Bina, ev, daire ve oda. Çoğu zaman sınırı tuğlayla çizilen, harçla sağlamlaştırılan, içinde yaşayanı dışarıdan gelecek etkilerden, gürültü gibi insani; yağmur, şimşek ve kar gibi tabiata ait olaylardan koruyan fiziki sınırlar. (Veya) partnerin, eşin, sevgilin ve maailenle ikamet ettiğin, kuralları çoğunlukla gücü elinde tutan tarafından konulan baskı merkezi. Güvende hissetme ilüzyonu doğuran bu sabit alan, bulunduğu apartman, site ve semt içinde birbirini taklit etmeye, aynılaşmaya başladığında oraya ait olmayan için korku da yaratmıyor mu aslında? Biriken: geçilemeyen kahve önleri, girilemeyen aralıklar, sapılamayan çıkmaz sokaklar, tuz istenemeyen, kurabiye kokmuştur diye kapısı çalınamayan komşular, "Günaydın" selamı alınıp verilemeyen esnaf. Davranış modeli: Polise veya muhtara şikayet; süpürge sapıyla tavana vurma, arabanın lastiğine tekme veya iki lira eksik çıkınca sonra verirsin yerine poşetten çıkarılan iki yüz gram elma.
Peşi sıra komşularıyla Zeytinburnu
Koalisyon kendine benzemeyeni yok etme isteği mi duyuyor, birleşmeye çalışırken mütemadiyen ayrışıyor muyuz? Ötekileşmeyen topluluktan, hoşgörülü ekseriyetten, sesini çıkarmaya ihtimam eden yalnızlıktan bahsedebilir miyiz? Ve eğer edemiyorsak, bunu nasıl mümkün kılabiliriz?
Otobüse, metroya atlayıp on dokuz durak sonra inerek, demirli pencereler arasına gerilmiş ipler üzerine serili çamaşırların anlattıklarını okuyarak belki. Mahallenin gençlerinin yan semtin çocuklarıyla maçını izleyip kapı önüne sandalye çekerek, örgü ören kadınların yanına çöküp sohbete dalarak, güneşe kuruması için bırakılan patlıcanların ipinin ucunu tutarak, sırt ağrısı için girilen eczanede mahalle meselelerini dinleyerek, çabalamaya acele ederek ama değişime zaman vererek belki de. Kabataş’tan yirmi durak gidip Zeytinburnu’nda iniyoruz tramvaydan bu hafta. Uzun zamandan sonra İstanbul’da bir mahallenin yabancısıyız bu defa.
Takıl peşimize,
Hazal
SOLİ
Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.
Koç Holding tüm sanatseverleri Bienal’e davet ediyor
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve 2007 yılından bu yana sponsorluğunu Koç Holding’in üstlendiği 17. İstanbul Bienali devam ediyor.
Bir yıl ertelenmesi ve pandemi koşulları altında düzenlenmesi nedeniyle; ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından bizi farklı bir deneyimle karşılayacak olan Bienal’i 20 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsin.
- Nerelerde? 17. İstanbul Bienali, bu yıl aralarında kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve Açık Radyo'nun da bulunduğu şehrin pek çok farklı noktasında konumlanıyor.
Dahası: Vehbi Koç Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren kültür kurumlarından Topluluk şirketlerinin bu alanda yürüttüğü çalışmalara kadar kültür sanata desteğini hız kesmeden sürdüren Koç Holding, İstanbul Bienali sponsorluğunu 2036 yılına kadar uzatmış olmanın mutluluğunu paylaşıyor. Koç Holding’in bu yıl Bienal’i karşıladığı, “Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür” söylemini sahiplenerek sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne dikkat çeken filmini buradan izleyebilirsin.