aposto-logo
TR
TREN
Mahalle Mahalle
Müdavimiyim
Dört Mevsim
Havadis
Kartpostal

⚠️ Londra, Hackney Wick, Meriç Canatan

Wick antrepolarında, avlularında, pazar yerlerinde geziyoruz. Mahalle dönüşümünde yaşayanın sahip çıkmasının, gediklisinin ve yeni geleninin iletişiminin önemini, birlikte dönüşümün mümkünatını konuşuyoruz.

Fotoğraf: Hazal Yılmaz

Daha çok yakın bir zamana kadar gündüz fabrikalarda çalışan işçilerle akşam evlerine dönen sanatçıların otobüs durağında karşılaşıp gülümsediği, antrepoların komün yaşam ve üretim alanı olduğu, gece seslerin duyulduğu ama nerede olduğunun bilinemediği partilerden çıkıp iki sokak ötedeki evlerine dönenlerin gölgeleri haricinde yaşam belirtisine pek rastlanmadığı, evcil hayvanların tilkiler ve köpekler olduğu Hackney Wick, Queen Elisabeth Olimpiyat Parkı'nın açılmasından sonra kentsel dönüşümünün son hedeflerinden biri oldu. 

Tag'lenmiş kapalı kepenkler emlakçı olmuş, £500-600-700 bine satılan evlerin fotoğrafları teşhirde. Köşeyi dönünce Hackney Wick tabelası altında Oslo House çıkıyor karşımıza. Dönüşmeye direnen, birlikte yaşama kültürünü bırakmak istemeyen, ve şimdilik kazanan bu komünün sakinlerinden Meriç (Canatan)'la buluşacağız. Az sonra.

          Lee Nehri'ne park etmiş bot-evler


İÇİNDEKİLER

MAHALLE MAHALLE: Meriç Canatan'la gündüz fabrikaların, akşam kanal kenarında yanan ateşin dumanının tüttüğü Hackney Wick'in (mahallelini tabiriyle Wick'in) soylulaşma sürecini, antrepolardaki kolektif üretimin sokağa, vitrinlere evrilen dönüşümünü konuştuk.

MÜDAVİMİYİM: Bugün, haftanın her günü açık mahalle marketi, Hackney Wick Underground'da takıldık. Wick'in avlu partileri, kanal kenarı durakları, kendi radyosu olan kahveleri çarşamba günkü "Müdavimiyim" sayısında bulacakların.

4 MEVSİM: Şehrin ortasında 86 hektarlık alan. İlkbaharda yeşil, dendrolojiyle ilgilenenler ve bilgilenmek isteyenler için vaha. Sonbaharda turuncunun, sarının, terakotanın tüm tonları var. 

HAVADİS: Colour Factory programını takip ettiğimiz mekanlardan. Pazartesileri müzisyenlerin buluşup jam session'lar yaptığı Orii, perşembe günleri vegan pazar, haftasonu da şanslıysan Total Refreshment Centre'ın sanatçılarının performansları burada.

Hazal

SOLİ

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

Mahalle Mahalle

Direniş ve dönüşüm Wick'te birlikte

Mahalle: Hackney Wick. Mahalleli: Meriç Canatan. Fotoğraflar: Hazal Yılmaz.

Duman! İtfaiye sesi, yangın paniği falan yok ama. Kanal kenarına park etmiş bot-evlerden birinin içindeki yaşam belirtisi sadece. Kestane kokusu mu burnuma dolan, güverteye istiflenmiş odunların çağrışımı mı bilemiyorum. Hemen yanında iskonto tezgâhı açılmış, yola çıkmadan artık kullanılmayan emaye kapları satıyorlar. Pazarlık yapınca £5'a iki kişilik masanın malzemeleri çıktı. Mahalleden sesler korosunda bugün ve pek çok gün kentsel dönüşüme girmiş binalarda devam eden matkap vızıltısı, vinç operatörleri, uzun zamandır Wick'te yaşayanların buna tepkileri, koliler içerisinde kırılmış camlar, komşu kapı önünde "bedava" post-it'iyle bulunan, cilalayınca cillop gibi olacak masayı eve taşıyanların tangırtıları var. Hemen her hafta değişen mural mimarlarının sprey boya fısfısları da karışıyor acapella'ya.

Ben gelmeyeli mahalleye pub, şarküteri, Sainsbury's açılmış diyerek başlayacağım konuya. Doh'un çörekleri, ikinci katta sadece davetlilerin gelebildiği açık kapı atölyeler, evlere kurulmuş sahnelerde Sofar Sound devam ama diyecek. "Kent dönüşürken birlikte yaşamanın yeni halini bulabilir miyiz?" Bu soru aklımda. Sanatçıların pek çoğu önce ucuz olduğu için taşınmışlar buraya, birlikte şekillenen kreatif komünotenin parçası oldukları için de kalmışlar. "Wick'e ilk gelmem 2011 sonu. Yaşayanından başka pek kimsenin uğramadığı bir bölgeydi burası. Artık kullanılmayan antrepolar dört beş hatta on kişinin yaşadığı evlere dönüştürülmüş. Sokakta gördüğün insanlar gündüz fabrikalarda çalışıp akşam otobüsün gelmesini bekleyenler ve o durakta inip hızlı adımlarla evine yürüyenler. İki bakkal, kendi bira üretimini yapan, yanında işten çıkanlara yemek sunmak için sadece pizza menüsü bulunan Crate, şimdiki ev arkadaşım Hon'un plakçı dükkânı Vinyl Pump, bisiklet tamircileri ve ıssızlık. İlk izlenimlerim." diyerek anlatmaya başlıyor Meriç. Tasarım okumuş. İlüstrasyon yapıyor. Londra'da yaşamak, kalmak istiyor. Erdem'de başlıyor çalışmaya, akşamları da kendi stüdyo/evinde çizdikleriyle duvarları kaplıyor, dergilerden kestikleriyle kolajlar yapıyor. Demir kapılar arkasında, kırmızı, turuncu, sarı ışıkların yanıp söndüğü pencerelerde sokaktan görülmeyen hayatın bir parçası o da.

Oslo House sakini: Meriç Canatan


"Gece kulübü, bar yoktu, cuma akşamı dışarı çıkalım demek birkaç sokak yanda veya yaşadığım Oslo House'un üçüncü katında ev partisine gitmek, orada sokakta karşılaşıp gülümsediğin yüzlerle tanışmak, duvarda tamamlanmamış bir tablo önünde kendini özel gösterimde hissetmek demekti. After'ı da kanal kenarında yakılmış kocaman bir ateşin etrafında yapılırdı. Köprünün öbür yakasındaki Fish Islandlılarla. "

Wick köyünden Olimpiyat kasabasına

2000'lerin ortalarında Wick, Avrupa'da sanatçı stüdyolarının en yaygın olduğu bölgelerden birisi. Ressamlar, müzisyenler, yazarlar buradaki antrepolarda yaşıyor, üretiyor, lokal sergiler açıyor. 2008'da yapılan Hackney Wicked Wick ve Fish Island'da içe dönük yapıyı ilk kez sokağa taşıyor. Londra'nın batısı ve güneyi Wick'in sanatçılarıyla bu festivalde tanışıyor. Koleksiyonerler, galericiler, gazeteciler de onları takiben. Sonraki yıllarda Hackney Wicked Londra'da yapılması gerekenler listelerinde, her yıl artan sanatçı, mekân, etkinlik sayılarıyla popülerleşiyor.

2012'de Londra Paralimpik Oyunları için Queen Elizabeth Olympic Park'ın Stratford'ı merkez üssü seçmesi Hackney Wick'in soylulaşmasındaki ikinci adım oluyor. "Oyunlarda da evler yapılmadan önce her şeyi planlarsın, marketin, alışveriş merkezininin, bankanın, okulun yerini belirlersin ya bu da onun gibi oldu biraz. Önce Olimpiyat kasabası kuruldu," diyerek betimliyor Meriç, Wick'in bitmeyen inşaat alanı oluşunu; artan kiralar, yatırım amaçlı alınan daireler, yeni bir lojman hayatına evriliş sürecini.

Oslo House ve hemen altındaki Pearl


Direniş dönüşüme engel mi?

Göçün herkesin ajandasında başka bir sebebi var. Kentsel dönüşümün parçası olmayı reddedenler, teklif edilen rakamlarla evlerini satıp, gidenler. Brexit'le birlikte ülkelerine dönenler. Londra'nın daha da kuzeyine, güneyine, doğusuna, dışına kaçanlar. Hackney Wick'in göç hikâyesi de Olimpiyat Parkı'nın yapımıyla başlıyor. Bu süreçte Oslo House direniyor. Birlikte tutulan avukatlarla, kiracı olarak edinilmiş haklarla, merkez üssü terk etmeme, birlikte kurulan hayatı vazgeçmeme dürtüsüyle. Pazar günü erken saatlerde başlayan inşaat gürültüsü, bir zamanlar anahtarla kilitleme ihtiyacı olmayan kapıların önünde çıkan kavgalar, avlulara yerleştirilen güvenlik kameraları da caydırmıyor merkez komiteyi. 

Wick dönüşüyor, Oslo House'ta boşalan odaları çevirmenler, sinemacılar, şairler doldurmaya, komşuya nohutlu ekmek kapları gitmeye, komşudan terasta yetiştirilmiş maydanozlarla yapılan kişler gelmeye, gündüzleri çalışanların köpekleri evde yalnız kalmasın diye doğu kanadı apartmanlarından batıdaki arkadaşlara emanet edilmeye devam ediyor.

Sanat sokakta Hackney Wick avlularında


Rekabet adalet getirir mi?

"Hâlâ seviyorum Wickli olmayı," diyor Meriç. "Gece yürümekten, başka yerde kalmışsam eve yalnız dönmekten çekinirdim ilk geldiğim yıllarda. Şimdi canlı ve ışıklı sokaklar. Pizzacıdan aldığın dilimi önündeki bankta yerken arkadaşlarınla laklak ediyorsun, galeri açılışlarına, jam session caz gecelerine denk gelebiliyorsun. Eskiden evlerde olanlar şimdi sokağa, vitrine taşmış durumda. Mahalleye yeni gelenleri de içine alıyor, birlikte yaşamayı öğreniyoruz diye düşünüyorum. Yazın Pearl'ün önünde kurulan devasa ekrandan maç izliyoruz mesela, sokaktan geçerken gören geliyor. Arkama bir bakıyorum yüz kişi, coşku, beraberlik dürtüsü var. Bir yıl, altı ay, üç yıl önce taşınmışlarla kaynaşıyoruz. Maçlar bitince ikinci kattan hoparlörü açıyorlar, hiç beklemediğin anda yeniden sokak partisine dönüşüyor Wick. Bir zamanlar olduğu gibi. Eskinin nostaljisi, yegâne bakkalın, bir pizzacının olduğu dönemler romantik gelebilir ama bir tekel gibiydi o zaman da. Fiyatlar artardı, mecburduk oradan almaya. Şimdi alternatiflerin açılmasıyla gelen rekabet bir tür adalet de getirdi diye düşünüyorum. Kim daha uygun fiyata satacak, hangi dükkân daha organik, daha lokal, karbon ayak izini azaltan seçenekler sunacak? Hiçbir değişim mutlak iyi ya da zaruri değil. Wick'i yaratan üretim, paylaşma ruhu burayı terk etmediği sürece, buradayız, çoğalarak."

Hikâyeyi paylaşmak için:
Müdavimiyim

Hackney Wick Underground

Komşunun bahçesinden toplanmış marulla, mahallede yaşayan sanatçıların eserlerinin buluştuğu market burası. Bahar gelince bahçesinde ikinci el pazarları kuruluyor, sahne alanlar da Wick'li müzisyenler. Sabahları overground (yer üzerinden giden metro) saatine yetişmeye çalışanları Doh'un kahve sırasında; öğlen, pancar, ayçiçeği yağından yapılma ricotta peynirli açık sandviçleri tezgâhta bulmak mümkün. Pek çok yerde £3.10 olan yulaflı latte'ler burada: £2.50.

Hackney Wick insanları


Editörün notu: Wick'in avlu partileri, kanal kenarı durakları; Street Fighter, Pac Man gibi özlediğimiz oyunları yaşatan pub'ları; lokal sanatçıların işlerini sergileyen duvarları; kendi radyosu olan kahveleri çarşamba günkü "Müdavimiyim" sayısında bulacakların.

Dört Mevsim

Victoria Park

Doğu Londralılar dört mevsim nerede?

Şehrin ortasında 86 hektarlık bir alan. İlkbaharda yeşil, dendrolojiyle ilgilenenler ve bilgilenmek isteyenler için vaha. Yazları pötikare örtülerini çimlere sermiş insanlarla rengârenk. Sonbaharda turuncunun, sarının, terakotanın tüm tonları var. Kışları genellikle rüzgârlı, soğuk ve ıslak. 1845'ta halkın kullanımına açılmış, öncesinde salgın hastalıklar uzmanı William Farr tavsiyesiyle kraliçe tarafından alınmış, şehir planlamacısı ve mimar Sir James Pennethorne'un 1842'de planlarını çizmeye başladığı Victoria Park bugün Doğu Londralıların uğrak ve geçiş noktası.

İlkbaharda: Güneş ışınları biraz daha erken görünmeye başlamış, sabah koşusuna çıkanlar, köpeklerini gezdirenler Pavillion'da kahve ve ekmek sırasında görülmeye başlamıştır

Yazın: Festivale gidilmez. Zaten ya festival parka gelmiş, ya da hafta sonu parklar festival alanı olmuştur. Evde yapılmış salatalar, Victoria Village'dan alınan şarap ve biralar örtüler etrafında birleşir. Hamak kuranlar, frizbi oynayanlar, ellerinde boombox paten ve kaykay kayanlar. Ağaca tırmananlar. Olağan görüntüler bunlar!

Sonbaharda: Şehrin en güzel renkleri. Parkın göletleri arasında turlanır, ördeklere yemek verilir, hava biraz soğumaya başlayınca People's Park Tavern'e sığınılır.

Kışın: Karanlık erken çöker. Bu yüzden pazarları kurulan pazarda biraz takılınır. 17.00'de istikamet belli: My Neighbours The Dumplings'de panna cotta kıvamında acılı tofu.

Hikâyeyi paylaşmak için:
Havadis


  • İrlanda doğumlu sanatçı Francis Bacon'un insan ve hayvan arasındaki benzerlikleri, insanın hayvani karakterini sorguladığı Man and Beast sergisi 29 Ocak - 17 Nisan 2022 tarihleri arasında Royal Academy of Arts'da. 
  • Hackney Wick'teki Colour Factory programını takip ettiğimiz mekânlardan. Pazartesileri müzisyenlerin buluşup jam session'lar yaptığı Orii, perşembe günleri vegan pazar, hafta sonu da şanslıysan Total Refreshment Centre'ın sanatçılarının performansları var.
  • Louise Bourgeois görmeye alıştığımız heykel ve enstalasyonlarıyla değil, bu sefer yün ve kumaşları kullanarak yarattığı hikâyelerle 9 Şubat - 15 Mayıs 2022 tarihleri arasında Hayward Gallery'de olacak.
  • Bob Marley'nin fotoğrafları, futbol hayatı, müziği, Saatchi Gallery'de şubattan itibaren 10 hafta boyunca görülebilir.
  • Londra'da dışarı çıkmak istediğinde ama hakkını vermek gerektiğinde bunun için net bir adres var. Printworks. Bugün, evet, 12 Aralık, pazar günü, Chemical Brothers ve Erol Alkan sahnede olacak. Biz bu satırları yazarken hâlâ biletler duruyordu. Muhtemelen sen okurken bitmiştir. Haftaya Richie Hawtin var.
Kartpostal


Haftalık seyahat ve kültür yayını Soli'de sınırların duvarlarla değil umutlarla çizildiği yerlerde geziniyor, daha önce gitmediğimiz mahallelerde oralı oluyoruz.

Her hafta bir mahallede, bir mahallelinin peşine düşüyoruz — müdavimi olduğu yerlerin, uğramadan geçmediği dükkânların, gün batımı seyir noktasının, hoşsohbet esnafın ve sürprizli sokakların hikâyelerini dinliyoruz.

Bu hafta Meriç Canatan'la Wick antrepolarında, avlularında, pazar yerlerinde gezdik. Mahalle dönüşümünde yaşayanın sahip çıkmasının, gediklisinin ve yeni geleninin iletişiminin önemini, birlikte dönüşümün mümkünatını konuştuk. Yakında Cihangir'de, Nunhead, Pera, Kuzguncuk, Büyükada, Charletton Burg'da buluşacağız.

O zamana kadar takıl peşimize: @soli.community

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

SOLİ

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

YAZARLAR

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

İlüstrasyon

acapella

Sainsbury'

Londra

ayçiçeği

ricotta

HACKNEY WICK

Hackney Wick

+22 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;