aposto-logoPazar, 4 Haziran 2023
aposto-logo
Pazar, Haziran 4, 2023
Aposto Üyelik
ROTA
AYAKÜSTÜ
Bugünkü Destekçimiz
KARTPOSTAL

🗺 Soli 17. İstanbul Bienali'nde: Çemberlitaş

17. İstanbul Bienali’nin yayıldığı altı mahalle: Balat, Çemberlitaş, Sıraselviler, Tophane, Yeldeğirmeni ve Zeytinburnu’nda, yaşadığımız şehirde bir gezginmişçesine geziniyoruz bu defa. Bugün rotamızda: Çemberlitaş
Koç Holding x İstanbul Bienali ile birlikte

Koç Holding , tüm sanatseverleri Bienal ’e davet ediyor İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve 2007 yılından bu yana sponsorluğunu Koç Holding ’in üstlendiği İstanbul Bienali , 17’nci edisyonuyla başladı. Bir yıl ertelenmesi ve pandemi koşulları altında düzenlenmesi nedeniyle; ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından bizi farklı bir deneyimle karşılayacak olan Bienal’i 20 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsin. Nerelerde? 17. İstanbul Bienali, bu yıl aralarında kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve Açık Radyo'nun da bulunduğu şehrin pek çok farklı noktasında konumlanıyor . Dahası: Vehbi Koç Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren kültür kurumlarından Topluluk şirketlerinin bu alanda yürüttüğü çalışmalara kadar kültür sanata desteğini hız kesmeden sürdüren Koç Holding , İstanbul Bienali sponsorluğunu 2036 yılına kadar uzatmış olmanın mutluluğunu paylaşıyor. Koç Holding’in bu yıl Bienal’i karşıladığı, “Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür” söylemini sahiplenerek sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne dikkat çeken filmini buradan izleyebilirsin.

Daha fazlasını öğren

Pek çok farklı organik atığın bir araya getirilerek çürütüldüğü doğal bir gübreleme yöntemi olan kompostu esin kaynağı olarak gören 17. İstanbul Bienali’nde Balat, Çemberlitaş, Sıraselviler, Tophane, Yeldeğirmeni ve Zeytinburnu’nda dolaşıyoruz 17 Eylül-20 Kasım tarihleri arasında. Bienal vesilesiyle yolumuzun çok sık düşmediği sokaklara giriyor, varlığını yeni öğrendiğimiz binaların kapılarından içeri bakıyoruz. Yaşadığımız şehrin üzerinde gözlerimizi bir gezginmişçesine gezdiriyoruz bu defa. Zihinlerimiz değil ama tabanlarımız yorulunca mahallelinin oturduğu kahvede soluklanıyoruz. Merak ayağa kaldırıyor. Yeniden tanıdık ve yabancı oluyoruz. Otantik ve klişe, eski ve yeni, geleneksel ve modern, nostaljik ve fütüristik olanın arasında, 17. İstanbul Bienali’nin yayıldığı altı mahallenin siyahı ve beyazı ekseninde dolaşıyoruz. 

“Sokaklar, mahallenin sesli ve sessiz anlatıcıları olabilir mi?” sorusu aklımızda. Mahalleleri daha iyi anlamak, okumak, kültürünün katılımcısı olabilmek için zanaatkâr ve sanatçı atölyelerinde, sokak, park, lokanta, dükkân ve kültür merkezlerinde devam ediyoruz rotamıza.

Bugün penceremizi Çemberlitaş manzarasına açıyoruz


Soruyoruz: Tanıdık olana bir yabancı gibi yeniden bakabilir misin? Yabancı olanı tanıdık edebilir misin? Başı sonu belli olmayan bir yolu nasıl anlatırsın? Bienal bir rota olabilir mi?

Bugün Çemberlitaş’ta uzun yıllar hat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın stüdyosu olan Barın Han karşılıyor bizi. Ardından Gedikpaşa Ermeni İncili Kilisesi’nden geçecek, Bena Dondurmacısı’nda kısa bir mola verecek ve  Kürkçüler Pazarı Sokağı’ndan yürüyeceğiz.

Takıl peşimize,

Soli ekibi

ROTA

Barın Han'dan İncili Kilisesi'ne Çemberlitaş Rotası

İlk adım Barın Han'da atıldı. Fırından alınan simit ve çikolatalı açma, koli sesleri ve yanımızdan uçan güvercinler eşliğinde sokak sokak gezerek Gedikpaşa Ermeni İncili Kilisesi'ne geldik. Hazır gelmişken Recep Abi'yle bir çay da içelim dedik.

Bienal mekânları

Barın Han: Tarihin içerisinde dolaşıp sanattan eksik kalmak söz konusu bile olamazdı. Bienalin de bir parçası olan Barın Han sonu denize varan sokakların sırasında, sağda. Barın Han; Türkiye'nin başarılı, öncü hat ve cilt sanatçılarından Prof. Emin Barın'ın uzun yıllar atölye ve ciltevi olarak kullandı. 2019’dan beri de bağımsız sanat gruplarını ve sanatçıları görebileceğin nadir yerlerden birine dönüştü.

Kültür merkezleri

Yahya Kemal Müzesi: Ziyaretçi yoğunluğu olmuyorlarsa genellikle kapıyı kapalı tutuyorlar. Ama tur rehberleri isteğine göre müzeyi senin için açabiliyor. Sen sormadan bir şey anlatmıyorlar o yüzden aklına gelen ne varsa sor, öğren deriz. Maalesef bazen sormak da yetmiyor, mesela biz hâlâ Yahya Kemal Müzesi’nin yeri neden İstanbul Fetih Cemiyeti’nin içerisinde öğrenemedik ama içerisinde yer alan el yazması eserlere ve çizimlere gönlümüzü bıraktık.

Yeşillikler içinde Yahya Kemal Müzesi


Basın Müzesi: Girişteki yeşil panoya baktığında bilmen gereken her şeye ulaşabiliyorsun. Aynı anda en fazla 5 kişi alabiliyorlar. Binanın ikinci katında yer alan sanat galerisinde kişisel ya da karma sergi yapmak isteyenler için numaralar, müze içi kurallar ve daha birçok şey var. Fakat belki de hepsinden daha göz alıcısı panonun sol üstünde yer alan küçük bir kupür. "Müzedeki hanımefendi Sindi artık yok." On iki yıldır müzenin ve çalışanlarının gözbebeği olan Sindi için ayrılmış o köşe görür görmez kendini evinde hissetmeni sağlıyor.

Şerefiye Sarnıcı Meydanı: Meydana geldiğinde kendini Avrupa'da hissedebilirsin, şaşırma. İstanbul Kitapçısı'ndan alınan kitap ve kahvesi de tam merdivenlerine oturup dostalarınla sohbet etmeklik.

Lokantalar ve kafeler

Dehliz450 yıllık Vezir Han’ının alt katında. Kendi tarifleri olan Sevan salata ve yaprak döner en çok tercih edilenlerden. Vejetaryenlar içinse her gün değişen zeytinyağlı tabağı ortasında pilavıyla birlikte geliyor. Merdivenlerden indiğinde gördüğün manzaranın karnını acıktırdığına yemin edebiliriz ama kanıtlayamayız.

 450 yıllık Vezir Han’ının alt katı


Bena Dondurmacısı: 13.00-17.00 arası upuzun bir kuyruğa hazırlıklı olmakta fayda var. Biz sabah on bir civarı gittiğimizde güler yüzlü ustalarına rahat rahat “hangi dondurmayı seçsem acaba?” şımarıklığı yapabildik. Çilekli ve karamelli favorimiz. Şimdiden kış için Kıbrıs tatlılarını deneme planımız var.

Bena'dan çilekli karamelli dondurmamız


Şeyhmuz KebapGüveciyle meşhur. 12.00-14.00 arası oturacak yer bulamayabilirsin, o yüzden akşamüstü uğramasına ne dersin? Çok fazla da gecikme çünkü dükkân 18.00’da kapanıyor.

Gedik Paşa Pilavcısı:Dükkânın önündeki cam arabadan servis ediliyor. İster nohut pilav ister tavuk pilav istersen de üçünü birden söyle, yanına da ayran söyledin mi deme keyfine.

Çiğdem Pastanesi: Sabahları fırından çıkan ürünleriyle insanın aklını çeliyor, öğleden sonraları da çikolatalı ponçik, çilekli tartolet, ay çörekleriyle.

Dayday Pastanesi: Çörekleri deriz başka da bir şey demeyiz. 

Peyk Away: Kahveni yanına alıp güne Peykhane yürüyüşüyle başlamak. Sana eşlik eden sevimli sokak köpekleri de cabası.  

Aslan Lokantası: 1986'dan beri Kapalıçarşı, Sultanahmet, Çemberlitaş'ta çalışanlar için esnaf lokantası. Ispanak Çorbası, gül böreği, yaprak sarması favoriler arasında.

Çemberlitaş Börekçisi: Peynirlisi favorimiz. Eline alıp yürümelik. İşe giderken, işten dönerken ya da öğle arasında. Sıcacık ve kıyır kıyır.

Sokaklar ve caddeler

Kürkçüler Pazarı Sokağı: Kendini kaybettiğin parıl parıl bir sokak. Sağın solun, önün arkan gümüş dükkânı. Sen de bizim gibi heveslendin değil mi? Maalesef bu sefer o hevesi başka bir sokağa saklamak zorundayız çünkü buradaki ürünler sadece perakende satış için ayrılmış. Yine de bu tatlı dilimizle ikna etme ihtimalimizi kimse elimizden alamaz. Gözümüze bir şeyler kestirdik bile, denemeye başlıyoruz. Şans dile. 

Sokak sokak gezen tepsiciler  


Kafesli Çadır Sokağı:Kumaşa ihtiyacın varsa, elini değdirmeden seçemeyenlerdensen seni bu rengârenk sokağa bekliyoruz.

Gedik Paşa CaddesiSokak baştan sona birbirinden farklı ayakkabıcılarla dolu. Burada da aradığını bulamazsan nerede bulabilirsin bilemedik.

Dükkânlar

Gedik Paşa Ekmek: Kocaman pencereleri sayesinde içeriyi olduğu gibi görebiliyorsun, her saniye. “Sımsıcak” tabelasının yanında sıcacık gülen çalışanlar, kıtır kıtır simit ve yumuşacık pideler var. Bizim favorimiz kendi şekillerini verdikleri sütlü çikolatalı açma, 1 tanesi en az 2 kişiyi doyurur cinsten.

Sımsıcak simitler ve sağ üstteki sütlü çikolatalı açmalar


Okumuş Kırtasiye: Üçüncü nesil Hakan’ın sakin ve güleryüzlü tavrıyla karşılaşıyorsun adımını atar atmaz. Çevrede okuldan çok ofis, büro ve imalathane olduğu için içerik de ona göre düzenlenmiş doğal olarak. Çalışanların en elzem ihtiyacı sarj aletleri de dükkânın olmazsa olmazları.

Zımba Dünyası: Kendi çantanı, cüzdanını yapmak, nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorsan doğru adres burası. Üçüncü nesilden Cenk girişte çıplak ayakları ve güler yüzüyle seni bekliyor.

Devrim Kitapçılık ve Kırtasiye: Tel zımba, tipeks, delgeç, uçlu kalem, karbon kağıdı gibi pek çok "vintage" ürün burada bulunabiliyor. Kırtasiye müzesi gibi.

Binalar

Çemberlitaş Dikilitaşı: Etrafında mavi leğenler içinde su ve dağılmış ekmekler. Dikilitaş’ı yuva yapmış güvercinler için mahallelinin tatlı düşüncesi. Hemen karşıda yer alan esnaftan bayat ekmek alıp bize yaklaşmalarını, güvenlemelerini seyrettik. Bir de ilk beslediğimiz kuş uçtuğunda dilek tutmaya karar verdik.

Demirlerle çevrili dikilitaş


Gedikpaşa Ermeni İncili Kilisesi: Sonu denize varan Gedikpaşa Sokağı’nın sağında, şimdilerde restore edilen ama bir iki güne hepimize açık hâle gelecek sarı ve turuncu renklerin hâkim olduğu o ihtişamlı yapı. Türkçe ibadet 11.00, Ermenice ibadet 15.00, Farsça ibadet 17.00’de. Girişte Recep Abi var, soru sorulmasından ve cevaplamaktan çok memnun oluyor. “Şimdilerde kimse soru sormuyor, bir şeyi merak etmiyor, gelenler olduğu gibi çıkıyor, ben öğrenmek isteyenlerle tanışmak istiyorum o zaman hiç susasım gelmiyor.”diyor. Bulmacısını çözerken bir anda tarihten, mahalleden, insanlıktan, vicandandan bahsedip seni bir iç sorgulamaya sürükleyebilir bizden söylemesi.

İncili Kilisesi


Çemberlitaş Hamamı: 1554’ten beri var olan binayı incelerken Hint baş masajı yaptırmaya gelmiştik. Yarım saat içerisinde gerilen tüm kaslarımız rahatladı, başımızın ağrısı geçti. Artık İstanbul trafiğine ve oluşacak yeni streslere hazır bir şekilde yolumuza devam edebiliriz.

Google Maps haritasına buradan ulaşabilirsin.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
AYAKÜSTÜ

Yetmiş iki yıldır burada: Zımba Dükkânı

Çemberlitaş’ta yetmiş iki yıldır hayatta olan bir zımba dükkânı. Üçüncü nesilden Cenk’le çay eşliğinde sohbetteyiz.

1950’den beri var Zımba Dünyası. Üçüncü nesil Cenk, otuz altı yaşında on beş yaşından beri de çırak. Üniversite mezunu ama hayat şartları onu dede mesleğine geri döndürmüş. O gençken bu sokak ayakkabıcı ve derici sokağıymış, çekiç sesinden yürünmezmiş. Şimdilerde nispeten daha sakin ama esnaf hâlâ çalışmaya ve üretmeye devam ediyor.

Dükkânın içerisinde tavşanı ve papağanı var Cenk’in. Çalışma masasının karşısına birer sandalye iliştiriyor bizim için. Bir gözümüz hayvanlarında bir gözümüz onda sohbetimize başlıyoruz.

Cenk çalışma masasında


Çemberlitaş, nasıl bir semttir?

Burası çok tarihî bir yer. Tam dükkânımın karşısında İncili Kilisesi var. İran’dan gelen çok oluyor. Düğün dernek yapılıyor. Mahalleli olarak benimsiyoruz, sahip çıkıyoruz. Bu değerler hepimizin.  

Bölge “Suriçi” diye geçiyor. İstanbul’u insan vücudu olarak düşünürsek Çemberlitaş İstanbul’un midesi, Sirkeci kalbi, Eminönü beyni benim için. Yani bu mahalle bilen için çok lezzetli bir yer. Tabii zaman verip tanımaya çalışırsan. 

Çemberlitaş’ın mahallelisini nasıl bilirsin?

Komşuculuk burada hâlâ devam edebiliyor ve bu çok kıymetli. Sabah kahvaltısı, alışveriş ve ticaret hep birbirimiz üzerinden dönüyor. Cenazeler de birlikte düğünler de. Niye? Çünkü burada iş erken başlıyor. Ailemizden çok mahalledeki arkadaşlarımızı görüyoruz bu da bizi birbirimize bağlıyor.

Mesela sabahları kahvaltı için Kumkapı’dan kaymak alırız, simit, domates, peynir; ne varsa koyarız. Sofrayı da hep kapının önüne kurarız. Sen “Afiyet olsun” dediğinde biz sana yolluk yapar veririz. Çemberlitaş böyledir, hâlâ.

Sence zımbacının bu mahallede olması neyi değiştiriyor? Mahalleli ne amaçla buraya geliyor?

Üretim yapmak isteyenler veya hayal güçlerinin peşindekiler buraya geliyor. Biz mahallede tekiz. Biz olmazsak ya da malzemeler olmazsa insanlar bu işi yapamaz. Biz süreci kolaylaştırıyoruz. Mahalleli istediğinde ders de veriyorum, bildiklerimi anlatıyorum. Atölye çırakları, evde çalışanlar veya yabancılar geliyor. Birlikte yeniden öğreniyoruz. En keyif aldığım şeyse gelenlerin malzemeleri keşfetme anı.

Derken içeri bir müşteri giriyor. “Ben amcanla konuşuyordum hep bu sefer sen bana yardımcı olabilir misin?” diye soruyor. Hemen orada istenilen saat kayışını çiziyor Cenk, telefonlarını alıyorlar ve haberleşmek üzere ayrılıyorlar.

Mahalle hâlâ sıcak hâlâ samimi. Sokakta hâlâ bir simit kokusu, yan taraftan sofrana kadar gelen çay sesi ve gülüşmeler.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Bugünkü Destekçimiz

Koç Holding, tüm sanatseverleri Bienal’e davet ediyor


İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve 2007 yılından bu yana sponsorluğunu Koç Holding’in üstlendiği İstanbul Bienali, 17’nci edisyonuyla başladı. 

Bir yıl ertelenmesi ve pandemi koşulları altında düzenlenmesi nedeniyle; ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından bizi farklı bir deneyimle karşılayacak olan Bienal’i 20 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsin.

  • Nerelerde? 17. İstanbul Bienali, bu yıl aralarında kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve Açık Radyo'nun da bulunduğu şehrin pek çok farklı noktasında konumlanıyor

Dahası: Vehbi Koç Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren kültür kurumlarından Topluluk şirketlerinin bu alanda yürüttüğü çalışmalara kadar kültür sanata desteğini hız kesmeden sürdüren Koç Holding, İstanbul Bienali sponsorluğunu 2036 yılına kadar uzatmış olmanın mutluluğunu paylaşıyor. Koç Holding’in bu yıl Bienal’i karşıladığı, “Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür” söylemini sahiplenerek sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne dikkat çeken filmini buradan izleyebilirsin.

KARTPOSTAL

İncili Kilisesi'ndeki Recep Amca ve asil duruşu


Ürün gamlarına göre ayrılmış sokaklar; çantacı, gümüşçü, kumaşçı, ayakkabıcı sokakları arasında ellerimizde çikolatalı açmayla dolaştık durduk. Müzeler ve sergiler gezdik, güvercinleri besledik. Yeni rotalar için enerji topladık. Şimdi her hücremizle hazırız.

İlgili Başlıklar

Türkiye

Emin Barın

Yahya Kemal Müzesi

İstanbul Fetih Cemiyeti

Zımba

amazon

Çemberlitaş

İran

+3 more

Bülteni beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Soli Yayınını Takip Et

Her hafta bir mahalle, bir mahalleli! Seyahat ve kültür yayını Soli, her hafta bir mahallenin esnaflarının, binalarının, sokaklarının, insanlarının hikâyesini anlatıyor.

0%

;