Pek çok farklı organik atığın bir araya getirilerek çürütüldüğü doğal bir gübreleme yöntemi olan kompostu esin kaynağı olarak gören 17. İstanbul Bienali’nde Balat, Çemberlitaş, Sıraselviler, Tophane, Yeldeğirmeni ve Zeytinburnu’nda dolaşıyoruz 17 Eylül-30 Kasım tarihleri arasında. Bienal vesilesiyle yolumuzun çok sık düşmediği sokaklara giriyor, varlığını yeni öğrendiğimiz binaların kapılarından içeri bakıyoruz. Yaşadığımız şehrin üzerinde gözlerimizi bir gezginmişçesine gezdiriyoruz bu defa. Zihinlerimiz değil ama tabanlarımız yorulunca mahallelinin oturduğu kahvede soluklanıyoruz. Merak ayağa kaldırıyor. Yeniden tanıdık ve yabancı oluyoruz. Otantik ve klişe, eski ve yeni, geleneksel ve modern, nostaljik ve fütüristik olanın arasında, 17. İstanbul Bienali’nin yayıldığı altı mahallenin siyahı ve beyazı ekseninde dolaşıyoruz.
“Sokaklar, mahallenin sesli ve sessiz anlatıcıları olabilir mi?” sorusu aklımızda. Mahalleleri daha iyi anlamak, okumak ve kültürünün katılımcısı olabilmek için zanaatkâr ve sanatçı atölyelerinde, sokak, park, lokanta, dükkân ve kültür merkezlerinde devam ediyoruz rotamıza.
Balat'ın rengârenk apartmanları
Soruyoruz: Tanıdık olana bir yabancı gibi yeniden bakabilir misin? Yabancı olanı tanıdık edebilir misin? Başı sonu belli olmayan bir yolu nasıl anlatırsın? Bienal, bir rota olabilir mi?
Bugün, Çinili Hamam’da aldık ilk soluğu. Hasır taburelerin üzerinde tavşan kanı çay ve tost sefası yaptıktan sonra rengârenk sokaklar arasında Kudüs Kilise’sinin girişinde “içeride ne var?”oyunu oynadık, Yuvakimyon Kız Lisesi’sinde tiyatroya geldik, Zoks’un seramik atölyesinde kendimize peynir tabağı aldık ve Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde okuduk, gezdik. Tuşucudan bir bardak yolluk aldık, ayaklarımızın bizi akşam yemeği için Vodina Caddesi’ne götürmesini bekliyoruz.
Takıl peşimize,
Soli ekibi
Çinili Hamam'dan Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne Balat Rotası
Çinili Hamam'dan başladık keşife, Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne kadar ellerimizde turşu bardakları, kulağımızda çocuk kahkahalarıyla yürüdük.

Bienal mekânları
Küçük Mustafa Paşa Hamamı: Hem kadınlara hem de erkeklere hizmet veren çifte hamam. Tuğla duvarlar içinde “çok amaçlı etkinlik mekânı” sayesinde sanata doymaya var mısın?
The Çinili Hamam: Mimar Sinan’ın en önemli yapılarından. Çifte hamam özelliğini hâlâ koruyor. Çiniler bugün sadece erkekler kısmının sıcaklık bölümünde. İçeri adımını attığında büyüleneceğine eminiz.
Not almalı: The Çinili Hamam'ın çevresi mezbaha dolu ve dolayısıyla sokağa çok ağır bir koku hâkim. Veganların, vejetaryenlerin ve yolda yürürken o kokuya maruz kalmak istemeyenlerin gitmeden önce bilmesi gerektiğini düşündük.
Lokantalar ve kafeler
Tahta Minare Çay Evi: Demli çay ve kaşarlı tost yeri. Dönüş yolunda da aynı sokaktaki Minik Kalpler’e uğrayıp mahalledeki çocuklara çorba ısmarlayabilirsin.
Minik Kalpler: Yıldırım Caddesi üzerinde pencerelerinden oyuncak sarkan bina. Mahalledeki çocuklar için kuruldu. Tabii ki kapıları burayı ziyaret gelen her çocuğa açık. Minikler için gün boyu ücretsiz çorba dağıtımı yapılıyor. Sen de kuzeninin, kardeşinin veya kendi oyuncaklarını ve kıyafetlerini buraya bırakabilirsin. Bir bakarsın gamzeli, cıvıl cıvıl bir çocuğun üzerinde ya da elinde görürsün sende yer etmiş şeyleri. Anısı artar, mutlu olursun.
Pencereden sarkan oyuncaklarıyla Minik Kalpler
Agora Meyhanesi 1890: Rakı, balık, meze ve kavun. Her şeyin ahşap olduğu tarihî yapının içinde mahalleyi seyrederek demleniyorsun. Dikkat bu anlatılanlar bir dizi setine ait değildir, gerçek mahalle kültürüne özel anılardır.
Smelt & Co.: İstanbul'un en'leri seçmek için burada değiliz ama Smelt & Co. hem yemekleri hem de sunduğu deneyimle İstanbul'un en iyilerinden. Sinan ve Samet şeflerin yurt dışında edindikleri mutfak deneyimlerinin ardından İstanbul'la harmanladıkları yemek kültürleri ve tariflerini tatmak, Balat'ta günü teraslarında batırmak için rezervasyon şart.
Forno: Trabzon peynirli pide ya da lahmacun. Tercihin hangisi olursa olsun fırından sıcak sıcak ve hamuru çıtır çıtır. Esnaf lokantasından hâllice bir sadelikte, öğle yemeğine uğramalık.
Coffee Department: Nişantaşı'ndan da tanıdığımız Coffee Department mahallenin ruhuna uygun olarak tasarlanmış, dışarıdan sanki üçüncü dalga kahveci değil de mahalle kıraathanesi gibi görünen -bu bir övgüdür- kahveci. İyi kahve, taze ve tatlı atıştırmalıklar için uğramalı. Favorimiz Peru El Remanzo'nun kahveleri.
Ada Ev Yemekleri: Vejetaryen ağırlıklı menü için seni buraya alalım. Bamyası ve nohutu mahallede tek geçiliyor.
Sahan Ev Yemekleri: Kavurma pilav ve kuru fasülye mi? Seni anca Sahan paklar.
Muhit: Ev yapımı çikolatalı limonlu anne keki deriz başka da bir şey demeyiz.
Dükkânlar
Sevda Gazozcusu: Anlatmaya gerek yok, gördüğünüz an doğru adreste olduğunuzu anlıyorsunuz. Gazoz kapaklarıyla dolu sepetler ve çeşit çeşit şişelerle kendine duvar deseni yapmış dükkân. Orijinal sade teklif ediyorlar ilk defa ziyaret edenlere. Tatlı sevenler yaşadı.
Gözünü kapat ve parmağını ekrana koy, çıkan gazoz senin!
Evin Unlu Mamülleri: Anasonlu kraker ve çıtır çıtır simit. Bir de kokusu var ki tüm sokağı elegeçiriyor.
İbrahim Hakkı Tarihî Börek Fırını: Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nın yanında. Babadan kalma bir aile işletmesi. Böreği, ekmeği ve pidesi tarihî odun fırınında pişiyor. Sıcacık, kıyır kıyır.
Meşhur Balat Turşucusu: Ne zaman gidersen git önünde sıra olacağını şimdiden söyleyelim. Eline alıp mahalle turu yaparken de yiyebilirsin, vakumlu paketlerde evine de götürebilirsin. Yeşil erik, lahana ve acı turşu suyu üçlüsünü bir tattın mı bir daha başka bir şey istemeyeceğinin garantisini verebiliriz.
Kulis Vintage: İstanbul'daki en kapsamlı vintage kıyafet dükkânlarından desek yanılmış ya da yanıltmış olmayız. Sadece "havalı" ve oversize büyükanne ve büyükbaba gömlekleri değil, çok iyi durumda deri ceketler, kotlar ve gözlükler de bulmak mümkün.
Zanaatkâr ve sanatçı atölyeleri
Camhane: Camı eğip bükmek mi? Üstelik hem izleyip hem öğrenerek. Biz kendimize fil yapmak gibi büyük bir hedef koyduk, senin ki ne?
Klasik Tabela Atölyesi: Evine, atölyene asmalık tabelalar almak istersen. Üretilenler, yönlendirmenle şekilleniyor. Arkadaşına sürpriz yapıp aranızda konusu olmuş bir şeyi ölümsüzleştirmek için şimdiden yolunu tutmalısın. Komiklik yapılacak, süslenecek ve özelleştirecek çok şey var.
Zoks Studio: Haftanın her günü kurs veriyor Zoks. Elinin çamura değmesinin stresi aldığına inanıyor Neslişah, gerçekten de alıyor. Biz ilk bardak yaptık sırada vazo var. Gönlümüz nasıl yön vermek, dünyayı nasıl görmek isterse öyle şekillendireceğiz elimizdekini. Sen de istersen Neslişah'ın ürettiği, kusurlu formu, asimetrik şekli ve üreticinin parmak izini taşıyan seramik tabak ve bardakları satın alıp eve götürebilirsin.
Kahvemizi hangi kupaya koysak?
Binalar
Yuvakimyon Kız Lisesi: Dik bir yokuşun başında solda yıkık bir yapı olarak karşılıyor seni. Senenin belirli dönemleri "Monologlar Müzesi" adıyla tiyatro oyunları oynanıyor. Her bir derslikte on beşer dakikalık monologlar oluyor, oyun bittiğinde okul zili çalıyor ve onlar değil sen odanı değiştirerek farklı bir hikâyeye kendini bırakıyorsun.
Popstel Balat: Kiremit duvarları teraslarından görünen Fener Rum Patrikanesi’ne bir gönderme sanki. Kalabalık bir grupsanız ayrılmak zorunda kalmadan sohbet edebileceğiniz rahatlıkta. Ayrıca İstanbul'un nadir "Avrupai" hostellerinden biri. İster vakit geçirmeye ister konaklamaya. Ayrıca Popstel Vintage & Old Books dükkânında eski kitapları karıştırmadan da buradan ayrılmak olmaz.
Kudüs Kilisesi: Bina Kudüs’e bağlı. Senede sadece bir gün açık. 23 Nisan’da. Sen yine de diğer günler gidip bekçi Hüseyin Amca’yla muhabbet edebilirsin. Bir de bahçesinde keçiler var diye duyduk ama görmedik.
Kültür merkezleri
Kadın Eserleri Kütüphanesi: Kadın merkezli ulusal ve uluslararası sempozyumlar, paneller, konferanslar, söyleşiler, açık oturumlar, oyun gösterimleri, eğitim seminerleri, konserler, sergiler, okuma günleri, geziler, dia ve film gösterileri, imza günleri ve şiir dinletileri için buraya bir gözat deriz.
Sinemasal: Minik Kalpler’in hemen karışısında. Çocukları sinemayla tanıştırıyor, festivaller düzenliyor ve umut oluyor. Çalışanların hepsi gönüllü. Balat’ta da 23 Nisan kutlamaları için mahalledeki çocuklar başta olmak üzere her yerden gelen çocuklara ücretsiz şenlik düzenliyor.
Sokaklar ve caddeler
Hızır Çavuş Köprübaşı Sokak: Mezatçılar Sokağı desek kimsenin yadırgayacağını sanmıyoruz. Agora Antik, Asanlı Mezat, Cen Antik ve Ceres Antik burada. Haftasonları düzenlenen mezatları kaçırma.
Vodina Caddesi: Balat yazınca Google'da ve Instagram'da çıkan neredeyse tüm fotoğraflar bu caddede çekiliyor. En işlek ve dükkânlarla dolu caddelerinden. Yürümeden Balat'tan geçmek imkânsız da denebilir.
Kiremit Caddesi: Fener'le Balat'ın birbirinden ayrıldığı cadde. Yeni evlerin eski, cumbalı ve renkli Rum evlerine özendiğini ve iyi restorasyon örneklerini burada görmek mümkün.
Google Maps haritasına buradan ulaşabilirsin.
Koç Holding, tüm sanatseverleri Bienal’e davet ediyor
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve 2007 yılından bu yana sponsorluğunu Koç Holding’in üstlendiği İstanbul Bienali, 17’nci edisyonuyla başladı.
Bir yıl ertelenmesi ve pandemi koşulları altında düzenlenmesi nedeniyle; ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından bizi farklı bir deneyimle karşılayacak olan Bienal’i 20 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsin.
- Nerelerde? 17. İstanbul Bienali, bu yıl aralarında kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve Açık Radyo'nun da bulunduğu şehrin pek çok farklı noktasında konumlanıyor.
Dahası: Vehbi Koç Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren kültür kurumlarından Topluluk şirketlerinin bu alanda yürüttüğü çalışmalara kadar kültür sanata desteğini hız kesmeden sürdüren Koç Holding, İstanbul Bienali sponsorluğunu 2036 yılına kadar uzatmış olmanın mutluluğunu paylaşıyor. Koç Holding’in bu yıl Bienal’i karşıladığı, “Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür” söylemini sahiplenerek sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne dikkat çeken filmini buradan izleyebilirsin.
Mor-sarı apartmanlarla başladığımız Balat turuna pembe-sarı apartmanlarla veda ediyoruz
Rengârenk cumbalar arasında asılı çamaşır ipleri, çocuk sesleri arasında Balat'ı karış karış gezdik bu hafta. Sen bir sonraki bienal mahallesi neresi, kimlerle rastlaştık, neler konuştuk, hangi eserleri gördük diye düşünürken biz merakını gidermek için yola koyulduk bile.
Balat kadar neşeli, cıvıl cıvıl, üretken ve müzikli bir hafta olsun!