aposto-logo
TR
TREN
FİNANS |‎ BANKACILIK
İŞ DÜNYASI‎ |‎ KOBİ
GİRİŞİM |‎ YATIRIM
Bugünkü Destekçimiz
POLİTİKA |‎ SEÇİM 2023
POLİTİKA |‎ TÜRKİYE

📬 “Sandığa eksiksiz gideceğiz”

HDP ve Yeşil Sol Parti, ikinci tura ilişkin tutumunu açıkladı. BDDK, SPK ve TBB son dönemki iddialara ilişkin eş zamanlı açıklama yaptı. KOBİ tanımı 500 milyon TL'ye güncellendi.
25 Mayıs - The Irish Spirit
The Irish Spirit ile birlikte

Kombo x Jam’s Space buluşmalarında nerede kalmıştık? Yepyeni bir yaşam alanı yaratan Vertical ’in içerisinde bulunan Jam’s Space’te , Kombo ile canlı performanslara, tasarım, sinema, moda ve gastronomiden çeşitli etkinliklere, atölye ve konuşmalara ve dönemsel olarak gerçekleşen pop-up içeriklere uğramaya devam ediyoruz. Jam’s Space ve Kombo ’nun önümüzdeki günlerdeki buluşmalarını sizin için sıraladık: Musiki FM Selectors: Ahu, Hünkar | Yarın 21.00: Dünyanın farklı sahnelerinden yolu geçen DJ ve söz yazarı Ahu ile yerel sahnenin pek sevdiğimiz bir diğer başarılı DJ’i Hünkar, setin başında selam vermeye hazırlar. Meşeli Sohbetler: Gürkan Gümüş, Teoman Hünal | 1 Haziran 21.00: Meşe tadında bir sohbete hazırsanız viskiye dair ne var ne yok konuşmak üzere iki uzman isim Gürkan Gümüş ve Teoman Hünal’la bir randevuya davetlisiniz. Dahası: “Daha başka neler var?” diye sormak isterseniz The Irish Spirit birlikteliğiyle hazırlanan buluşmalar arasında 27 Mayıs ’ta gülmemenin imkansız olduğu anlar sunan Özge Fışkın ’ın stand-up performansı için Celtic Irish Pub ’da, aynı gün cazla dalganmak içinse Bova ’da Korhan Futacı ’yla bir cumartesi günü geçirebilirsiniz. Peki ya İzmir peki ya Ankara? İzmir | 3 Haziran’da Kulp Alaçatı’da Ege Çubukçu , Buenas’ta ise Adige , Eclectica ve Sonic Boom sahnede olacak. Ankara | 30 Mayıs’ta Siyah Beyaz’a Solanch , 2 Haziran’da Persona’ya DJ Miuar , 8 Haziran’da Cafe Bien’e ise İlhan Erşahin konuk olacak. Jam’s Space ve Kombo ’da neler olacağını takip etmek için burayı , The Irish Spirit buluşmalarını kaçırmamak için şurayı takip edebilirsiniz.

Daha fazlasını öğren

Fotoğraf: Küresel Siyaset Merkezi

Herkese merhaba, bugün bültende sadece Türkiye'den haberler bulunuyor. Seçimin ikinci turuna üç gün kalmışken HDP ve YSP seçime ilişkin tutumlarını açıkladı, BDDK, SPK ve TBB son dönemdeki iddialara ilişkin eş zamanlı açıklamalarda bulundu. TBB "Bankacılıkla ilgili konuların siyaset üstü tutulması büyük önem arz etmektedir." dedi. 

  • Bununla birlikte: Bültenin son hikayesinde Türkiye'deki mülteci sorununa ilişkin Avrupa'nın tavrını, Geri  Kabul Anlaşması'nı ve anlaşma süreciyle Türkiye'nin nasıl tampon bölge hâline geldiğini anlattık. 

İyi okumalar.

FİNANS |‎ BANKACILIK

“Bankacılık sektörü siyaset üstü tutulmalı”

SPK, BDDK ve TBB'den eş zamanlı açıklama

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB), son dönem bankacılık sektörü ve sermaye piyasalarına yönelik iddialara ilişkin eş zamanlı açıklama yaptı.

Sermaye piyasasının ve bankaların güven ve istikrar içinde işleyişini bozacak açıklamaları yapan ve yayanlar hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılacağı belirtildi.

Arka plan: Açıklamalar, Ekrem İmamoğlu'nun 29 Mayıs'ı işaret ederek belirttiği "Pazartesi günü bankalardan milletin parasını çekemediği bir süreç istemiyorsak" ifadesi ve iş dünyasına çağrısı üzerine geldi.

  • SPK'dan yapılan açıklamada, bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada Borsa İstanbul pay piyasasında işlem gören şirketler hakkında herhangi bir bilgi ve belgeye dayanmayan, gerçeği yansıtmayan, mesnetsiz ifadelerin yer aldığı aktarıldı. Uluslararası piyasalara tam entegre olan sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işlediği belirtildi.
  • BDDK'dan yapılan açıklamada, bankaların ve sektörün BDDK'nın gözetimi ve denetimi altında güçlü ve sağlam likidite ile finansal rasyolara sahip bir şekilde yoluna devam ettiği kaydedildi.

  • TBB'den yapılan açıklamada, Türkiye'de bankacılık sektörünün yüksek bir likidite, aktif kalitesi ve sermaye yeterliliğine sahip olduğu belirtilerek bankacılık sektörünün tüm yükümlülüklerini karşılayabilecek güçte olduğu vurgulandı. 

"Sektör Türkiye ekonomisinin gücüne inanmakta, gücünü ekonomiden almakta, sağlıklı bir bilanço ile ekonomiye destek olmaktadır. Bankacılık sektöründe güvenin korunması hepimizin görev ve sorumluluğunda olmalıdır. Bankacılıkla ilgili konuların siyaset üstü tutulması büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle sektörün güvenirliliğine zarar verebilecek gerçeği yansıtmayan spekülatif açıklamalara asla itibar edilmemelidir."

Hikâyeyi paylaşmak için:
İŞ DÜNYASI‎ |‎ KOBİ

KOBİ tanımı 500 milyon TL'ye güncellendi

İş dünyası temsilcileri 250 milyon TL’lik sınırın 1 milyar TL’ye çıkarılmasını talep ediyordu.

7297 sayılı, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Yönetmeliği ile, KOBİ'lerin belirlenmesinde kullanılan kriterlerde güncellemeye gidildi. Yönetmelik 25 Mayıs 2023'te Resmî Gazete'de yayınlandı.

Detaylar: KOBİ olmak için gerekli kriterlerden biri olan net satış hasılatı veya mali bilanço limiti, 250 milyon TL'den 500 milyon TL'ye yükseltildi. KOBİ tanımındaki çalışan sayısında ise değişikliğe gidilmeyerek '250 ve daha az kişi olarak' sabit bırakıldı.

  • 10 kişiden az çalışanı olan mikro işletmelerin yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço limiti 5 milyon TL'den 10 milyon TL'ye yükseltildi. 
  • 50 kişiden az personeli olan küçük işletmeler için limit, 50 milyon TL'den 100 milyon TL'ye yükseltildi.

Hatırlatma dozu: Sektör temsilcileri, KOBİ sınıfının destek ve teşviklerden daha hızlı yararlanabilmesi için 250 milyon TL’lik sınırın 1 milyar TL’ye çıkarılmasını talep ediyordu.

Neden önemli? Enflasyona bağlı olarak cirolarda yaşanan artış, son yıllarda bazı işletmeleri KOBİ tanımının dışında bırakmıştı. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) verilerine göre, son bir yıl içinde 2 ila 3 bin arasında işletme cirolarının şişmesi nedeniyle KOBİ sınıfı dışına çıktı. 

Bilgi notu: Söz konusu rakamlar en son Mart 2022'de güncellenmişti.

Hikâyeyi paylaşmak için:
GİRİŞİM |‎ YATIRIM

Yerli girişim Insider, 105 milyon dolar yatırım aldı

Insider, birleşme ve satın alma stratejisiyle büyümeyi sürdürmeyi planlıyor.

Türkiye'nin yazılım alanında 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan ilk girişimi Insider, Sequoia liderdiğinde, Qatar Investmen Authority (QIA) ve Esas Private Equity'nin katılımıyla gerçekleşen yatırım turunda 105 milyon dolar yatırım aldı. Yine Sequoia'nın liderliğini yaptığı bir önceki yatırımla birlikte Insider'ın şimdiye kadar aldığı toplam yatırım miktarı 274 milyon dolara ulaşmış oldu.

Bir adım geriden: Kısa bir süre önce G2 tarafından belirlenen dünyanın en iyi yazılım şirketleri listesine 6. sıradan dahil olan Insider, 2022 yılında gerçekleşen Seri D turunda 121 milyon dolar yatırım almıştı. Bununla birlikte, girişim, 2023 başında Meta onaylı sohbete dayalı ticaret ve mesajlaşma platformu olan MindBehind'ı da bünyesinde katmıştı.

  • Ayrıca, Fortune Global 500'ün üçte biri ve Singapur Havayolları, Estée Lauder, Samsung , Vodafone, Allianz, Virgin, Toyota, New Balance, IKEA, GAP, L’Oreal, Santander, BBVA, Pizza Hut, Newsweek, Nissan, AVIS, MAC, Marks & Spencer, Avon ve CNN gibi markalarla işbirliği yapan Insider, 2023 başında, faaliyetlerine başladığı günden bu yana 26'dan fazla ülkede büyüme kaydettiğini duyurmuştu.

Nedir: Ürünlerinde bireyselleştirilmiş ve kanallar arası müşteri deneyimlerine odaklanan Insider, ekonomik stratejiler çerçevesinde birleşme ve satın almaya odaklanarak büyümeye devam etmek için mevcut piyasanın içinde bulunduğu durumdan yararlanmayı planlıyor. 

  • Konuya ilişkin açıklamasında Insider CEO'su ve Kurucu Ortağı Hande Çilingir, şimdiye kadar "hyper growth"u organik yollarla gerçekleştirdiklerini belirterek "Şimdi, birleşme ve satın alma odaklı bir strateji ile benzersiz büyüme seviyelerine ulaşmak istiyoruz. Bu yatırım, teknolojimizi daha da tamamlamak ve ürün sinerjileri yaratmak için istisnai ürün şirketlerini satın almak amacıyla özel olarak kullanılacak." şeklinde aktarıyor.
  • Buna ek olarak, bu son yatırım,  şirketin pazarlamacıların ihtiyaçları doğrultusunda yeni kanallarla geliştirdiği endüstri lideri platformunun iyileştirilmesine ve yeni teknolojilerin ürünlerine entegre edilmesine de katkı sağlayacak. Bu durumun, Insider'ın Türkiye'deki faaliyetlerine yardımcı olacağı ve özellikle LCW, Turkcell, Akbank ve Teknosa gibi markaları içeren müşterilerin müşteri deneyim performansının artırılmasını sağlayacağı değerlendiriliyor.

Kimdir: Üniversite hayatına İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde başlayan CEO Hande Çilingir, burada elde ettiği bölüm birinciliğinin ardından eğitimini London School of Economics'de; yüksek lisans eğitimini ise Şangay Üniversitesi'nde tamamladı. 

  • Şangay Üniversitesi'nde okurken Fiba Grup'ta çalışmaya başlayan, sonrasında ise Rusya'da yatırım bankacılığı alanında çalışan Çilingir, 2012 yılında ise Arda Koterin, Mehmet Sinan Toktay, Serhat Soyuerel, Muharrem Derinkok ve Okan Yedibela ile birlikte Insider'ı kurdu.
  • Insider'ın Türkiye'nin yazılım alanında 1 milyar dolar değerlemeyi geçmesiyle Türkiye2nin ilk kadın unicorn'u olan Çilingir; şirketler ve girişimleri bir araya getiren Crunchbase tarafından da ABD dışındaki en iyi 7 Kadın CEO'dan biri olarak seçilmişti.
Hikâyeyi paylaşmak için:
Bugünkü Destekçimiz

Kombo x Jam’s Space buluşmalarında nerede kalmıştık? 


Yepyeni bir yaşam alanı yaratan Vertical’in içerisinde bulunan Jam’s Space’te, Kombo ile canlı performanslara, tasarım, sinema, moda ve gastronomiden çeşitli etkinliklere, atölye ve konuşmalara ve dönemsel olarak gerçekleşen pop-up içeriklere uğramaya devam ediyoruz. 

Jam’s Space ve Kombo’nun önümüzdeki günlerdeki buluşmalarını sizin için sıraladık:

  • Musiki FM Selectors: Ahu, Hünkar | Yarın 21.00: Dünyanın farklı sahnelerinden yolu geçen DJ ve söz yazarı Ahu ile yerel sahnenin pek sevdiğimiz bir diğer başarılı DJ’i Hünkar, setin başında selam vermeye hazırlar.
  • Meşeli Sohbetler: Gürkan Gümüş, Teoman Hünal | 1 Haziran  21.00: Meşe tadında bir sohbete hazırsanız viskiye dair ne var ne yok konuşmak üzere iki uzman isim Gürkan Gümüş ve Teoman Hünal’la bir randevuya davetlisiniz.

Dahası: “Daha başka neler var?” diye sormak isterseniz The Irish Spirit birlikteliğiyle hazırlanan buluşmalar arasında 27 Mayıs’ta gülmemenin imkansız olduğu anlar sunan Özge Fışkın’ın stand-up performansı için Celtic Irish Pub’da, aynı gün cazla dalganmak içinse Bova’da Korhan Futacı’yla bir cumartesi günü geçirebilirsiniz. 

Peki ya İzmir peki ya Ankara? 

  • İzmir | 3 Haziran’da Kulp Alaçatı’da Ege Çubukçu, Buenas’ta ise Adige, Eclectica ve Sonic Boom sahnede olacak.
  • Ankara | 30 Mayıs’ta Siyah Beyaz’a Solanch, 2 Haziran’da Persona’ya DJ Miuar, 8 Haziran’da Cafe Bien’e ise İlhan Erşahin konuk olacak.

Jam’s Space ve Kombo’da neler olacağını takip etmek için burayıThe Irish Spirit buluşmalarını kaçırmamak için şurayı takip edebilirsiniz.

POLİTİKA |‎ SEÇİM 2023

YSP ve HDP ikinci tur seçim tutumunu açıkladı

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, "Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz" diye konuştu.

Yeşil Sol Parti ve HDP Eş Genel Başkanları, düzenledikleri basın toplantısında ikinci tur seçim tutumunu açıkladı. Parti yönetimi seçmenlerine "14 Mayıs’ta yarım bıraktığımız işi 28 Mayıs’ta tamamlayacağız" mesajıyla ikinci turda sandığa gitme çağrısında bulundu.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, açıklamasında "Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir. Tek seçenek onu ve temsil ettiği iktidarı değiştirmektir" ifadelerini kullanırken, "Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz" dedi. Buldan, "Kürtlerin politik idaresine kayyumlar yoluyla ipotek koyanlar aynı zamanda bütün Türkiye halklarının iradesine ipotek koyanlardır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değildir. Bu çözümsüzlük oyunu bozulmadan cumhuriyet demokrasiyle bütünleşemeyecektir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bizler her ne koşulda olursa olsun halkın iradesini tüm iradelerin üstünde tutacağız" ifadelerini kullandı. 

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise, “28 Mayıs seçimleri bir referandum niteliğindedir. Bu gelişmelerin bir kısmının ortamı bulandırmak ve halkların sandığa gitme isteğini kösteklemek amacına dönük olduğunun farkındayız. Tuzaklar kuruluyor, bunları da görüyoruz ama bizler demokratik dönüşüm, adalet, refah ve özgürlük hedefimizden vazgeçmiyoruz. O nedenle tercihimizi saray rejimini değiştirme konusunda ortaya koymuştuk, aynı kararlılıkla bu politikamızı sürdürüyoruz. Halklarımıza da özellikle birinci turda sandığa gitmeyen yurttaşlarımıza da açık çağrımızdır, sandığa gidelim, sandıkları koruyalım, irademize sandıklarda sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ise "14 Mayıs'tan beri bizler çok derin güçleri ve Saray oyunlarını hep birlikte izliyor ve görüyoruz. Kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı diliyle siyasetin mertebesini düşürenleri, iktidarda kalmak için her türlü yolu mubah görenleri de uzun bir süredir birlikte takip ediyor ve tanıklık ediyoruz. Bizi bekleyen seçim bir Erdoğan ve Kılıçdaroğlu seçimi değildir. Bu seçim bizim seçimimiz. Oyumuz yine demokrasiden, değişimden ve dönüşümden yanadır." dedi.

Ne olmuştu? Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklemeyi sürdüreceklerini açıklayan HDP ve Yeşil Sol Parti, dün, Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ın imzaladığı mutabakatta kayyum uygulamasının devamına ilişkin maddenin ardından bir değerlendirme toplantısı yapacaklarını açıklamışlardı.

Hikâyeyi paylaşmak için:
POLİTİKA |‎ TÜRKİYE

AB’nin tercihi: Tampon bölge

“Bugün geldiğimiz noktada kaynak ülke Suriye, hendek ülke Türkiye, hedef ülkeler Avrupa hâline gelmiş durumda”

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, Avrupa’ya göç dalgalarının hızlandığı 2015’ten itibaren önemli ölçüde ‘Göçmen Mutabakatı’ üzerinden şekilleniyor. AB liderlerinin Erdoğan hükümetine karşı tutumu mutabakatın devam ettirilebilmesi hedefiyle pragmatist bir çizgiye yerleşirken Türkiye’deki seçimlere ilişkin Avrupa basınında yapılan haber ve analizlerde de olası bir hükümet değişikliğinde Göçmen Mutabakatının akıbetinin ne olacağı tartışılıyor.

Avrupa merkezli haber kuruluşu Euronews, 30 Mart’ta “Eğer muhalefet seçimi kazanırsa AB ile Türkiye arasındaki göçmen mutabakatına ne olacak?” başlıklı bir makale yayımlamıştı. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da Twitter hesabından bu makaleye “Bu konu hakkında başından beri çok netim. Önce Türkiye” ifadeleriyle cevap vermişti.

Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ile mart ayında yaptığımız röportajda da bu konuyu gündeme getirmiştim. Fischer, "Muhalefet seçimleri kazanırsa Türkiye-AB ilişkilerinde ne gibi değişimler yaşanabilir?" sorusunu "Türkiye seçimlerine müdahale etmek istemiyorum. Ben Türkiye’nin dostuyum ve bir demokratım. Demokratik, adil ve şeffaf seçimlere inanıyorum. Gerisi Türkiye’deki siyasi partilere kalmış bir şey" ifadeleriyle geçiştirmişti.

Fischer, "Göçmen Mutabakatı revize edilmeli mi?" sorusuna da şu cevabı vermişti:

"Eğer bu konuda bir ihtiyaç varsa, ki bence var, taraflar yeniden müzakere masasına oturmalı. Sadece Türkiye değil, AB de sığınmacılar konusunda büyük bir baskı altında. Maalesef, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da sığınmacı konusuna ilişkin olumsuz görüşler hâkim. Şunu söylemeliyim ki Türkiye bu konuda çok fazla şey yaptı, bu yüzden minnettarız. Mevcut konjonktürde, anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi gerekiyorsa, ki gerekiyor, taraflar arası görüşmelere tekrar başlanması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca, 6 Şubat depremlerinin hem Türkiye’de hem de Suriye’de yarattığı korkunç insani dram, bizleri birlikte hareket etmeye motive edebilir."

Göçmen Mutabakatı: beklentiler ve sonuçlar

Türkiye ile AB arasında 2016'da Ahmet Davutoğlu hükümeti tarafından imzalanan “Göçmen Mutabakatı” ile Türkiye, AB’ye giden düzensiz göçün önlenmesi ve göçmenlerin geri kabulü koşullarını kabul etti. 2011'de başlayan Suriye iç savaşının etkisiyle Suriye'den Avrupa'ya doğru büyük bir göç dalgasının başlaması ve beraberinde AB ülkelerinde yükselen göçmen karşıtlığı AB liderlerini bu konuda somut adımlar atmaya zorladı. 18 Mart 2016’da imzalanan mutabakatta, AB tarafında Almanya ve Hollanda mutabakatın hazırlanmasında ve imzalanmasında temel aktörler olarak ön plana çıktılar. Bu, düzensiz göçün tüm sorumluluklarını neredeyse tek başına üstlenmek anlamına geliyordu. Anlaşmanın en çok tartışılan iki maddesi şu şekilde:

  • 20 Mart 2016'dan itibaren Türkiye'den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler Türkiye'ye iade edilecek. Yunan adalarına ulaşan göçmenler, usulüne uygun olarak kayıt altına alınacak ve sığınma başvuruları Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği içinde bireysel olarak işleme konulacak. Dayanaktan yoksun ya da kabul edilemez bulunanlar Türkiye'ye iade edilecek.
  • Türkiye, AB'ye yönelen yeni düzensiz göç güzergahlarının oluşumunu engelleyecek, deniz ve kara güzergahlarını önlemek için her türlü tedbiri alacak ve bu doğrultuda AB'nin yanı sıra komşu devletlerle de işbirliği yapacak.

Anlaşma gereği, AB Komisyonu tarafından Türkiye’ye ödenecek olan fonlar, döviz kaynağına ihtiyacı olan hükümet için o dönemde kısa vadeli bir kaynak girişi yaratmıştı. İlk aşamada 6 milyar avro olarak belirlenen tutara, 2024 yılında kadar ek 3 milyar avro daha eklenecek. Fonların tamamıyla ödenmediği konusunda iktidar tarafından eleştiriler yapılsa da taahhüt edilen tutar kısa vadeli bir ekonomi rahatlama yaratacağı beklentisiyle kabul edilmiş oldu. Ayrıca, Türkiye'ye vaat edilen vize serbestisi konusunda ise hiçbir somut adım atılmamakla birlikte son 2 yılda Türkiye'den yapılan vize başvurularının red oranlarında büyük artışlar yaşanıyor.

Suriye'de iç savaşın başlamasıyla AB’ye yönelen göç dalgası, başta Almanya olmak üzere birlik içerisindeki ülkelerde göçmen karşıtı söylemleri ve hareketleri artırdı. Göçmen karşıtlığının yaratacağı siyasi ve toplumsal problemleri önlemek isteyen AB ülkeleri, Türkiye ile yapılan 'Göçmen Mutabakatı' ile tüm sorumluluğu Türkiye’ye bırakarak kısa vadeli bir siyasi rahatlama yaratabildi. Bunun karşılığında da Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ve otoriterleşmeye yönelik tepkilerin dozu sistematik olarak azaltıldı. Erdoğan açısından bakıldığında da siyaseten kazançlı olan bu anlaşma ile birlikte göçmenlerin AB’ye karşı bir koz olarak kullanıldığı görülüyor. Yaşanan her krizde AB’yi sınır kapılarını açmakla tehdit eden Erdoğan, iç ve dış politikada kendine hareket alanı yaratabiliyor.

"Türkiye bir hendek ülke"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2022 yılında partisinin hazırladığı "Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı" tanıtımında içişleri bakanlığı döneminde emniyet bürokrasisinin göç konusunda kendisine verdiği brifingi dile getirmişti. Akşener'in konuşmasında öne çıkanlar şunlar olmuştu:

"Ben İçişleri Bakanlığı görevine atandığımda bütün birimlerin müsteşarları geldiler bir gün boyunca işleyişin brifingini verdiler. 'Sayın bakanım şimdi bir brifing daha almanız lazım' diyerek göçle ilgili benim bir brifing almam gerektiğini söyledi.

Türkiye'den bir göç hareketliliği her zaman olacak ve Batılı bundan çok rahatsız. Bugünler yok daha ve sabahtan akşam bu konuyu konuştuk. 'Yurtdışından size gelecekler ve bir anlaşma, esneklik talep edecekler. Bunun anlamı bu ülkeyi hendek hâline çevirmektir' dediler. 'Avrupa Birliği için bile buna esnek davranmayın' denildi bana."

Akşener, konuşmanın devamında Türkiye'nin "hendek ülke" hâline geldiğini şu ifadelerle anlattı:

"Benden sonra da bütün İçişleri Bakanlarına bu brifing verilmiştir ama anlaşılıyor ki AK Parti iktidarı sayın Erdoğan'ın işbaşına geçişi ile birlikte bu brifingler, bilgiler ortadan kalkmış. Çünkü her şeyi bilen bir zat-ı muhterem ile karşı karşıyayız. Bugün Türkiye bir hendek ülke. Avrupa'nın çöplerinin de getirildiği bir ülke. Maalesef bugün geldiğimiz noktada kaynak ülke Suriye, hendek ülke Türkiye, hedef ülkeler Avrupa hâline gelmiş durumda."

Türkiye mutabakattan ne kazandı?

Prof. Dr. Ayhan Kaya, TÜSİAD Küresel Siyaset Forumu için kaleme aldığı “AB-Türkiye Mülteci Mutabakatı: Tampon Ülke?” raporunda Göçmen Mutabakatının siyasi dinamiklerini şu ifadelerle açıklıyor:

“AB-Türkiye Mülteci Mutabakatı, AB’nin Göç ve İltica Politikalarını dışsallaştırma yoluyla yönetmesi konusunda geliştirilmiş ve daha sonra başka kitlesel göç süreçlerinin, Libya-İtalya örneğinde olduğu gibi, yönetilmesinde örnek olarak kullanılmıştır. Söz konusu dışsallaştırma yaklaşımının beraberinde getirdiği bir olgu da, başta Türkiye olmak üzere benzeri ülkelerin mültecilerin bekletildiği 'mülteci ambarlarına', mültecileri misafir eden ülkelerin de 'tampon ülkeler' hâline dönüşüyor olmalarıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bugün Avrupa ülkeleri hâlâ huzur içinde yaşıyor olmalarını, Türkiye'nin 4 milyon sığınmacıyı kendi topraklarında misafir etmesine borçludur” sözleri de Göçmen Mutabakatından fayda sağlayan tarafın AB olduğunu gösteriyor.

Mutabakatın en önemli maddelerinden olan “Yunan adalarından Türkiye’ye iade edilen her bir Suriyeli mülteci karşılığında Türkiye’den bir Suriyeli mültecinin AB’ye yerleştirilmesi” planı da uygulamada başarısız oldu. Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 17 Mayıs 2023 itibarıyla birebir formülü kapsamında Türkiye’den çıkış yapan Suriyeli sayısı toplamda 37 bin 574. Öte yandan, 2019 yılında Türkiye’den Yunanistan’a giden mültecilerin sayısı 2019’da 59 bin 726 iken bu sayı 2020’de 9 bin 714’e düşmüş.

Millet İttifakının göç politikası

Millet İttifakı, toplumda yükselen göçmen karşıtlığı ve Zafer Partisi’nin artan popülaritesiyle birlikte yükselen oy oranları karşısında göçmenlerin geri gönderilmesi retoriğini benimsedi ve Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde bu konuda somut vaatlerde bulundu. Metinde öne çıkan politikalar şunlar:

  • Türkiye ile AB arasındaki 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatını gözden geçireceğiz.
  • Düzensiz göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapacağız
  • Herhangi bir resmî ve kamuoyuna açıklanmış anlaşma ve mutabakat olmaksızın Türkiye’ye giriş yapan göçmenlerin menşe/üçüncü ülkelere sınır dışı işlemlerini hızlandıracağız
  • Suça karışan göçmen ve sığınmacıları hızlı şekilde sınır dışı edecek ve ülkemize yeniden girişini engelleyeceğiz.
  • Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.
  • Geri dönüş çalışmalarını ülkemizdeki geçici koruma altındaki Suriyeliler, Suriye yönetimi ve uluslararası kurumlarla yakın işbirliği içinde yürüteceğiz.
  • Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılar ve düzensiz göçmenlerin geri dönüşlerinde diğer ülkelerle külfet ve sorumluluk paylaşımına gideceğiz.

Burada yer alan göçmen mutabakatının gözden geçirilmesi, sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi ve külfetin diğer ülkelerle paylaşılması gibi maddeler AB’nin göç politikasını temelden değiştirmesine neden olabilir. Erdoğan ve AK Parti hükümeti ile belirli bir finansal destek ve siyasi tavizler karşılığında göçmenlerin Türkiye’de tutulması konusunda anlaşan AB’nin, anlaşmayı aynı koşullarla Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile sürdüremeyeceği aşikâr.

Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

YAZARLAR

Aposto Günsonu

Hafta içi her gün 18.30’da o gün dünyayı ve Türkiye'yi şekillendiren gelişmeler e-posta kutunda. Kısa, yalın, öz.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;