14 Mayıs’a günler kala, Kocatepe Camisi’nde bir cuma çıkışı

Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
Kocatepe Ankara’nın önemli sembollerinden biri, ayrıca bugün şehrin en büyük cami. Öyle ki 2008’de dönemin belediye başkanı Melih Gökçek, Ankara’nın simgesi “Hitit güneşini" “at nalına" benzetmiş, şehrin Kocatepe Cami ve Atakule ile tasvir edilmesi gerektiğini söylemiş ve hakikaten o günlerde Ankara’nın amblemi değişmişti. Yeni amblem Kocatepe Camiydi, ardından 2010’da şehrin kaldırımlarında gülümseyen bir kedi belirecekti, yeni amblemdeki Ankara kedisi.
Ankara’da Cumhuriyet döneminde inşa edilen, TDV verilerine göre 20.000 kişilik cemaat kapasitesiyle başkentin en büyük cami olan Kocatepe’nin farklı sembolik anlamları da var.
Caminin tasarımını ilk olarak Ankara Eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve mimar Vedat Dalokay yapmış; ancak bu tasarım kimi kaynaklara göre “fazla modern” bulunmuş, kimi kaynaklara göre ise o dönem için yeni ve denenmemiş bir sistem önerdiğinden uygulanabilir bulunmamıştı. Neticede üçüncü kez proje yarışması yapıldı ve iki mimar, Hüsrev Tayla ile Fatih Birleşik Uluengin’in projesi birinci oldu. Ardından 1967’nin ekim ayında, tam da Miraç Kandili’nde Kocatepe’nin temeli atılsa da mali güçlükler sebebiyle işler zorlaştı. 81’de Diyanet Vakfı’na devredilen Kocatepe’nin inşaatı alışılmıştan biraz daha uzun sürdü; cami, yapımına niyet edilen 1962’den tam 15 yıl sonra, 1987’de dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından açıldı. Ne var ki bundan altı yıl sonra, Nisan 1993’te Kocatepe’de Cumhurbaşkanı Özal’ın cenaze namazı kılınacaktı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik dönemlerinden biri kabul edilen 14 Mayıs seçimlerine dokuz gün kala, bu sembolik mekânın, Kocatepe’de bir cuma çıkışının atmosferini merak ettik.
Caminin girişinin tam karşısında bugün AK Parti Ankara İl Başkanlığı binası var; sokaklar haliyle AK Parti bayraklarıyla dolu. Kimileri tarafından sıklıkla “Atatürk’ün Çankaya’sı” olarak anılan Çankaya’nın göbeğindeki Kocatepe Cami’nin önünde de farklı profiller dikkat çekiyor; lise çağındakiler, esnaf, alternatif bir tarza sahip muhtemel üniversiteliler, yaş almış ve daha muhafazakâr görünenler, örtülü ve örtüsüz her yaştan kadın…
Cemaat kalabalık, en üst katta kadınlara ayrılan bölümde oturanları başımla selamlayarak (ve gülümsemeyle karşılık alarak) içeri giriyor, etrafı izlemeye, imamı dinlemeye başlıyorum.
Kocatepe Cami imamı çevre sorunlarından, iklim krizinden söz ediyor; “İsrafı önlemeliyiz” diyor, “çevremize duyarlı olmalı, ihtiyacımız kadar tüketmeliyiz”. Ardından “Allah devletimizi, milletimizi kötülüklerden, afetlerden korusun; birliğimizi, bütünlüğümüzü bozmasın" diyerek bitiriyor sözlerini. Bu iç görülü vaazın ardından namaz başlıyor; sonrasında kalabalık dağılırken caminin dışında birkaç kişiyle sohbet etme olanağı buluyorum. Şanslıyım ki ne televizyonda ne de Twitter’da sık rastlamadığımız türden fikirlerle karşılaşıyorum.
Bir emekli: “7 bin 500 lira maaş alıyorum, doğalgazı bedava yapsa ne olur, yapmasa ne olur?”
İlk kez oy kullanacak, 18’lerindeki iki genç, bir orta yaşlı emekli ve biri başörtülü, diğeri örtüsüz iki genç kadın sorularımı yanıtlıyor… Hepsinin ortak şikâyeti, ekonomi bu haldeyken yapılan seçim masrafları. 61 yaşındaki emekli Mustafa Bey, “Şu masrafları yapacak halde miyiz, yarın hepsi çöp olacak, dünyanın neresinde böyle bir sistem var?” diye soruyor. Kendini “koyu bir Atatürk taraftarı” olarak tarif eden Mustafa Bey, mutfakta yangından da öte, “dehşet bir şey” olduğundan dem vuruyor. “Doğalgazı bedava yapmış, yapsa ne olur yapmasa ne olur? Ben 7 bin 500 lira emekli maaşı alıyorum, onlar koltuk derdinde. Beni düşünen mi var?" ifadelerini kullanıyor. HDP desteği içine sinmese de Kılıçdaroğlu’na oy vermek niyetinde. Atatürk CHP’sinden vazgeçmeyeceğini vurguluyor üstüne basa basa.
İlk kez oy kullanacak bir öğrenci: “Sinan Oğan’ın bu seçimde bir şansı olmasa da gelecek vadediyor”
Üniversiteye hazırlanan bir gençle, Emre ve ismini paylaşmak istemeyen arkadaşıyla konuşmaya başlıyoruz bu kez. Emre umutlu hissettiğini söylüyor, “Şu anki durum çok kötü, düzelmesi gereken şeyler var ve düzelecek.” diyor. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’yla ilgili hislerini sorduğumda beni düzeltiyor; “Sadece iki aday yok ki, ben Sinan Oğan’ı çok başarılı buluyorum." diyor. Bu seçimde Muharrem İnce ve Oğan’ın çok bir şansı olmadığını bildiğini, ama Oğan’ın gelecek için umut vadettiğini söylüyor. İlk turda oyunu Sinan Oğan’a vereceğini, seçimin ikinci tura kalması halinde ise Erdoğan’ın karşısında kim olursa ona gideceğini anlatıyor.
İlk kez oy kullanacak bir başka öğrenci: “Bu zamanda Alevilik-Sünnilik konuşmak anlamsız, ben bu kitaba neden 170 lira verdim, önce onu konuşalım”
Caminin dışındaki alanda sohbet ettiğimiz bir diğer genç, üniversiteye hazırlanan Yusuf Ali, önünde bulunduğumuz alan itibarıyla biraz kapalı konuşacağını söyleyerek başlıyor söze. “Bir laf var ya” diyor, “Bu seçim cennetin kapılarını açmaz ama cehennemin kapılarını kapatabilir.” Sonra sesini iyice alçaltıyor, bir saltanat rejimi olduğunu söylüyor, Türkiye’ye bir yenilik gerektiğini söylüyor. O da kendini Sinan Oğan’a yakın hissediyor, milliyetçiliğin, ideolojinin dışında gençler olarak liyakat istediklerinden söz ediyor. “Mevzular Açık Mikrofon” programını izlemiş, Oğan’ın en muhalif görüş karşısında dahi birleştirici bir dil benimsediğini savunuyor.
Bugün cebindeki 200 liranın 30 lirasıyla döner yemiş, kalan 170 lirayla soru bankası almış. Sesini biraz daha kısarak “Elhamdülillah” durumlarının yerinde olduğundan; ama depremzedelerin ve darda olanların yerinde olmak istemeyeceğinden bahsediyor. Ona göre bu seçim en çok depremzedeler ve alt gelir grubu için kritik. Altılı Masa’dan Ali Babacan’ı makul, Akşener’i biraz uyumsuz buluyor. “Soğan bir yiyecek, TOGG bir araba, böyle bir karşılaştırma olabilir mi?” diye soruyor. Kılıçdaroğlu’nun Alevilik meselesine hiç takılmıyor, Alevilik Anadolu’ya aittir derken 21. yy.’da bu konuda konuşmayı anlamlı bulmuyor. Önceliği belli, “Ben bugün bu kitaba neden 170 lira verdim, önce ona cevap versinler.” diyor.
Genç bir kadın: “TOGG çabasını takdir ediyorum, ama önce karnımızı doyurmamız lazım”
Caminin önündeki bankta küçük oğlu ve arkadaşıyla birlikte oturan 36 yaşındaki genç kadına yöneliyorum bu kez. Başörtülü bir devlet memuru Elif Hanım. Tıpkı ilk sohbetteki gibi o da seçim için yapılan masraflarını çok lüzumsuz bulduğunu dile getiriyor. Asılı AK Parti bayraklarını göstererek “Bunlar mı fikrimi değiştirecek?” diye soruyor, “Üstelik ekonomi bu haldeyken… Deterjan mı satın alıyoruz?” Mitinglerle falan da ilgilenmediğini anlatıyor Elif Hanım, ekonominin içinde bulunduğu durumdan çok şikayetçi. Çocuğu için bir gelecek görmek istediğini, onun için güvenli bir ortam arzuladığını söylüyor, çocuğunu tam gün kreşe göndermek isterken bunu yapamadığını, yarım gün gönderebildiğini ifade ediyor.
Elif Hanım Türkiye’de artan mülteci sayısından da şikayetçi, demografik yapının değişmesinden ve 20 yıl sonra tüm bu değişimin yeni sorunlar ortaya çıkarmasından endişe ediyor. “Bizde mazluma sahip çıkmak, komşu açken tok yatmamak esastır; ancak ihtiyaç sahibi olanlar kadar olmayanlar da burada” diyor. “Savaştan kaçan kadını, çocuğu anlarım ama ne olduğunu bilmediğimiz bir sürü adam ülkemize neden giriş yapıyor?” diye soruyor. Ekonominin bir serumla düzelecek bir hastalık olmadığı benzetmesini yapıyor.
Değişimden yana; Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye oy vereceğini söylüyor. Aleviliğin, Sünniliğin tartışma konusu olmadığını savunuyor, “Türkiye’yi Müslüman olmayan bir lider dahi yönetebilir; özel hayatı da beni ilgilendirmiyor.” diyor, “O onun özel hayatı. Benim için olan mühim olan yaptığı iş, mühim olan dürüst çalışması.” İkinci tur ihtimalinin sıkıntı yaratabileceğinden ve güvenlik açığından endişe ediyor. Soğan-TOGG tartışmasını doğru bulmuyor; “TOGG çabasını takdir etmek lazım, ama önce karnımızı doyurmamız gerekiyor.”
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
İLGİLİ BAŞLIKLAR
mimar
Gizem Sevinç Selvi
Kocatepe
Ankara
Melih Gökçek
Atakule
Cami
Vedat Dalokay
Fatih Birleşik
cami
Turgut Özal
Türkiye
Çankaya
NEREDE YAYIMLANDI?
Kocatepe Cami cemaatiyle seçim sohbeti, seçimin küresel siyasetteki yeri, Maltepe mitingi izlenimleri, provokasyon destekçileri
10 May 2023

YAZARLAR

Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
İLGİLİ OKUMALAR