içimdekiler
isyanlar
yargı dağıtanlar
mikroskop
peçeteye istek
boyu değil, işlevi
kaynaklar

afet ve cinsel sağlık

ilk sayımızdan, dayanışmayla...

Müstehcen Mecmua

Herkese merhaba. 

Bir tabukamu.com yayını olan müstehcen mecmua'nın ilk sayısına hoş geldiniz. 

Bu yayını Ocak sonunda hazırlamaya başladığımızda sizlere çok farklı şekilde ve konularla ulaşmayı istemiştik. O zamandan bu zamana değişmeyen çok az şey var, ve o şeylerden biri de, cinsel ve üreme sağlığı ve hakları hakkında farkındalık oluşturma ve mücadele etme ihtiyacımız. 

Bu konulardan konuşmanın afet sonrasında önemini yitirmediğine, hatta bazı durumlarda daha bile önemli olduğuna vurgu yapabilmek için, beklemek istemedik. Regl ürünleri kadar temel ihtiyaçlar bile ihtiyaç listelerine giremezken, bunun ötesine gidebilmek için birkaç kaynak derlemek istedik. 

İsmimizin temeline, bu yayının amacına ve tabukamu’ya daha sonraki yayınlarda değineceğiz. Bu hafta tek odağımız afet sonrası cinsel ve üreme sağlığı ve haklarına erişim. 

tabukamu ve Konuşmamız Gerek Derneği tarafından hazırlanan Sivil Toplum Kuruluşları için Afet ve Regl broşürlerini websitemizden ücretsiz, baskıya hazır ve çoğaltılabilecek şekilde indirebilirsiniz

Sevgi ve dayanışmayla, tabukamu.com adına,
Rayka 

müstehcen mecmua

müstehcen mecmua

ayıpsız, tarafsız, tuzaksız, bilime dayalı, yeni nesil cinsellik rehberiniz.

içimdekiler

🗣️ cinsel sağlık aktivizmi afet sonrasında neden devam etmeli?: Afet ve kriz durumlarından cinsel ve üreme sağlığı nasıl etkileniyor? Haklar ve hizmetlere erişim üzerine yazdık. 

❤️‍🩹 “afet sonrasında cinsellik mi düşünülürmüş?”: Soruyu cevaplayalım, evet. Afet sonrasında da, öncesinde de olduğu gibi, cinsel sağlık ihtiyaçları ortadan kalkmıyor.

👶 doğurganlık afetten nasıl etkilenir?: Yapılan araştırmalar afet ve doğurganlık oranlarına yönelik ne söylüyor? Neden afet sonrasında gebeliklerde artış gözlemleniyor? 

📝 ihtiyaçlarımız neler?: Afet sonrasında cinsel ve üreme sağlığına dair ne tür ihtiyaçlar var ve bunlar normal zamandaki ihtiyaçlarımızdan ne kadar farklı? İhtiyaç listesi çıkardık.

🔑 anahtar bilgiler: Afet sonrası cinsel ve üreme sağlığına dair mutlaka bilinmesi gereken şeyler neler? Sizin için kısaca derledik.

🗞 bu sayının kaynakları: Bu sayıda çokça araştırmadan, rapordan, haberden faydalandık, hepsinin referanslarını da en sona ekledik. 

👩🏻‍🎤 Bu sayıda yazarlarımız Rayka Kumru ve Tuğba Gökduman.

isyanlar

cinsel sağlık aktivizmi afet sonrasında neden devam etmeli?

Söz konusu sağlık, ihtiyaçlar, haklar ve kamusal tartışmalar olduğunda, cinsel sağlık hakları ve hizmetlerine erişim genellikle arka planlara atılıyor.

Söz konusu sağlık, ihtiyaçlar, haklar ve kamusal tartışmalar olduğunda, cinsel sağlık hakları ve hizmetlerine erişim genellikle arka planlara atılan bir konu. Gerek doğal afet, gerek politik kriz anlarında sıkça duyduğumuz “şu an yeri ve zamanı değil” lafı, cinsel sağlık ve haklarının ne denli arka plana atılmaya çalışıldığını gösteriyor. 

Doğal afet ve büyük ölçekli krizler, büyük acılar ve travmalar yaratıyor. Bu krizlere bağlı olarak öncelikler ve ihtiyaçlar halihazırdaki önceliklerden farklı olsa da, cinsel sağlık ihtiyaçları birdenbire yok olmuyor. Hatta, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine en çok ihtiyaç duyan gruplar için bu ihtiyaçlar daha da hayati bir hale geliyor.  

Afetlere doğru ve yeterli şekilde müdahale edilmediğinde yeni krizler oluşabiliyor. Afet yönetimindeki yetersizlikler, nüfusun önemli ölçüde yer değiştirmesine, ekonomik güçlüklere ve altyapı sistemlerinin çökmesine sebep olabiliyor. Konu cinsel sağlık hakları olduğunda bu durum şöyle ihtimalleri beraberinde getiriyor:

  • Korunma yöntemlerine erişimde azalma,
  • Cinsel sağlık hizmetlerine erişimde azalma,
  • Toplumsal cinsiyete dayalı şiddette artış,
  • İstenmeyen gebeliklerde artış,
  • Cinsel yolla aktarılabilen enfeksiyon oranlarında artış,
  • Vajinal enfeksiyonlarda artış,
  • Güvensiz kürtaj oranında artış,
  • Gebelik kaybı ya da istemsiz sonlanmasında (düşük) artış ve,
  • Gebe ve bebeklerde enfeksiyon ve ölümlerde artış.

Bu ihtimaller, kültürel normlar ve tabularla birleştiğinde toplumun marjinalize edilen kesimlerini daha çok etkiliyor. LGBTİ+’lar, göçmenler, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve başka birçok insan, kimliklerine bağlı olarak daha fazla hak ihlaline maruz bırakılabiliyor. 

Son dönemlerde bunun bazı örneklerini gördük: Gazeteci Yıldız Tar, "depremde katmerlenen ayrımcılık" başlıklı haberinde, bir trans kadının deprem sonrası tanıklığına yer vererek depremin var olan ayrımcılıkları ortadan kaldırmadığını aksine bunları daha görünür kıldığını yazdı. Bir başka haber de depremde evi zarar gören bir kadının, kendisini evine davet eden eski kocası tarafından sıcak suyla yaralanarak şiddete maruz bırakıldığını gösterdi. Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddet, afetin beraberinde getirdiği ekonomik zorluklarla birleşince artabiliyor. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
yargı dağıtanlar

“afet sonrasında cinsellik mi düşünülürmüş?”

Yaşanan afetin büyüklüğü ve yarattığı atmosfer, cinselliği de, cinsel kimliğe bağlı deneyimlenen sorunları da ortadan kaldırmıyor, fakat insan cinselliğiyle ilgili belli konuları, öncelikleri ve ihtiyaçları ön plana çıkarıyor.

Cinsellik, insanın; cinsel ve üreme sağlığı da genel sağlığın bir parçası. Cinsellik hakkında önyargılar ve sınırlı diyalog alanlarının olması, cinsellik dendiğinde akla ilk önce cinsel davranışları getiriyor. Cinsel davranışlar, cinselliğin bir parçası olabilse de, sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor. Cinsellik bedenimizle, ruh halimizle, kendimizi tanımlama şeklimizle, ifadelerimizle, kısaca varoluşumuzun bütünüyle alakalı. Kriz anlarında da, hayat olağan şekilde ilerlerken de hepimiz cinsel varlıklarız. Yaşanan afetin büyüklüğü ve yarattığı atmosfer, cinselliği de, cinsel kimliğe bağlı deneyimlenen sorunları da ortadan kaldırmıyor, fakat insan cinselliğiyle ilgili belli konuları, öncelikleri ve ihtiyaçları ön plana çıkarıyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye’nin (UNFPA Türkiye) Şubat 2023 haberine göre, depremzedeler sağlık ve koruma konusunda yeni riskler ile karşı karşıya kalıyor. Kriz zamanlarında, sosyal güvenlik ve koruma hizmetleri aksıyor. Sağlık tesisleri kapandığı ve hizmetlere erişim zorlaştığı için özellikle kadınlar ve çocuklar şiddet ve istismara karşı daha büyük risk ile karşı karşıya kalıyor. Bu da bir kez daha, cinsellik şemsiyesi altındaki çeşitli konu ve hizmetlere erişimin önemini vurguluyor. Gerek şiddetle mücadele, gerek çocukların bedensel haklarının korunması, ya da temel kişisel bakımın sürdürülebilmesi olsun, cinsellik, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusu göz ardı edilmemesi gereken temel konulardan biri olmaya devam ediyor afet sonrasında da. 

Konu ne olursa olsun, gündemde öncelikli bir konu olduğunda, cinselliğe, toplumsal cinsiyet temelli şiddete, üreme sağlığı ve haklarına ya da sağlıklı ilişkilere dair aktivizm, kamusal diyaloglarda bastırılmaya çalışılıyor. “Millet isyanda, siz cinsellik diyorsunuz”, “insanlar aç, siz ped diyorsunuz”, “çocuklar şiddete maruz bırakılıyor, siz cinsellik eğitimi diyorsunuz”. Peki ya bunların hepsi birbirine bağlıysa? 

Dışarıdan bakanların, söz konusu ihtiyaç sahiplerinin ne ihtiyacı olup olmadığıyla alakalı bir ahkam kesmesi aslında bu. Çünkü insanlar afet sonrasında da regl olmaya devam ediyor, gebeler gebe olmaya devam edebiliyor, doğum yapanlar afet sonrasında da doğum yapmaya devam ediyor, ve maalesef şiddete maruz bırakılanlar, afet sonrasında birdenbire korunaklı olmuyor. Tam tersine, afet ve benzeri krizler sonrasında regl ürünlerine, toplumsal cinsiyet temelli şiddetten korunma ve güvenli alanlarda barınmaya ve cinsellik eğitimine erişim ihtiyacını çok daha net şekilde görebiliyoruz.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
mikroskop

doğurganlık afetten nasıl etkilenir?

Ölüm şoku insanların üreme isteği ve koşullarında değişimler yaratabiliyor. Bununla bağlantılı önemli bir mesele de afet ve kriz sonrasında korunma yöntemlerine ve güvenli kürtaja erişimin zorlaşması sebebiyle gebeliklerde artış gözlemlenmesi.

Büyük afetler büyük kayıplar yaratıyor. Bu durum çeşitli politik, ekonomik, sosyokültürel, demografik ve psikolojik sonuçlar doğuruyor. Bu sonuçlar da insanların cinsel davranışlarını ve doğurganlığını etkileyebiliyor. Şubat ayında yaşanan depremlerin bu bakımdan ne tür etkileri olabileceğini bilmiyoruz ama daha önce yapılmış araştırmaların ne söylediğine bakabiliriz.

Bu konuda referans gösterilen en temel araştırmalardan bazıları İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki nüfus artışına dikkat çeken araştırmalar. Bunlar 1946-1964 yılları arasında doğan ve “baby boomer” olarak bilinen kuşağın ortaya çıkışında, İkinci Dünya Savaşı sonrası atmofesterinin etkili olduğunu söylüyor. Savaş sonrası yaşanan bu “bebek patlaması” aslında doğurganlığın sandığımızdan daha karışık dinamikleri olduğunu gösteriyor. 

Afet sonrası nüfus dinamikleri üzerine yapılan daha güncel araştırmalar da farklı teorik bakış açılarından benzer sonuçlara işaret ediyor; yaşanan büyük ölçekli ölüm ve kayıpların insanlarda davranışsal olarak üreme eğilimi yaratabileceğini ve bunun da doğurganlık oranlarını artırabileceğini söylüyor. 2004 yılı Hint Okyanusu depremi ve tsunamisine odaklanan bu araştırma iki sonuçtan bahsediyor. Birinci sonuç, afette bir veya daha fazla çocuğunu kaybeden kişilerin afetten sonra kaybettikleri çocuk sayısından daha fazla çocuk sahibi olma olasılığının yükseldiğini gösteriyor. İkinci sonuç da, afetten önce çocuğu olmayan kişilerin afet sonrasında aile kurmaya daha erken başladığını gösteriyor. Araştırma bunu, “ölüm şokunun ardından nüfusu yeniden inşa etmek için önemli bir yol” olarak yorumluyor. 

Benzer sonucu olan bir araştırma COVID-19 pandemisinde sağlık hizmetlerine erişim kısıtlamalarından dolayı araştırmanın yürütüldüğü 37 ülkede Mart-Ağustos 2020 arasında normale kıyasla 1.3 milyon daha fazla istenmeyen gebelik ve 1.2 milyon güvensiz kürtaj gerçekleştiğini tahmin ediyor. Bu araştırmaların aksine, Japonya’da 2011’de yaşanan deprem sonrası doğum oranlarında %10 azalma gözlemleniyor. Bu trend, birkaç yıl devam ediyor. 

Ölüm şoku insanların üreme isteği ve koşullarında değişimler yaratabiliyor. Bununla bağlantılı önemli bir mesele de afet ve kriz sonrasında korunma yöntemlerine ve güvenli kürtaja erişimin zorlaşması sebebiyle gebeliklerde artış gözlemlenmesi. Gebelikler mi artıyor, yoksa gebelikler sabit kalıp, sadece doğumla sonuçlanan gebeliklerin sayısı mı artıyor? 

Tüm bunların sonucunda afetleri ve felaketleri direkt olarak cinsel istekte ya da istenilen gebeliklerde artışa bağlamak mümkün olmaz. Söz konusu coğrafyada cinsellik eğitimine erişim, gençlerin bedensel hak farkındalıkları, üreme sağlığını ilgilendiren korunma yöntemleri ve kürtaja erişim gibi birçok kritere bağlı olarak doğum oranlarında değişim gözlenebilir. Sonuç ne olursa olsun, kriz anlarında cinsellik düşünmenin, cinsel ve üreme sağlığı ve haklarına dair mücadelemizi devam ettirmenin bencillik ya da yanlış odak noktası olduğunun savunulması asla kabul edilemez. 

Bu konuda tartışılması ve aksiyon alınması gereken en acil meseleler doğum oranları ya da önleyici hizmetlerle sınırlı da değil. UNFPA Türkiye'nin verilerine göre 6 Şubatta gerçekleşen depremlerin etkilediği bölgelerde yaşayan en az 15,8 milyon insanın 4.1 milyonunun üreme çağındaki kadınlar olduğu tahmin ediliyor. Rapora göre 226 bin kişinin hamile olduğunu düşünülüyor ve Mart ayında yaklaşık 25 bin kişinin doğum yapması bekleniyor.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
peçeteye istek

ihtiyaçlarımız neler?

Hizmet, erişim, alanlar, ve insan onuruna yaraşır bir yaklaşım...

Afet sonrasında insanların cinsellikle ilgili durum ve davranış deneyimleme ihtimallerini yok saymak, regl olmayacaklarını düşünmek, şiddete maruz bırakılmayacaklarını varsaymak, afet olmamış gibi hayatlarına devam edeceklerini düşünmek yerine bu ihtimallerin beraberinde getirdiği ihtiyaçlara odaklanabiliriz. Bu ihtiyaçlar nelerdir?

Mevcut gerçeklilikleri yansıtan ihtiyaç listeleri 

Çok haklı bir soru: AFAD’ın hijyen kolisinde neden hijyenik ped bulunmuyor? Afeti takip eden dönem, cinsellik eğitimi ya da yeni menstrüel ürünlerin tanıtımı için ideal bir zaman değildir. İnsanların hem kültürel, hem mevcut duruma uygunluk çerçevesinde kullandıkları ürünlerin devamlılığını sağlamak önemlidir. Bu sebeple de menstrüel ürün çağrılarında sıkça ped ve bazen tampon görüyoruz. Konuşmamız Gerek Derneği’nin Türkiye’de Regl Yoksulluğu Araştırması Raporu’na göre, Türkiye’de en sık kullanılan menstrüel ürün ped. Ayrıca bekarete dair kültürel kaygılar sebebiyle Türkiye ve benzeri ülkelerde özellikle gençler arasında tampon ve menstrüel kap gibi ürünlerin daha az kullanıldığını biliyoruz. Bunların haricinde, afet sonrasında temiz suya ve hijyenik/güvenli alanlara erişim sıkıntısından dolayı zaten menstürel kap ya da yıkanabilir ped ve iç çamaşırları kullanımı neredeyse imkansız bir hal alabiliyor. Çağrı postunu indir.

Korunma yöntemlerine erişim

Korunma yöntemleri, istenmeyen gebelikler ve cinsel yolla aktarılabilen enfeksiyonlardan korunma amacıyla üretilmiş ürünlerdir. Bunların vücudun içine yerleştirilerek veya harici şekilde (vücudun dışında) kullanılanları vardır. Korunma yöntemlerinin en yaygın şekilde kullanılanları genellikle prezervatifler ve doğum kontrol haplarıdır. Bu ürünlere afet sonrasında erişmek normal şartlarda olduğundan daha da zor olabilir. Ürünler ulaşılabilir olduğunda bile ihtiyaç sahipleri talep etmekten utanabilir, rahatsızlık duyabilir. Korunma yöntemlerine erişim bir cinsel sağlık hakkıdır. Erişim, sadece belli ürün ve hizmetlerin fiziksel varlığıyla ilgili değil, o hizmet ve ürünlere ihtiyaç duyanların, etkili ve ihtiyaç duydukları zamanlarda onlara ulaşabilmeleri ile ilgilidir. UNFPA Türkiye’nin en güncel raporuna göre depremden etkilenen bölgelerde cinsel sağlık ve üreme sağlığı malzemelerine ve gebeliği önleyici yöntemlere erişim konusunda artan bir talep var. Rapora göre 6 Şubattan beri 1350 adet üreme sağlığı ürünü dağıtılmış, 315 adet acil durumlar için üreme sağlığı kiti de yakında dağıtımda olacak. Rapor önümüzdeki dönemde yaklaşık 300.000 insanın cinsel yolla aktarılabilen enfeksiyon ilaçlarına ihtiyaç duyabileceğini de belirtiyor.

Çeşitlilikleri göz önünde bulunduran hizmetler

Cinsel sağlık hizmetlerine, bilgi almak, korunma yöntemleriyle alakalı danışmak, cinsel yolla aktarılabilen enfeksiyonlar, gebelik, kürtaj, cinsiyet uyum süreci gibi durumlar için hizmet almak ve birçok başka sebepten ihtiyaç duyulabilir. Bu hizmetlere erişim afet sonrasında herkes için zor olabilir, ancak kadınlar, LGBTİ+lar, göçmenler, engelliler ve başka marjinalize edilen toplumsal gruplar bu durumdan daha çok etkilenebilir. Bu yüzden her insanın çeşitli ihtiyaçları olabileceğini dikkate alarak uygun dil, ürün ve hizmetin sağlanması önemlidir. 

Güvenli ve mahrem alanlar

Evin olmadığı bir yerde insanlar güvende ve rahat hissedebilecekleri yeni alanlar bulmaya ve yaratmaya ihtiyaç duyar. Bu başka birinin evinde, bir çadırda, bir konteynerde veya paylaşımlı bir kapalı alanda olabilir. Koşulları ne olursa olsun bu alanların da mahrem alanlar olabileceğini hatırlamak, insanların özel ihtiyaçlarını buralarda karşılamasına saygı duymak ve alan açmak gerekir. Güvenli, mahrem, ve hijyenik alanların oluşturulması, regl olan insanların güvenliği ve sağlığı için de kritik önem taşır. Peki güvenli, hijyenik ve mahrem alanda neler olmalıdır?:

  • Temiz su ve sabun,
  • Tuvalet kağıdı,
  • Kapanan ve mümkünse içeriden kilitlenen bir kapı,
  • Işıklandırma,
  • Kapalı çöp kutusu, ve
  • Mümkünse kişilerin kendilerini güvende hissetmediklerinde ses çıkartmalarına yarayacak bir obje (kova, sopa gibi). 

Cinsellik eğitimi

Afet öncesinde olduğu gibi afet sonrasında da cinsellik eğitimi bir hak ve bir ihtiyaçtır. Normal koşullarda bile cinsellik eğitimine erişimin kısıtlı olduğu ülkemizde afet sonrası bunu kapsamlı bir şekilde sağlamak kolay değildir ve afeti takip eden ilk dönemde standart bir cinsellik eğitimi verilmesi önerilmez. Bunun yerine, afetten etkilenen bölgelerdeki spesifik ihtiyaçlara yönelik, travma-odaklı bilgilendirme yapılması önemlidir. Örneğin, regl hakkında bilgilendirme yapmak, çocuklarla özgüveni destekleyici oyunlar oynamak gibi. Söz konusu özellikle çocuklar ve gençler olduğunda, bilgilendirme ve etkileşimlerin bu konuda eğitim almış kişilerce yürütülmesi ya da bu kişilerin süpervizyonunda gerçekleşmesi önemlidir. 

İnsan onuruna yaraşır bir yaklaşım

İnsanlara hangi cinsel ve üreme sağlığı ürünü ve hizmeti sağlanıyorsa sağlansın bunun, acıma, aşağılama, yargılama olmadan, insan onuruna yaraşır şekilde yapılmasına ihtiyaç vardır. “Böyle bir durumda nasıl utanırsın?”, “buna da ihtiyacınız yoktur artık herhalde”, “vah vah çok kötü hissediyor olmalısın” gibi ifadeler kullanmak ve bu ifadeleri hissettiren davranışlarda bulunmak olumsuz etkiler yaratabilir. Konuşmamız Gerek Derneği ile hazırladığımız kaynaklarda afetten etkilenen bölgelerde regl hakkında iletişim kurmakla ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.  

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
boyu değil, işlevi

Üşenenlere kısa kısa bilgiler:

📌 Cinsellik, insanın; cinsel ve üreme sağlığı da genel insan sağlığının bir parçasıdır.

📌 Cinsel ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim bir haktır, lüks değil.

📌 Afet durumlarında cinsel ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim kısıtlı ve zor olabilir; istenmeyen gebelik, enfeksiyon aktarımı ve erişim sorunları sebebiyle güvensiz kürtaj oranları artabilir.

📌 Kadınlar, LGBTİ+’lar, göçmenler, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi marjinalize edilen gruplar afetten daha olumsuz şekilde etkilenebilir. 

📌 Araştırmalar, afet sonrasında doğurganlık oranlarında artış olabileceğini gösteriyor.

📌 Afet sonrasında, korunma yöntemlerine, cinsel sağlık hizmetlerine, güvenli ve mahrem alanlara ve cinsellik eğitimine, çeşitlilikleri ve insan onurunu gözeten şekilde erişim ihtiyacı vardır. 

kaynaklar

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

müstehcen mecmua

müstehcen mecmua

ayıpsız, tarafsız, tuzaksız, bilime dayalı, yeni nesil cinsellik rehberiniz.

YAZARLAR

müstehcen mecmua

ayıpsız, tarafsız, tuzaksız, bilime dayalı, yeni nesil cinsellik rehberiniz.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

cinsel sağlık

Rayka Kumru

Tuğba Gökduman

cinsel sağlık hakları

üreme sağlığı

sağlık

Toplumsal cinsiyet

kürtaj

+19 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;