Bu satırları başka bir şehirden, Ankara Film Festivali için geldiğim başkentten yazıyorum. Yalnız değilim; Büyülü Fener Sineması’nın önündeki kalabalıkta birçok tanıdık yüze rastlıyorum. Aralarında Çilingir Sofrası ve dünya tatlısı ekibi de var. Böylece filmin başrol oyuncularından Barış Gönenen’le de yollarımız bir kez daha kesişmiş oluyor. Evet, Keşif Sineması’nın bu bölümünde mikrofonun diğer ucunda ve bu satırlarda Barış’ı tanıyacak, Barış’la keşfedeceksin. Hoş geldin.
Barış ve Emre, Şişhane'de geçmiş ve gelecek film festivallerinden konuşuyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu
İlk buluşma. Şişhane metro durağından İstiklal'e çıktığımda Barış’ı telefonda yakalıyorum; yeni oyunu Fairfly’ın prömiyer telaşını atlattıktan sonra hissettiği rahatlıktan söz ediyor. Ne kadar yoğun bir haftada bana vakit ayırdığını bir daha hatırlayıp mutlu oluyorum. İki gün önce Romeo ve Juliet’in sahnesinden inip birkaç saat sonrasında prömiyer için aynı sahneye geri çıktığını biliyorum. “Bir öğlen rakısıyla kutlamayı hak ettin bence.”
Sofyalı. Çilingir Sofrası’nın Emir Can’ıyla Çilingir Sofrası’nı konuşmak için filmin çekimlerinin yapıldığı meyhanede buluşma fikri Barış’a ilk ulaştığımdan beri aklımda. Onun da içine sinen bir fikir olsa da eklemeden edemiyor: “Bunu teklif etmesen Kuzguncuk’ta buluşmayı önerecektim.” Festivallerle geçen bir yazın anıları ve Türkiye’de kuirle başlayan sohbetimiz, tiyatro ve sinema dünyasının kayıt dışı dedikodularıyla sürüp, nihayetinde her rakı sofrasındaki o yere evriliyor: “Ne olacak bu memleketin hâli?”
Ali Kemal’e, Rıfat’a ve tüm Çilingir Sofrası ekibine kaldırdığımız kadehlerimizin sonuna geldiğimizde Galata’ya doğru yürümeye başlıyoruz.
Neler var bu sayıda?
🎬 Keşif Sineması: Barış'ı keşfetmek, Barış'la keşfetmek
🎧 Podcast: Barış Gönenen'le oyuncunun sanatı ve sinemada LGBTİ+ temsili üzerine.
🍿 Beslenme çantası: Pearl Jam'den Nazan Öncel'e, tiyatrodan sinemaya
🎞 İki süper film birden: Weekend ve Monsoon
Emre
Mükemmel oyun arkadaşı: Barış Gönenen
"Bir hikâyeyi anlayıp sevmek ve onunla bir ilişki kurmak için onun öznesi olmana gerek yok."

Barış'ı keşfetmek. "Aslında ilk izlediğim filmin ne olduğunu hatırlamıyorum." diyor Barış ama 7 yaşındayken Fatih'taki Hakan Sineması'nda kuzeniyle bir filme gittiklerini söylüyor: "Filmden çok kuzenimi izliyordum, o gülünce ben de gülüyordum. Çok etkilenmiştim. Koca bir televizyona bakmak beni çok etkilemişti." Ergenliğinde izleyip onu çok heyecanlandıran film olarak sinemada birkaç kez izlediği Titanic'i unutamıyor: "Öyle bir dönem bir daha oldu mu hatırlamıyorum. Herkes Titanic'ten bahsediyordu."
Barış, Şişhane sokaklarında. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu
Oyuncunun sanatı. Onu sahnede ilk kez 2010'ların başında Limonata oyununda izlediğimi buluşacağımız günün sabahı rol aldığı film ve oyunların listesini incelerken fark ediyorum. 10 yılı aşkındır sahnelerde Barış. Bir günde iki farklı oyunla sahneye çıktığına bakılırsa hâlâ da en büyük tutkusu tiyatro. "Özünde, temelinde, oyunculuk oyunculuk." diyor ama ekliyor: "Ona yaklaşman, hazırlık sürecin ve o işi yaparkenki şartlar aradaki farkları belli ediyor. Tiyatro çok oyuncu sanatı. Oyun başlıyor, seyirci yerine oturuyor, ışık yanıyor ve artık her şey sensin. [...] Her şey senin elinde. Sinemada ise o kadar fazla değişken var ki senden gayrı olan. Bir kere çok kalabalık ve kakafonik bir yer set. O gürültü ve o kaosun içerisinde bir anın içinde durmak gerçekten çok zor." İnsanlık tarihi kadar eski tiyatroyla yüz yıllık sinemayı karşılaştıramayacağımızdan; bir tiyatro oyununun kaçırılmasının, bir daha hiçbir yerde bulunamayacak olmasının hayatın akışıyla olan uyumundan söz ediyor.
Çekmeköy Underground. Bir sinema filmi için ilk oyuncu seçimine 2015'te, Aysim Türkmen'in Çekmeköy Undergound filmi için katılmış Barış. Görüntü yönetmeni Vedat Özdemir'den çok şey öğrendiğini söylüyor: "Kamera önü oyunculuğu daha teknik bir şey. Aslında tiyatro öyle algılanıyor, çok fazla tekniğe sahip olman gerekliymiş gibi. Ama kamerayı çok iyi tanıman, kamerayı çok iyi algılaman lazım. O zaman anlamıyordum, sağına git diyorlardı, soluma gidiyordum. Kameranın sağına gitmek demek olduğunu bilmiyordum. Nereye bakmam gerektiğini anlamıyordum, kamerayı kollamanın ne demek olduğunu bilmiyordum. O filmin setinde öğrendim."
Bir adım geriden. 28 Haziran 2021. Haziranın, Onur Ayı'nın son salısı. İstanbul Film Festivali'nde kaçırdığıma çok üzüldüğüm Çilingir Sofrası'nı Kadıköy Sineması'ndaki gösteriminde, bir salon dolusu kuirle birlikte izlemek bana büyük bir mutluluk, büyük bir huzur, büyük bir beraberlik hissi veriyor. Eski sevgililerim, eski dostlarım, eski crush'larım, eski kolilerim ve belki de gelecektekilerle dolu bir salonla aynı anda gülümsüyor, aynı anda efkârlanıyor, Nazan Öncel'in "Bunu bir ben bilirim, bir Allah" deyişine birlikte gözyaşı döküyoruz.
Çilingir sofrası. Yaklaşık iki ay sonra Ayvalık'ta kaynaşıyoruz ekiple; son gece, Ali Kemal, Barış, Rıfat ve Seda'nın olduğu bir masaya elimde bir rakı kadehiyle gidiyorum: "Tüm ekip bir aradayken yanınıza gelip sizinle bir kadeh kaldırmamak olmazdı." Bunun çok özgün bir fikir olmadığının Rıfat'ın "Bu gece sarhoş olmazsak iyidir." deyişiyle farkına varıyorum, hep birlikte gülüyoruz. Onlara hissettirdikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Göz göz, bir anın içinde durmak. Barış'la Çilingir Sofrası'nın bize em duygusal hem de sinemasal anlamda hissettirdiklerinden konuşuyoruz. "Ben tiyatroda çok iyi partnerlikler yaşamış biriyim. Çok iyi oyun arkadaşlarım oldu. Göz göze yıllarca, kan, ter, gözyaşı döktüğüm; konuşmadan, gözünün ufacık bir hareketinden kafasının içinden ne geçtiğini anlayabildiğim rol arkadaşlarım oldu. Bunun sinemada ya da kamerada çok olabileceğini düşünmüyordum" diyor. "Kafanın dibinde duran sesçisi, ışıkçısı, her şeyi bir kenara bırakıp o oyuncuyla göz göze, bir anın içinde durmayı ilk defa Rıfat'ta yaşadım. O yüzden Çilingir Sofrası'nın benim kariyerimde çok önemli bir yeri var, benim oyunculuğu anlama biçimimde çok büyük bir önemi var."
Emre ve Barış, kuruldukları mini-çilingir-sofrasında sektör dedikodusu yapıyorlar. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu
Temsiliyet ve mağduriyet. Türkiye'de LGBTİ+ karakterlerin yer aldığı bir film çekmenin otomatik olarak cesur bir şey olarak algılanışından, sinemadaki LGBTİ+ temsiliyetinden ve sinemadaki LGBTİ+ karakterlere layık görülen mağduriyetten konuşuyoruz. "Azınlıklarla, ötekilerle, cinsel azınlıklarla, ırksal azınlıklarla ilgili filmler çekildiğinde otomatik olarak politik bir film oluyor bu." diyor Barış. Çilingir Sofrası'nda hissettiklerimi hissetmek içinse kuir olma gerekliliğinin anlamsızlığından yakınıyorum. Katılıyor: "Bu dünya üzerinde yapılmış tüm filmler için geçerli. Bir hikâyeyi anlayıp sevmek, onunla bir ilişki kurmak için onun öznesi olmana gerek yok ki. […] Aşk ile ilgili yapılmış binlerce, milyonlarca film var. Onlardan biri de bu işte, bir aşk hikâyesi."
Barış'la keşfetmek. Kuir sinemadan konuşacağımız bir bölüm olacağı belli, o yüzden kuir bir yönetmen seçmeyi öneriyorum Barış'a. Biraz da içten içe Çilingir Sofrası ve Weekend arasında hissel bir bağ olduğunu düşündüğümden belki Andrew Haigh ismi çıkıyor ağzımdan. Anlaşıyoruz. "Çok iyi partnerlikler ve iki oyuncuyla hep ikilikler yarattığını düşünüyorum tüm filmlerinde." Barış, Haigh ve onun oyuncularının yerinde olmak istediğini söylüyor: "Çok ilginç anlar yaratıyor ve oyuncularını muhtemelen çok serbest bırakıyor. Onların birbirlerini tanımalarını sağlıyor bence. Ben çok iyi buluyorum oyuncu yönetmeni olarak. O kadar alan veriyor ve yönetmen olarak kendini gizlemeyi o kadar iyi biliyor ki. Sanki kamerayı bir yere gizlemiş ve çekmiş gibi. Laflar da öyle ama muhtemelen değil tabii. Oyuncuları, onlara sonsuz alanlar verdiği için çok şanslılar bence."
Bir hafta sonu ve bir gece. Greek Pete'ten, 45 Years filmindeki çiftten, Looking dizisindeki sıkı dostlardan ve Haigh'in nasıl da "karakterlerin kendini keşfettiği hikâyeler anlatırken, önde duran karakter olarak hep mahçup olanı seçtiğinden" konuşuyoruz. Hem çok iyi bir espri anlayışı olduğunu hem de filmlerinde her şeyin dramatik olduğunu söylüyor onun: "Her şey hep ıskalanmış filmlerinde; herhalde yarım kalan aşklarla ilgili bir meselesi var." Lafı çıkış noktama, Weekend ve Çilingir Sofrası'nın hissel benzerliğine getiriyorum: "Çilingir Sofrası’yla benzer bir hissi de var. Kalp kırıklığı var, ondan da bence böyle hissettin. İkisinde de doğru şartlarda çok büyük bir aşk olabilecek bir şeyin olamamasını izliyorsun." Elimi kalbime götürüyorum; bu cümle bitiriyor beni. İçim parçalanıyor. Kayıttan sonra, eve dönüş yolunda kulaklıklarımdan Nazan Öncel söylüyor yine, yeniden: "Gönlümün tellerine mızrap dayanmaz..."
Diyor ki...
LGBTİ+’larla ilgili olan tüm işlerde hep bir mağduriyet hikâyesi izleriz biz. Bir filmde bir trans varsa onun başına çok kötü şeyler gelir. Bir filmde bir gey varsa onun başına çok kötü şeyler gelir. Temsiliyet hep bir mağduriyet üzerine kurulu. Bunu ben biraz sorunlu buluyorum ve artık 'old school', çok 90’lara ait buluyorum. […] Ben içki içen, cinselliği olan, hayatın içerisine karışmış kadınların; mutlu, başarılı, hayatta her şeyi yolunda giden [hikâyelerini] izlemek istiyorum. Geylerin de öyle. "Merhaba ben geyim" diyen birinin cezalandırılmadığı, bunu söylediği için acı çekmediği hikâyeler izlemek istiyorum.
"Temsiliyetin mağduriyet üzerine kurulu olmasını biraz sorunlu buluyorum."
Barış Gönenen'le oyuncunun sanatı ve sinemada LGBTİ+ temsili üzerine.

Keşif Sineması’nın ikinci sezonunun yeni bölümünde, Barış Gönenen’le oyuncunun sanatı tiyatro, tek mekan filmleri ve sinemada LGBTİ+ görünürlüğü ve temsiliyeti üzerine sohbet ettik, Andrew Haigh sinemasını onunla keşfettik.
Keyifli dinlemeler!
Pearl Jam'den Nazan Öncel'e, tiyatrodan sinemaya.
Barış Gönenen'in beslenme çantasından çıkanlar.

Bir film, bir yönetmen, bir sanat eseri, bir sanatçı, bir sokak ya da bir mekân. Beslenme Çantası’nı konuğumuza ilham veren "şey"lerle dolduruyoruz.
Barış'ın beslenme çantasından Britanya'dan bir yönetmen, Türkiye sinemasından bir klasik, ABD rock'ı ve Türkçe pop, Venedik kokan bir roman, üç kız kardeş, dostlarla muhabbet ve yemek tarifleri çıkıyor.
- Mike Leigh filmleri
- Aaaahh Belinda (1986, Atıf Yılmaz)
- Pearl Jam'in Ten albümü
- Nazan Öncel'in 7'in Bitirdin albümü
- Thomas Mann'ın Venedik'te Ölüm romanı
- Anton Çehov'un Üç Kızkardeş oyunu
- İpek'le oyunculuk konuşmak; Afra ve İlay'la vakit geçirmek
- Yemek tarifi videoları
Bu ay da birlikteyiz: Garanti BBVA Güz Konserleri
Garanti BBVA Güz Konserleri
25 yıldan uzun bir süredir müzikseverleri sevdikleri sanatçılarla buluşturan Garanti BBVA Güz Konserleri, kasım-aralık programıyla İstanbul’un müzik hayatını canlandırmaya devam ediyor.
Neler var?
- Melike Şahin: İlk albümü Merhem ile radarımıza takılan Melike Şahin, bu akşam IF Performance Hall’da hayranlarının karşısına çıkacak. Biletlerin Garanti BBVA kartlarıyla %20 indirimli olarak alınabildiğini de not düşelim.
- Adamlar & Hedonutopia: Rock’n roll, blues ve hip-hop’ı harmanlayan Adamlar ve İzmir çıkışlı ikili Hedonutopia, 23 Kasım’da IF Performance Hall sahnesinde en sevilen şarkılarını seslendirecek.
- Get Well Soon: Şarkıcı, söz yazarı ve enstrümantalist Konstantin Gropper'ın müzikal projesi Get Well Soon, 24 Kasım akşamı Zorlu PSM %100 Studio’da İstanbul’daki dinleyicileriyle buluşacak.
- Coeur de Pirate: Kanadalı söz yazarı ve piyanist Coeur de Pirate, 30 Kasım akşamı büyüleyici sesi ve müziğiyle Zorlu PSM %100 Studio sahnesinde olacak.
- Kaan Bıyıkoğlu Art Blakey Project: Ünlü caz piyanisti Kaan Bıyıkoğlu, 2 Aralık’ta gerçekleşecek sezonun son Garanti BBVA konserinde cazın efsaneleşmiş isimlerinden Art Blakey’e adadığı projesini Nardis Jazz Club sahnesine taşıyacak.
Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleşecek müzik ve eğlence dolu konserler hakkında daha fazla bilgi almak için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsin.
Keşif Sineması’nda konuştuğumuz o filmlerden biriyle ne iyi gider biliyor musun?
Ürkek, gizli ve çekingen bir yaşam süren Russell, Glen’le bir cuma gecesi Nottingham’daki bir kulüpte tanışır. Tek gecelik olacağını düşündükleri buluşmaları, kısa sürede ettikleri derin sohbetlerle aralarında güçlü bir bağa evrilir. Andrew Haigh’den Weekend (2011), doğru şartlarda çok büyük bir aşk olabilecek bu bağı bir hafta sonuna sığdırıyor.
Weekend | Kaynak: Letterboxd
Yıllar sonra çocukluğunun geçtiği Vietnam’a dönen Kit, Lewis'le bir gece Saigon’daki bir barda tanışır. Tek gecelik olacağını düşündükleri buluşmaları, kısa sürede ettikleri derin sohbetlerle aralarında güçlü bir bağa evrilir. Tıpkı Weekend'de olduğu gibi, Hong Khaou'dan Monsoon (2019) da doğru şartlarda çok büyük bir aşk olabilecek bu bağı, birkaç güne sığdırıyor.
Monsoon (2019, Hong Khaou) | Kaynak: Variety
Keşif Sineması'nın Çağıl Bocut, Azra Deniz Okyay ve Fatma Çolakoğlu ve Nazlı Bulum'un ardından Barış Gönenen'le yarılanan ikinci sezonu, haftaya kameranın önünden ya da arkasından, yeni bir isimle devam edecek.
👀 Bizi takip et: Duende'yi Instagram (@duende.magazine ), Twitter (@duende_magazine) ve Letterboxd'dan (@duendemagazine) takip et.
Barış'ın Kabileler oyunundaki rolü için uzunca bir süre kulağında taşıdığı ve oyun bittikten sonra saklamaya devam ettiği işitme cihazı. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu