Teknoloji
Dayanışma
Sonraki Sayıda

Teknolojiden El İşine Kadın Emeği

Uçan Süpürge Yerel Kadın Muhabirler Ağı'ndan yazarlar kadın emeği üzerine yazıyor.

Uçan Süpürge Vakfı’nın Yerel Kadın Muhabirler Ağı Bülteni'ne hoş geldiniz!

Her ne kadar bu bültenin ilk sayısı olsa da, Yerel Kadın Muhabirler Ağı’nın çok köklü bir tarihi var.

Uçan Süpürge’nin 2000 yılında kendi web sitesini kurmasının ardından gördüğü en önemli ihtiyaçlardan biri de bağımsız bir kadın haberleşme ağı kurulmasıydı. Uçan Süpürge, kadın bakış açısıyla ve toplumsal cinsiyet eşitliği duyarlılığıyla haber yazacak kadınları kendi şehirlerinde buldu ve onları yerel ortaklarıyla buluşturdu. Gazetecilik deneyimi olmayan kadınlar, kendi yaşadıkları şehrin kadın gündemini Uçan Süpürge’nin web sayfasında yayınlanan haberleri aracılığıyla Türkiye gündemine taşıdılar.

Aradan geçen 20 yılı aşkın süreden sonra Uçan Süpürge Vakfı, “Yerel Kadın Muhabirler Ağı” sayfasında yeni bir başlangıç yapıyor. Kadınların adalete erişiminin önündeki engelleri kaldırmak, herkes için eşit ve adil bir dünyada yaşamak için çalışıyoruz. Kadınlar için, kadınlarla birlikte “daha fazlası, daha azı değil” diyerek haklarımız için mücadele ediyoruz.

Türkiye’nin çok farklı bölgelerinde, illerinde yaşayan ve yerelden kadın haberlerini bize ulaştıracak muhabirlerimizin bu sayıda odaklandığı konu emek. 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı'nı birkaç gün önce kutladık, işçi sınıfının birlikteliğini gösterdik ve sınıf sömürüsünün altını tüm emekçilere birlikte bir kere daha çizdik. Ancak işçi sınıfı içinde sömürülürken dahi toplumsal cinsiyet eşitsizliğine uğrayan kadınların sesini "emek" konulu sayımızla vurgulamak istedik. Hem teknolojide hem de el işinde kendisini gösteren emek kavramını mercek altına alıyoruz. Emeği kadınlar açısından ele aldığımızda; görünmeyen emek, cam tavan, eşit işe eşit ücret talebi, ev içi emek gibi kavramlarla karşılaşıyoruz. Yani toplumsal cinsiyet eşitsizliği, emek üzerinde de kendisini gösteriyor.

Kadınların gözünden ve yerelden haberleri sizlerle buluşturacağımız bültenimizin ilk sayısında keyifli okumalar,

Ceren Kurt & Özlem Kadıköylü

Yerel Kadın Muhabirler Ağı

Yerel Kadın Muhabirler Ağı

Uçan Süpürge'nın Muhabirler Ağı, toplumsal cinsiyet eşitliğini ana odağa alarak kadınların sesinden haberlere ulaştırır.

Teknoloji

Teknoloji sektöründeki toplu işten çıkarmalar neden kadınları daha çok etkiliyor?

Araştırmalara göre teknoloji sektöründe çalışan kadınlar, toplu işten çıkarmalardan orantısız olarak etkileniyor.

Yazan: Burcu Çırtlık


Teknoloji devlerinin 2022 yılında başladıkları, küresel toplu işten çıkarmalar, yüz binlerce insanı ve ekonomiyi etkilemeye devam ediyor. Layoffs.fyi tarafından derlenen verilere göre, 2022 yılında Meta, Amazon ve Google gibi büyük şirketlerin de içinde bulunduğu 597 teknoloji şirketi, 164.411 kişiyi işten çıkarttı. 2023 yılının ilk çeyreğinde bu rakam 171.660 civarında. Bu eğilimin 2023 yılının geri kalanında da devam etmesi bekleniyor.

Güncel çalışmalar bu toplu işten çıkarmalardan en çok etkilenen kitlenin kadınlar olduğuna işaret ediyor:

Teknoloji alanında çalışan kadınların oranının %26 civarında olması ilerleyen yıllarda cinsiyet eşitsizliğinin bu sektörde daha da artacağı anlamına geliyor.

Kadınların toplu işten çıkarmalardan daha fazla etkilenmesinin altında yatan kasıtlı ve kasıtlı olmayan birkaç faktör var. Kasıtlı olmayan faktörlerden biri, şirketlerin performans bazlı işten çıkarma yapmak yerine daha çok pozisyon ve işe giriş sürelerine öncelik vererek işten çıkarma yapması. İstatistiklere göre toplu işten çıkarmalardan en çok etkilenen pozisyonların başında insan kaynakları, halkla ilişkiler gibi kadın istihdam oranının yoğun olduğu pozisyonlar geliyor. Şirketler pozisyon odaklı işten çıkarma yaptıklarında otomatikman kadın istihdamını hedef almış oluyorlar.

"Son gelen ilk gider" prensibiyle yapılan işten çıkarmalar da önemli faktörlerden. Son yıllarda şirketlerin eşitlikçi politikalar uygulayarak işe aldıkları pek çok kadın, bu şekilde işten çıkartma yapan şirketlerin doğal hedefi hâline geliyor.

Özetle, şirketler bilinçli olarak ayrımcılık yapmasalar bile, seçtikleri işten çıkarma yöntemleri ve/veya eşitlik gözetmeksizin başvurulan işten çıkarma politikaları ile teknoloji sektöründe kadınların geleceğini tehlikeye atıyorlar.

Kasıtlı olarak kadın ağırlıklı yapılan işten çıkarmaların temelinde ise, kadınların yüzyıllardır mücadelesini verdiği pek çok önyargı mevcut. Finansal sorumlulukların erkeklerin omuzlarına yüklenmesi, kadının iş hayatında tuhaf karşılandığı kültürler, hamile kadınlara uygulanan ayrımcılıklar konusunda kendini geliştirmemiş şirketlerde bu dönemde kasıtlı olarak kadınların işine son verme eğilimi gözlemleniyor.

Yukarıdaki istatistiklere ek olarak, yapılan bir araştırmaya göre, her dört kadından birinin COVID-19 nedeniyle kariyerlerini değiştirmeyi düşündüğünü ve uzaktan çalışmaya geçişin kadın istihdamı üzerinde özellikle olumsuz bir etkisi olduğunu ortaya koyuyor.

Çıkış yolları neler?

Bulgular kadın hakları ve eşitlik açısından son derece endişe verici. Kadınlar teknoloji sektöründe zaten yeterince temsil edilmiyor ve mevcut işten çıkarmalar bu sorunu daha da kötüleştiriyor. Kadınları ve diğer azınlık grupları orantısız bir şekilde etkileyen işten çıkarmalar, mevcut eşitsizlikleri kalıcı hâle getirebilir ve bu grupların sektörde bir yer edinmesini daha da zorlaştırabilir.

Teknolojinin dünyayı ve toplumları dönüştürme konusundaki etkisi düşünüldüğünde, kadınların bu sektördeki söz haklarını ve seslerini kaybediyor oluşu, gelecek nesiller için endişe uyandırıcı.

Şirketlerin bu konunun farkına varması ve bu dengesizliği gidermek için aksiyonlar alması gerekiyor. Teknoloji şirketleri, çeşitlilik ve kapsayıcılık girişimlerine öncelik vermeli, çalışan anneleri desteklemeli ve işten çıkarmalarda cinsiyet eşitliğini mutlak bir faktör olarak gözetmeli. Bu adımların atılmasıyla teknoloji sektörü herkes için daha sağlıklı ve eşitlikçi bir yer hâline gelebilir.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Dayanışma

Deprem Sonrası El Emeğinde Kadın Seferberliği

Depremlerden etkilenen şehirlerde yaşayan kadınlara destek için pek çok dayanışma platformu oluşturdu. Bu yazıda onlardan biriyle görüşüyoruz: "Örgü-t".

Yazar: Pınar Arabacı


Türkiye’de kadın emeği dendiğinde akla gelen ilk başlık ev içi emek oluyor. İş yaşamına katılmayan, katılamayan ya da çalışan ama aynı zamanda ek gelire ihtiyaç duyan kadınlar, ailelerinin ekonomik girdisini arttırmak için evde ürettikleri ürünleri çeşitli yöntemlerle satıyorlar. Sosyal medya aracılığıyla ürünlerini tanıtma fırsatı bulan kadınlar için bu durum yeni bir iş koluna dönüşmeye başladı. Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinden etkilenen şehirlerde yaşayan ve el işiyle gelir sağlayan kadınlar, geçimlerini devam ettirebilmek için sosyal medya aracılığıyla pek çok dayanışma platformu oluşturdu.

Depremden birinci derecede etkilenen kadınların emeğini destekleyen oluşumların yanı sıra deprem bölgesine yardımda bulunmak isteyen kadınlar da başka bir çağrı ile bir araya geldiler. Böylece Dilek Başak, ailesi ve arkadaşlarıyla depremin hemen ardından bir el emeği seferberliği başlattı.

Başak, deprem olduktan çok kısa bir süre sonra çevresinde bölgeye doğrudan yardıma gidemeyen, bölgedeki kadınların ürünlerini satın alarak onlara destek olan ama kendisi de eylem olarak bir şeyler yapmak isteyen insanların varlığını fark ediyor. Özellikle ileri yaşlardaki kadın arkadaş ve tanıdıklarından bu konuda çok soru alıyor ve çevresindeki dostları ile deprem bölgesindeki insanlara nasıl yardım edebileceğini düşünürken aklına bir fikir geliyor: Deprem bölgesine evde kendi ürettikleri ürünleri gönderebilecekleri bir oluşum. Örgü kelimesinden yola çıkarak bu oluşumun ismini de “Örgü-t” koymaya karar veriyorlar.

Örgü, el işi üretmek Başak’ın hayatının her zaman önemli bir parçası oluyor. Bu sebeple ilk aklına gelen bir el emeği seferberliği başlatmak. “Örgü-t” için bir sosyal medya hesabı açıp duyuru yapıyorlar. İki hafta gibi kısa bir süre içinde bu örgü seferberliğine katılım gösteren kadın sayısı 400'ün üzerine çıkıyor. Herkes elinden ne gelirse onu yapıyor. “Örgü-t” üyeleri ürünlerini bölgenin hava koşullarını göz önünde bulundurarak hazırlıyorlar. Bere, atkı, bebek hırkaları, patikler, çoraplar, örgü ve bez bebekler yapıyorlar. Başak, kendilerine "Oraya çok battaniye gitti, çok giysi gitti, ne gerek var?" diye eleştiride bulunan çok kişi olduğunu ama bu oluşumun asıl amacının bir temel ihtiyacı karşılamaktan çok duygusal ve psikolojik bir ihtiyacı karşılamak olduğunu söylüyor.

“Örgü-t”ün temel amacı özellikle çocukların kendilerine özel, el emeğiyle imal edilmiş eşyalara ulaşmaları. Deprem bölgesinde bulunan insanların ihtiyaçlarından biri olan şefkat ve düşünüldüklerini bilmek, bu nedenle başlatılan proje yalnız deprem bölgesinde bu ürünleri alan insanlara değil, bir şey yapamadığı için çaresizlik ve suçluluk hisseden, bu yardım sayesinde oradaki insanlarla bağ kurmanın yolunu bulan “Örgü-t” üyelerine de iyi geliyor. İlk ay içinde 165 parça ürün örülüyor ve Samandağ Kadın Dayanışması'ndan uzman psikolog Nilgün Hanım’ın ekibine teslim ediliyor.

Başak, “Örgü-t” üyelerinden topladığı ürünleri deprem bölgesine kendisi ulaştırmış. Orada yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Özelikle çocuklar ve yaşlılar çok sevdiler. Hemen yüzlerinde bir tebessüm belirdi. İlk karşılaştığım iki çocuk sokakta oynuyorlardı. Birine örme bir ayıcık, diğerine pembe saçlı bir bez bebek verdim, hemen oracıkta bir kukla tiyatrosu yapıverdiler. Ertesi sabah kaldığım yerin önünde sabahın erken saatinde iki çocuğun oyalandığını gördüm. Beni görünce tanıyormuş gibi baktılar. Bez bebek ister misiniz diye sordum, heyecanla evet dediler. Önceki gece “Örgü-t”ün bez ve örgü bebekleriyle kukla tiyatrosu oynatan çocukların kuzenleriymişler. Onların bebeklerini görüp kendileri için bebek istemeye gelmişler. Yaptığımız şeyin ne kadar doğru olduğunu karşılığını bu kadar hızlı alınca anlamış oldum."

“Örgü-t” üyelerinin aralarında bulunan isimlerden biri de şair Birhan Keskin. Birhan Keskin ve Dilek Başak’ın uzun zamana yayılan bir dostlukları var. Birhan Hanım ve annesi de bu “Örgü-t” seferberliğine katılıp duyulması için var güçleri ile destek veriyorlar.

Dayanışma duyuldukça daha önce hayatında hiç örgü örmeyi denememiş kişiler bile gruba dahil oluyorlar. “Örgü-t”, Türkiye’de kadın emeğine yine kadınlar tarafından verilen önemin ve kadınlar arasındaki dayanışmanın ve örgütlenme biçimlerinin ne kadar çok yönlü olabileceğini göstermesi bakımından da oldukça önemli bir oluşum. “Örgü-t” hâlâ deprem bölgesine ürün göndermeye devam ediyor ve “Örgü-t”lü olan insan sayısı gün geçtikçe artıyor.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
Sonraki Sayıda

Yerel Kadın Muhabirler Ağı Bülteni ilk sayısında emek konusunu mercek altına aldı. Önümüzdeki sayı seçime özel bir bültenle tekrardan buluşacağız. Seçime dair heyecanımızın her geçen gün arttığı bugünlerde, yerel kadın muhabirlerimizin seçime özel hazırlayacağı bültende “Kadınların seçimi”ni konuşacağız.

Mutlu haftalar!

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Yerel Kadın Muhabirler Ağı

Yerel Kadın Muhabirler Ağı

Uçan Süpürge'nın Muhabirler Ağı, toplumsal cinsiyet eşitliğini ana odağa alarak kadınların sesinden haberlere ulaştırır.

YAZARLAR

Yerel Kadın Muhabirler Ağı

Uçan Süpürge'nın Muhabirler Ağı, toplumsal cinsiyet eşitliğini ana odağa alarak kadınların sesinden haberlere ulaştırır.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

cinsiyet eşitsizliği

önyargı

Amazon

Google

Pınar Arabacı

Türkiye

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;