Türkiye'nin en köklü dergilerinden olan Toplumsal Tarih'in makaleleri, her cuma 11.00'de Aposto'da.
Toplumsal Tarih hakkında
Tarih Vakfı'nın çıkardığı Toplumsal Tarih dergisi, ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Toplumsal Tarih neden Aposto'da?
Toplumsal Tarih, tarihselliğin bireysel ve toplumsal bilincin en önemli öğelerinden biri olduğu gerçeğinden hareketle, Türkiye'de insanların kendi tarihleriyle en doğrudan, en geniş kapsamlı ve araçsallıktan olabildiğince uzak, yaşamlarına anlam katan bir ilişki kurmalarına yardımcı olmaya, tarihi, bir üretim alanı olarak sivil topluma mal etmeye çalışıyor. Aposto editörlerinin dergi sayılarından makalelerini özel seçkilerle birleştirdiği Toplumsal Tarih Aposto yayını, aynı zamanda sayıların tüm makalelerini okuma şansı da sunuyor.
Bu sayıda Toplumsal Tarih'in Aposto yayınını daha yakından tanıyabilir, seçme makalelerden tadımlık kesitler bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
Toplumsal Tarih
Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.
Toplumsal Tarih'te neler var?
Toplumsal Tarih dergisinin arşivinde hem dergi sayılarının tüm makalelerini okuyabilir, hem de Aposto editörlerinin sayıları dijitalleştirirken tematik olarak özel bir kürasyon yaparak hazırladığı Aposto sayılarını bulabilirsiniz.
Aşağıda, son sayının makalelerinden tadımlık bir seçki bulabilirsiniz.
🦃 Güncel: Toplumsal Tarih'in son sayısında Giancarlo Casale, Amerika Birleşik Devletleri’nin gayri resmi kuşunun ismini nasıl bir Ortadoğu ülkesinden aldığının hikâyesinin peşine düşüyor:
Hindi (turkey) ismini nereden aldı? Bu görünüşte zararsız soru bayram döneminin yaklaştığı bu günlerde bir sabah aniden kafamda belirdi. Nihayetinde hindiden daha Amerikalı bir şey yok diye düşündüm. Etiyle New England’daki ilk kışlarında ilk göçmenleri açlıktan kurtaran hindiydi ne de olsa. Bir nevi minnettarlık göstergesi olarak onları Şükran Günü ve daha sonra Noel’de yiyor ve tüm sene boyunca sandviçlerimizin içinde mideye indiriyorduk. Dördüncü sınıfta okuyan her öğrenci Benjamin Franklin’in hindinin, özellikle vahşi hindinin düşkünü olduğu, hatta Amerika Birleşik Devletleri’nin milli sembolü olarak kel kartalın yerine hindinin seçilmesi üzerine kampanya yaptığını bilir. Öyleyse nasıl oluyordu da bu kuş ismini Ortadoğu’daki orta boy bir ülkenin adından alıyordu? Merak ettim.
☕ Kahvenin Hatırı: Duygu Yıldırım, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Avrupa’ya bedenin bir tarihini kahve üzerinden inceliyor:
“Ne yersen/ içersen osun.” sözü bugün kulağa bilimsel materyalizmin bir sloganı gibi gelse de aslında antik çağlardan günümüze uzanan derin bir tarihselliğe sahiptir. Yüzyıllar boyunca çeşitli varyantlarla birlikte birçok dilde yer edinmiş bu vecize, yemek tarihinin kısa bir özeti gibidir: Birlikte yemek ve ortak bir mutfağı paylaşmak, aileleri, devletleri ve dinleri birbirine bağlarken yemek aynı zamanda farklı toplumlar hakkında ayrımlara sebep olan bir tabu; en eski kültürel ön yargıların kökenidir. Bu çalışmada erken modern dönemde globalleşmenin bir ikonu haline gelen kahveye odaklanarak kültürel karşılaşmaların beden algısı üzerindeki etkisini ve bu dönemde değişen tıp söylemlerini inceleyeceğiz. Kahvenin on sekizinci yüzyıl sonlarına doğru Avrupa’da iyice popülerleşmesi mutlu sonla biten bir hikaye değil, aksine “yeni” içeceklerin beraberinde getirdikleri ön yargı, endişe ve fikir ayrılıklarının da tarihidir.
📙 Kitabiyat: Clifford Siskin, Derya Gürses Tarbuck'ın 18. Yüzyıl Britanya’sında Aydınlanma ve Sosyalleşme kitabını inceliyor.
Tarbuck, 18. yüzyıl sosyalleşmesine dair alışageldiğimiz tasvirlerin toplumsal cinsiyet temelinde uğradığı bu tür bir sapmayı açıklığa kavuşturmak üzere kadın yazarların araştırmalarını da erkeklerinki kadar ön plana çıkararak tartışmaya önemli bir müdahalede bulunuyor. Tarbuck’un altını çizdiği gibi, “Bluestockings” derneği çoğunlukla Britanya’nın kadınlar arasındaki ilk entelektüel camiası olarak gösterilegelmiş olmakla beraber, bu cemiyet katiyen Adil Entelektüel Kulübü seviyesinde örgütlenmiş bir sosyalleşme örneği değildi.
Sanat Tarihi Yazıları
Toplumsal Tarih'in farklı sayılarından derlediğimiz bu koleksiyonda Bizans'tan Osmanlı'ya, resimden tiyatroya sanat tarihi makalelerini keşfedebilirsiniz.
• Aposto Üyelerine özel yayınlarından kısa kısa. Bu makaleleri ve köklü dergilerin zengin arşivlerinden çok daha fazla içeriği Aposto'da keşfedebilirsiniz.
Yemek ve Kültür'de Ömer Faruk Şerifoğlu, Ressam Hoca Ali Rıza’nın eserleriyle İstanbul kahvehanelerini keşfe çıkıyor.
“En ziyade temayülüm milletimin, memleketimin, hissen, şeklen, ahlâken ve hayaten sadık ve hakikî tercümanı olarak bihakkın İstanbul’u ve onun Boğaz’ını ölmez bir hayat lisaniyle söyleten eserler vücuda getirmektir” diyen Ali Rıza Bey, ömrünü İstanbul’un kendince kıymet verdiği her köşesini tasvir ederek ölümsüzleştirmeye adamış ve İstanbul’u belgeleyen sanatçılar arasında ayrıcalıklı bir yer edinmiştir.
Gebze’den Beykoz’a, Boğaziçi’nin bütün sahil köylerini ve tepelerini, yaşamı boyunca gezip gördüğü, yaşadığı her semtin, köyün, mahallenin her köşesini en küçük ayrıntısına varıncaya kadar büyük bir sadâkatle resmetmiştir.
Psikeart'ta Murat Önderman, bağımlılığı ikilik üzerinden yorumluyor:
Akademik teamülün dışına çıkarak, bu konudaki görüşümü ve incelemenin vardığı sonucu, yazının sonlarında değil, başında ifade edeceğim: tam bir bağımsızlık mümkün değildir biz insanlar için. Bu ne başkaları için yaşamaya yazgılı olduğumuz ne de aslında birer emir kulu olduğumuz anlamına gelir. İdealleştirilmiş ideallerin yani ideolojilerin çatışma alanıdır bağımlılık/bağımsızlık ikiliği. İkilik düşkünü modernitenin başlıca ikililerinden biridir. Bazen, bu ikiliyle hemen hemen aynı anlama gelecek şekilde, heteronomi/özerklik (otonomi) çifti de kullanılır veya özerklik bağımsızlığın, heteronomi bağımlılığın alanı içine alınır (ya da tersi). Liberal psikolojide bağımlılığın patolojik görülmesi, heteronomi çocukça veya ilkel görüldüğü içindir. Bağımlılık çok kez tersinden, olumsuz yoldan veya ne olmadığı belirtilerek ele alınır. Bağımlılık kendine yetememektir, kendi tercihlerini yapamamaktır, acizliktir veya başkasına muhtaç olmaktır.