aposto-logoÇarşamba, 29 Mart 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mart 29, 2023
Premium'a Yüksel
Pusula
4'lü ittifak

Pusula: Muhalefet ve göç #2

HDP, DP ve SP, Memleket Partisi ve Zafer Partisi'nin göç meselesine bakışı

Sabah

Spektrum'dan herkese merhaba,

Bu hafta muhalefet partilerinin göçe ve sığınmacı meselesine bakışını konu almaya devam ediyoruz. 

Abdullah HDP, Demokrat Parti ve Saadet Partisi'nin göç konusuna yaklaşımlarını anlattı. Muhalefet partilerinin göç politikalarının yetersizliği üzerine bir değerlendirme kaleme aldı.

Ben ise ittifak kurması gündemde olan Zafer Partisi ve Memleket Partisi'nin programlarını inceleyerek konuya bakışlarını özetledim. 

Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle,

Bartu Özden

Pusula

Saadet, HDP, Demokrat Parti ve göç

Muhalefet partilerinin göç politikaları yeterli mi?

Saadet Partisi ve göç

Saadet Partisi'nin parti programında göçe dair bir bölüm veya politika önerisi yer almıyor. Sadece parti programının "güvenlik" bölümünde göçün bir güvenlik tehdidi oluşturabileceğine dikkat çekiliyor.

“Ülkemizin maruz kaldığı yoğun göçün ilerleyen süreçte suç örgütleri tarafından istismar edilmemesi için sığınmacılara yönelik olarak entegrasyon ve rehabilitasyon politikaları hayata geçirilecektir.”

karamollaoğlu

AA

Saadet Partisi’nin göç politikalarına ilişkin birincil kaynağı 2020 yılında partinin Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya tarafından düzenlenen basın toplantısında açıklanan eylem planı oluşturuyor. Bu toplantıda açıklanan göç politikası şu şekilde özetleniyor:

  • "Nefret söylemleri gettolaşmayı beraberinde getiriyor. Plaj gibi tartışmalar sağlıklı çözüme engel olur ve fotoğrafın bütününün görülmesine perde oluşturur. Böylesine garip yaklaşımlardan kaçınmak toplumsal huzurumuz açısından önemlidir.
  • “Onlar bize muhtaçlar. Canlarını kurtardık. Onların ne söylediklerinin önemi yok. “gibi yaklaşımlar sürdürülebilir değildir. Sorunların ortadan kaldırılmasında sığınmacıların da düşünceleri alınmalı ve ancak bu şekilde ortak çözümler bulunabileceği unutulmamalıdır.
  • Resmî makamların yapabileceği en önemli şey öncelikle kendi vatandaşlarının endişelerini gidermektir. Güvenlik dâhil her konuda yeterince tedbirin alındığı açık bir dille kamuoyuna anlatılmalıdır. 
  • Sığınmacılara yapılan yardımların ne kadarının uluslararası kurumlardan geldiği, ülke vatandaşlarına ekstradan bir yük getirip getirmediği gibi hususların ısrarla üzerinde durulması gerekir. Nispeten zengin Batı ülkelerinde bile göçmen karşıtlığının temelinde ekonomik sebepler yatıyorsa, bizim gibi imkânları kısıtlı olan ülkelerde vatandaşların tepkilerinin kısmen haklı olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. 
  • Hastanede sıra avantajı var mı, iş kurarken farklı bir muameleye tabi tutuluyorlar mı gibi sorular bütün netliği ile cevaplanmalıdır. Bu sürecin bir tek ilacı vardır; o da şeffaflıktır.
  • Yine yüzeysel olarak onların bu topluma entegre edilmeleri meselesi de çok daha etraflıca ele alınmalı ve onların buraya getirdiği ekonomik sermayenin yanında sosyal ve kültürel sermayelerinin de doğru değerlendirilirlerse çok kıymetli olduğu vurgulanmalıdır. Ekonomik yük olarak görülmeleri azaldıkça kültürel alanlardaki katkıları daha çok takdir edilmeye başlanacaktır. Buraya gelen veya burada doğan çocuklarının eğitimi ve yetişkinlerin önceki tecrübelerine ilaveten meslek edinme eğitimleri almaları onların kendilerine güvenlerini geri getireceği gibi topluma muhtaç olma duygusundan uzaklaştıkça kabul edilmeleri kolaylaşacaktır. İstatistiklere göre bugün 650 bin civarında çocuk okula gidebilmektedir ama 500 bine yakın çocuk okul çağında olmalarına rağmen okul nedir haberleri yoktur. Şimdiden maalesef “kayıp kuşaklar” oluşmuş durumdadır. Ayrıca “çocuk işçiler” sorunu var ki, bu da hiçbir hâl ve şart altında kabul edilemez. Bu soruna da bir an önce çareler üretilmesi gerekmektedir.
  • Bütün bunların yanında devletin dış siyaseti tekrar gözden geçirilerek en azından ileride bu tür dalgalara maruz kalınmasının önüne geçilmelidir. Yumuşak gücün yanı sıra siyasi güç de olabildiğince kullanılarak bu insanların ülkelerine güvenli bir şekilde dönmelerinin önü açılmalıdır.”

HDP ve göç

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) de parti programında göç politikasına dair detaylı bir açıklama yer almıyor. Öte yandan, HDP kendisini göçmenlerin ve mültecilerin partisi ifadesiyle tanımlayarak parti programında şu ifadelere yer veriyor:

mithat sancar pervin buldan

Bianet

"Partimiz, tüm demokratik muhalefet güçlerinin mücadele alanlarını, ortak mücadele alanı olarak görür ve buradan güç alır. Ezilenlerin ve sömürülenlerin; işçilerin, emekçilerin, yoksulların, farklı ulus, dil, kültür ve inançlardan tüm halkların, göçmenlerin, mültecilerin, kadınların, köylülerin, gençlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT bireylerin, küçük esnafın, dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, yaşam alanları tahrip edilenlerin buluştuğu ortak mücadele partisidir."

Demokrat Parti ve göç

Altılı Masa üyesi Demokrat Parti de parti programında göç konusuna ayrıca yer vermiyor. DP Genel Başkanı Gültekin Uysal partisinin göç programına dair detaylı bir açıklama yaparak kendi programlarını kamuoyuna açıklıyor.

Bu memleket Avrupa’ya göçmek isteyenler için zindan değil, biz de AB’nin gardiyanı değiliz!” diyen Gültekin Uysal “AK Parti’nin, Türkiye’yi AB’nin tampon bölgesi hâline getirdiğini” ifade ediyor. DP’nin açıklamasında göçe ilişkin ön plana çıkan husus sığınmacıların kayıtdışı ekonomide istihdam edilmesi ve birçok işverenin sığınmacıları ucuz işgücü olarak görerek “açık kapı politikasına” destek vermesi. Bu anlamda DP, diğer siyasi partilerin göçe dair gündeme getirmediği bir konuya vurgu yapıyor.

UYSAL

AA

Uysal'ın açıklamasında öne çıkan maddeler şu şekilde:

  • 2011 yılında sınırdaşlık temelinde dahil olduğumuz Suriye İç Savaşı’nda, anlamsız bir tahayyül ile savaşa müzahir olan AK Parti, Türkiye’de demografik ve sosyolojik olarak büyük bir değişimin yaşanmasına sebep olmuştur.
  • Bugün, Suriye’den münferiden devam eden göç, artık “zorunluluk” hâlini aşmış, adeta ülkemizi dizayn etmek, nüfus üzerinden “nüfuz” elde etmek isteyen kimi odakların bir projesi hâlini almıştır.
  • Göç meselesinin en temel iki boyutundan biri de istihdam temellidir. Türkiye’de sosyolojik olarak tam anlamı ile “yıkım”a neden olan bu kontrolsüz göç hareketi, AK Parti’nin bozduğu ekonomi nedeniyle bir kısım işverenin işine gelmektedir.
  • Ülkemize yönelik her göç, kimileri tarafından, diğer tüm boyutları bir kenara bırakılarak yalnızca “ucuz” ve “güvenliksiz” iş gücü olarak değerlendirilmektedir. Hükümet kayıt dışı istihdamla mücadele etmek zorundayken adeta tam tersini teşvik etmeye çalışmaktadır.
  • “Ucuz işgücü” iktidar için daha az sosyal güvenlik harcaması demekken, ekonominin can çekişmesi ile çaresiz bırakılan tüccar için, esnaf için, sanayici için maalesef daha düşük maliyet demektir.
  • Muhalefeti kontrol edeyim, medyayı kontrol edeyim, yargıyı kontrol edeyim diyen, kontrol hastalığına yakalanan AKP, ne hikmetse, bir tek göçü kontrol etmemekte, her şeyi kaydeden iktidar göçmeni kayıt etmemekte, “ucuz işgücü” olarak görülen zorunlu sığınmacı ve kaçak göçmenlerin alternatif maliyetini hesap etmemektedir.
  • Hükümet yetkilileri, halktan, gerçek gündemlerden kopuk her yönetimde olduğu üzere, kaçak göçmen çalıştıran bir avuç sanayicinin ne kadar mutlu olduğundan dem vurmaktadır.
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği ülkelerini rahat ettirmek gibi bir meselesi yoktur. Kendi vatandaşlarını rahat ettirmek gibi bir mecburiyeti vardır.

Türkiye’deki göç problemine bu şekilde dikkat çeken DP, sorunun çözümüne yönelik aşağıdaki politikaları öneriyor:

  • Meselenin en temelinde insani tarafları göz önünde bulundurularak dış politikada yapılanların gözden geçirilmesi,
  • Göç konusunda betonlardan kurulu bir güvenlik sistemi yerine, uluslararası ilişkilerde tesis edilecek bir güvenlik zemini.
  • Sınır denetimlerine ağırlık verilmelidir. Ülkeye giriş yapanların takibatı ciddi bir şekilde yapılmalıdır.
  • Meselenin çözümü için dış politikadan millî güvenliğe kadar bütüncül bir akıl ve politika silsilesi gerekir.

Muhalefet partilerinin göç politikaları yeterli mi?

Spektrum Pusula’da iki haftalık süreçte muhalefet partilerinin parti programları ve eylem planlarından yola çıkarak göç politikalarını sizler için derledik. Genel tabloya bakıldığında, İYİ Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi dışındaki partilerin göç konusuna ilişkin detaylı bir parti program veya eylem planı hazırlamadığını görüyoruz.

Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve sosyolojik olarak derinden etkileyen göç olgusuna yönelik hem iktidarın hem de muhalefet partilerinin yüzeysel yaklaşımı, göç konusunun radikal eksenlerde tartışılmasına zemin hazırlıyor. Göçmen ve sığınmacılara yönelik bir entegrasyon politikasının ne teoride ne de pratikte üretilememesi milyonlarca insanın topluma entegre olmadan gettolaşarak yaşamasına neden olurken ciddi toplumsal uyum problemlerinin yaşanmasına da neden oluyor.

Öte yandan, göçün getirdiği toplumsal ve ekonomik sonuçlardan muzdarip olan vatandaşlar ise hem iktidardan hem de muhalefetten tatmin edici bir çözüm önerisi göremediği için radikalleşerek sorunların çözümünün sadece kitlesel geri göndermeler olduğunu düşünüyor. Bu alanda ortaya çıkan boşluk Zafer Partisi örneğinde görüldüğü üzere radikal sağ partilerin sisteme girmesi ve ciddi bir destek görmesini sağlıyor. Türkiye’nin yakın geleceğinde yüzleşeceğimiz en büyük sorunlardan biri hâline gelen düzensiz göçün, Türkiye siyasetindeki her parti tarafından ciddiyetle ve detaylı bir şekilde ele alınması ve zorla geri gönderme gibi gerçeklikten uzak radikal duyguları tatmin etmeye yönelik politikalar yerine düzensiz göçün yönetimi, kısa ve orta vadeli eylem planları, ve sığınmacıların ‘gönüllü’ geri dönüşüne yönelik somut politika önerileri ve söylem üretilmesi gerekiyor.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
4'lü ittifak

Dörtlü ittifak ve göç

Zafer Partisi ve Memleket Partisi göç konusuna nasıl bakıyor?

Zafer Partisi, Memleket Partisi, Doğru Parti ve Millî Yol Partisi’nin yakın gelecekte seçim ittifaklarını açıklaması bekleniyor.

Zafer Partisi: “Geldikleri gibi giderler”

MHP’den ayrıldıktan sonra İYİ Parti’nin kurucularından olan, daha sonra bu partiyi de “CHP’nin uydusu” olarak tanımlayıp istifa eden Ümit Özdağ liderliğinde kurulan Zafer Partisi, Türkiye’de göç ve sığınmacı meselesine bakışı derinden etkiledi. Sığınmacıların Türkiye’den gönderilmesini odağına alarak politika üreten partinin kuruluşunun ardından diğer muhalefet partileri de (yöntemleri farklı olsa da) sığınmacıların Türkiye’den gönderilmesini sağlayacak eylem planları açıkladı.

Parti, Avrupa’da aşırı sağ olarak tanımlanan partilerin retoriğine benzer şekilde “stratejik göç mühendisliği ile Türkiye’de iç savaş çıkartılmasına zemin hazırlandığını” savunuyor. Temel amacını, “ülkemize gelmeleri için bombalanan ve ülkemizi örtülü bir istila ile iç savaşa sürüklemenin aracı olarak kullanılan 8 milyon sığınmacı ve kaçağın Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi geldikleri gibi gitmesi" olarak tanımlıyor. 

Türkiye’nin sığınmacı krizi nedeniyle ekonomik sorunlarını daha da ağır yaşadığını, “demografik yapısını ve Türk kimliğini kaybettiğini” öne süren Zafer Partisi, iktidarın bu sorunu bilerek derinleştirdiğini, muhalefetin de görmezden geldiğini iddia ediyor. Sığınmacı krizi nedeniyle işsizliğin yükseleceğini, eğitim ve sağlık sistemlerinin aksayacağını, uyuşturucu probleminin büyüyeceğini, barış ortamının yok olacağını savunuyor.

Anadolu Kalesi Projesi

İklim krizi ve savaşlar nedeniyle Türkiye’ye yönelik göçün artarak devam edeceğini öngören Zafer Partisi, ANADOLU KALESİ isimli projeyle ülkedeki sığınmacıların gönderilmesini ve yeni göç dalgalarının engellenmesini amaçlıyor. 

özdağ

Proje çerçevesinde öncelikle açık kapı politikasına son verilerek sınır güvenliğinin en sert şekilde uygulanması, geçici koruma altındaki Suriyelilerin sınır dışı edilmesi için Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılması, kayıtlı olmayan Suriyeliler için “kaçak prosedürü” hazırlanarak sınır dışı edilmeleri ya da cezai işlem uygulanması, gönüllü geri dönüş için başvurular alınması ve yol gösterilmesi hedefleniyor.

Türkiye’ye göç edilmesi muhtemel bölgelere gönderilecek devlet görevlilerinin “göçü yıldırıcı propaganda yapacağı”, geçici koruma statüsündeki yabancılara vatandaşlık verilmeyeceğinin deklare edileceği, “Şam hükümeti ile” Suriyelilerin bir yıl içinde dönüşünü hedefleyen doğrudan görüşmelerin derhal başlatılacağı" ifade ediliyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin finanse edeceği projelerle Suriye’nin kuzeyinin inşasını üstlenmesi amaçlanırken geri dönüş sürecinin işlediği bir yılda Suriyelilerin Türkiye’de sahip oldukları ticari kuruluşların denetlenmesi, vergilendirilmesi ve kaçak mallara el konulması hedefleniyor. Başta güney illeri olmak üzere ülke genelinde denetimler başlatılacağı, kaçak olduğu tespit edilenlerin ve son beş yıl içinde bayram ziyareti gibi sebeplerle Suriye’ye geçmiş koruma statüsündeki sığınmacıların güvenlik istihbaratı yapıldıktan sonra sınır dışı edileceği belirtiliyor.  

Zafer Partisi, Suriyelilere yönelik bedava sağlık ve ilaç hizmetlerinin durdurulmasının ve Suriyeli öğrencilerin geri dönüşten önce uyum sağlayabilmeleri için son bir yılda sadece Suriyelilerden oluşan sınıflardan Suriyeli öğretmenler tarafından okutulmasının sözünü veriyor.

Memleket Partisi ve göç

Göç konusuna programının “Güvenlik” başlığı altında yer veren Muharrem İnce liderliğindeki Memleket Partisi, “göç ile mücadelede uluslararası sözleşme ve yükümlülükler çerçevesinde hakkaniyetli sorumluluk paylaşımıyla hareket edilmesini” savunuyor.

Parti, sığınmacıların geldikleri ülkelerde güvenli bölgeler oluşturulmasını, ilgili ülke yönetimleriyle diyalog ve işbirliği sürdürülmesini, sınır güvenliğinin artırılmasını ve uygun geri gönderme politikalarının aktif şekilde uygulanmasını hedefliyor. Geri dönmek isteyenler için güvenli dönüş koşulları oluşturulmasının, dönmesi mümkün olmayanlar için “sosyal uyum politikaları uygulanmasının” sözünü veriyor.

Parti, sığınmacıların “Türkiye’de misafir oldukları süre boyunca” can ve mal güvenliği, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarının karşılanacağını, kamu harcamalarının ve yardımların şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşılacağını ifade ediyor. Kaynakların etkin ve verimli kullanılması için göçmen kayıt sistemi kurulacağı, göç hareketlerinin ve göçmen gruplarının bu sisteme dahil edileceği belirtiliyor.

Memleket Partisi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletleri göçmenler konusunda “çifte standartlı” davranmakla suçluyor ve bu kurumları uluslararası kamuoyunda afişe etmenin sözünü veriyor. Mülteciler konusunun çözümü için dünya ülkeleriyle müzakere platformları oluşturulmasını amaçlıyor.

İttifak ne yapacak?

Memleket Partisi’nin Zafer Partisi’ne kıyasla konuyu daha az detaylı ele aldığı, üstelik geri dönmesi mümkün olmayanlar için entegrasyon politikalarını gündeme getirdiği görülüyor. Öte yandan Zafer Partisi ise temel var olma amaçlarından birini Türkiye’deki tüm sığınmacıların geri gönderilmesi olarak tanımlıyor, sığınmacıları geri gönderecek "Zafer Turizm'i" bir seçim vaadi olarak dillendiriyor. 

Kendisiyle yaptığımız röportajda Özdağ, Memleket Partisi ile ortak listeyle seçime girilmesinin gündemlerinde olmadığını ancak ittifak konusunu konuştuklarını, ortak aday belirleyebileceklerini ifade etmişti.

özdağ ince

Özdağ’ın sığınmacı sorunu konusunda taviz vermeyeceğini öngörerek ve İnce'nin "Bunlar başımıza bela olacak dedim, aynı noktadayım. Beka sorunu olarak görüyorum. Çözüm önerisi çok net, gidecekler." sözlerini göz önüne alarak sığınmacılar konusunda ittifakın çizgisinin Zafer Partisi ile benzerlik göstereceği tahmininde bulunulabilir. Avrupa’da "aşırı sağcı" olarak tanımlanacak bir parti olan ve muhalefet partilerinin göç meselesindeki yetersizliğiyle kendisine siyaset alanı bulan Zafer Partisi ile sosyal demokrat CHP’nin bir önceki seçimde Cumhurbaşkanı adayı olan İnce’nin ulusalcı çizgideki partisinin nasıl bir ortak noktada buluşacağını, Doğru Parti ve Milli Yol Partisi'nin söyleyeceklerini merakla bekliyoruz.  

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

getto

Saadet Partisi

Mustafa Kaya

aşırı sağ

geçici koruma

Zafer Partisi

Memleket Partisi

Doğru Parti

+7 more

Bülteni beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Spektrum Yayınını Takip Et

Her çarşamba 12.00'de Spektrum, her perşembe 12.00'de Spektrum Pusula, her cuma 10.00'da Spektrum Seçim 2023 e-posta kutunda.

0%

;