Düşler ve özlemler üzerine kurulu bir mahalde anlatılan bir hikâye Bir varmış, bir yokmuşla başlayan masallar gibi; bir varmış bir yokmuş; 20-30 yıl; bugün hızlanan zamanla belki 5-10 yıl bunun karşılığı. Nostaljik aydınları, hovarda gençliği, bohemleri, göçmenleri, yazarları, tiyatrocuları, müzisyenleri, terzileri düğmecileri; pastaneleri, muhallebicileri, meyhaneleri, dernekleri; kaldırımları, binaları, sokakları. isyanları. Buraya dair anlatılan tüm masalsı hikâyelerde, herkesin "eskine kavuşma” inadının arkasında özlem duyulan ve düşlenen vardı. İronikti; özlenen ve düşlenen geçmiş zaman ve gelecek zaman kadar birbirine uzaktı. Aralarındaki şimdiki zamanla tek bir duygu kadar yakındı geçmiş ve gelecek; umut. İstanbul ve umut arasında: Beyoğlu.
Zaman; bir bahar akşamı, yer; İstanbul’un kültürel, sosyal ve politik dönüşümlerinin merkez üssü Beyoğlu’nun ince sızısı, şahı ve panayırı Asmalı. Mahalleliler ve mahalleye gönül vermişlerle; tüm zamanları bertaraf eden şimdiki zamanda: Görülen geçmiş zamanla anlatılacak hikâyeleri yazanlarla buluştuk. Böylesine baharı beklediğimiz bir günde; İstanbul’da kalmaya, üretmeye, yaşamaya, düşlemeye ve onu yeniden yazmaya kalkışmış; cesur insanların varlığıydı. Tek Umut. Asmalı'da.
Bu duygudan hareketle SOLİ; her ay bir mahallede, mahalleliler ve mahalleye gönül vermişlerle mesken edinilen bir mahalde; evde, meyhanede kimi zaman bir iskelede sofralara kurulduğu; ayaküstü sohbetlerin geniş sofralara yayıldığı; mecmuada manşetlere, köşe yazılarına, rotalara, şiirlere dönüştüğü Mahallede Bi’ Tek serisinin ikinci sofrasını, mahallenin meyhanesi Sofyalı 9’da, bugünün Asmalı’sının hikâyesini yazanlarla kurdu. Mahallenin geçmişi yâd edildi, bugünü düşlendi, geleceğini yazmak üzere sözler verildi.
“Beyoğlu eski Beyoğlu olamaz. Bugün geçmişine özlem duyduranlarla, gelecekte düşlenenlere arzuyla; yeni bir umut için buradayız. Feneri söndürmek yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
Eşlikçi: "21. yüzyılda İstanbul'da bir meyhanenin çalma listesi"
SOLİ community
SOLİ
Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.
MAHALLEDE Bİ' TEK: Tek Umut: Asmalı
MAHALLE MAHALLE: Asmalı’yı evi bellemiş, ayrılmak zorunda kalsa da ilk fırsatta dönen, dönmenin yolunu arayan, Asmalı'ya gönülden bağlı kalanlarla mahallenin dünü, bugünü ve kurulacak yarını hakkında.
ROTA: Aydınlıktan karanlığa. Karanlıktan aydınlığa. Asmalı’ya. 19. yüzyıldan 21. yüzyıla.
TEK UMUT: ASMALI
Sofyalı’nın sokağa atılmış masalarında.

Mahalle: Asmalı
Mahal: Sofyalı 9
Tarih: 03.05.2023
Saat: 19.00'dan gece yarısına
Fotoğraflar: Deniz Sabuncu & Kaan Walsh
Nerede? İstanbul'un kalbinde. Sokakların sahne, apartmanların ansiklopedi, duvarların isyankâr olduğu mahallede.
Kiminle? İnadına üretenler, sadece eskiyi yâd eden değil yeniyi inşa edenlerle.
Dünya yerinden oynar yisa beraber özgür olsak.
- Yisa, beraber (İt): Haydi, hep birlikte
They call it mazot we call it duziko.
- Mazot (Ru): İçki
- Duziko (Gr): Rakı
Feneri söndürmek yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
- Feneri söndürmek (Gr): Eğlence gecesini sona erdirmek
Bu daha başlangıç vidaları gevşetmeye devam.
- Vidaları gevşetmek (İt): Çok gülmek
Neredesin istim? Buradayım aşkım!
Neredesin barba? Buradayım aşkım!
Neredesin enflasyon? Buradayım aşkım!
- İstim (İn): İçki (istimi almak: içki içmek)
- Barba (İt): Yaşlı meyhaneci
- Enflasyon (Fr): Bolluk, çokluk
Alışın gitmiyoruz, fermuarı çekmiyoruz!
- Fermuarı çekmek (Al): Susmak
Editörün notu: Asmalı’ya (Gr) Grekçe (İt) İtalyanca (Fr) Fransızca (İn) İngilizce (Ru) Rusça (Al) Almancadan geçmiştir.
- (*) Özdemir Kaptan’ın Beyoğlu Kısa Geçmişi ve Argosu kitabı kaynak olarak olarak kullanılmıştır.
Mahalleliler ve teşekkürler: Aydın Dorsay. Ayşe Bulutgil. Bengi Oya. Can Çakmakçı. Cem Güler. Dilşah Tanyeri. Elif Bayram. Emir Barın. Gül Güngör. İpek Özbay. Kaan Walsh. Lal Atay. Levent Alp. Mert Kenğer. Mustafa Kahramanoğlu. Naz Beşcan. Orhun Canca. Selçuk Gerger. Taycan Malloy.
Ortak mahal: Asmalı
Gelenenin geçemediği, yıllar sonra bile olsa tekrar döndüğü mahalle.

Asmalı’yı evi bellemiş, ayrılmak zorunda kalsa da ilk fırsatta dönen, dönmenin yolunu arayan, Asmalı'ya gönülden bağlı kalanlarla mahalle dünü, bugünü ve kurulacak yarını hakkında. Fotoğraflar: Deniz Sabuncu
Mustafa Arslantunalı: 1999'un sonu, 2000'in başı galiba, o zamanki belediye Nevizade’yi kapatmaya çalışıyor, şehir merkezinde içilmesini önlemek istiyordu. Mesela Mis Sokak’ta dışarıya tek bir sandalye bile konamıyordu, sokak sanatçıları yasaktı. Sonra 2001 krizi oldu, bu sefer esnaf parasızlıktan dışarıya masa koymaya başladı. Tünel’deki dükkânlar bir bir el değiştirdi. Ve Beyoğlu, Asmalı böylece değişti. Bugün Asmalı, herkesin kolaylıkla gelebileceği bir yer. Turistik mahalle olmasının getirisi olarak akşamları ıssız ve boş, gündüzse anonim. Otelleşmeyle birlikte mahallelisinin yavaş yavaş göç ettiği ve bir avuç kaldığı sokakların toplamı bugün Asmalı’nın esas ruhu, esansı. Neyse ki hâlâ Asmalı’nın meyhaneleri varlığını sürdürüyor.
Mustafa, K24 editörü
Zeynep Uzel: Helvetia eskiden bir İsviçre Birahanesi’ymiş. Ortağım Müferra’nın arka sokak Jurnal’de dükkânı vardı, sonrasında burayı bulduk, o günden beri de mahalleliyle burada toplaşıyoruz. Müdavimlerinin de etkisiyle artık Helvetia boş masalarda birbirini tanımayan insanların, uzun zamandır denk gelemeyen dostların buluşma noktası. Oluşan bu birlikteliğin ana nedeni; gelenlerin dükkânı sahiplenişi ve samimiyeti. Asmalı; kültür ve eğlencenin merkezi. New York’ta SOHO ne demekse İstanbul’da da Asmalı o. Eskiden Babylon vardı mesela sonra Salon, konserler, sergiler. Hepsi bir araya gelince de yıllar geçse de vazgeçilemeyen bu mahalleyi oluşturdu, oluşturuyor. Mekânlar gibi müdavimler de dönemsel sirkülasyona sahip burada. Gezi Parkı, patlamalar gibi toplumsal olaylarla mahallenin yüzü sürekli değişiyor. Bir başka Asmalı yok.
Zeynep, Helvetia kurucu ortağı
Asmalı'da
Bengi Oya: Beni buraya getiren her şeyden önce işime yakınlığı, herhangi bir ulaşım aracına binmeden sabah ofise, akşam en sevdiğim restorandan çıkınca evime salına salına yürüyerek varabilme lüksü. Zamanın güzelliği bana kalıyor bu durumda. İnsani bir ölçekte adımlayabildiğin bir şehir deneyimi bu üçgen. Terkedilmiş olduğunu düşünmüyorum Asmalı’nın. Belli bir kesim uzaklaşmış olabilir. Ama hâlâ bir sürü insanın ortak adresi. Değişen figürasyon gelir geçer, kimlerden oluştuğuna takılmamak lazım, takılıyorsak o figürasyonla neden bir derdimiz var ona bakabiliriz. Neyi çağrıştırıyor da rahatsızlık veriyor, de ki veriyor, terkedince göz görmeyince geçiyor mu o rahatsızlık? Asmalı bütün tevazusuyla yerli yerinde duruyor benim gördüğüm. Gelene geçene pek aldırdığını da düşünmüyorum. Gelenin geçeceği biliniyor. Hem ışığı çok güzel buraların. Sesler, kokular, sabah saatleri ayrı gün batımı ayrı güzel. Esnafı da. Engin Usta’nın dönerci dükkânı yanımda. Cavit Abi’nin restoranı, Müf’le Zeynep’in Helvetia’sı da.
Bengi, yazar, Asmalılı
Anıl Yazgan: Asmalı Mescit’ten önce Nişantaşı ve Kuruçeşme’deydik. Oradaki müdavimlerimizle çoğalarak şimdi mahalledeyiz. Asmalı Mescit’te oturuyorum şu an, mahalleliyim de bir yandan. Buraya kayıtlı yaklaşık 300-400 kişi var, bir kısmı da yurtdışında yaşıyor. Mahallenin yaşayanı az olunca herkes birbirini tanıyor, esnaf iş birliği yapıyor, diğer yerlere göre daha yoğun bir kenetlenmeye sebep oluyor Asmalılı olmak. Galatasaray Lisesi’ninden buraya kadar olan kısım daha çok otellerin semti gibi; The Marmara, Pera Palace, Soho House. Buradaki otellerin misafirleri aslında bizim de hedef kitlemiz. 6 yıldır Asmalılıyız ve çevre mahallelerden ne kadar geliniyorsa en az o kadar da otellerden geliniyor diyebiliirim. Genç kitle, eskiden beri mahalleli olanlar, hâlâ eğlenmeyi seven kendi dönemimizin buluşma noktası Asmalı. Bu çok kültürlü yapı da temelde Corridor’un kaldırımlara taşabilmesinin, mahalleyle iç içe olabilmesinin önünü açıyor aslında.
Anıl, Corridor ortağı
#TekEfsane
Rotanın tamamı Asmalı Mecmua'da.
Asmalı Mecmua. Bayinizden ısrarla isteyiniz.
- Geçen hafta: Bellek, ikâmet, birlik mahali: Asmalı'da.
Pera’da Peralılarla konuşmalarımızdan
- “Peralı olmak, özgürlükle alakalı. Özgür olmak isteyip çoğu zaman olamamakla. Burası hem İstanbul’un görece en özgür hem de polis gözetim ve kontrolünün en yüksek olduğu yeri. Yine Peralı olmak hem biricik olup hem de anonim kalabilmekle alakalı. Burada hayat tarzımla, kendimi ifade etme biçimlerimle, farklılıklarımla varım ve birey olarak önemliyim. Sözlerim, eylemlerim, ürettiklerimle buranın kaderine etki edebileceğimi biliyorum. Ama aynı zamanda da isteyerek veya kaçınılmaz olarak anonimim. Hem çok değerliyim hem de bir o kadar göz ardı edilebilirim.” Yaşar Adanalı, Postane kurucusu, urbanist.
- “Benim burnuma muskat, defne yaprağı, karanfil ve bazen de biraz lavanta geliyor Pera’nın tadını, baharatlarını düşününce.” Ömer Dicle, bir modern meyhane: Aheste kurucu ortağı.
- “Pera’nın müziğin merkezi olmasını sağlayan Babylon ve Salon İKSV’de gerçekleşmiş ve hâlâ unutulamayan konserlerden isimlerle bir festival programı yapardım: Galata Kulesi önünde Patti Smith, Tünel Meydan’da Manu Chao, St. Antuan avlusunda Ólafur Arnalds, Tepebaşı otoparkında önce Selda Bağcan’ın konuk olduğu bir Khruangbin ve ardından Erkin Koray’ın konuk olduğu bir King Gizzard & The Lizard Wizard konserleriyle tüm gün müziğin susmadığı bir Pera’nın hayali bile güzel.” Deniz Kuzuloğlu, müziksever, müzikbilir, Salon İKSV direktörü.
- “Peralı olmak geçmişe nostalji, saygı ve hüzün barındırdığı kadar, bugüne ait müthiş bir yaşama sevinci ve geleceğe dair iflah olmaz bir iyimserliği de kapsıyor.” Anlam Arslanoğlu, sanat danışmanı, sanat dünyasının İsviçre çakısı, mahalleli.
- “2000’lerin başı, Galatasaray’dan Tünel’e yürürken ‘Aman dikkatli olun, karanlık olunca da fazla oralarda gezinmeyin’ diye uyarıldığımız yıllardı. Refik’in sandalyelerinin ve insan kahkahalarının sokaklara taştığı, yoldan geçerken birinin masasına tabure çektiğimiz. Ela’nın salatalarından hardal ve nar ekşisinin muhteşem bir ikili olduğunu öğrendiğimiz. Gramafon’da Mor ve Ötesi’yle, Beyoğlu ahalisi için çıkardığımız fanfin adlı fanzinimiz için röportaja oturduğumuz; 50 nüshasını gittiğimiz mekânlara bıraktığımız. Henüz Babylon’un bile müziğinin başlamamış olduğu zamanlar.” Hazal Yılmaz, doğma büyüme buralarlı.