Tünaydın. Yeryüzü Demokrasisi’nden gelen çağrıyı duydun mu?
Bugünün gündeminde uyurgezer hâlde uçurumun kenarına doğru yürüdüğümüz gerçeği var. Bu esnada elbette çevre ve iklim gelişmelerini çözüm odaklı bakışla ve türler arası eşitlik ilkesini benimseyerek aktaran Angst’ın yeni döneminde buluşmaya devam ediyoruz.
Bilimsel bulgular açıkça ifade ediyor: Çok da yeni bir haber sayılmaz—duymuşsunuzdur, 6. büyük kitlesel yok oluş evresindeyiz. Gezegendeki yaşam krizde. Ani bir iklim çöküşü dönemine giriyoruz. Kurtulmak ve hayatta kalabilmek için sosyal değişim şart. Buna karşılık “Ya isyan edeceğiz ya da yok olacağız,” diyenler var. Küresel bir acil durum mevcutken isyan etmek uygundur herhâlde, değil mi?
Alara Demirel'in kaleme aldığı Yaşam için sivil itaatsizlik: Yokoluş İsyanı başlıklı yazıyı okumak ve Angst'ın derlediği haberleri takip etmek için bugünkü sayıyı inceleyebilirsiniz.
İyi okumalar,
Angst ekibi
Angst
Her cuma 12.00’de, çevre ve iklim gelişmelerine türler arası eşitlik ilkesini benimseyerek gelişmeleri aktarıyoruz.
Yaşam için sivil itaatsizlik: Yokoluş İsyanı
6. kitlesel yok oluş, iklim çöküşü kapıda. “Yaşamak için isyan etmek gerekiyor,” diyenler var.

“Yokoluş İsyanı'nı ‘Yaşam için Satyagraha,’ olarak adlandırıyorum. Satyagraha, Gandhi için gerçeğin gücüne dayanarak iktidarla işbirliğini reddeden bir tutumdu.”
— Vandana Shiva
Gerçek şu: Dünya, eşi benzeri görülmemiş bir küresel acil durumla karşı karşıya. Bilim insanları iklim çöküşü dönemine girdiğimiz konusunda hemfikir. Yaşam, krizde içinde. Bizler, kitlesel bir yok oluşun ortasındayız. Kendi faaliyetlerimizin neden olduğu kitlesel bir yok oluşun parçasıyız.
Eğer iktidardakiler, hükümetler ve karar alıcılar bu durum için bir şey yapmıyorsa harekete nasıl geçebiliriz? Tarihte benzer durumlarda kamuoyu yaratmak, otoritenin adaletsizliğini veya haksızlığını ortaya koymak, değişim talep etmek veya toplumda sosyal veya politik bir soruna dikkat çekmek için kullanılan bir protesto şekli var: sivil itaatsizlik. Yokoluş İsyanı, hayatı tüketen sisteme meydan okuyor. Nasıl mı? Anahtar kelime aktivizm; öncelikli eylem iktidarla işbirliği kurmayı reddetmek. İsyan ederek.
Sivil itaatsizlik 101: Yokoluş İsyanı’na doğru
Sivil itaatsizliğin işe yarayıp yaramadığı konusunda incelenebilecek bir sürü vaka var. Bu eylemlerin sivil haklar yasasının çıkmasına katkı sağladığı gelişmeler de mevcut. Standart bir sosyal bilimler dersinde hatırlatılacak birkaç örnekten biri Mahatma Gandhi'nin Hindistan'ın bağımsızlığı için yaptığı Tuz Yürüyüşü ve ABD’deki Sivil Haklar Hareketi bağlamında Rosa Parks’ın bir beyaz yolcu için yerinden kalkmaması olabilir.
Sivil haklar için aktivizm: Toplumun vicdanında bir dönüşüm yaratmak ve adaletsiz düzenin sonunu getirmek için kullanılan yöntemler barışçıl yürüyüşler, oturma eylemleri, grevler, açlık grevleri, kitlesel gösteriler, yol kapatmalar, kamu binalarını işgal etme gibi eylemleri içerebiliyor. Extinction Rebellion (XR) da iklim değişikliği ve ekolojik krizlere dikkat çekmek ve acil eylemler talep etmek amacıyla 2018 yılında Birleşik Krallık’ta bu bakışa paralel bir şekilde kuruluyor.
Küresel bir harekete adım atılıyor ve bir bildiri yayınlamak, isyan etmek, Yeryüzü Gezegeni’nin çağrısını duymayı yinelemek, Yokoluş İsyanı’nın iskeletini oluşturuyor. Türkiye’de de 2018 yılında bir araya gelen hareketin mesajı karmaşık değil: “Ya isyan edeceğiz ya da yok olacağız.”
24 Nisan 2023, Londra
Fotoğraf: Loredana Sangiuliano, SOPA Images/LightRocket, Getty Images
İsyan etmenin ilke ve değerleri
Bu bir tatbikat değil. Gerçeğin ta kendisi. Sonuç belli, eğer isyan etmezsek yok olacağız. O hâlde gelecek nesillerin yaşayabileceği bir dünya yaratmak istiyorsak belli ilkeleri göz önünde bulundurarak harekete geçeceğiz. İsyan planlarken birkaç madde var:
- Yerel ihtiyaçları anlamak gerekiyor. Böylece iklim ve ekolojik krize karşı farkındalığı arttırmak, harekete geçmek ve kurduğumuz dayanışma ağları sayesinde krizin getirdiği ve getireceği felaketlere karşı birlikteliğin verdiği güçle mücadele edebiliriz.
- İyileştirici bir kültüre ihtiyaç var. Yıkımın ortasında sağlıklı, dayanıklı ve uyumlu bir kültür yaratma çağrısına odaklanabiliriz.
- Sisteme meydan okunuyor. Düzenin bir parçası olduğumuzu unutmadan hayatı tüketen ağlara karşı değişim için konfor alanlarımızdan çıkıp harekete geçiyoruz.
- Bu bir öğrenme süreci. Tercih edilen yöntem eylem, değerlendirme, öğrenme ve yine eylem döngüsü olarak ilerliyor. Diğer hareketlerden, farklı durumlardan ve kendi deneyimlerimizden öğreniyoruz.
- Herkes dâhil olabilmeli. Daha güvenli ve daha erişilebilir alanlar yaratmak için aktif çalışıyoruz.
- Güç hiyerarşilerinden uzak dur. Daha adil katılım için güç hiyerarşilerini kaldırıyoruz ve harekete geçmek isteyenlerle yatay örgütlenmeye dayalı bir şekilde bir araya geliyoruz.
- Aktivizm bir sopa aracı değil. Suçlama ve utandırma bir yöntem olarak görülmemeli. “Çalışmayan bir sistem içerisinde yaşıyoruz ancak bu tek başına kimsenin direk suçu değil.”
- Şiddetsizlik vurgusunu unutma. Şiddetsiz yol ve yöntemleri tercih ediyoruz.
- Özerk ve merkeziyetsiz bir yapı gerekli. Kolektif bir şekilde gücün ötesinde işleyebilecek yapıları kuruyoruz.
Fotoğraf: Tunahan Turhan
Bir kılavuzu var mı?: This is Not a Drill: an Extinction Rebellion Handbook
Endişeli vatandaşların kolektif çağrısı, hele de hareket küresele yayıldıysa bir kılavuza sığdırılamıyor elbette. Ancak gezegene yayılan Yokoluş İsyanı’nın talepleri 2019’da manifestolar bütünü olarak Penguin Books tarafından yayınlanıyor—böylece gençlik siyasetinin ve bireysel politika üretmenin bir parçası olmak mümkün hâle geliyor.
Aktivist Sam Knights, ekofeminist Vandana Shiva, Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu'nun parçası Adam Wagner gibi isimlerin kelimeleri yeni bir sosyal sözleşmenin motivasyonunu açıklıyor. İçinde olduğumuz ekolojik krizin sınıfsallığını, ırkçılıkla bağını, pozitivizm odaklılığını, kent yaşamını etkileyiş şeklini ve 2025’e kadar karbon emisyonlarını sıfırladığımız bir geleceğin olası bir galibiyeti üzerine düşünen kılavuz, Yokoluş İsyanı’nın ilkelerini içselleştirmek adına bir dizi düşünürü bir araya getiriyor.
Motivasyonların ortaklığı, dillerin üstencilikten uzak durarak, kapsayıcı ve bilimsel verilere odaklanırken içinde bulunduğumuz krizin anksiyetesini reddetmeyerek sağlanıyor. Momo Haque, Feeding the rebellion başlıklı yazısında 2019’daki bir eylemden izlenimlerini paylaşırken Gıda Koordinatörü şapkasını takıyor ve yemek kültürü özelinde hareketin nasıl bir konuma sahip olduğunu açıklıyor: “Birlikte yemek yemenin mutluluk seviyelerini yükselttiği ve sosyal bağları artırdığı kanıtlanmıştır.”
Bu isyan en ince detayına kadar düşünülüyor. Çünkü isyan, hemen alevini söndürebilecek kadar hızlı çözülebilecek bir tanesi değil. Maalesef.
Kaynak: yokolusisyani.org
Değişim için harekete geçmenin binbir şekli var. İklim aktivizminin ortak ilkesi yalnız olmadığını hatırlamaktan geçiyor. Yok oluşun ortasında yalnız değiliz, aynı gemide olmadığımızı unutmasak da hep beraber etkileneceğiz. O nedenle bu isyanda tek başına değilsin ve eğer kamuoyuna ulaşmak için kitle araçlarına sahip iktidarlar bir şey yapmayacaksa isyanı da hep birlikte ilan ediyoruz.
Unutmayın, bu bir tatbikat değil. Hakikatin ve şu anın ta kendisi. Yokoluş İsyanı, aktivizmin gücünü pusula alan bir sosyal değişim talebi. Küresel bir eylem planı. Yeryüzü Demokrasisi’nden gelen bir çağrı. “Bu, dünya vatandaşları olarak en yüce görevimiz.”
Türkiye'yi çevreleyen denizlerin sıcaklığı yükseliyor
Endüstriyel faaliyetler ve iklim değişikliğinin etkisiyle denizlerin yapıları değişiklik gösteriyor.

Anadolu Ajansı’na konuşan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklıklarının yükseldiğini ve Türkiye'yi çevreleyen denizlerin kendine has yapıları sebebiyle büyük varyasyonlar gösterdiğini ifade ediyor.
Güncel durum şöyle: Deniz suyu sıcaklıklarının 1963 yılından beri atmosferdeki ısınmayla eş zamanlı olarak artıyor. Yani atmosferdeki yaklaşık 1,1 derecelik ısınmaya, denizlerde yaklaşık 1 derecelik bir sıcaklık artışı eşlik ediyor. Aynı zamanda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporuna göre atmosferde 21. yüzyılın sonuna kadar denizlerde 4’le 7 derece arasında bir artış bekleniyor.
- Ne anlama geliyor?: “Bu, denizlerin bütün döngüleri alt üst olması demek, su seviyelerinin 2050'ye kadar yarım metreden fazla yükselmesi ve bütün kıyıları etkilemesi demek. Globaldeki denizlerde körfez akıntısı gibi akıntıların duracağı öngörülüyor, bu da bütün iklim sisteminin, bütün hava durumunun değişmesi demek.”
- Birkaç adım geriden: ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, son 39 yıldır Türkiye'yi çevreleyen denizlerin sıcaklık değerlerini ölçmeye devam ediyor.
- Türkiye’de durum: Akademisyen, dünya ortalamasına karşın Türkiye kıyılarının 2 derece seviyesini geçtiğinin altını çiziyor: “Türkiye'yi çevreleyen denizlerin kendilerine özgü yapıları dolayısıyla çok büyük farklılıklar gösterdiğini görüyoruz.”
Kaynak: ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü
- Karadeniz daha fazla etkileniyor: Denizlerin kendine özgü özelliklerin kayboluyor; soğuk ara tabaka ortadan yok olmuş durumda ve dipteki oksijensiz sular yüzeye yaklaştıkça bölge için tehlike artıyor. Doğu Karadeniz’de Tuna Nehri’nin soğutucu etkisi bulunmadığı için en ciddi sıcaklık artışı burada görülüyor.
- Artışın etkileri: 25 metrenin altında oksijenli canlı yaşamına uygun olmayan Marmara Denizi’nin durumu kirlilikten dolayı giderek kötüleşiyor. Biyoçeşitlilik kaybı var. Müsilaj oluşumunda riskler artıyor. Alg patlamaları yaşanıyor, suyun kalitesi düşüyor. Farklı girdap ve akıntı sistemleri zayıflıyor, bunun da ekosisteme ciddi etkileri oluyor.
- Ne yapılabilir?:
- Karbondioksit emisyonları sıfırlamak gerekiyor.
- Deniz avcılığı kademeli olarak durdurmak gerekiyor.
- Bitkisel proteinlere, alternatif protein kaynaklarına yönelmek gerekiyor.
- Tek kullanımlık plastikleri kullanmayı bırakmak gerekiyor.
- Endüstriden, tarımdan, şehir deşarjlarından kaynaklanan kirliliği hızla sıfırlamak gerekiyor.
Tokyo’da erken sıcak hava dalgası
Şehri etkisi altına alan sıcak hava, 2023 yazının “bunaltıcılık” seviyesi için bir öngörü sağlıyor.

Japonya Hava Durumu Derneği'ne göre, Tokyo'nun sıcaklıkları iki gün boyunca üst üste 30 dereceyi aştı. Japonya Meteoroloji Ajansı'na göre perşembe günü sıcaklık 33.7 dereceye kadar çıktı ve yetkililer, vatandaşların dışarı çıkarken dikkatli olmaları gerektiğini belirtti.
- Neden önemli?: Sıcak hava dalgasının daha önce mayıs ayının ortasına kadar kayıtlara geçtiği görünmüyor. Bu bir ilk.
- Tepkiler: Low De Wei ve Shoko Oda’nın Bloomberg’deki haberine göre sosyal medyada sıcaklıkla ilgili endişeleri dile getiren gönderiler arttı ve bazıları klimayı açmanın yüksek maliyetlerinden yakındı.
- Kıtada güncel durum: Asya'nın bazı bölgeleri rekor kıran sıcaklıklarla karşılaşıyor. Vietnam ve Laos'ta sıcaklıklar tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmış durumda; Çin’in bazı şehirlerinde bu yaz sıcaklıklar nedeniyle enerji kıtlığına hazırlık yapılıyor.
Kombo x Jam’s Space buluşmalarında kaçırılmaması gerekenler
Bağdat Caddesi’nde ortak bir yaşam alanı yaratan Vertical; özgün ve kolektif yapısıyla sürdürülebilirlik bilincine alan açmayı amaçlayan Jam’s Space ve müziği merkezine alan Kombo’yla güçlerini birleştirerek kapsamlı ve bir o kadar eğlenceli bir mekân sunuyor.
Jam’s Space ve Kombo’nun önümüzdeki günlerde kaçırmamanı tavsiye ettiğimiz buluşmalarını aşağıda senin için sıraladık:
- Underdog & Friends: Kerem Akdağ, Janbo | 20 Mayıs 21.00: “Barış, sevgi ve korsanlık” pankartı açan Underdog ekibiyle Kerem Akdağ ve Janbo bir cumartesi akşamından beklediğiniz tüm hareketi sunmaya hazır.
- Musiki FM Selectors: Ahu, Hünkar | 26 Mayıs 21.00: Dünyanın farklı sahnelerinden yolu geçen DJ ve söz yazarı Ahu ile yerel sahnenin pek sevdiğimiz bir diğer başarılı DJ’i Hünkar, setin başında selam vermeye hazırlar.
- Meşeli Sohbetler: Gürkan Gümüş, Teoman Hünal | 1 Haziran 21.00: Meşe tadında bir sohbete hazırsan viskiye dair ne var ne yok konuşmak üzere iki uzman isim Gürkan Gümüş ve Teoman Hünal’la bir randevuya davetlisin.
Dahası: “Daha başka neler var?” diye sormak istersen The Irish Spirit birlikteliğiyle hazırlanan buluşmalar arasında bugün 21.00’de Jolly Joker Pub Kanyon’da Gülinler ve yarın 22.00’de Aksi Cadde’de Ozan Algül seni bekliyor. Yarın için bir başka önerimizse 22.00’de The Wall’da Emre Nalbantoğlu ve Acil Servis’i sahnede yakalaman.
Jam’s Space ve Kombo’da neler olacağını takip etmek için burayı, The Irish Spirit buluşmalarını kaçırmamak için şurayı takip edebilirsin.
Kanada'da Orman Yangınları
Batı Kanada'dan yükselen alevler ülke ekonomisini de tehdit etmeye başlıyor.

Batı Kanada’da süregelen orman yangınları, binlerce insanı evinden ederek yaşam merkezlerini etkiliyordu. Şimdi petrol ve doğalgaz üretim merkezlerine de vuruyor. Bu, iki fosil yakıt da ülke ekonomisinin önemli bir parçası olduğu için tehlike arz ediyor.
- Petrol fiyatları yükseliyor: Alberta'nın merkezindeki Kaybob Duvernay bölgesinde petrol ve doğalgaz sahalarındaki tüm üretimin durduğu bilgisi veriliyor. Enerji danışmanlık firması Rystad Energy, alevlerin kuyulara ve boru hatlarına yaklaştığını ifade ediyor. Chevron ve Paramount Resources gibi büyük petrol sondaj firmaları da günde en az 240,000 varil petrol eşdeğerindeki üretimi durdurduklarını açıklıyor.
16 Mayıs 2023, Kaynak: Reuters
- Bir adım ileri: “Dünya fosil yakıtlardan uzaklaşıp sera gazı emisyon hedeflerimizi karşılamak zorunda. Aksi takdirde karşılaştığımız aşırı hava koşulları, orman yangınları ve benzeri olaylar hayatta kalmamızı engeller hâle gelecek.” — Ryan Ness, Kanada İklim Enstitüsü
Rüzgâr ve güneş enerjisi üretiminde Portekiz’den rekor
Avrupa enerji krizinden çıkıyor mu?

Temiz enerji alanına odaklanan düşünce kuruluşu Ember, Portekiz’in nisan ayında güneş ve rüzgâr enerjisiyle kullandığı elektriğin yarısından fazlasını ürettiğini ifade etti. Bu bir ilk.
- Güncel veriler: Kuraklık nedeniyle hidroelektrik alanında yaşanan düşüşe rağmen kuvvetli güneş enerjisi yerleştirmeleri, İspanya'dan elektrik ithalatı ve toplumun düşük talebi, fosil yakıtlarla üretilen enerjiyi %24'e kadar düşürdü.
- Bir adım geriden: Ülke, 2021 yılının Aralık ayında kırdığı %49’luk rekoru geçmiş oldu.
Sivil itaatsizlik. Sosyal değişim talebi. Yeryüzü Demokrasisi’nden gelen bir çağrı.
“Çok geç kalmadan aktivizmle harekete geçmek mümkün,” dediğimiz bir haftanın haberleri sıralanıyor—denizlerin sıcaklığı yükseliyor; erken sıcak hava dalgaları “zorlu” geçecek bir yaz mevsiminin habercisi oluyor; orman yangınları petrol fiyatlarının artmasıyla sonuçlanıyor. Bu esnada “güzel” gelişmeler de var: Portekiz, kullandığı elektriğin %51’i kadarını temiz enerji kaynaklarıyla üretiyor.
Bazen toplumsal çöküşe dur demek isteyenleri umutlandıracak gelişmeler de oluyor.
Her cuma 12.00'de buluşmak üzere,
Angst ekibi