel ekonomi prensiplerine uygun şekilde yeniden kazanım süreçlerine dahil edilmediğini görmek, diğer kıyafetlerin yaşadığı “atık” yolculuklarının ve H&M’in vaatlerinin sorgulanmasını gerektiriyor.
Şirketlerin sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi süreçlerine dair verdiği taahhütler, hedefler ve paylaştıkları bilgiler uzun zamandır eleştiriliyor. Yalnızca yatırımcı beklentilerini karşılama ve trendleri yakalama amacıyla hayata geçirilen bu tarz uygulamalar elbette doğru olmayan bilgiler de içeriyor. “Greenwashing” olarak hayatımıza giren ve yapılan işlerin abartıldığı veya doğru şekilde yansıtılmadığı beyanlar gelecek dönemde şirketlerin başını çok daha fazla ağrıtacak gibi görünüyor.

Döngüsel ekonomi alanında dünyadaki en önemli etkinliklerden biri olan ve 2017 yılından bu yana her yıl düzenlenen Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu (World Circular Economy Forum/WCEF), 30 Mayıs - 2 Haziran 2023 tarihleri arasında Helsinki'de gerçekleştirildi.
Uluslararası ortaklarla birlikte Finlandiya İnovasyon Fonu Sitra ve Nordic Innovation tarafından ortaklaşa düzenlenen Forum’da gerçekleştirilen panelleri tekrar izlemek için buradaki bağlantıyı kullanabilirsiniz. WCEF 2024’ün bahar aylarında Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Raporlama nasıl yapılmalı?
Forum’da gerçekleştirilen panellerin ve tartışmada dikkat çeken temel konular arasında Yeni Avrupa Raporlama Sürdürülebilirlik Standardı yer aldı. Yeni Avrupa Raporlama Sürdürülebilirlik Standardı (ESRS), özel sektörde raporlama aracılığıyla, daha fazla şeffaflık yaratılması ve işletmelere, sivil toplum kuruluşlarına, yatırımcılara ve politika yapıcılara değişimi yönlendirmek için gereken bilgileri sağlama potansiyeliyle önemli bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Özellikle küresel döngüsellik oranının son yıllarda devamlı olarak azalmasıyla birlikte bu alanda şirketlerin gerçekten hayata geçirdiği veya "-mış" gibi yaptığı faaliyetlerin doğru indikatörlerle şeffaf bir şekilde paylaşılmasını yasal bir zemine oturtması da ayrıca önemli.
Döngüsel ekonomi ve kaynak kullanımıyla ilgili ESRS E5 taslağında yer alan gerekliliklere yönelik raporlama yapmaya hazır olanların şirketlerin sayısı ne yazık ki fazlasıyla az. Bu yayını bir süredir takip eden okurların hatırlayacağı gibi döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde şirketler, döngüsel ekonomiyi anlamlandırma konusunda hâlâ eksik kalıyor. Helsinki’de öne çıkan nokta ise şirketlerin uyum sağlamak için gereken çabayı göstermedikleri yönünde. Toplantılar sonucu çıkan temel mesaj ise veri toplama, döngüsel performans göstergeleri (KPI'lar) ölçme, hedefler belirleme, uygun stratejiler ve aksiyon planları geliştirme konularına acil bir şekilde odaklanılması gerektiği yönünde.
Bilgi paylaşımı ve kaynaklar
Döngüsel ekonomi ve kaynak kullanımıyla ilgili ESRS E5 taslağı, içerdiği 11 temel konu başlığına ek olarak “etki” ve “finansal” önceliklendirmeye sahip olduğu için, şirketlerin tüm ek raporlama konuları hakkında bilgi paylaşmalarını gerektirecek. Bu durum döngüsel ekonomi ile ilgili politikalar, stratejiler ve kaynaklara ek olarak kaynak girişi ve çıkışını da kapsadığı için döngüsel ekonomi ile ilgili raporlama gerekliliklerine dikkat çekiyor. Burada yalnızca atıkların değil aynı zamanda ürünlerin ve döngüsellik için tasarımın da çıkışına ilişkin niceliksel ölçütler ve hedefler hakkında bilgi paylaşımı gerekiyor. İki buçuk yılı aşkın süredir yazılarımızda döngüsel ekonominin yalnızca atık yönetimi olmadığını defalarca tekrarladık. Bu durumun tüm paydaşlar tarafından net bir şekilde anlaşılması için önemli bir adım olacağını düşünüyoruz.
ESRS gereksinimleri hem niceliksel hem de niteliksel olarak belirlenirken, nicel açıklamalar, daha önce incelediğimiz WBCSD'nin Döngüsel Geçiş Göstergeleri (CTI) ile uyumlu bir şekilde belirlenmiştir. Aynı zamanda CTI'ın başlıca göstergesi olan malzeme döngüselliği yüzdesi, ESRS E5'in gerektirdiği tanımlamalar ve verilerle uyumlu ve onunla aynı temellere dayanıyor. Şirketler, CTI'da yer alan yedi adımlık süreci izleyerek ESRS E5'in niteliksel gereksinimlerine yönelik raporlama için gerekli bilgileri geliştirebilirler.
Yeni gerekliliklerle birlikte döngüsel ekonomiyle ilgili veri toplama süreçlerinin güvenilir ve şeffaf raporlama için temel bir zorluk oluşturacağı öngörülüyor. Şirketlerin bugün bu verilere zaten sahip olduğu algısının yanlış olduğu, en azından düzenli bir dijital formda henüz yeterli olgunluğun oluşmadığı Helsinki’de öne çıkan bir diğer konu başlığı. Dijital, standartlaştırılmış ve yapılandırılmış verilerin açık bir altyapıda paylaşılması ve verilerin şirketlerin dijital sistemleri (Örneğin, Kurumsal Kaynak Planlaması, ERP sistemleri) arasında sorunsuz bir şekilde akmasını sağlayacak dijital bir dönüşümün gerekliliği vurgulanırken bu sürecin uzun ve zorlu olacağı da düşünülüyor.
Veri yönetimi ile ilgili dönüşüme ek olarak, finansal süreçlerin de döngüsel yol haritalarının ve iş modellerinin benimsenmesi amacıyla dönüşmesi gerektiği de toplantılarda üzerine tartışılan konu başlıkları arasında yer alıyor. Bu, fazlasıyla büyük ve ulaşılması zor bir hedef olarak görülse de net sıfır, doğa dostu ve adil bir dünyaya uygun bir sistem tasarlamak için gereken iş modeli ve ürün yeniliklerine yatırım yapma fırsatını sunma potansiyeline sahiptir. Bu noktada, döngüsel iş modellerinin sahip olduğu potansiyel etkilerle ilgili tartışma yazımızı tekrar hatırlatmakta fayda var.
🔎 Döngüsel Ekonomi 101 yorumu: Küresel çapta döngüsel ekonomi ile ilgili yapılan çalışmalar her geçen gün artıyor. Artan ilgi, dönüşümün de başlayacağını gösteriyor olsa da öncelikle döngüsel ekonominin bütüncül bir şekilde anlaşıldığından emin olmamız gerekiyor. ESRS standartları ve CTI, döngüsel ekonomiyle ilgili küresel çapta kabul gören takip göstergelerinin belirlenmesi açısından fazlasıyla önemli. Fakat döngüsel ekonomiye geçişin toplumsal bir dönüşüm de gerektirdiğini unutmamamız önemli.
Yeni iş modelleri ve R-stratejileri ile ilgili toplumsal ve ekonomik yapıları oluşturan tüketiciler başta olmak üzere tüm paydaşların temel farkındalık ve bilgi seviyesine çıkartılması özel sektörün dönüşümü kadar önemli bir boyut olarak ele alınmalı.
H&M'in karşı karşıya kaldığı bu durumla ilgili siz ne düşünüyorsunuz? Sürdürülebilirlik adına iyi bir şey yaptığınızı düşünerek H&M'in çok da doğru bilgi paylaşmadığı "atık kıyafet" yolculuğuna katıldınız mı? Bu tarz geri toplama ve yeniden kazanım uygulamalarına dahil olurken nelere dikkat etmeliyiz?
Görüşlerinizi paylaşın, hep birlikte tartışmaya devam edelim. Benzer içerikler için Döngüsel Ekonomi 101 Instagram ve LinkedIn hesaplarını takip etmeyi unutmayın! Destekleriniz, yorum ve önerileriniz bizim için çok değerli. 😊