Yeni sayıdan merhaba,
Bu hafta odağımızda 1930'ların muaşeret kuralları var. Bu kurallara dönemin gazetelerinde, özellikle kadınlar için hazırlanmış bölümlerde sıkça karşılaşıyoruz. İki muaşeret yazısına ek olarak ise 1939 yılında güldürü amacıyla yazmış "Muaşeret âdabında modern kaideler" yazısını paylaşıyoruz.
Semtler, Mekânlar bölümüzde ise İsmet İnönü'nün verdiği, önemli bürokratların ve simaların katıldığı suareden gazetelerde yayımlanmış fotoğraflar bulunuyor.
Önümüzdeki sayıda görüşmek üzere,
Aposto Ekibi
Kupür
Geçmiş gazete ve dergilerden yazılar, makaleler, röportajlar. İki haftada bir cuma neşrolunur.
Muaşeret
En basit muaşeret kaidelerinden bir çoğunu ihmal ettiğimizi görerek bu kaidelerin bazılarını şuraya kaydediyorum:
- Yemek yerken ağzınızla kat'iyyen gürültü yapmayınız. Ağız şaplatmak, yerken konuşup etrafa kırıntı fırlatmak çok ayıptır.
- Çorbayı gürültü ile içmeyiniz.
- Sofrada hareketiniz sezilmesin. Tabak, çatal gürültüsü çıkarmak doğru değildir.
- Yemekte yanınızda bulunan kadına azamî iltifat göstermeğe, onu memnun etmeğe çalışmak lâzımdır.
- Bir mecliste sıkılıp bir köşeye çekilmek. söze karışmamak, bilhassa kadınları ihmal etmek ayıptır.
- Tanımadığınız bir kadın veya kızı dansa davet etmeyiniz.
- Apartımanda veya dar bir yolda bir kadına rastgelirseniz şapkanızı çıkarıp ona yol veriniz.
- Kadın selâm vermedikçe ona selâm vermeyiniz.
- Kadın elini uzatmadıkça onun elini sıkmağa teşebbüs etmeyiniz.
- Kadınların ellerini öpmeyiniz
- Çocukları öpmeyiniz.
- Kadınlı bir mecliste lüzumsuz gevezeliklerle etrafı rahatsız etmeyiniz.
- Tramvayda, trende, vapurda ihtiyarlara ve çocuklara yerinizi veriniz.
- Ziyaretleri mutlaka iade ediniz.
- Davetlere ya icabet etmek, yahut cevap vermek lâzımdır.
Yemek nizamı
Yemek yenilirken bir sıra vardır. Meselâ önce çorba yahut ordövr gelir, arkasından et yemeği, sonra sebze, en sonunda da tatlı veya yemiş. Fakat bu sıra herkesin keyfine göre değişebilir. Çorbayı yemek sonunda içenler bulunduğu gibi, bizim en sonra yediğimiz kavunu bazı yerlerde en önce yerler. Onun için bu yemek sırasına bir nizam denilemez.
Benim söylemek istediğim herkesin riayet etmesi, hiç olmazsa bilmesi, lüzumlu olan fence yemek nizamıdır. Şimdiye kadar elde edilen bilgilere göre bu yemek nizamının — şimdilik — on bir maddesi vardır. Bu maddeleri sıra ile söyliyeceğim.
Birinci madde — Olgun bir insanın vücudundan her gün değiştirdiği parçaları yerine koymak üzere ağırlığının her kilosuna günde bir gram albümin yani azotlu gıda lâzımdır. Çocuklar ve ihtiyarlar için bu nispet değişir. Onlara lüzumlu olan azot maddeleri daha karışık ve ayrıca yazılacak bir iştir. Bir de her gün lüzumlu olan azotlu maddeyi herhangi bir türlü albüminle temin etmek yetişmez. vücudun muhafazası, hayata lüzumlu olan kükürdün metabolizmasını temin için ayrı ayrı albüminleri bulmak da lüzumludur.Bunların da ayrıza izahı zaruridir.
İkinci madde — Vücuda lüzumlu olan miktardan fazla azotlu gıda yenilince hiç bir işe yaramaz. Vücut azotun fazlasından kurtulmak üzere onu hemen parçalar, sonra da yakar. Ondan dolayı insan fazla albümin yemekle, meselâ, adalelerini büyütemez.
Üçüncü madde — Azotlu madde yandıkça kalori verirse de bu, iyi cinsten değildir. Onun için lüzumundan fazla azot vücut için, daha ziyade zarara sebep olur. Barsakların içinde kaldıkça orada çürür ve gaz hasıl eder. Kana karışınca da ondan amonyak ve daha başka zararlı maddeler çıkar.
Dördüncü madde — Hareket için, iş için en iyi gıda şekerdir. Azotla hareket, iş ancak vücudun içerisinde şeker kıtlığında olur, o da bir hastalık demektir.
Beşinci madde — Tam istirahat halinde bile vücudun fizyoloji işlerini görmesi için azotlu gıdalardan 133, yağdan 115 kalori lâzım olur. Bunda şekerin cinsinin bile tesiri görülür. Üzüm şekerinden 100 kalori yetişmediği halde, pancar şekerinden 102,5, nişastadan gelecek şekerden de 106 kalori ister.
Altıncı madde — Fikir işi, adamına göre, dünyayı değiştirebilecek netice verdiği halde onun sarfettiği kalori ölçümlenememiştir. Yalnız Amerika'da yapılan bazı tecrübelerin neticesine göre fikrin işlemesi de gene kanda şeker bulunmasına bağlıdır.
Yedinci madde — İnsan gibi sıcak kanlı — hem de çoğunun kanı sıcak — hayvanın dışarıdaki sıcaklık değişmelerine karşı içinde daime çok az aynı derecede sıcaklığı muhafaza etmesi için üç türlü gıdadan her biri işine yarar, tabii, her birinin verdiği kaloriye gçre.
Sekizinci madde — Ancak vücudun hararetini temin için yalnız azotlu gıda yenilirse, bunun vereceği kalori hem iyi cinsten değildir, hem de vücutta zehir bırakır. Yalnız yağ yenilirse o da gene zehir olan seton maddesi bırakır. Demek ki vücudun sıcaklığını muhafaza etmesi için de şeker lüzumludur.
Dokuzuncu madde — Gıda olarak yediğimiz yağ ile şeker arasında bir nispet bulunmak lâzımdır. Şeker yağın dörtte birinden az olunca kanda aseton hasıl olur, vücut şiddetle zehirlenir. Bu da şekerli hastaların hiç şeker yememelerinin ne kadar yanlış olduğunu gösterir. Şekerli hastaları aseton tehlikesinden kurtaran yine şekerdir.
Onuncu madde — Fakat şekerin vücutta kalori temin etmesi için de yağ lazımdır. İnsanın gıdasında yağ bulunmayınca azotla şeker işlerini göremezler, insan dehşetli bir açlık duyar.
On birinci madde — Öncekilerin hepsinden uzun ve pek ehemiyetli olduğundan bugün onu yazmıya yer kalmıyacaktır. Zaten bu nizam yemek meselesinin nazariyesidir. Bir de nazariyenin neticesini çıkararak maddelerin tatbikini göstermek (...). Bunu da, on birinci madde ile birlikte, başka bir gün okursunuz.
G. A.
Kaynak: Ulus, 15 Mart 1939, Sayfa 5.
Muaşeret âdabında modern kaideler
Her şey gibi "âdâbı muaşeret" kaideleri de zamanla değişiyor. Bunların modernlerini Ankara caddesinde yeni çıkan bir kitab bize öğretmektedir. Okuyularımız arasında bunları bilmiyenlerin bulunduğuna kat'iyyen ihtimal vermemekle beraber bu kitabın muhtelif yerlerinden iktibaslar yapmayı faydalı ve eğlenceli buluyoruz:
Sarmaşma muaşereti: Hususî hayatımız içinde nasıl kucaklaşmak lâzımgeldiğini öğrenmeğe ihtiyaç yoktur. (Modern âdâbı muaşeret bu cihete henüz müdahale etmemektedir.)
Sokaklarda yapılamıyacak hareketler: Pantolon düğmelerini iliklemek... (Bizce sokakta pantolon düğmeleri iliklenmiş olarak gezmek modern sayılmasa bile daha muvafıktır.)
Trende, vapurda: Pastırma vesaire gibi kokulu şeyleri hususi kamaralarda yemelidir. (Binaenaleyh Akay idaresi ve Şirketihayriye vapurlarında kemali süratle hususi pastırma kamaraları tesis edilmelidir.)
Esas malûmat: Suareler gece yapılır. (Gündüzleri yapılan suareler modern değildir.)
Amele başka, işçi başka, umumiyetle işsiz başka giyinebilir. (Bu ifadeden derhal anlaşılmış olacağı veçhile amelenin işçi gibi giyinmesi de caizdir. Hattâ işsizlerin de işçiler gibi giyinmelerinde mahzur yoktur.)
Bir yerde kapalı bulunan kapı kapanır. Açık bulunan açık bırakılır. (Pantolon düğmelerinde olduğu gibi). Fakat açığı kapamış veya kapalıyı açmış olan varsa icabına göre kapanır veya açılır.
Banyo yapmadan dans etmeyiniz.
Dans: Tango gibi açık ve gayriahlâki mahiyette olan danslara kadınları kadırmağa teşebbüs etmek saygısızlık, terbiyesizlik olur. (Tangoyu gayriahlâki ve açık bulan modern âdâbı muaşeretin Polka, Kadriş, Mazurka gibi danların yapılmasına şer'an cevaz verip vermediği kitapta tasrih edilmemiştir.)
Kadını dansta konuşturmak muaşeretsizliktir. (Eskiden dansta kadınla konuşarak onu meşgul etmek ve canını sıkmamak icab ederdi. Modern âdâbı muaşeret bunun aksini emretmektedir.)
Kaynak: Haber, 9 Şubat 1939, Sayfa 9.
Estetik cerrahi.