GİRİŞ
TARİHÇE
TARTIŞMA
Bugünkü Destekçimiz
BELDİYE
DEĞERLENDİRMELER

🕍 Odak | Kent Hafızası: Bir Beyoğlu Binası

Bu hafta tarihin ilk günlerinden bu yana farklı dinlerin, mezheplerin ve milletlerin binlerce yıl barındığı İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu'ndaki bir binanın bugün, nasıl bir tartışmanın merkezi olduğunu anlatacağız.
Vestel ile birlikte

Elektrikli araç şarj istasyonunuz Vestel ’de Elektrikli araç şarj istasyonunuz Vestel’de Elektrikli araç kullanımının artmasıyla şarj noktalarının ulaşılabilirliği ve yaygınlaşması da önem kazanıyor. Üstün tasarımlı ve yeşil enerjiye katkı sağlayan elektrikli araç şarj istasyonlarıyla yurt içindeki müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayan Vestel , aynı zamanda İngiltere, Fransa, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapıyor. Neler var? Elektrikli araç sahipleri, evlerine veya iş yerlerine ergonomik tasarımı sayesinde konforlu bir kullanım deneyimi sunan elektrikli şarj istasyonları satın alabiliyor. Kurulum sonrası herhangi bir ayarlamaya ihtiyaç duymayan istasyonlar “tak-çalıştır” özelliğiyle kolay bir kullanım sunuyor. Müşteriler kendi araçlarının enerji ihtiyacına göre 7.4kW, 11kW veya 22kW güç seçeneklerine sahip şarj istasyonları arasından en uygun olanı tercih edebiliyor. Vestel, montaj ve servis ihtiyacı doğrultusunda Türkiye’nin her yerinde eksiksiz bir satış sonrası hizmeti sağlıyor. Size en uygun elektrikli araç şarj istasyonuna ulaşmak için Vestel ’i buradan ziyaret edebilirsiniz.

Daha fazlasını öğren

Fotoğraf: Ferhat Yaşar/Gazete Duvar

Herkese iyi pazarlar. 

Odak'ın bu ayki konusu "Hafıza"ydı. Toplumsal hafıza, bireysel hafıza, dijital hafıza gibi kentlerin hatta mahallelerin de hafızaları bulunuyor. 

Bu hafta onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihin ilk günlerinden bu yana devletlerin başkenti olan, farklı dinlerin, mezheplerin ve milletlerin binlerce yıl barındığı İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu'nun hafızasına bakacağız. Yüz yıllardır bu kentte bulunan bir binanın bugün, nasıl bir tartışmanın merkezi olduğunu anlatacağız.

İyi okumalar!

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

GİRİŞ

Beyoğlu-Tophane'de bir bina

Tophane'de yer alan, Osmanlı döneminden kalma bir bina, bugün hem eski bir yetimhane, hem bir kartonpiyer müzesi, hem de birçok farklı zanaatkârın dükkanı.

Dekorasyon ya da birtakım kusurları izole etmek amacıyla kullanılan, alçı, iplik lifleri ve suyun karıştırılmasıyla elde edilen bir zanaat: Kartonpiyer. 1610’lu yıllardan bu yana gerçekleştirilen bu zanaat “carton”, “pierre” kelimelerinin birleşiminden oluşuyor; anlamı ise “taşlaşmış karton.” 

400 yılı aşkın bir sanat olan, günümüzde her tarihî mekanda rastladığımız bu zanaatin dünyada tek müzesi bulunuyor: İstanbul Tophane’deki Zanaat Atelye

Her bina bambaşka hayatların, bambaşka hikâyelerin izlerini taşıyor. Hem de İstanbul gibi birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı kültürlerin barındığı şehirlerde yapılar, başlı başına bir tarihî eser oluyor. Bunlardan biri de Tophane’deki Tomtom Mahallesi Boğazkesen Caddesi’nde yer alan 67 numara. Sultan Abdulaziz tarafından Fransa hükümetine tahsis edilen bir arsaya 1866 yılında yapılan bina, yetimhane olarak kullanılmış. 1867’den 1935’e kadar yetimhane olarak kullanılan bina, 1935’te Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkardığı yasayla devlete bağlanıyor. Fransa hükümetinin Bebek’te bulunan yetimhanesi nedeniyle bu bina, ticari amaçla kiraya verilmeye, geliri de yetim çocuklara bağışlanmaya başlıyor. 

Peki bu tarihî bina ve kartonpiyer nasıl buluşuyor?

Binada Dolmabahçe Sarayı, Emek Sineması, Yıldız Sarayı, Mısır Apartmanı, Sait Halim Paşa Yalısı, Malta Köşkü, Pera Palas, Markis Pastanesi, Ses Tiyatrosu, Adile Sultan Sarayı gibi çok sayıda binada kartonpiyerleri olan Parsek Cezayirliyan ve oğlu Garabet Cezayirliyan'ın atölyesi bulunuyordu. Garabet Cezayirliyan'ın çırağı olan Kemal Cinbiz, 1947 yılında ustası Garabet Cezayirliyan'dan devraldığı mesleği aynı atölyede sürdürüyor. Kemal Cinbiz hem ustalarının eserlerinin hem de kendi yaptığı eserlerin de kalıplarını bir biriktirmeye başlıyor. Cinbiz'in oğlu Cemal Cinbiz de babasının mesleğini sürdürürken biriktirdiği üç kuşaklık kartonpiyer kalıplarını, şekil verilen kalemleri, teşekkür mektuplarını ve daha birçok malzemeyi kendi deyimiyle müzeye çevirmiş ve Türkiye'nin ilk kartonpiyer müzesini oluşturmuş; ancak bugün o müze kapalı. 

Bu odak sayısında, bir yandan Tomtom Mahallesi Boğazkesen Caddesi’nde yer alan 67 numaralı binanın hikâyesine odaklanacağız, bir yandan kartonpiyer müzesinin neden kapatıldığını anlatacağız. Bir yandan da şehir planlamasında önemli yeri olan belediyelerin ve devlete ait türlü kurumların yaptıklarına ve yapabileceklerine ilişkin bir değerlendirmede bulunacağız. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
TARİHÇE

Yetimhaneden atölyeye

Tophane'de yer alan iki asırlık binanın tarihi.

İstanbul Beyoğlu’nda Tophane ve Cihangir semtleri arasında bulunan; İstanbul Boğaz’ını güneyden “kesen” ve Galata’dan dik bir şekilde Tophane’ye inen Boğazkesen semti, Fatih Sultan Mehmet’in gemilerini buradan Galata sırtlarına; oradan da Kasımpaşa deresi vasıtasıyla Haliç’e indirerek İstanbul’u fethetmesiyle tanınır. Fetih öncesinden beri bölgede ticaret yapan Ceneviz kolonisinin imtiyazlarının devam etmesine sultanın izin vermesiyle bölge ticari ve idari alanlarda gelişmeye başlar. 19.yüzyıla kadar geniş arazilerle çevrili bölgedir. 1836 tarihli Kauffer Haritası’nda bölgede yapılaşmanın az olduğu; Sultan Beyazıt vakfına bağlı bostanlar ve gayrimüslim mezarlıklarıyla çevrili olduğu anlaşılıyor.

19. yüzyıl sonuna doğru ise çoğunlukla Avrupalı gayrimüslimlerin yaşadığı bölge; Venedik Sarayı, İtalyan Hastanesi, Fransız Kapitülasyon Mahkemesi, Fransız Sarayı ve Fransız Yetimhanesi gibi yapıların inşa edilmesiyle Venedik, İtalyan ve Fransızların Osmanlı Devleti’ndeki idari merkezlerinden biri olur.

Tophane’den Haliç Yönü Öndeki bina Fransız Yetimhanesi, 1915
Kaynak: Kültür Envanteri

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Fransa’nın Osmanlı İmparatorluğu topraklarında açtığı okullar sayesinde, Fransız kültürü, kozmopolit ve çok dilli imparatorluk başkentinin vazgeçilmez bir parçası haline gelir. 1866 yılında Sultan Abdülaziz’in fermanıyla, kolera salgınında halka yardımlarının bir karşılığı olarak Daughters of Charity of Saint Vincent de Paul rahibelerine bağışladığı Boğazkesen Caddesi üzerindeki geniş bir arsa üzerine inşa edilen Saint Joseph Fransız Yetimhanesi, kapütilasyon antlaşmasıyla Osmanlı’da nüfuzu artan Fransızların misyonerlik faaliyetlerini sürdürdükleri pek çok okul ve yetimhaneden biridir. İlerleyen yıllarda Fransız bir hayırseverin İtalyan Lisesi’ne bitişik nizamda Saint Eugene Ortaokulu’nu inşa ettirmesiyle arazi sınırları genişletilen yetimhane; 1950’lilerin sonuna dek faaliyet gösterdikten sonra Bebek sırtlarına taşınır ve arazi Fransız Büyükelçiliği mülkiyeti olarak işletmelere kiraya verilir.

Jacques Pervititch’in yangın sigorta haritalarından 1927 tarih 34 sayılı “Çukurbostan-Tophane” paftasında Fransız Yetimhanesini ve çevresindeki yapıları net bir şekilde görebiliyoruz. Çevredeki yapılara kıyasla epey büyük bir ölçeği olan yetimhane binasının ana cadde üzerinde dükkanlar, bahçenin ilerisinde bir salon ve İtalyan Lisesi yönünde bir ortaokul ile birlikte geniş yeşillik bir kampüs üzerinde yer aldığı anlaşılıyor. 1887 tarihli Huber Haritası’nda ise ağaçlarla çevrili yetimhane binasının “Çukur Bostan Okulu” adıyla belirtildiği görülüyor.

Yetimhane binasının Bebek’e taşınmasının ardından devamlı işlev değiştirir; öyle ki bina Cumhuriyet döneminde bir süreliğine tütün deposu olarak dahi kullanılır. Yapı 1950’li yıllarda ise kartonpiyer atölyesine dönüşür.

Batılaşma döneminden itibaren İstanbul’da barok, rokoko, ampir, vb. Fransız etkisinde Batı kökenli mimari sanat akımları devlet yapılarında öne çıkmaya başlar. Yapıların cepheleri ve iç mekanlarında devletin Batılı yüzünün temsili olacak desenlere daha çok yer verilmeye başlanınca kartonpiyer ustalığı İstanbul’da önem arz eden bir meslek hâline gelir. Çimento ve kartonpiyer ustası Parseh Cezayirliyan, 1800’lü yıllarda Tophane’de Büyük Artistik Atölyesini işletmeye başlar. İlerleyen yıllarda oğlu Garabet Cezayirliyan’ın devraldığı atölyede; önemli binaların süslemeleri ve kartonpiyer işlemeleri üretilir. Cezayirliyan’ın yanında çırak olarak yetişmeye başlayan Tophane’li Kemal Cinbiz, ustasının ölümünden sonra atölyeyi devralır ve Zanaat Atölyesi adı altında Saint Joseph Fransız Yetimhanesi binasında üretime devam eder. Cezayirliyan’ın teslim ettiği 150 yıllık değerli kalıpları saklayan Cinbiz, ilerleyen yıllarda yetimhanenin bir katını bu kalıpları sergilediği bir müzeye dönüştürür.

Batılaşan Osmanlı’nın temsili olan mimari yapıların mobilya, iç mekan ve cephelerinde kartonpiyer ile çimento kalıpların bir yapı elemanı olarak kullanılmasına vesile olan atölyenin yaşatılması ve mirasının gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
TARTIŞMA

Zanaat Atelye neden kapatıldı?

Kartonpiyer atölyesi yaklaşık 2 aydır kapalı. Atölyenin sahibi Cemal Cinbiz kapatıldığı günden bu yana binanın önünde nöbet tutuyor.

Tophane'deki eski Fransız Yetimhanesi, şu anda kapalı. Kartonpiyer atölyesinin bugünkü sahibi olan Cemal Cinbiz, Beyoğlu Belediyesi'nin binaya el koyduğunu anlatıyor. Cinbiz'in iddialarını, belediye reddediyor. Taraflar süreci ve sonucu aynı anlatsa da nedenler birbirinden ayrı aktarılıyor. 

Belediye el mi koydu?

Geçtiğimiz aydan bu yana iletişimde olduğum atölye sahibi Cemal Cinbiz, babasının atölyesi olduğu zamandan bu yana bu binada kiracı olduğunu, kira sözleşmesi bulunduğunu ve avukatlar vasıtasıyla banka hesaplarına kiralarını yatırdığını anlatıyor. Kartonpiyer atölyesini işletirken 2014 yılında bir kafe açtıklarını anlatan Cinbiz, 2016 yılında Beyoğlu Belediyesi'ne ruhsat almak için başvuruda bulunduklarını anlatıyor. Cinbiz, "Kızıma ufak bir yer açtık. 2016 yılında Beyoğlu Belediyesi'ne ruhsat için başvurduk. Dediler ki 'Ruhsat veririz; ancak Fransızların avukatlarının gelip imza atması gerekiyor. Ben de Fransızların avukatını çağırdım. Belediyeye gidip imza attılar, bize ruhsat verildi. 2020 yılında ruhsatı yenileyen Haydar Ali Yıldız. Ruhsatı alırken itfaiye, belediye görevlileri geldi, her yeri dolaştılar. Ruhsatı vermekte sorun olmadığını söylediler ki verildi ruhsat." ifadelerini kullanıyor. 

Belediyeyle yaşanan sürecin nasıl başladığını sorduğum Cemal Cinbiz, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın 2021 yılında bir gezi sırasında binayı ziyaret ettiğini, bahçeyi çok beğendiğini ve burayı millet bahçesi yapmaya karar verdiğini anlatıyor. Cinbiz, bunun üzerine binanın kendisine ait olmadığını, Fransa Konsolosluğu ile görüşmesi gerektiğini söylediğini belirtiyor. Cinbiz sonraki süreci şöyle anlatıyor:

 "O da dedi ki 'Bir şey olmaz, sen bana ver ben kullanayım.' Ben de yetkim olmadığını söyledim. 1 ay sonra 40 kişilik bir ekiple geldi. Bana dedi ki 'Cemal bey, benimle zıtlaşma bana burayı ver.' Ben de tekrar izah ettim. Bana 'Sen vermiyorsun; ancak ben burayı alacağım.' dedi. Bir süre sonra buraya kayyum memurları geldi. Dediler ki 'Dolaşacağız, siz burada işgalci görünüyorsunuz.' Bizim elimizde kira kontratı var. Biz niye işgalci olalım?"

Kayyum memurlarının kendisinden kira istediğini anlatan Cinbiz, itiraz dilekçesi yazdığını belirtiyor. Hâlihazırda Fransa Konsolosluğu'na bir kira ödediğini, kendisine neden kayyuma bir kira ödeyeceğine dair bir açıklama yapılmadığını anlatan Cinbiz, Beyoğlu Belediyesi'nin bina için kayyuma başvurduğunu, ardından da binanın belediyeye tahsis edilmesini talep ettiğini söylüyor.

Binanın bulunduğu alanın Fransa'ya Sultan Abdülaziz döneminde bir ferman ile verildiğini, bu fermanın tapuya dönüştürülmediğini, fermanın tapuya dönüşmesi için de yaklaşık 20-30 yıllık bir davanın olduğunu anlatan Cinbiz, davanın henüz sonuçlanmadığını vurguluyor ve "Dava henüz sonuçlanmadan kayyum atanıyor. Kayyum da burayı Beyoğlu Belediyesi'ne kiralıyor." diyor. 

Fransa Konsolosluğu ile imzalanan bir kira sözleşmesi

Cinbiz, kendisine yönelik tahliye kararı üzerine dava açtığını, mahkemenin kendisini haklı bularak yürütmenin durdurulmasına karar verdiğini; ancak kısa süre sonra mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararının kaldırıldığını anlatıyor. Kendi eşyalarının ve çok sayıda eser niteliğindeki malzemenin kamyonlarla götürüldüğünü anlatan Cemal Cinbiz süreci şöyle anlatıyor: 

"Belediye çalışanları, çevik kuvvet, polis, Beyoğlu Belediye Başkanı Yardımcıları geldiler. Bütün eşyalarımıza çöktüler. 10'a yakın kamyonla tarihî eşyalarımızı alıp götürdüler. 'Nerede?' diye soruyoruz. 'Bilemeyiz çöpçüler atmış olabilir.', 'Kaldırılmış olabilir.' diyorlar. Akıbetini bilmiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bunları saklandıklarını söylediler; ama neredeler bilmiyoruz. Gerçekten saklanıyor mu atıldı mı?"

Yeniden kiracı

Tüm bunlar yaşanırken Beyoğlu Belediyesi'nin kendisine gelip kira teklifinde bulunduğunu anlatan Cinbiz, "Kira sözleşmesi yapalım' dediler. 1 yıllık bir sözleşme imzaladık. Ocak 2023'te sözleşmeyi yenilemek için gittiğimde yenilemeyeceklerini söylediler. %100 zam istediler. Zaten çalıştırmıyor beni, işimi gücümü kesti. Bir tek müzem kaldı." diyor.  Cemal Cinbiz 11 Nisan'dan bu yana binaya giremediğini şöyle anlatıyor: 

"11 Nisan'da geldim, kapıyı arkadan kitlemişler. Güvenlik Haydar Ali Yıldız'ın talimatı olduğunu ve bundan sonra hiçbir iş verenin giremeyeceğini söyledi; ama bizim haberimiz yok. Sözcü Gazetesi ile röportaj yapmıştık, buna sinirlenmiş. Günlerdir, aylardır burada nöbetteyim malzemelerimin başına bir şey gelmesin, çalınmasın diye." 

Eserlerin tamamının ustadan çıraka birikimle aktarılan bir zanaat ile üretildiğini belirten Cinbiz, "Biriktirilmiş bir koleksiyon aslında. Ustanın yaptığı çelik kalemler var, tahta kalemler çamurlara şekil vermek için. Bunların hepsi orijinal ve hepsi içeride. Ben bunu Haydar Ali beye açıkladım; ancak kendisi tamamen ilgisiz baktı gezerken. Bana diyor ki 'Cemal bunların benim gözümde hiçbir değeri yok. Bunlar Kültür Bakanlığı'na dahil değil, sen bir müze değilsin. Bunları almazsan çöpe atacağım.' 'Bana bir yer verin, taşıyayım' dedim. 'Ben sana yer göstermek zorunda değilim, alacaksın, gideceksin' dedi. Ben alıp gitmeyince de 11 Nisan'da kapıyı üstümüze kapadı. Kira kontratı yenilenmedi; ancak hâlâ biz belediyenin hesabına parayı yatırıyoruz." ifadelerini kullanıyor. 

Henüz binadan çıkarılmamışken bahçesinde belediye ekiplerinin kazı yaptığını anlatan Cinbiz, bu kazıda kalıntıların çıktığını anlattı. 3 pencere, 2 kapı girişi gibi bazı kalıntıların bulunması üzerine belediyenin kontrol için bir kişiyi çağırdığını, bu kişinin de "Kapatın üstünü" dediğini anlatan Cemal Cinbiz, bunun üzerine bulunan kalıntıların üzerine toprak atıldığını, beton döküldüğünü ve demir ızgaralar yapıldığını söylüyor. Nedenini sorduğumda Cinbiz, "Üstüne kafeterya koyacaklarmış, millet bahçesi yapacaklarmış." diyor. 

Ortaya çıkan kalıntılar

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın kendisine binayı kültür merkezi yapacağını söylediğini anlatan Cinbiz, "Ben de dedim ki 'Kültür merkezi yapacaksan, burası da bir kültür (müze alanı), burası da dursun. Siz diğer tarafı yapın. Ben de gelenlere anlatayım. 'Yok biz seni burada istemiyoruz' dedi. Bana 1 Mayıs'ta buradan çıkmam gerektiğini söyledi. Tebligat bile vermedi." diye konuşuyor. 

Olayların ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne müracaat edip etmediğini sorduğumda Cinbiz, "İBB'ye gittiğimde konudan haberdâr olduklarını öğrendim. 2 gün sonra gel dedi, yine gittim ancak herhangi bir çözümü olmadı. Görüşemedim bile." ifadelerini kullanıyor.

Ya eserler? 

Kendisinin müze kaydı olmadığını belirten Cemal Cinbiz'e biriktirdiği tarihî eserleri bir müzeye bağışlayıp bağışlayamayacağını soruyorum. Cinbiz kendilerinde kalmasını istediğini belirtiyor ve "Hem ziyaret ediyorlar hem de biz hâlâ bu kalıpların bazılarını kullanarak dekorasyon yapıyoruz. Bu malzemeler çıplak bırakıldığında dökülür, vernik sürülmesi gerek. Bakım yapılmazsa kötü olur. 1656 yılında İtalya’da bir heykeltıraş, Floransa'da İsa'nın tasvirini yapıyor. Birinde İsa sorguya çekiliyor, birinde dövülüyor, birinde çarhımtan indiriliyor, birinde ise meleklerle gökyüzüne çıkarılıyor. Dört heykel de şu an başka yerlerde hepsinin bir aradaki kalıbı ise bende." diyor. 

İsa'nın dört farklı tasviri

Cemal Cinbiz, uygun bir yer tahsis edilmesi hâlinde binadan çıkacağını veya kendisinin uygun bir yer bulması için yeterli süre verilmesini talep ediyor. Çıkması için kendisine 1 Nisan'ı son tarih olarak verdiklerini, ardından 11 Nisan'da binanın girişini kapattıklarını anlatan Cinbiz, "Bana diyorlar ki sen bir yer bul biz taşıyalım; ama bana vakit lazım. Tek tek ambalajlamam lazım bunları. 'Tamam' dediler sonra kapıyı kitlediler." diyor. 

İçeride 3 binden fazla parçası olduğunu vurgulayan Cinbiz, Fransa Konsolosluğu'nun devam eden davasına ilişkin "8 Eylül'e ertelendi duruşma. Eğer Fransa kazanırsa, her şey eski hâline dönecek. 53 yıldır buradayız biz. Babadan oğula" ifadelerini kullanıyor. 

Bu röportaj 19 Nisan'da yapılmıştır. Cinbiz 11 Nisan'dan bu yana, neredeyse 2 aydır binanın önünde nöbet tutuyor.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Bugünkü Destekçimiz

Elektrikli araç şarj istasyonunuz Vestel’de

Elektrikli araç şarj istasyonunuz Vestel’de

Elektrikli araç kullanımının artmasıyla şarj noktalarının ulaşılabilirliği ve yaygınlaşması da önem kazanıyor. Üstün tasarımlı ve yeşil enerjiye katkı sağlayan elektrikli araç şarj istasyonlarıyla yurt içindeki müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayan Vestel, aynı zamanda İngiltere, Fransa, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapıyor.

Neler var?

  • Elektrikli araç sahipleri, evlerine veya iş yerlerine ergonomik tasarımı sayesinde konforlu bir kullanım deneyimi sunan elektrikli şarj istasyonları satın alabiliyor. Kurulum sonrası herhangi bir ayarlamaya ihtiyaç duymayan istasyonlar “tak-çalıştır” özelliğiyle kolay bir kullanım sunuyor.
  • Müşteriler kendi araçlarının enerji ihtiyacına göre 7.4kW, 11kW veya 22kW güç seçeneklerine sahip şarj istasyonları arasından en uygun olanı tercih edebiliyor.
  • Vestel, montaj ve servis ihtiyacı doğrultusunda Türkiye’nin her yerinde eksiksiz bir satış sonrası hizmeti sağlıyor.

Size en uygun elektrikli araç şarj istasyonuna ulaşmak için Vestel’i buradan ziyaret edebilirsiniz.

BELDİYE

Belediye ne diyor?

Zanaat Atelye'nin sahibi Cemal Cinbiz ile görüşmemin ardından Beyoğlu Belediyesi'ne ulaştık. Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Ulutaş, olaya ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Zanaat Atelye'nin sahibi Cemal Cinbiz ile görüşmemin ardından Beyoğlu Belediyesi'ne ulaştık. Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Ulutaş, konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı. Ulutaş, 6 dönüme yakın 5275 metrekarelik alanın 1866'da öğrenci yetiştirmek üzere kullanılmak üzere tahsis edildiğini, 1936'da ise yapılan kadastro çalışmalarında mülkiyet durumundan emin olunamadığını anlatıyor. 

Bir mülkiyet hakkı olmadığını söyleyen Ulutaş "Yani hakları ya da mülkiyet hakkınız yoksa kiraya veremezsiniz. Ülkenize ait olmayan yere kiraya vermezsiniz.  Celal Bey'in söylediğine göre o Fransız başkonsolosluğuna ödeme yapıyor. Kira ödemesi yapıyor ve nasıl kira ödemesi yapıyor?" sorularını soruyor. Binanın kamuya ait olduğunu söyleyen Ulutaş, Cinbiz ailesinin bu yasal boşluktan faydalandığını düşündüklerini söylüyor. 

Sürecin 2014'e kadar bu şekilde ilerlediğini, 2014'te ise bir dava açıldığını anlatan Ulutaş, "2014'te bir mülkiyet davası var. Millî Emlak 'burası bize ait' diyor, Vakıflar Genel Müdürlüğü de davaya dâhil oluyor. Bu sırada Fransa devleti de giriyor davaya. Bu dava hâlâ devam ediyor. Bu davada 'aslında burası Fransa'ya ait mi, değil mi?' bu tartışılmıyor. Kadastroyla ilgili birtakım usuller söz konusu davada. Yani Fransa hükümeti, devleti adına tescil edilmeyecek burası. Bu 1936'da bitmiş." diyor. 

"Biz bu yeri gördüğümüzde, 2014'teki davayı da görünce, yani Fransa'ya ait olan bir yer değil, kanun ne diyor buna baktık. Kanuna göre, devlete ait olan, hazineye ait olan ya da hanesi buradaki gibi açık olan bir yerle ilgili mülkiyet davası devam ediyorsa hangi ildeyse o ilin defterdarı buraya kayyum atar diyor." ifadelerini kullanan Yusuf Ulutaş, defterdarın mahkemeye müracaat ettiğini, binaya böylece kayyum atandığını, kayyumun da binayı belediyeye kiraya verdiğini anlatıyor. 

Cemal Cinbiz'in binada gayri hukuki şekilde bulunduğunu ifade eden Ulutaş, Fransa'nın ise "geçmişle bir bağlantı kurmak istediğini, irtibatlarının devam etmesini istediğini"söylüyor. Ulutaş "Burası aslında millete ait, hepimize ait, kendileri istifade ediyorlar." diyor. Bunun üzerine de bunu fark ettiklerinde konuya müdahil olduklarını, "resmî olarak sizin yükümlülüğünüz yok" dediklerini ifade ediyor. 

Belediye Başkan Yardımcısı Ulutaş, "Biz iki şey yapabilirdik. Bir herkesi boşaltabilirdik. Hiç kimseye kiraya vermeyebilirdik. İki, bir müddet önce yaptığımız gibi bir uygun gördüklerimize belli kiraya verebilirdik. Ve biz aslında Cemal Bey'in de içinde bulunduğu birçok kişiye çıkmasını söyledik, bir kısmı çıktı, bir kısmı kaldı." diye konuşuyor. Cemal Cinbiz'in Sözcü Gazetesi'ndeki haberini söyleyen Ulutaş, "Bizi tanımadığını, muhattabının Fransa devleti olduğunu söylüyor" diyor. 

Ulutaş binadaki diğer kiracıların son derece cüzi miktarda kira ödediğini ve kiralarını Cemal Cinbiz'e verdiğini ifade ederek "Hiç inandırıcı bir şey değil. Velev ki hakikat bile olsa böyle bir yetkileri yok. O ayrı bir şey." ifadelerini kullanıyor. Kendisine binayı boşaltmasını söylediklerini belirten Ulutaş, "Çeşitli şeyler denedi, televizyonda konuştu, ardından dava açtı. Bunun üzerine de mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ardından baktılar herhangi bir şey yok, bu karar kaldırıldı. O zaman Cemal Bey kiracı olmak istedi. Nisan 2022 zamanlarıydı." diye konuşuyor. 

Belediye Başkan Yardımcısı Ulutaş, İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 15 Aralık 2022'de aldığı kararı göstererek "Normalde bu yazıyı alır almaz binanın etrafına şerit çekip hemen herkesi çıkarmamız gerek. O bina çökse bizim mesuliyetimizde" diyor.

Söz konusu karar, konuya ilişkin bir eyleme karşılık belediye tarafından bildiri olarak dağıtıldı. 

Ulutaş, Cemal Cinbiz gibi bir marangozun da binada kiracı olduğunu, kendisinin uygun bir yer bulduktan sonra mayıs sonunda eşyalarını alarak binayı tahliye ettiğini anlattıktan sonra "Aynısını Cemal Bey'e de dedik. Bu eşyalara git uygun bir yer bul. Biz sana taşınman konusunda yardımcı olalım. O ise bunu tercih etmedi. Binanın önüne oturdu, basınla konuştu." ifadelerini kullanıyor. 

Binaya ilişkin planlarını sorduğumda ise Ulutaş herhangi bir tadilat yapılmayacağını çünkü tarihî eser olduğunu söyleyerek "Bizim o binayla bir işimiz yok zaten. Derdimiz bu millete ait olan bir yer aslında burası ve kamuya kazandırmak. Binayı değil, bahçeyi düzenliyoruz. Arkadaşlar düzenleme yapıyor. O düzenleme bittiğinde yakın zaman içinde herkes gelecek nasıl oturmak istiyorsa oturacak" diyor. Ulutaş'a "Millet bahçesi mi olacak?" diye sorduğumda ise "Hayır. Millet bahçesi farklı bir şey" diyor. 

Cemal Cinbiz'in 3 bine ait malzemesinin bir eser niteliği taşıdığını hatırlatıp bu konuda bir aksiyon alıp almayacaklarını sorduğumda ise Yusuf Ulutaş "Bunların müze değeri varsa ve sergilenecekse bunun uzmanlık alanı bizim değil, bizim karar verebileceğimiz bir şey değil. Bizim onay verebileceğimiz bir şey de değil. Burada yetkili kurum bellidir: Kültür ve Turizm Bakanlığı. Bakanlıkla görüşmesini de söyledik hatta ayarlamaları yapalım da dedik; ancak adım atmadı" cevabını veriyor. Ulutaş şunları söylüyor: 

"Şahsi olarak da böyle düşünüyorum. Burası benim belediyenin ya da herhangi birinizin bir malı ya da bize ekstra bir şey sağlayacak bir şey değil. Tam aksine belediyenin bütçesinden ihbar ediyoruz. 5 bin 600 metrekarelik bir alanı bütün İstanbulluların ya da ilgi duyan herkesin efendim kullanımını açabilecek imkanları sunmanın mutluluğuyla yaşıyorum." 

Ulutaş, kazı çalışmaları sırasında herhangi bir kalıntı bulunduğunu, bulunan kalıntıların üstünün kapatıldığını reddediyor. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
DEĞERLENDİRMELER

Konu uzmanları ve sivil inisiyatifler ne diyor?

Eski Fransız Yetimhanesi'ne ilişkin tartışma yalnızca Cemal Cinbiz ve Beyoğlu Belediyesi arasında gelişmiyor. Konu uzmanları ve sivil inisiyatifler de konunun tarafları arasında yer alıyor.

Eski Fransız Yetimhanesi'ne ilişkin tartışma yalnızca Cemal Cinbiz ve Beyoğlu Belediyesi arasında gelişmiyor. Konu uzmanları ve sivil inisiyatifler de konunun tarafları arasında yer alıyor. Beyoğlu Kent Savunması, Cemal Cinbiz'in yerinden edildiğini savunurken belediyenin binaya el koyduğunu belirtiyor. 

2014 yılında kurulan Beyoğlu Kent Savunması daha önce Beyoğlu'ndaki birçok alana ilişkin düzenlemeleri yakından takip etmiş bir sivil inisiyatif. Emek Sineması, Taksim Meydanı gibi birçok alanı savunan inisiyatif 4 Mayıs'ta da Beyoğlu Belediyesi'nin önünde Fransız Yetimhanesi'ne yönelik eylem yaptı. 

Beyoğlu Kent Savunması'ndan görüştüğüm Deniz Bey, "Bir esnaf mücadelemiz var çünkü Beyoğlu esnafıyla olan bir semt." diyor. Deniz Bey, "Tüm Türkiye'ye yönelik çıkartılan birtakım yasalar var; ama Beyoğlu'nu özellikle etkileyen 3 yasa var. Biri 5366 sayılı Yenileme Yasası 2005'te çıkan bir yasa. bu yasa aslında 'Tarlabaşı Yasası' olarak geçiyor halk dilinde; çünkü Tarlabaşı'nın başını yakan, Sulu Kule'nin başını yakan, yasa bu yasa. Emek Sineması'nın da başını yakan bu yasa. Bir ihale yasası aslında." diyor. 

İkinci yasanın Temmuz 2012'de çıkan 6306 sayılı Afet Yasası olduğunu anlatan Deniz bey, "Beyoğlu'nu ilgilendiren kısmı; riskli bina kısmı. Gelinip karot alınıyor, bakılıyor ve o bina riskli çıkıyor. Ardından kurtuluşu yok o bina yıkılıyor. Şu anda bu yasa orada bulunan esnafı, kiracıyı çıkarmanın bir sopası haline geldi böyle kullanılıyor bu yasa." ifadelerini kullanıyor. Üçücü yasa ise Borçlar Yasası. Deniz bey, Beyoğlu'nda bir esnafın bu yasa nedeniyle başına gelenleri şöyle anlatıyor: 

"Beyoğlu içinde 10 yıldan eski kiracıları çıkarmaya yönelik bir yasa aslında bu. Beyoğlu'da 20, 30, 50 yıllık esnaf var. Kelebek Korse vardı, Rus Konsolosluğu'nun yanında 90 küsür yıllık bir esnaf üç kuşak. 6-7 Eylül Olayları'nda da darbe yiyen dükkanlardan biriydi ve izi hâlâ dururdu orada, orayı da yok ettiler bu yasayla. Korumaya bile almadılar. Esnaf daha sonra Kurtuluş'ta bir dükkan açtı, battı, şimdi ise bir yerde güvenlik görevlisi olarak çalışıyor."

Eski Fransız Yetimhanesi'nin de hâlihazırda kamuya açık olduğunu vurgulayan Deniz bey, "Saklı hazine gibi bir yerdi. Bahçesine girip oturabilirdiniz. Kamuya açık bir alandı." diyor. Belediyenin binaya el komasının hemen ardından Tophane halkını binanın bahçesine toplayarak şenlik yaptırdığını anlatan Deniz bey, "Burası sizindir, biz burayı Fransız toprağından aldık.' dedi. Buraya herhangi biri müdahale ederse, burası sizin minvalinde bir konuşma yaptı." diye konuşuyor. 

Deniz beye, binanın kullanılamaz durumda olduğunun söylendiğini hatırlattığımda ise "İkinci binadan bahsediliyor. Yetimhane kullanılabilir. Orada iki bina var. Hepsinin restorasyona tabii ki ihtiyacı var; ancak binalardan biri sağlam. Diğeri ise çökük ve tehlikeli olan, ama zaten orada hiçbir faaliyet yok. Orayı söyleyerek diğer binanın da kullanılamaz olduğunu öne sürmeye çalışıyorlar.diyor. 

Perouse: Bu alan bakanlık seviyesinde çözülmesi gereken bir konu

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü eski müdürü Jean Françios Perouse, Fransız Yetimhanesi olarak kurulan mülkün dosyasını 20 yıldır takip ediyor. Şu anda Toulouse Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Perouse, daha önce Gazete Duvar'a verdiği röportajda binanın Fransa Dışişleri Bakanlığı'na ait olduğunu söylüyor ve belgeleri de paylaşıyor.

Kendisine ulaştığımda Perouse, binanın Türkiye ve Fransa arasında uzun süredir çözülmeyen birçok alandan biri olduğunu anlattı. Bunun yanında 1936'da fermanın sonlandırılmadığını vurgulayan Perouse, "İptal edilmediği gibi Kadastro'ya kaydedilmemiş de sürüncemede kalmış." ifadelerini kullanıyor. 2000 yılına kadar olan tüm belgelerde bu alanın Fransa'ya ait olduğunun kabul edildiğini anlatan Perouse, 2008 ila 2013 yılları arasında da bakanlıklar arasında görüşmeler olduğunu belirtiyor. Yetimhane dosyasının bir nevi pazarlık aracına dönüştüğünden bahseden Perouse, binanın hangi ülkeye ait olduğunun çözülmesi için bakanlıkların görüşmesi gerektiğini vurguluyor. 

Bunun yanında Beyoğlu Belediyesi'nin paylaştığı Aralık 2022 tarihli kararın ardınan bir Koruma Kurulu kararı daha çıkarıldığını vurgulayan Jean Françios Perouse, bu kararı da benimle paylaştı. 

Sonuç 

Eski Fransız Yetimhanesi, bugünkü Zanaat Atelye isimli dükkanın yer aldığı dükkanın bulunduğu alana yönelik karar, mahkeme tarafından 8 Eylül'de verilecek. Ancak her iki koşulda da Cemal Cinbiz'in zanaatini sürdürmesi için gerekli koşulların sağlanması, mağduriyetinin giderilmesi gerekecek. Kendisinin birikimlerle oluşturduğu müze olarak adlandırdığı eserlerin ise korunması için yetkililerin harekete geçmesi gerekiyor. Cemal Cinbiz, bir yandan mahkeme sonucunu beklerken bir yandan nöbetini sürdürüyor.

Not: Konuya ilişkin İBB Kültür Miras ile iletişime geçilmiş olup dönüş alınamamıştır. Dönüş sağlanması hâlinde İBB'nin konuya ilişkin cevabı tarafımızca paylaşılacaktır. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

YAZARLAR

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

yetimhane

İstanbul

Abdulaziz

Fransa

Türkiye

Dolmabahçe Sarayı

Emek Sineması

Yıldız Sarayı

+35 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;