Matbuat: Sene 2000
Matbuat: Bir Milenyum Kehâneti
Matbuat: Uzay Yolculuğu
Şimdi Reklamlar
Semtler, Mekânlar
Arkası Haftaya

🌌 Sene: 2000

"Biz, uçan dairelere inanıyoruz."

Seyyare

Merhaba,

Bu sayıda temamız 2000 yılı. Amerikalı profesörün 2000 yılındaki yaşama dair öngörülerini, Lehistanlı bir din insanının kehânetini ve 1950 yılında 2000'lerde uzay yolculuğunun olasılığını tartışan bir popüler bilim makalesini derledik.

Meraklısına iki kurmaca ve iki film önerisi:

Keyifli okumalar,
Aposto Ekibi


Yazılarda değişiklik yapmadık; dil bilgisi ve yazım kurallarını olduğu gibi koruduk. Yazılardaki fikirlerin ve anlatıların tamamı arşiv niteliği taşıyor olup yayımlandığı döneme göre değerlendirilmesini rica ederiz. Yazılar, Aposto'nun yayın politikasıyla örtüşmeyebilir.

Kupür

Kupür

Geçmiş gazete ve dergilerden yazılar, makaleler, röportajlar. İki haftada bir cuma neşrolunur.

Matbuat: Sene 2000

2000 senesinde ne olacak?

1937 yılından bir yazı.

Bir Amerikalı profesör, 2000 senesinde ne olacak? diye muhtelif kimselerin fikrini soruyor ve yüzlerce cevap alıyor.

Verilen cevaplar münevver kimselerdendir. Bu itibarla ilim adamlarından (...) ibaret değildir; ilmin bugün insanlara vadettiği muhtemel keşifler üzerine dayanmaktadır.

Gelen cevaplar tasnif edilince 2000 senesinde olacak şeyler, bilhassa on iki nokta üzerinde toplanıyor. Profesörün bu cevaplara göre yaptığı liste şudur:

  1. İnsanın ömrü 100 seneye kadar çıkacak.
  2. Kanserin ve romatizmanın gayet çabuk tedavi usulü bulunacak.
  3. İnsanın vücudundaki ağrıları derhal kesecek çareler keşfedilecek.
  4. Her insan için, hiç bir tehlikeye maruz kalmadan, bütün dünyayı yirmi dört saatte dolaşmak kabil olacak.
  5. Elektrik, telsiz naklolunabilecek ve kudreti şimdiki olduğu gibi zayi olmıyacak.
  6. Radyo makineleri cepsaati kadar küçülecek.
  7. Aya ve yıldızlara makineler göndermek kabil olacak.
  8. Sun'i şekilde ve mükemmel güneş ışığı elde edilebilecek.
  9. Bütün diğer yiyeceklerin hiç birine ihtiyar göstermiyecek şekilde kimyevi bir gıda terkip olunacak ve herkes her yemekte bunu yiyecek.
  10. Kadınların güzellik ve tazellikleri ihtiyar yaşlarına kadar muhafaza olunabilecek.
  11. Renkli ve mücessem sinema inkişaf edecek ve sinemada filmler hakikatmiş gibi canlı olarak seyredilecek.
  12. Havayı istendiği zaman iyi veya fena yapacak çareler bulunacak.

Görülüyor ki, bütün bunlar hakikat olursa dünyamız tamamiyle değişecek. Bununla beraber, 2000 senesi çok uzak bir istikbal değildir: Bundan ancak 63 sene sonra gelecek pek yakın bir istikbal.

Bundan 60-70 sene evvelki hayatı düşünürsek görürüz ki o zamanlar da bugünkü şeyler bu kadar uzak hayal hissini verirdi...


Kaynak: Kurun, 9 İkinciteşrin 1937, sayfa 6.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Matbuat: Bir Milenyum Kehâneti

Bir Leh papasının şayanı hayret kehanetleri

Bundan 147 sene evvel Fransa ihtilâlini, Napolyon'u, Umumî Harbi, bolşevik inkılâbını ve hatta İspanya ihtilâlını keşfeden adam 2000 senesinde dünyanın mahvolacağını söylüyor

Viyana, Nisan (Hususî) — Buranın en ağırbaşlı gazetelerinde bir haftadanberi Lehli bir târiki dünyanın 1790 senesinde neşredilen bir kitabından büyük bir merak ve hayretle bahsedilmektedir. Mündericatı istikbalin keşfine dair olan bu kitabın nüshası bugün Viyana Üniversitesi kütüphanesinde bulunmaktadır. Aradan geçen bu kadar uzun seneler içinde kitabın sararmış yaprakları arasında dünyanın akıbeti için çok muzlim kehanetlere tesadüf edilmekte ve Milâdın 2000 inci senesinde dünyanın mahvolup ortadan kalkacağı (!) iddia edilmektedir.

Bu yeni Nostradamus, Riga ile Salen arasında bulunan ucubucağı bulunmaz büyük ormanlar içinde bir Leh manastırında yaşıyan bir târiki dünyadır. Bu târiki dünya, bir dün manastıra gelip yirmi dört saat orada misafir edilen bir ecnebiye, dünyanın istikbali hakkında birçok şeyler söylemiş, o da bu sözleri 1790 senesinde kitab halinde neşretmiştir.

Târihi dünya istikbale taallûk eden bu haberlerin nereden geldiğini şöyle anlatmıştır: 

« — Ben manastıra geldiğimde on sekiz yaşında idim. O vakit seksen yaşında bulunan manastırın muhterem başpapazının pek çabuk teveccühünü kazandım. 1738 de başpapaz ölmek üzere bulunduğu bir sırada beni yanına çağırdı ve dünyanın sonuna kadar cereyan edecek en mühim hâdiselerin tarihlerini söyledi. Şimdi aradan geçen altmış sene zarfında bunların tamamile doğru çıktıkları sabit olmuştur.»

Târiki dünya bunları söyledikten sonra 1790 dan 2000 senesine kadar neler olacağı ve ne gibi mühim hâdiseler cereyan edeceğini de misafire söylemiş. O da o vakit Lâyipzig'de Fran Linç ismindeki matbaada bastırdığı bir kitaba bunları dercetmiştir. Bu şayanı dikkat kehanetlerin en mühimleri aşağıdakilerdir:

«1790 -1791 de Fransa ahalisi ihtilâle devam edecek ve kralın kuvvet ve nüfuzu artık bir hatıradan ibaret kalacaktır. Fransızlar memleketlerinde emir verecek ve kanun vazedecek adamları kendileri aralarında seçecekler ve hükûmet, onlar tarafından idare edilecektir.»

Bu sözlerle Fransız ihtilâli anlatılmak isteniyordu.

«1793 te Fransa Kralı adi bir cani gibi ölecektir. İnsan zekâsı ölüm getiren bir makine icad edecek ve bu makine ile Kral, Kraliçe ve birçok Fransızlar öldürülecektir.»

Târiki dünya sözlerine devam ederek: «Bu esnada Prusya ile Rusya devletleri arasında Lehistan taksim edilecektir.» demiştir. Filhakika Lehistanın bu iki devlet arasında taksimine 17 temmuz 1793 te Grondo'da karar verilmişti.

Târiki dünya Napolyonun Moskovaya kadar uzanan seferini gayrimuayyen bir şekilde tahmin etmektedir. Ayrıca 1830 da yeni bir Fransız ihtilâlinin çıkacağını ve günlük denecek derecede muvakkat bir monarşi hükûmetinin kurulacağını ilâve ediyor ki bu da Lüi Filip'in hükûmeti olmuştur.

Gaibden haberler vermesine devam eden hâriki dünya 1889 da ve 1918 de iki hastalık salgını olacağını söylemiştir ki birincisi büyük kolera, ikincisi İspanyol nezlesi denilen hastalıklardır. Ve hakikaten Avrupada büyük telefata sebeb olmuşlardı.

Târiki dünya, 20 inci asrın ilk elli senesinin kanlı muharebeler, içtimaî ihtilâller ve birçok hükümdar tahtlarının çökmesile dolu geçeceğini, 1915-1920 senelerinde insan kanının ırmaklar gibi akacağını haber vermiştir. Bunlar: 1914 Dünya muharebesi, Rusya ve sair memleketlerde zuhur eden içtimaî inkılâblar tahakkuk etmiştir.

Lehli târiki dünya 1790 da söylediği şu sözlerle bugünkü İspanya hâdiselerini de keşfetmiştir:

«1920-1937 senelerinde yeniden dahili harbler ve kardeş kanıdöken ihtilâller başgösterecektir. Bu yaziyet 1938 e kadar devam edip gidecek ve o vakit 1915-1920 dekinden daha kanlı çok korkunç bir dünya muharebesi zuhur ederek insaniyetin istikbalini tehdid edecektir. Bu muharebede birçok memleketler ve devletler felâketlere uğrayıp mahvolacak ve dünyanın en güzel şehrinden birçoğu viran ve ıssız kalacaktır. Nihayet 1986 da dünyanın sükûnet bulması mümkün olacak ve o vakit her insan binlerce şekil alan mezheblerden hoşuna gidene intisab edip yaşıyacaktır.»

Târiki dünya ayni zamanda bu devrenin insaniuetin sonu için bir başlangıç teşkil etmekte olduğunu da tahmin etmektedir. 

1987-1988 senelerinde külli güneş ve ay tutulmaları, kuyrukluyıldızların görünmesi, memleketleri baştanbaşa suların basması gibi hâdiselerin vukua geleceğini, 1995 te şiddetli bir zelzeleyi müteakıb İspanya ve Portekizin bulunduğu yarım adanın göçeceğini ve nihayet Milâdın 2000 inci senesinde insanların hakiki bir kıyamet içinde bulunacaklarını söyledikten sonra: «Binlerce kuyruklu ve kuyruksuz yıldızlar dünyanın üstüne düşerek bütün dünyayı alev ve ateş kaplıyacak ve bu suretle küremiz yaratışılının tam 6000 inci senesi mahvolup ortadan kaybolacaktır.» demektedir.

Târiki dünyanın küremiz yaşı hakkında söylediği sözler tabiî ilim ve fenne istinad etmediğinden hayali bir hesabdır. Buna inanılmamasına imkân yoktur. Ancak diğer tahminlerinden bir çoklarının hatta onda dokuzunun tahakkuk etmesi bu kitabı okuyanları bir hayli düşündürse yeridir. Fakat dünyanın batacağı hakkındaki tahminleri de hiç şüphesiz isabet etmiyen tahminlerinden birisini teşkil edecektir.


Kaynak: Cumhuriyet, 15 Nisan 1937, sayfa 5.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Matbuat: Uzay Yolculuğu

Dünya'nın aynası: 2000 Senesinde hafta tatiline aya gideceğiz

Bu küçücük gezintiyi(!) uçan dairelerle yapmamız kuvvetle muhtemeldir

Paskal şöyle diyordu:

— Aya gitmek! Ben, şahsen buna inanıyorum. İnanıyorum; çünkü Ay, hemen şuracıkta, yanıbaşımızda; inanıyorum..., çünkü inanıyorum.

Eğer, 1900 senesine doğru muhayyilesi (hayal gücü) geniş olan bir gazeteci, Wright kardeşlerle bir mülâkat yapsa ve 1950 senesinde tayyareciliğin nasıl olacağını sorsaydı, muhakkak ki, ihtiyatla söylenmiş bir cevap alacaktı: O devrin buharlı motorlarını gücü ve mütenasip ve o zamanki vasıtalara benzer bir şey olacaktı.

Elli sene sonra, modern tayyareler, kuşlara benziyorlar.

Şu halde aynı muhakeme, 1950 senesinde de yapılamaz mı? 2000 senesinde, seyyareler arası bir hava yolunun varlığı tahayyül edilemez mi?

Nasıl ki ilk otomobiller, at arabalarından kopya edilmiştir, bugün de, süpersonik füzeler tayyarelerden kopya edilebilir.

Bu iş yapılırken kanatlar da ihtiyatla kesilirse hava mukavemetinin fazlası olarak önüne geçilmiş olur. Muayyen bir hızdan sonra dünya atmosferi, bir sıvının gaza nazaran avantajı gibi muharrik bir kuvvet kabul eder. (Yani o hızdan sonra, havanın bu hususiyeti dolayisiyle tayyarenin hızı çoğalır.)

Meriha (Mars'a), Zuhale (Satürn'e) veya Jüpitere gitmek için evvelâ dünya atmosferinin üzerine çıkmak sonra hemen hemen boş bir mesafeyi katetmek ve nihayet vasıl olunan seyyarenin (gezegenin) değişik atmosferi içine girmek lâzımdır. Dünya atmosferinin kalınlığı, müstakbel "Astronef" in (Seyyareler arası uçağın) katedeceği mesafe yanında pek ince kalır. Bir kere boşluğa girince ("Astronel" — Astronotların (Yâni seyyareye gideceklerin) yaşaması için lâzım olan hava sebebiyle — dahili bir basınca mukavemet etmek zorunda kalacaktır. Şu halde bu vaziyete göre, en iyi bir şekilde mukavemete hazırlanmış olması icabeder. Yepyeni bir şekilde koyulması gerekir: Bunun için en müsait küredir. Çünkü küre, asgari sathaya karşılık, nizamî bir hacim temin eder. Fakat bir küre, dünyamızın atmosferini geçebilmek için bir hayli zorluk çekecektir. Çünkü, küre-i arzın cazibesinden kurtulmak için alması lâzım gelen hız, belki de, kâfi gelmiyecektir. Arzın cazibesinden kurtulabilmek için saniyede 11 kilometrelik bir hıza sahip olmak icabediyor. Böyle bir hız da, havayı en kolay bir tarzda yarabilecek bir uçak şeklini iltizam eder. boşluk için en ideal bir şekil olan küre ile, hava için en ideal bir şekil olan süpersonik füze arasında bir şekil maksada kâfi gelir.. İşte bu da, meşhur uçan dairelerdir.

Filhakika, bu mercimeğimsi şekil, dahili ve harici tazyikleri mümkün mertebe azaltabilecek ve havayı kolaylıkla yaratabilecek bir profil arzeder.

Eğer bu "daire"nin, sadece, hedef tutulan seyyareye gidilmek için o istikamette harekete getirilmediğini, fakat aynı zamanda da, kendi mihveri üzerindeki muvazenesini temin için ayrıca bir hareket yaptığını kabul edersek, bugün kullanılmakta olan vasıtaların hiç birine benzemiyen ve fakat ortaya atılan meseleyi halledebilecek yeni bir vasıta elde edilir.

Şüphesiz ki, geriye bir mesele kalıyor: Limit bir ağırlık için kâfi gelebilecek kuvveti haiz, ideal bir motor bulmak. Asrın başlangıcında Wright kardeşler, modern motorları biliyorlar mıydı? Biraz da, beşer zekâsına güvenmek lâzım. Farzedelim ki bu iş için elzem olan motor (Hiç şüphesiz ki, atomun parçalanma kuvvetine istinat eden) bulundu; diğer meselelerin hali gayet kolaydır: Meselâ, merkezi kabine ve motor sabit iken, uçan daire daimi olarak dönecektir.

Muhakkak ki mühendisler, binlerce teknik sualler ortaya koyacaklar ve binlerce maddi imkânsızlıklar göstereceklerdir.

Şuna inanmalıyız ki 2000 senesinde Merihe, Zühale, Ay'a gitmek mümkün olabileceği gibi tekrar dünyaya dönmek ve bu yolculukları en iyi şartlar altında yapmamız imkân dahilinde olacaktır.

Astronotik (Seyyarelere seyahat) henüz aydınlanmış bir rüya değildir, fakat evvelden görüş bilgileri üzerine kurulmuş bir ilimdir. Biz, uçan daireler tahayyül ediyoruz. Aleksandr Ananoff (Alexandre Ananoff (1910-1992): Uzayda yolculuk uzmanı) buna gülüyor. Hafta tatili için Ay'a gitmeyi düşünüyoruz, o, bunu uzak bir hedef olarak kabul ediyor.

Fakat bununla beraber, mükemmel bir uçan daire ile yola çıkınca Ay, pek yakın bir mesafe olacaktır. Nihayet şehir yakınında bir mesire gibi.

N. Nihat ÜLKEKUL


Kaynak: Zafer, 12 Ekim 1950, sayfa 3.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Şimdi Reklamlar
Semtler, Mekânlar
Arkası Haftaya

Muaşeret.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Kupür

Kupür

Geçmiş gazete ve dergilerden yazılar, makaleler, röportajlar. İki haftada bir cuma neşrolunur.

YAZARLAR

Kupür

Geçmiş gazete ve dergilerden yazılar, makaleler, röportajlar. İki haftada bir cuma neşrolunur.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

manastır

Viyana

Viyana Üniversitesi

Fransa

Fransız ihtilâli

dünya

Mars

Satürn

+5 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;