Yerel Kadın Muhabir Ağı Bülteni'ne hoş geldiniz!
Ülkemizin tarihinin ikinci yüzyılına nasıl başlayacağının belirleneceği önemli bir seçime yaklaşıyoruz. İki kutuplu ilerleyen seçim süreci boyunca taraflar birçok konuda birbirinin tam zıttı politikaları ortaya koyarak yurttaşlardan oy istedi. Emekliler, deprem, memurlar, soğan, ittifaklar, mitingler, gazeteciler, Z kuşağı...
İki taraflı bu siyasetin özünü ortaya koyan konu ise "kadınlar"dı. Adayların kadın hakları ve kadın mücadelesindeki tutumları/vaatleri 14 Mayıs seçimlerinin belirleyici faktörlerinden biri olacak. Toplumun yarısını oluşturan kadınların rutin hayatta hep unutulduğunu, haklarının gasp edildiğini ve seçim malzemesi hâline getirildiğini görüyoruz. Hiçbir zaman "birey" niteliği hatırlanmayan kadınların, sadece seçimler öncesi hatırlanmasına da karşı çıkıyoruz.
Siyasette eşit temsil yokken ve siyaset ortamı bu kadar erilken, kadınların seçimi konusunda yerel kadın muhabirlerimizin haberlerini sizlerle buluşturuyoruz. Seçimlerin heyecanıyla nefesimizi tuttuğumuz anlarda ikinci bültenimizi "kadınlar ve seçim" temasında sizler için oluşturduk.
İstanbul Sözleşmesi'nin 12. yıl dönümünden keyifli okumalar dileriz,
Ceren Kurt & Özlem Kadıköylü
Yerel Kadın Muhabirler Ağı
Uçan Süpürge'nın Muhabirler Ağı, toplumsal cinsiyet eşitliğini ana odağa alarak kadınların sesinden haberlere ulaştırır.
Kadınların siyasi katılımı: Seçimlere doğru partilerden veriler
Yerimizde saymaya devam mı ediyoruz? Yoksa hedefimizden gittikçe uzaklaşıyor muyuz?

Son 21 senede kadınlara, kız çocuklarına ve LGBTİ+'lara yönelik şiddetin ve ayrımcılığın arttığı bir dönem yaşadık. Bu pazar günü yapacağımız seçim, toplum içinde bazı grupların hayatta kalma mücadelesi hâline gelmiş durumda. Şüphesiz bu mücadelenin başını kadınlar çekiyor.
Bu süreçte kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı, her 8 Mart’ta şiddet dozu arttı, kadına yönelik şiddetle mücadele etme konusunda simgeleşmiş Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na yönelik kapatma davası açıldı. Şimdi, kadınlar için bir hayat meselesi olan seçimlere yaklaşırken 6284 sayılı Kanunu kaldırmaya yönelik söylemlerin havalarda uçuştuğunu görüyoruz. Kadının kamusal alandaki varlığını tartışmaya açarak yıllardır verilen mücadeleleri tekrar özel alana sığdırma çabasında olan bir siyaset söz konusu.
İşte tam bu nedenlerden dolayı kadınların siyasi katılım mekanizmaları içinde ne kadar yer aldığı sorusu gündemimiz oluyor yine. Siyaset arenasında kadınların temsilinin yeteri kadar sağlanmadığını ve kadınlar konusunda alınacak kararların yine erkekler tarafından verildiğini görüyoruz.
Dünyadan Türkiye'ye temsil
Birleşmiş Milletler (BM) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) tarafından hazırlanan “Kadınların Siyasi Katılımı 2023 Haritası, (Women in Politics Map 2023)” kadınların siyasi katılımı konusunda dünyada bir artış olmasına rağmen, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanması aşamasında yetersiz. "Gelişmemiş" veya "az gelişmiş" ülkelerde ise durum daha kötü.
Birleşmiş Milletler'in, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma amacı ve insan haklarını korumaya yönelik hedefleri doğrultusunda Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) kabul eden her üye devletin uyması gerektiğini belirttiği geçici özel önlemler var. Bu noktada Türkiye’de partilerdeki cinsiyet kotası ve fermuar sistemi üzerinde duruluyor; siyasi partilerin milletvekili seçiminde ve parti içindeki karar alma mekanizmalarında kadınların oranını arttırmaya yönelik olan bu kotanın uygulanmasının önemi vurgulanıyor.
Seçime doğru partilerden veriler
Türkiye’de 2015 yılında mecliste %14,7 olan kadın temsili, 2018'de yalnızca %17,3’e yükseldi. Türkiye bu oranla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin çok altında bir seyir izliyor. Bununla beraber kabinede kadının yalnızca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda yer aldığı; buna karşılık dış işleri, diplomasi, enerji, ulaşım, çevre ve şehircilik gibi alanlarda erkeklerin yoğun olduğu görülüyor.
Kadınların siyasete aktif katılımını desteklemek ve hem yerel yönetimlerde hem de mecliste kadın adayların önünü açmayı hedefleyen “Kadınların Siyasete Katılımı” projesini yürüten Ben Seçerim Derneği, Türkiye geneli kadın temsilini gösteren bir harita yayımladı. Haritaya göre İstanbul, Ankara ve İzmir de dâhil olmak üzere ciddi bir temsil sorunu yaşanmaktadır. Bununla birlikte seçim sürecinde gerek iktidar kanadının gerek muhalefet kanadının istenen düzeye yaklaşmadığı da görülüyor. Buna göre AK Parti’nin aday sıralamasına göre TBMM’deki kadın temsil oranı %17,3 olarak belirtilirken; CHP’de bu oran %17,1'de kaldı, İYİ Parti’de ise bu oran %6,8’e kadar geriledi.
Eşik Platformu’nun (Eşitlik için Kadın), AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, TİP ve YSP milletvekili aday listelerini inceleyerek yayımladığı rapora göre kadınlar aday adayı olmalarına rağmen kesinleşmiş listelerde yerlerinin az olduğunu veya seçilemeyecek yerlere yerleştiriliyor. Buna karşılık muhalif kesimde YSP %43,50 oranla milletvekili listelerinde kadın adaylara en çok yer veren parti, ikinci sırada ise %42,13 oranla TİP var.
Kadınların aday gösterilmesinin yanında adaylık sıralamasındaki yerleri de önemli. Rapora göre kadın adayların en fazla birinci sıradan aday gösterildiği parti %47,06 oran ile TİP; kadın adayları birinci sıraya yerleştirme konusunda en az inisiyatif alan ise %4,60 oranı ile AK Parti.
Güncel durumdan yola çıkarak yeni dönemde de kadın temsilinde önemli bir artış olmadığını ve temsiliyette eşitliği sağlamak için daha çok yolumuz olduğu açık bir gerçeklik olarak önümüze çıkıyor.
Demokrasinin tam olarak gerçekleşebilmesi, eşitliğin tam olarak sağlanabilmesi için devlet yönetiminde ve yargıda kadınların önlerinin açılması, desteklenmesi, bunun bir devlet politikası hâline getirilmesi gerekiyor. Kadınların karar mekanizmalarında daha fazla yer almaları gerektiği düşüncesi yeniden tanımlanmalı. Kadınlar, erkek siyasetçilerin propaganda ögesi olmanın ötesinde siyasette kendileriyle var olmak zorunda. Bitirirken, kadınların olmadığı bir siyasi ortamda kadınlara yönelik politikaların tartışılmasının mümkün olmadığını hatırlamakta fayda var.
• Eşitlik için Kadın Platformu’nun araştırmasına göre önümüzdeki seçimde Meclis’e 117 kadın milletvekili girmesi ve kadın vekil oranının, %2,1’lik bir artışla %19.5’e yükselmesi bekleniyor.
Ancak Parlamentolar Arası Birlik (IPU) ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından oluşturulan "Siyasette Kadın: 2023" haritasına göre Türkiye, 190 ülkenin listelendiği dünya ülkeleri arasında kadın bakan oranıyla 173, parlementodaki kadın oranıyla ise 131. sırada.
Yani kadınların Türkiye’de karar alma mekanizmalarındaki temsili çok düşük. Bunun siyaset alanında derinleşmiş cinsiyet eşitsizliğinin yanı sıra sonuçları ise şöyle:
- Kadınların toplumsal ihtiyaçları, karar alma mekanizmaları tarafından sekteye uğratılıyor.
- Örneğin HPV aşısı, hâlâ ulusal aşı takviminde bile değil.
- Elde edilmiş kazanımlar kaybediliyor. Örneğin İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı.
Yine aynı araştırmaya göre kadınlar, daha çok kamusal alanla ilgili değil, özel alanla ilgili olan bakanlıklarda görev alıyor. Dünya genelinde de özel alanla ilgili bakanlıklarda kadın sayısı daha fazla.
Yani kadınlar, kamusal alanda görev yaparken de kamusal alanla ilgili olan sağlık bakanlığı, adalet bakanlığı, hazine bakanlığı gibi görevlerde değil; özel alanla ilgili olan aile bakanlığı gibi görevlerde rol alıyor.
Eril siyasette kadınlar mesleki başarılarıyla değil, kadın kimlikleriyle öne çıkarılıyor. Erkekler, olması gerektiği gibi, yalnızca bakan olarak anılırken, kadınlar “kadın bakan” olarak anılıyor. Kadınların eril siyasette maruz kaldıkları cinsiyetçiliğin aşılması için Meclis’te, daha çok kadın milletvekili bulunması en direkt çözüm.

Pazar günü yapılacak olan seçimlere adeta Türkiye’nin kaderini belirleyen bir referandum havasında giriyoruz.
Siyasilerin gerek televizyon programlarında gerekse miting alanlarında Türkiye’nin geleceğine dair ürettikleri söylemler arasında ilk kez LGBTİ+'ları bu kadar çok görüyoruz. Biraz geriye gittiğimizde, 1 Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ahlaki gerekçelerle streaming platformu Netflix'in adını da kullanarak sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılması ya da kontrol edilmesini istedi. O dönem Netflix’in yayın politikası üzerinde yoğunlaşan tartışmalar, içinde bulunduğumuz seçim döneminde iyice hararetlendi. Cumhur İttifakı’nın milletvekili adayı İçişleri Bakan Süleyman Soylu, 28 Nisan 2023 tarihinde Gaziosmanpaşa’da STK başkanlarına yaptığı konuşmada Millet İttifakı’nı hedef alarak “Biz cinsel yönelimin bütün tercihlerini yerine getireceğiz demek var ya, erkekle erkeğin kadınla kadının, daha öte giderek midenizi bulandırmak istemem. Hani LGBT+Q diyorlar ya onun içerisinde hayvanla insanın evlenmesi de var.” ifadelerini kullandı.
14 Mayıs seçimlerinin iddialı bloklarından biri olan Millet İttifakı LGBTİ+ konusunda net söylemlerde bulunmuyor. “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganıyla hareket eden ve birbirinden farklı eğilimli altı partinin oluşturduğu Millet İttifakı, ne mutabakat metinlerinde ne de bireysel parti programlarında LGBTİ+ yurttaşlara yer veriyor. İktidarın insan aklıyla dalga geçen söylemine yanıt olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 5 Mayıs’taki Mersin mitinginde, “Şimdi ben bunların LGBT karnesini açıyorum. İçişleri Bakanı sürekli bunlar gelirse erkek de erkek, insanla hayvan evlenecek sürekli fantezilerini anlatıyor. Çok zengin fantezileri var. Türkiye'de 2002'den sonra bir sürü LGBT derneği kurulmuş. 14 tane kurulmuş. Bunlardan 7'si Süleyman Soylu döneminde kurulmuş. LGBT oteli açılmış. Müslüman Eşcinseller Derneği'ne de izin vermişler” dedi. Benzer biçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 7 Mayıs’ta Çorum’daki mitingde iktidarın LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerine karşı çıkmak yerine “Bunlar gelirse erkek-erkeğe evlenilecek diye her gün defalarca tekrarlıyor. Tuhaf bir bilinçaltı var. Aklı fikri orada. Başka bir yere çalışmıyor aklı. Çok içselleştirmiş meseleyi enteresan. Hayırlısı Allah'tan” yanıtını verdi.
TİP, seçime katılan partiler arasından LGBTİ+'lara eşit yurttaşlık talebi konusunda umut veren tutarlı bir parti oldu. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, TRT’de partisi adına yaptığı propaganda konuşmasına “Diğer siyasetçilerin hiç önemsemediği kardeşlerime sesleneceğim; çocukluğunu, hayatını çaldıkları kız kardeşim” diye başladı ve “LGBTİ+ olmayı hakaret sanan ataerkiyi başlarına yıkacak, İstanbul Sözleşmesi’ne derhal geri dönecek, toplumsal cinsiyet eşitliğini mutlaka sağlayacağız” diyerek vaatlerini dile getirdi.
Elbette seçmeni şaşırtmayanlar arasında Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan da var. LGBTİ+’lara nefret söylemi üreten ‘Büyük Aile Yürüyüşleri’ ile adından söz ettiren Yeniden Refah Partisi, TRT’deki propaganda konuşmasında LGBTİ+ derneklerini kapatmayı vadetti.
Bu söylemlerde mevcut düzende LGBTİ+ vatandaşların seçmenleri korkutma aygıtı olarak kullanıldığını, Türkiye'nin geleceği için bir tehditlermiş gibi davranıldığını görüyoruz. LGBTİ+'ların zaten her dönemde mücadele ettiği ötekileştirme, güvenli bir yaşam hakkını tehlikeye atacak boyutlara ulaşıyor.
Önümüzdeki dönemde herkesle eşit haklara sahip olması, özgürce ve güvenle yaşama hakları olan LGBTİ+'ların geleceği için "tüm yaşam tarzlarına saygımız var" yaklaşımı yeterli olmayacak. Seçmenler, siyasilerden somut ve tutarlı adımlar bekliyor olacak. Çünkü hiçbir seçmenin eşit yurttaşlık talebi lüks olarak görülmemeli.
Yurt dışındaki seçmenlerin karşılaştığı zorluklar
Almanya ve Avusturya'da müşahitlik yapan kadınlar bildiriyor.

14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimi için yurt dışındaki vatandaşlar sandığa erken gitti.
Seçmen kaydı yurt dışında görünen vatandaşlar, 74 ülkedeki 177 temsilcilikte kurulan sandıklarda oylarını kullandı. Yurtdışında oy kullanma sürecinde sandıklarda sık sık karşılaşılan durumlardan biri, seçmenlerin kaydının yurt dışında görünmemesi ve bu sebeple oylarını kullanamamaları.
Almanya ve Avusturya'da müşahitlik yapan kadınlarla yaptığımız görüşmeler sonucu edindiğimiz bilgilere göre;
- İki gün boyunca Köln'de müşahitlik yapan İlayda Taşçı'nın gözlemlerine göre 10 kişiden yaklaşık biri bulunduğu sandıkta adres beyanı sebebi ile oy kullanamamış.
- Berlin sandıklarında müşahitlik yapan B.'nin belirttiğine göre, görevli olduğu sandıkta 4 saat içinde 5 kişi, yurtdışı kaydı bulunmadığı için geri çevrilmiş.
- Viyana'da 13 gün müşahitlik yapan Elif Bozlak, görevli olduğu sandıkta, her gün en az 15 ila 30 kişinin bu sebeple oy veremediğini söylüyor.
- Berlin'de sandık müşahitliği yapan Özlem G.'nin ifadesine göre gün boyunca bu sebeple oy kullanamadan dönen insanların oranı %5 ile %10 arasında.
Kadın müşahitlerin gözlemlerine göre, sandığa giden ve oy vermeden geri dönen seçmenlerin çoğunluğu, yurtdışı seçmen kaydını kontrol etmeden sandığa gidenler. Müşahitlerin gözlemlerine göre oy kullanamadan geri dönenlerin çoğunluğunu 60 yaş ve üzeri kadınlar oluşturuyor.
Bu seçimde oy kullanamayan yurtdışı seçmen iki kategoride karşımıza çıkıyor:
- Yurtdışına yeni göç eden ve seçmen kaydını henüz yurtdışına almamış seçmenler,
- Yıllardır yurtdışında yaşayan ve bir önceki seçimlerde oylarını yurtdışında kullanmış seçmenler. Bu seçmenler mevcut durumda yurt dışı seçmen kayıtları olmadığı için sandıklardan geri dönmüş.
İkinci sebeple sandıktan çevrilen pek çok seçmen bu duruma isyan ederek, yıllardır yurtdışında yaşadıklarını, bu beyanı daha öncesinde verdiklerini ve bu sebeple de kontrol etme gereği duymadıklarını söylüyor. Konuştuğumuz müşahitler alandan aldıkları duyumlara göre, yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye'de yaptırdıkları bazı işlemlerin, yurt dışı kaydının düşmesine sebep olduğunu aktarıyor.
Bu bilgi resmi olarak teyit edilemiyor. Bu nedenle yetkililerin bu konuyu incelemesi, eğer sistemsel bir hata mevcut ise bu hatayı gidermeleri gerekiyor. Eğer bu süreç bürokratik bir zorunluluk ise, bu durumda halkın doğru ve etkin bilgilendirildiğinden emin olunmalı.

Siyasi partilerin önceliklerini ve toplumsal problemlere yönelik çözüm önerilerini açıklamak için kullandıkları araç olan seçim beyannamelerinde kadın sağlığı konusu, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde geçmiş seçimlerle kıyaslandığında daha fazla dile getirildi. Ancak bunlar etkinlik açısından yeterli görünmüyor. Bunu yanında, siyasi malzeme olmaması gereken kadın ve üreme sağlığı meselesinin her partinin kendi ideolojik çerçevesinden ele alması bu konuda daha çok ilerlemeye ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
Partiler ve ittifaklar tek tek incelendiğinde Millet İttifakı ve YSP'nin kadın ve üreme sağlığına diğer parti ve ittifaklara oranla daha fazla yer ayırdıkları görülüyor:
Partiler ne vadediyor?
Millet İttifakı'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nde Sağlık ve Kadın başlığı altında kadın ve üreme sağlığına yer verilmiş:
- En dikkat çeken madde, dezavantajlı bölgede yaşayan halkın üreme sağlığı hizmetine eşit düzeyde ulaşabilmesi için perinatal merkezlerin kurulması. Bu çalışma yeni bir halk sağlığı hizmeti olarak planlanıyor.
- İkincisi üreme ve kadın sağlığı açısından önemli bir eşik olan HPV aşısının bağışıklama takvimine dahil edilmesi.
- Kadınların doğum öncesinden başlayarak yaşamlarının sonuna kadar sağlık izlemlerinin düzenli olarak yapılmasına yönelik çalışmalar yapılacağı belirtiliyor.
- Sağlık merkezlerinde, kadın sağlığı, aile planlaması ve üreme sağlığı konularında halk eğitimlerine yer verileceği belirtiliyor.
Emek ve Özürlük İttifakı'nın bileşenlerinden Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi Seçim Beyannamesinde diğer partilerin değinmedikleri kürtaj konusuna değinilmiş:
- Kürtajın kadının kararına bırakılacağı ve ulaşımın ücretsiz olacağı belirtiliyor.
- Ayrıca kadının doğuracağı çocuk sayısı üzerinden inşa edilen politik söylemlere karşı çıkılıyor ve kaç çocuk doğuracağı kararı kadının kendisine bırakılıyor.
- HPV aşısının bağışıklama programına dahil edileceği belirtiliyor.
Pronatal politikaları benimseyen Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinden MHP'nin seçim beyannamesinde kadın ve üreme sağlığına yönelik bir ibareye rastlanmamıştır.
AK Parti'nin seçim beyannamesine göre, "anne dostu" hastaneleri yaygınlaştırmak ve anne ölümünü yüz binde 10'un altına düşürmek hedefleniyor. HPV aşısı, üreme sağlığı ve aile planlaması hizmetlerine seçim beyannamesinde yer verilmiyor.