19. Yüzyıl Sonlarında ve 20. Yüzyılın Başlarında Halep’te İktisadi Temelli Toplumsal Hareketlilikler: Açlık, Yoksulluk, Şiddet

Yazı: Hamza Erdem
19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem iktisadi hem de siyasi olarak değişim yaşadığı bir yüzyıl olmuştur. Bu değişimde tetikleyici bir unsur olarak Avrupa kapitalizminin etkisi oldukça büyüktür. Osmanlı’nın Avrupa ile entegre olmaya başlamasının ardından iktisadi ve siyasi kurumlar, klasik sistemin dışına çıkmış ve İmparatorluk’ta yeni rüzgârlar esmeye başlamıştır. 1820’lerden itibaren artmaya başlayan Avrupa sermayesinin yoğunluğu, merkezi devlet ve toplum üzerinde etkili olmuştur. Sermayenin yoğunlaşması ve tahakkümü, aynı zamanda merkezi devletin, toplumsal yapılar üzerindeki etkisini azaltmış ve Osmanlı toplumunda ilişkiler değişmiştir.(1) Özellikle İngiliz Ticaret Antlaşması (1838) ve Tanzimat Fermanı (1839), Osmanlı İmparatorluğu’nun kapitalizmle doğrudan ilişki kurduğu iki önemli olaydır. Baltalimanı Antlaşması olarak da bilinen İngiliz Ticaret Antlaşması, Osmanlı sanayisinin gelişimine engel olduğu düşüncesine yol açmıştır.(2) Avrupa ile bütünleşmenin bir sonucu olarak görebileceğimiz Tanzimat Fermanı da, İmparatorluk’ta liberal iktisadi süreçlerin sürdürülebilmesi için hazırlanmış hukuki bir metindir. Dolayısıyla gerçekleşen bu iki önemli olay Osmanlı iktisadi hayatında ve toplumunda dönüşümlere yol açmıştır. Tanzimat Fermanı’nın gayrimüslim kesime sağladığı avantajlardan rahatsız olan Müslümanlar, ticaret antlaşması karşısında rekabet edemeyen zanaatkârlar ve Avrupa şirketleri altında çalışan işçiler,(3) tepkilerini çeşitli yollarla dile getirmişlerdir. Bu bağlamda Osmanlı’nın kapitalizmle tanışması ve Avrupa sermayesinin İmparatorluk üzerindeki etkisi, toplumsal olaylar incelendiğinde daha iyi anlaşılmaktadır.
Yukarıda bahsedilen bu gelişmeler doğrultusunda İmparatorluk’un mali ve iktisadi yapısı ağırlaşmaya başlamış ve bu yapının toplumsal kesimler üzerindeki tezahürü tepkilerle sonuçlanmıştır. Mali durumun ağırlaşmasından kaynaklı artan vergiler, iktisadi krizler ve fiyatların yükselmesi sonucunda halk, mevcut duruma karşı kayıtsız kalmamıştır. Bu tepkilerin bazıları da Halep’te gerçeklemiştir. Halep’te yaşayan insanlar, yoksulluk ve açlıkla mücadele etmiş; şikâyetlerini ilgili yerlere aktarmışlardır. Bu çalışmada ise Halep’te yaşanan bu şikâyetlerin hangi düzeyde olduğu, halkın mevcut durum karşısında nasıl bir tavır aldığı; bu tavrın hangi aşamada şiddete dönüştüğü incelenecektir. Gerçekleşen tepkiler, resmi arşiv belgelerine dayandırılarak, Halep’te yaşanan iktisadi temelli toplumsal olaylar ifade edilecektir. Merkezden uzak bir taşra kentinin iktisadi açıdan önemi vurgulanacak ve bu iktisadi durumun toplumsal sonuçları belirtilecektir.
Halep’te İpek Kozalarından İpek Çıkaran Genç İşçiler, 1899
Oppenheim, Max Freiherr von., İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, II. Abdülhamid Han Fotoğraf Albümleri
Osmanlı İmparatorluğu için Halep, dünya ekonomisiyle bütünleşme açısından oldukça önemliydi. Küresel ekonomiyle bütünleşme bağlamında Beyrut’tan hemen sonra gelen Halep, hinterlant açısından belirli bir gelişmişliğe sahipti. Dolayısıyla Osmanlı, Tanzimat Fermanı sonrası Halep üzerinde merkezileşme hamlelerini arttırmıştır.(4) Halep, 19. yüzyılda İmparatorluk için hem sınai merkezlerin ve atölyelerin bulunduğu hem de ticari faaliyetlerin yoğun olarak yaşandığı bir yer olmuştur. Yüzyılın ilk yarısında aşiretler ve beylerin savaşlarına maruz kalan Halep, ikinci yarısında, özellikle de Tanzimat sonrası iktisadi gelişmelerin yaşandığı bir yer haline gelse de bu iktisadi gelişme toplumun her kesiminde aynı etkiyi yaratmamıştır. Tanzimat sonrası Hristiyanlara verilen haklardan rahatsız olan Müslüman halk, aynı zamanda yüksek fiyatlardan etkilenmiş ve geleneksel zanaatların önemini yitirmesinden dolayı işlerini kaybetmişlerdir.(5) Bu geleneksel zanaatların çoğunluğu tekstil üretim merkezleriydi. Halep’in en önemli sanayi sektörü tekstil olmuş ve hem dış ticarette hem de iç ticarette faaliyet göstermiştir. Avrupa sermayesinin yayılımı sonucunda Halep’teki tekstil üretim merkezleri de etkilenmiştir. Osmanlı’nın sanayileşememe sebebini bu duruma bağlayan birçok iktisat tarihçisinin aksine Quataert, 1860’larda Avrupa rekabetinin etkisiyle sektörün çok büyük bir yıkım yaşadığını ifade etse de Halep’teki üretim merkezlerinin Urfa, Diyarbakır, Musul ve Bağdat gibi kentlerde pazarlarını koruduğunu belirtmiştir. Hatta Mısır, Irak, İstanbul ve İzmir gibi kentler de Halep’in çeşitli kumaşlarına rağbet göstermiştir.(6) Halep’te tekstil merkezleri çeşitli dış koşullardan etkilense bile 20. yüzyılın başına kadar gelişmeye devam etmiştir. 1830-1914 arası tekstil ihracatı artmış ve bazı üretim merkezlerinde grevler olmasına rağmen üretim sürekli devam etmiştir. 1903 ve 1904’te Halep’te dokumacılar ve boyacılar grev yapıp ücretlerini yüzde yirmi oranında arttırmışlardır. Bu grev sonucunda işçi ücretlerinin artması işverenin kârlı gördüğü bir sektörden çekilmemesi ve bu gibi olaylara taviz vermesi piyasa şartlarının iyi olduğunu düşündürmüştür.(7) Hatta 1911 yılında, Halep’te halıcılık, dikişcilik ve el işleri üzerine “Halep Sanayi-i Bedeviye Şirketi” adlı bir şirketin Mansur Efendi tarafından kurulması için ruhsat verilmiştir.(8)
Antakya-Çarşı. houshamadyan.com, Portrait d’Arménie par un abbé normand Gabriel Bretocq (1918-1922): De la Cilicie à la principauté d’Antioche, Somogy - Editions d'Art, 2007, Paris
Halep Kalesi civarında Cuma Pazarı, 1899. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, II. Abdülhamid Han Fotoğraf Albümleri
Halep Tahtırevanı, 1899
İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi,
II. Abdülhamid Han Fotoğraf Albümleri
Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa kapitalizmiyle tanışması sonucunda toplumsal kesimler de bu durumdan etkilenmiş ve toplumda genel olarak bir eşitsizlik meydana gelmiştir. Bruce Masters, bu eşitsizliği, kazananlar ve kaybedenler olarak tarif etmiş ve kazanan kesimin Hristiyan ve Müslüman olmak üzere ayan ailelerden veya tüccarlardan oluştuğunu belirtmiştir. Avrupa mallarının limanlardan iç kısımlara dağıtılması konusunda tüccarlar büyük bir görev görmüş ve zenginleşmişlerdir. Kaybedenleri ise yerel tarımsal ürünlerini Avrupa’ya ihraç eden, Avrupa malları karşısında rekabet edemeyen, fiyat artışlarına direnemeyen ve geleneksel iş yöntemlerini kaybeden işçiler, köylüler ve çiftçiler oluşturmuştur.(9) Hem İmparatorluk’un iç faktörlerden dolayı yaşadığı iktisadi sorunlar, hem de Avrupa sermayesinin tahakkümü, toplumsal kesimlerde farklı tepkilere sebep olmuştur. Örneğin Halep’te Reji İdaresi’nin kurulmasıyla birlikte, Reji ile çiftçiler ve tüccarlar arasında sorunlar yaşanmıştır. Halep Reji İdaresi’nin uyguladığı zorlayıcı tedbirler ve politikalar sonucunda birçok çiftçi ziraat işini bırakmak zorunda kalmış ve kötü duruma düştükleri anlaşılmıştır.(10) Rejinin baskıları sonucu, çiftçiler fakirleşmiş ve kaçakçılık gibi mücadele yöntemleri geliştirmişlerdir. Kaçakçılık faaliyetlerinin de artması sonucu Reji idaresi tütün üretimini sınırlandırmış ve ruhsat sorunu ortaya çıkmıştır.(11) Ruhsat sorunu yüzünden Reji ile çiftçiler arasında şiddet olayları da yaşanmıştır. Ruhsatsız tütünlerin sökülmesi için Reji memurları bazı çiftçilere baskı yapmış ve tütünlerin sökülmesi için olay yerine askerler çağırılmıştır. Olay sonucunda erkek, kadın ve çocuklardan oluşan çiftçilerden yüz bir kişi öldürülmüştür.(12) Reji İdaresi ile tütün tüccarları arasında da sorunlar yaşanmıştır. 1909 yılında, Halepli tütün tüccarları Reji’nin satış fiyat politikasına karşı dükkân kapama eylemi yapmıştır. Dükkânlarını kapatan tütün tüccarları, diğer tüccarların da eyleme katılarak ittifak halinde olunmasını istemişler ve diğer dükkânların da kapatılması için baskı uygulamışlardır.(13) Halep’te yaşanan bu iktisadi ve toplumsal krizlerde, İmparatorluk’un iktisadi, mali koşulları ve Avrupa sermayesi etkili olmuştur. Yaşanan mali bunalımlar, savaşlar, kıtlıklar ve yabancı şirketlerin baskısı sonucu Halep ahalisi tepkisiz kalmamıştır. Bu tepkiler belirli bir kitlesel toplumsal harekete dönüşmese de tabandan sesler daima yükselmiştir.
Halep Kalesi’ne şehirden bakış 1900-1920. U.S Library of Congress
Halep için yüzyılın sonları zorlu geçmiştir. 1873 buhranı, 1873-75 Anadolu kıtlığı, 1878-79 kışının zorluğu, kuraklıklar ve Osmanlı-Rus Savaşı’nın mali etkileri gibi sebepler yiyecek kıtlığı yaratmış ve fi-yatların da yükselmesine yol açmıştır. Dolayısıyla kentin fakirleri, geçmişte olduğu gibi isyan etmiş ve dükkânları yağmalamıştır.(14) Kıtlıklar ve kuraklıklar Halep’te belirli aralıklarla meydana gelmiş ve neredeyse 1910’lara kadar kıtlık ve kuraklık olayları yaşanmıştır. 1879 yılında kuraklıktan dolayı kıtlık hüküm sürmüş ve Halep’te zahire bulmakta güçlük çekilmiştir. Bu durum üzerine Halep’te zahire ve hububatın ihracatı geçici olmak üzere yasaklanmış, konsolosluklara ve gümrük idarelerine yasak tebliğ edilmiştir.(15) 1887 yılında da aynı durumu yaşayan Halep, gıda konusunda zor duruma düşmüştür. Valilik aracılığıyla kentin fakirleri için Maliye Nezareti’nden yardım istenmiş ve kırk bin şinik yemeklik zahire yollanması talep edilmiştir. Ahalinin ihtiyacının artmasından başka bir sıkıntının olmadığını belirten Maliye Nezareti, şimdilik yirmi bin şinik buğdayın borç olarak verileceğini bildirmiştir.(16) Halep’in mali durumuna ilişkin verilerde gelirlerin düşük ve durağan olduğu belirtilmiştir. İdari taksimat düzenlemeleri, kuraklıklar, kıtlıklar ve 1895-96 Ermeni isyanları gibi olaylar neticesinde mali hacim düşük kalmıştır.(17)
1890’ların sonunda kentte tepkiler artmaya başlamıştır. Fiyatlarda yaşanan hareketlilik, hayat pahalılığı insanların tepkilerine sebep olmuştur. Halep’te ve İskenderun’da gıda fiyatlarının artması üzerinde birçok kadın hükümet dairesine gelmiş ve fiyatların yüksek olmasından dolayı sıkıntı çektiklerini belirtmişlerdir. Fiyatların birden bire on beş-yirmi kuruş arttığını belirten valilik aynı zamanda bu artışın nedeninin bilinmediğini de belirtmiştir. Bu durum üzerine tekrar ihracat yasağı getirilmiş ve yeni mahsuller çıkana kadar yasağın devamına karar verilmiştir.(18) Fiyatların yüksek olmasından dolayı tepkiler farklı şekillerde de cereyan etmiştir. Örneğin Antakya kazasında birçok kadın ve çocuk Antakya Fransız Konsolosu’nun un fabrikasını ve fırınlarını yağmalamıştır. Kadınlar ve çocuklar, fabrikayı yağmaladıktan yarım saat sonra çarşı merkezinde fabrikaya ait fırınları da yağmalamış ve daha sonra asker olaya müdahale etmiştir. Yaklaşık kırk kişi yakalanmış ve adliyeye teslim edilmiştir. Olaydan sonra Fransız Konsolosu Mösyö Böton’a 11500 kuruş tazminat ödenmiştir.(19)
19. yüzyılın ortalarından 20. Yüzyılın başlarına kadar olan sürede Halep’te ekmek ve buğday fiyatları önemli ölçüde artmıştır. 1845’te bir ekmeğin fiyatı 0,6 kuruş iken 1879’da 2,5 kat artarak 1,5 kuruşa yükselmiştir. Aynı zamanda buğdayın fiyatı da 1845’te 20 kuruş iken 1908 yılında 80 kuruşa çıkmıştır.(20) Fiyatların yüksek olmasından dolayı bazen gösteriler de düzenlenmiştir. Hububat fiyatlarının yükselmesi sonucunda Halep’te yoksullar, fırınların önünde pro testo yürüyüşleri yapmış ve bazı esnaf da bu sebeple dükkânlarını kapatmıştır. Çok geçmeden olay yerine jandarma gelmiş ve kalabalığı dağıtmıştır. Bu gösteri sonrası önceki seneden kalan ihtiyat ürünleri değirmencilere ve ihtiyacı olanlara dağıtılmıştır.(21) Bir, iki hafta sonra ise ekmek zammı yüzünden Müslüman ahali vali aleyhinde gösteri düzenlemiş ve gösteride vali hakkında hakarete varan sözler sarf edilmiştir. Gösteriden sonra ise erzak tedariki amacıyla dükkânlara saldırmışlardır. Saldırı esnasında asker müdahale etmiş ve merkeze bu karışıklığın tekrar çıkabileceği bildirilmiştir.(22)
Halepli yoksul bir Yahudi ailesi 1900-1920. U.S Library of Congress
Tepkilerin seviyesi şiddetlenmeye başlamış ve gösteriler artık barışçıl bir şekilde ilerlememiştir. 1870’lerden sonra ağırlaşan iktisadi koşullar halkın şiddetli bir şekilde tepki vermesine yol açmış ve bu tepkiler 20. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. 1907 ve 1910’da tepkiler tekrardan şiddet boyutuna ulaşmıştır. 1907’de ekmek ve zahire fiyatlarının artmasıyla kent ahalisi gösteri düzenlemiş ve buğday dükkânlarını yağmalamıştır. Aynı zamanda kadınlar ve çocuklar, mahallelerindeki hanlardan zahire aldıkları sırada han önünden geçen devriyelere taş atıp saldırmışlardır. Şiddetlenen olaylar neticesinde ihracat yasağı meselesi merkezi idare tarafından tartışılmıştır. İhracatın, memleket için çok önemli olduğunun dile getirilmesine rağmen ürünlerin iaşesi ve fiyatların yükselmemesi ve halkın zor duruma düşmemesi için ihracat yasağının tartışılması gerekliliği dönemin serkâtibi tarafından merkezi idareye bildirilmiştir.(23) 1910 yılında Urfa’da ise kıtlıktan dolayı kadın ve çocukların fırınları yağmaladığına dair gazetede bir haber çıkmıştır. Dâhiliye Nezareti ise bu haberin tahkiki için Halep vilayetine yazı yazmıştır. Halep vilayeti ise durumun gazetede ifade edildiği gibi büyük bir olay olmadığını ve abartıldığını dile getirse de zahire fiyatlarında karaborsa için mücadele edildiğini bildirmiştir.(24)
Halep Kalesi’nden şehre bakış, 1900-1920. U.S Library of Congress
Sonuç Yerine
19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar süren iktisadi zorluklar, halkın belirli tepkileriyle sonuçlanmıştır. Genel olarak fiyatların yüksekliğinden ve kıtlıktan şikâyetçi olan halk, tepkilerini şiddete varıncaya kadar devam ettirmiştir. Vilayet merkezinde veya kazalarında meydana gelen bu olaylar, Halep’te iktisadi durumun oldukça kötü bir durumda olduğunu göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu olumsuz koşullara ek olarak bölgede yaşanan iktisadi ve sosyal sorunlar Halep vilayetini de etkilemiştir. Avrupa sermayesinin etkisi ve iktisadi faaliyetlerin genişlemesi toplumsal kesimler üzerinde farklı şekilde cereyan etmiştir. Toplumsal eşitsizliği doğuran bu etkenler neticesinde gerilimler ortaya çıkmış ve toplum bir anlamda kriminalize olmuştur. Halk, açlıkla mücadele ederken, içinde bulundukları zor şartlara karşı tepkilerini göstermişlerdir. Bu bağlamda da Osmanlı toplumunun pasif bir karakterde olmadığı hatta belirli bir dinamiğe sahip olduğu anlaşılmaktadır. Yaşanan olaylarda kadın ve çocukların da yer alması diğer dikkat çeken bir unsurdur. Geçim sıkıntısı ve yoksullukla mücadele eden halk içinde, kadın ve çocukların da birer özne olarak konumlanması, olaylara toplumsal cinsiyet perspektifinden de bakılabileceğini göstermektedir.
Yazının dipnotlarına buradan ulaşabilirsiniz.
İlgili Başlıklar
gayrimüslim
kapitalizm
Osmanlı İmparatorluğu
Avrupa
İngiliz Ticaret Antlaşması
Tanzimat Fermanı
Baltalimanı Antlaşması
Halep
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

Avrupa Resminde “Tatlı” Lezzetler
Yayın & Yazar

Toplumsal Tarih
Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.