aposto-logoSalı, 6 Haziran 2023
aposto-logo
Salı, Haziran 6, 2023
Aposto Üyelik
Kayıt demeden önce
Kayıtlara geçenler
Üretime dair ne öğrendim/kendime notum
Stop tuşuna bastıktan sonra
Severek takip ediyoruz
Ekipten öneriler

Müzikle zamansız ve evrensel bir anlatıcı olmak: Efe Demiral

Zamansız, mekânsız ve evrensel bir sayı 👀

Fotoğraf: Recep Şalk

Merhaba,

Nasılsınız?

Sizlerle bir hafta geç buluşuyoruz. Yeni yıla girmeden önce neler yaptınız ve yılın ilk günleri sizler için nasıl geçiyor merak ediyorum. Beni soracak olursanız, yılın son gününde bağıra bağıra mor ve ötesi şarkıları söyledim, umut doldum. 2023’te gençlikten çıkmama az yaş kalmasından ötürü olsa gerek, “iyi ki gencim be” dediğim bir akşamdı, sonlara doğru “Re”yi söylerken ufaktan hüzünlendim ve boğazım düğümlendi. Her konserden sonra rutinim hâline gelen, ertesi günün sabahında konserin setlistini dinlemem bu sefer de gerçekleşti.

Geleyim yılın ilk günlerine 4 Ocak akşamı Ses Tiyatrosu’ndaydım, sırasıyla Caner Omur, Samet Karadeniz, Efe Tunçer ve Deniz Göktaş’ı izledim… Bu isimlerden hiçbirini ilk kez izlemiyordum ama tüm şov daha önce bunu asla yaşamadım dedirtti. Şov bitimi kırmızının en güzel tonuna sahip o kadife koltuktan bir süre kalkamadım, Büyük Ev Ablukada konserinde hissettiğime benzer hisleri cebimdeydi, bir portal açılmıştı ve ben bugünden çok uzaktaydım. Beyoğlu anılarıma bir yenisini ve en özelini eklediğimden de emin gibiydim, çünkü kulise girdim ve benim kulislere girmeyi ne kadar sevdiğimi siz zaten biliyorsunuz. O kulisin havasını solumak ve bir sandalyesine oturmak, umarım bunu bir gün kelimelere dökebileceğim.

Bir tiyatronun kapısının caddeye açılmasının ne denli kıymetli olduğunu yine bu gece görmüş oldum… Ellerim cebimde, zaman iyice yavaşlasın istediğimden bu sayıdaki konuğum Efe Demiral’ın Mertcan Bilgin ve Eren Turgut ile kaydettikleri, Kolaj albümü kulağımda, Pera’ya doğru yürüyorum. Bu albümün yayınladığı ilk günlerde albüm üstüne konuştuğum arkadaşım Selin Altan da bu sayıda bana eşlik ediyor.

Bu sayıda müzisyen ve prodüktör Efe Demiral ile, 14 yaşında gitar çalmaya başladığı o günlerden bugüne olan müzik yolculuğunu, yayınladığı üç albümün üretim sürecini, sahnede eşlik ettiği sanatçılarla olan deneyimlerini ve prodüktörlük üzerine konuşuyoruz.

Müzik kulağımızda, ritim içimizde olsun!

Ece

Kayıt demeden önce

Efe ile tanışmam Barış Demirel'in Barıştık mı? ile olmuştu. O zamandan beri İstanbul yürüyüşlerimde her daim eşlikçim Efe'nin anlattıkları.

Mavi Ağaç'ı sonbaharda Karaköy'den Kabataş'a yürürken dinlemiştik ilk kez, şans bu ya üzerine bir otelin mavi ışıklı tabelasının yansıdığı mavi bir ağaç da görmüştüm, bu şehirde her renk ağacı görmek mümkün, her renk insan gibi.

October klibini izlediğimdeki hislerimi de net hatırlıyorum, zaman ve mekândan kopmuş, yürüdüğüm şehri izlediğim bu siyah beyaz videoda tanıyamamıştım, şehrime tekrar aşık olmuştum. Kolaj ise yayınladığı haftada uluslararası pek çok müzik listesinde kendini ve evrenselliğini göstermişti.

Efe, çalışma masasında.


Sonra Efe'yi sevdiğim pek çok sanatçıyla aynı sahneyi paylaşırken dinledim, yine severek dinlediğim albüm ve şarkılarda prodüktör olarak adını gördüm.
İki yıldır kayıt için uygun bir zamanı kollarken şans bize gülüyor ve kayıt için masaya otuyoruz.

Bakalım neler kayda geçmiş.

Kayıtlara geçenler

Müzikle zamansız ve evrensel bir anlatıcı olmak: Efe Demiral

Zamansız, mekânsız ve evrensel bir anlatıcı olmak

Çocukken enstrüman olan bir evde büyüyen Efe, babasının saz ve gitar çaldığını ama o yaşlarda müzikle olan ilişkisini net hatırlayamadığını söyledi. Hatta babasının gitarının kaybolma ve tekrar bulunma hikâyesi de var ve o gitar hâlâ Efe'de. On altı yaşında gitar çalmaya başlayan Efe’nin ilk gitarı amcasının hediyesi olan Campbell marka bir klasik gitarmış, çaldığı ilk şarkı ise Gülnihal'miş.

İstanbul Üniversitesi Jeofizik bölümünü kazanan ama bitirmeden Bilgi Üniversitesi'nde Müzik bölümünü burslu olarak kazanan Efe, eğitime önce mühendislik okumaya başlaması için ise ailesinin sanat okumak gibi bir yönlendirmesi olmadığını söyledi. Mühendisliği bırakıp müzik okumaya karar verince ailesinin ne tepki verdiğini merak edip sorduğumda "burslu kazanınca kabullendiler diyebilirim" yanıtını verdi.

Üretimlerinde en çok dinlediklerin etkilendiğini söyleyen Efe'nin çocukken müzik dinlediği anlardan bir fotoğrafı.
İllüstrasyon: F. Nazlı Kuleci


Bir dönem müzik yazarlığı yapan Efe pek çok söyleşi ve yazı yazmış, bunu ben de soru hazırlarken öğrendim. Şuraya Efe'nin PJ Harvey yazısını bırakıyorum.

O yıllardan bu zamana ilham ve deneyim olarak neler taşıdığını sorduğumda ise Marc Ribot'la olan anılarını anlatıyor. Marc'ın asistanlığını yapmış, atölyesine katılmış ve üstüne onunla bir yazı da yazmış. O yıllara gitmek isteyenler için tık tık.

Fotoğraf: Maxime Fayet


Efe'nin "sektörde" ilk yolculuğu sahneyi paylaştığı müzisyenlerle başlıyor.

"Sektör dediğimizde ilk etapta şunu söyleyebilirim, kendi üretimlerinle başlama fırsatın zaten pek yok. Ben, müziğini ve kendilerini sevdiğim arkadaşlarımla sahneyi paylaşarak sektör dediğimiz şeyde kısmen yer aldım. O da hem bana hem benim müzikal gelişimime çok fazla şey kattı. Ben de onların müziğine bir şeyler kattığımı düşünüyorum. Bu süreçte kendi müziğimle uğraşmaya da devam ettim."

Efe'nin ilk solo gitar albümünü Ocak 2016’da ‘Inside Out’ adıyla yayınlandı, albümün dış sesler de dahil tüm kayıtlarını evde gerçekleştirmişler. Ben de önce o yıllara gidelim ve o albümün üretim sürecini düşünelim istedim. İlk albüm zordur deyip, Efe'ye geriye dönsen değiştirmek istediğin şeyler var mı? diye sordum.

"Her şeyin o dönem yapıldığı hâliyle güzel ve özel olduğuna inanıyorum. O dönem düşünüp fazla gelen fikirler ya da eksikler şimdi güzel de geliyor. Öyle hissetmişim ve öyle bir doku yaratmışım o dönem içerisinde. Bu albüm, miksini benim yaptığım ilk albümdü, şimdi dinleyince değiştirmek isteyeceğim şeyler elbette var. Teknik açıdan daha iyi kayıtlar almak isterdim sanırım ama düşününce de o versiyonlar çok samimi geliyor. Kaygısız şekilde bir şeylerin üstüne gitmişim. O his şu an bile yansıyor bana, bugün de aradığım bir his."

Uyku Pansiyon albümü ise ilk albümden üç sene sonra, 2019 Ocak'ta bizlerle buluşuyor. Kimilerine bu süre uzun gelebilir, kimine göre de kısa. Ben burada Efe'nin o üç yılda neler yaptığını merak ediyor ve bu albümün bizimle buluşma sürecinin peşine düşüyorum.

"Bu soru iyi bir soru çünkü bu sürelerin dinleyici gözünde çok başka anlamları olabiliyor. Bazen albüm çıktığında bile ''Yeni şarkı ne zaman?'' sorusu gelebiliyor. Aslında o üç yıllık süreçte bir beste birikimi olmuştu, albümü 2018 Haziran ayında kaydetmiştik. İki senelik bir üretim diyebilirim. Normal bir süre gibi geliyor bana, daha sık üretim yapmak benim de istediğim bir şey ama burada başka etkenler de var. Albüm yaparken kapağından müzisyenine, miksinden yayınlanmasına, hepsi birer maliyet kalemi, bu şartlarda da o harcamalar çok rahat yapılamıyor bence."

October klibinden görüntüler
Oyuncular: Bige Önal, Mertcan Tekin
Yönetmen: Ali Kanıbelli, Editör: Zag Erlat


Görsel dünyalar ve maliyetler demişken bir müzisyenin en özendiği ve dinleyici ile buluşmasına, hikâyesini anlatmasına olanak sağlayan bir diğer mecra olan video klipleri konuşmaya geliyor sıra. October’in ve Uyku Pansiyon'un video klipleri her iki şarkının da dünyasını öyle güzel anlatıyor ki, bir film izlemekle aynı tadı alıyorum. Bu yüzden her iki klibin de hikâyesini Efe'den dinlemek istiyorum.

"Çekimleri Köln’de gerçekleşen klibin yönetmenliğini ve animasyonunu Gizem Güvendağ, görüntü yönetmenliğini Damir Bašić üstleniyor. Beden ve uyku arasındaki kovalamaca oyununu konu eden klipte, dansçı Johann Bae’nin uykuyla dansına tanık oluyoruz."


"October klibinde süreç yönetmen Ali Kanıbelli'nin 'Bir fikrim var ve ben çekmek istiyorum' demesiyle başladı. Ali parçayı çok seviyordu, Bige Önal ve Mertcan Tekin'in oyunculuğuyla, benim müziğimle onun görsel dünyası birleşmiş oldu. Bir klip gibi değil hakikaten bir iş bilirliği gibi benim için de. Yapım sürecinde bir taslak dışında hiçbir  izleme bile yapmadım, ben de son bitmiş izledim. Dönüp dönüp arada izliyorum, gerçekten. Zamansız ve mekânsız bir havası var. Uyku Pansiyonu'nu Gizem Güvendağ yaptı, onun bireysel olarak tasarladığı ve bana sunduğu bir fikirdi. Görsel dünyasının albümün kapağıyla olan uyumunu ben de çok seviyorum."

Efe, Kolaj albümünün kapağını hazırlarken, 
Fotoğraf: Simge Pınar


Efe, Kolaj albümünün kapağını kendi emekleriyle hazırladı, bu süreç bir buçuk ay kadar sürmüş. Sonra Alara Dırahşan bu görselle kapak tasarımını yaptı ve hareketli bir videoya dönüştürdü. Albüm yayınladığı hafta pek çok uluslararası listeye girdi ve radyolarda çalındı. Efe bu kolaj görseli hazırlamanın tatlı zorluğundan bahsederken ben albümün kayıt sürecine dair merak ettiklerimi sordum. Kolaj, 2021 Şubat ve 2022 Şubat olmak üzere iki sensionsla MİAM Stüdyolarında canlı kaydedildi.

Ateş Erkoç kayıt sorumlusuyken Simge de kayıt asistanıymış. Bu iki seans arasında Efe, albümdeki dört parçayı yazmış, Stardust albümdeki eskiz olmadan bir günde ortaya çıkan tek parça. Kayıtta doğaçlamaya yer verip vermediklerine dair de bir şarkıda en fazla dört tekrar almış olduklarını dile getirdi.

Miam Stüdyolarında Kolaj'ın kayıt zamanlarından


"Çok tekrar almayı tercih etmiyordum zaten, Mert Can ve Eren'in de isteği bu yöndeydi. Çünkü bir yerden sonra çok tekrar almak müzikle olan ilk tanışıklık halini kaybettiriyor ve parça biraz ezbere dönmeye başlıyor gibi, ben öyle olmasını istemiyordum. O anlamda yeteri kadar doğaçlamaya alan açtığımızı düşünüyorum. Miksiyle ve kaydıyla çok içime sinen bir albüm oldu."

Ekipman masası


Efe pek çok müzisyenle çalışıyor ve kimiyle de sahneyi paylaşıyor. Bu değişen rollere, deneyim aktarımı ve denge üzerine konuştuklarımızdan kayıtlara geçenler:

"Çok iyi müzisyenlerle çalıştım ve hepsinden çok önemli şeyler öğrendim. Sezgisel olarak beni besleyecek taraflara odaklanıyorum, 'Evet, burada olmam gerekiyor' dediğim yerde oluyorum. Başka başka rollere bürünmüyorum, rahat hissettiğim hâlimleyim ve sorduğun denge kolay değil gerçekten, gruptaki denge de önemli."

Efe Demiral ve Simge Pınar


Efe ve Simge'nin hayat ve iş partnerliği benim gözlerimden kalp çıkararak izlediğim bir birliktelik. Simge'nin son albümü Sevgideğer'in düzenlemelerini Efe yaptı. O albümden benim düzenlemesine "vauv burada neler yaptılar?" diye merakta olduğum Yalnızlık Cesaret İster üzerine de konuştuk. Efe ilham aldığı isimlerden  detaylı olarak bahsetti, ben bu konuyu onun kadar iyi aktaracağımı düşünmediğimden sizi podcaste uğurluyorum. Efe ve Simge kısa bir süre önce müzik prodüksiyonu ve ses tasarımı yaptıkları Klik şirketini kurdular. Efe ile bu birlikteliğin ve fikrin de nasıl başladığını konuştuk.

"Simge ile dinlediklerimiz çok yakın. Simge iyi bir arşivci ve iyi bir rock dinleyicisi. Yalnızlık Cesaret İster'de de ilk demo daha farklıydı, sonradan buna evrildi. Klik'in kurulması da bizim bir reklam müziğini birlikte yapmamızla başladı aslında, sonrasında Simge MİAM'a girdi ve mezun oldu. Kompozisyonlarını benim yaptığım mix'leri de Simge'nin yaptığı 'Klik'te bir üretme hâlimiz var."

Yoğun bir sahne takvimi olan Efe'ye kendine zaman ayırıp ayıramadığını soruyor, son zamanlarda üretime dair onu düşündüren ismin peşine düşüyorum.

"Dönem dönem değişiyor, bazen eve gitmek bile zor oluyor. O yoğun dönemlerden çıkınca kendimle vakit geçirince şarj oluyorum. Turne ve üretim zamanları arasında denge olmalı kesinlikle, ben mesela ayda yirmi konser verebilecek bir insan değilim. En son Sanatçı'nın Yolu kitabındaki uygulamaları yapıyordum. O çok iyi gelmişti ki tamamını yapıp kitabı bitiremedim. Ona rağmen iyi geldi."

Bu sayı özelinde bu yayın için yazma sürecime dair ben de bir not düşmek istiyorum. Efe'nin söylediklerini yazıya dökerken albümlerini dinlemek için sık sık kaydımızı dinlemeye ara vermem gerekti. Albümlerinin bende bıraktığı zamansızlık etkisi olsa gerek, yeni yılla birlikte Kolaj, bu yayınla hayatımda ayrı bir anlamı olan bir albüm olarak kayıtlara geçiyor. Teşekkürler Efe Demiral Trio.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Üretime dair ne öğrendim/kendime notum

• Efe'nin acele şeyleri sevmiyorum demesi aynı ben! Üretirken sıklıkla bir an evvel olsun, başlayalım ve bitsin hissiyle üretmeyi ben de sevmiyorum.

  • Efe'nin parçalarını genelde şehirde yürürken dinliyorum ve dinlerken İstanbul, hayat yavaşlıyor, bana acele etme diyor gibi geliyordu. Bunun Efe'nin aynı hislerle üretmesinin başarısı olduğunu düşünürken, Efe'nin buna verdiği yanıt ürettiklerinle daha fazla zaman geçir notunu hepimiz için düşmemi sağlıyor:

"Ürettiklerimin benden ve dinlediklerimden taşıdığı parçalar oluyor onun benden çıktığı ilk anda benden çok bir şey taşımadığını fark ediyorum, o yüzden onunla vakit geçirmem gerekiyor. Ürettiğim şeylerle yakınlaşmayı ve o zamanı geniş tutmayı seviyorum. Balat hissiyatı benim müziklerimde var ve ben de öyle şeyleri dinlemeyi seviyorum."

Stop tuşuna bastıktan sonra

"Aslında bütün resim güzeldir."

Yazan: Selin Altan


Kolaj albüm kapağı
Tasarım: Alara Drahşan Fotoğraflama: İmre Hadi


Yüzeyde başlayıp derinlere dalıyoruz. Kolaj'ı tek cümleyle anlatmak gerekseydi böyle yazardım.

Ring ve Opal alışmamızı sağlıyor suya... Şarkılar ilerledikçe albüm orada bulduğumuza şaşırdığımız, adını bilmediğimiz parlak renkli koca gözlü balıklarla karşılaşmış gibi merakla çekiyor kendine dinleyeni. Renk demişken tam o an Sturdust'a rastlamak elbette tesadüf değildir diye düşünüyorum. Bir tekinsizlik, kargaşa olduğunu görüp de gidip bakmaktan kendimizi alamadığımız bir yerdeyiz bu şarkıyla beraber. Bu sefer karaya çıktık. Ayaklarımız yere sağlam basıyor demek değil bu, Zig Zag Blues devreye giriyor. Things on your mind? geldiği yönü bulamadığımız cılız bir ışık gibi yolumuzda duruyor o sırada. Hayalle gerçek arasında bir melodi duyduğumuz bitmiyor da fişi çekiliyor sanki.

Dokuz şarkılık yolculuğumuz sudan çıkıp karaya vurmamızla sonlanıyor. Ya da başka bir suya dalarak. O seçenek hep baki.

Sözcüklere ihtiyaç duymayan bir albüm Kolaj, ismi gibi. Çünkü bütünün nasıl gözüktüğü, her şeyin en sonunda parçaları nasıl görmek istediğimizle ilgilidir hep.

Severek takip ediyoruz

Senenin ilk günleri nefes almaya vakit bulunca keşfettiklerimi de sizlerle buluşturmak istiyorum.

📌 The Bear, uzun zamandır herkesin dilinde olan bu diziye bayıldım, sayesinde soluğu mutfakta aldım.

📌 "Şimdi" oyununu izledim, benim gibi üretim süreci üzerine meraklı olanlar  gidip deneyimlemeli.

📌 İlk filmlerin yapım süreci kitaplaştırılsa da okusam derdim, sonunda oldu👀 Manifold'un yeni kitabı yönetmen Burak Çevik'in kaleminden ilk filmi Tuzdan Kaide'yi anlatıyor.

📌 Bu ara sabahları klasik çalan bir senfoni ve beni dinçleştirecek gitar tonlarını bir arada bulduğum Barış Dai'nin yeni EP'sindeyim.

📌 Yıla iki kitap bitirerek başladım🤩 Ekin Tümer, Dört Ayak Üstünde ve Jennifer Dawson'ın Ha - Ha'sı.

Ekipten öneriler

Eskiyle yeninin buluşması, nitelikli yayıncılığın dijitalde uzun ömürlü hâli Aposto Premium’da. Yemek ve Kültür, Notos, Toplumsal Tarih, yuzu, Mercado ve Arredamento Mimarlık gibi Türkçe yayıncılık sahnesinde entelektüel derinliğini ve uzmanlığını uzun yıllardır kanıtlamış; bağımsız yayıncılığıyla toplumun kültürel çölleşmesinin önüne geçen dergileri, arşiv niteliği taşıyan uzun ömürlü içerikleri ve dijital versiyonlarıyla Aposto Premium’da takip edebilirsiniz.

İlgili Başlıklar

Barış Demirel

Barıştık mı?

İstanbul

Mavi Ağaç

Kabataş

Kolaj

gitar

Gülnihal

+17 more

Bülteni beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Üretim Kaydı Yayınını Takip Et

Kültür ve sanat alanında üreten insanlarla buluşarak “üretim süreçlerini” kayıt altına alan ve bu buluşmalardan kendine kalanların da kaydını tutmayı dileyen yayın.

0%

;