5 Ocak 1922 Adana’nın İlk Kurtuluş Günü Kutlamaları

Yazı: M. Fatih Sansar, Ahmet Karataş
Sahipsiz Yurt Çukurova
I. Dünya Savaşı’ndan mağlup ve bitkin bir halde çekilmek zorunda kalan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkesi’yle derin bir nefes aldığını düşünüyordu. Fakat Mondros Ateşkesi sonrası oluşan iyimser tablonun, hiç de öyle olmadığı kısa sürede anlaşılmıştı. Bu günlerde Adana’da bulunan Yıldırım Orduları Grup Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ve Fransızların işgal niyetlerini görmüş, gerekli tedbirleri almaya, Adana halkını uyarmaya çalışıyordu. İngilizler, Osmanlı Hükümeti’ne verdikleri resmi nota ile Adana ve havalisinde bulunan orduların Ulukışla’ya kadar çekilmelerini, silahlarının teslim edilmesini ve orduların dağıtılmasını istediler. Bu günlerde 7. Ordu lağvedildiği gibi, Mustafa Kemal Paşa’nın grup komutanlığı kaldırılarak, kendisi İstanbul’a çağrıldı. 26 Aralık 1918 tarihi itibarıyla II. Ordu birlikleri Pozantı’ya kadar çekilerek, Çukurova Bölgesini tamamen boşaltmış oldular.
Çukurova’daki askerî birlikler dağıtıldıktan sonra, işgal için müsait bir ortam hazırlanmış oldu. İngiltere ve Fransa’nın Çukurova’yı işgali, iki liman şehrinden İskenderun ve Mersin’den başladı. İskenderun işgal edildikten sonra, Belen, Payas ve Dörtyol civarı işgal edilerek demiryolu hattı ele geçirildi. Fransızların silahlandırarak kendi asker üniformalarını giydirdiği Ermeni gönüllülerden oluşan işgal güçlerinin baskı ve zulümleri daha ilk saatlerde başlamıştı. Nitekim çok geçmeden Dörtyol Özerli Köyü’nden Kara Mehmet ilk kurşunu atarak şanlı bir mücadelenin fi-tilini ateşledi. Diğer liman şehri olan Mersin, 17 Aralık sabahı İngiliz ve Hint sömürge askerleri tarafından işgal edilmeye başlandı. 1 Ocak’ta ise Fransız işgal birlikleri Mersin Limanı’na çıkmaya başladılar.
Fransız işgal güçlerinin komutanı General Goro Adana tren garında. ATÜ; Çukurova Kent Kitaplığı ve Arşivi
Mersin’den hareket eden bir Fransız birliği, Yarbay Romieu komutasında 19 Aralık’ta Tarsus’u, 21 Aralık’ta ise Adana’yı işgal ettiler. 15 Şubat 1919’da ise İngiliz işgal güçleri Adana’ya gelerek Fransızlara katıldı. Mersin, Adana, Tarsus ve tüm Çukurova bu şekilde işgal edilirken, halk canının derdine düşmüş sığınacak bir kapı arıyordu. Kaderine terkedilmiş Çukurovalılar, işgal güçlerinin ve Ermeni milislerin aşağılamalarına, baskı ve zulümlerine katlanmaktansa iç bölgelere veya Toros dağlarına göç etmeye (kaçkaç) başladılar.
Çukurova bölgesine genel vali (Administrateur) olarak Albay Brémond tayin edildi. Albay Brémond’un ilk icraatlarından biri, Adana’da Türk bayrağını yasaklamak oldu. Resmî dairelere Fransız bayrakları çekilmeye başlandı. Görevi başındaki Türk memurlar keyfi olarak işten çıkarıldı ve yerlerine istedikleri tayinler yapıldı. Keyfi tutuklamalar, aşağılamalar, işkence ve her türlü sindirme yöntemleri uygulanmaya başlandı. Fransızlar, Çukurova’da kalıcı olabilmek için başka yerlerden getirdikleri Ermenileri iskân ederek nüfus dengelerini değiştirmeye çalışmış, yaklaşık 120 bin Ermeni bu günlerde Adana ve çevresine yerleştirilmiştir. Ayrıca Fransız işgal güçlerinin yarısı “Ermeni İntikam Alayı”ndan oluşuyordu.
Adana’nın, Çukurova’nın bu işgal ve esarete tahammülü elbette olamazdı. Adanalılar, işgalin ilk günlerinden itibaren kurtuluş çareleri aramaya başlamış, bir taraftan cemiyetler kurarken, diğer taraftan Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’ta hazırlıklarını yaptığı kongreye katılmışlardır. Yine aynı günlerde Yeni Adana gazetesi ilk sayılarını çıkarmaya başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın emir ve direktifleri ile Adana ve çevresinde ilk teşkilatlar kurulmaya, Mersin’den Osmaniye-Dörtyol civarına kadar uzanan geniş sahada Kuva-i Milliye birlikleri oluşturulmaya başlanmıştı. Böylece “mübarek bir kükreyiş, mukaddes bir isyan infilak etti”.
Ankara İtilafnamesi ve Adana’nın Tahliyesi
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın, 1921 yazında Sakarya kıyısında kazandığı zafer, sadece Yunan ordusunun geri çekilmesini değil, tüm ülkenin ve dolayısıyla Adana’nın kurtuluş yolunu açmıştır. Güney Anadolu’nun Milli Kuvvetleri de Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu mukaddes zaferine, Urfa’yı, Maraş’ı, Kozan’ı, Kadirli’yi, Pozantı’yı işgalden kurtararak destek olmuşlardı. Toros dağlarına sırtını dayayan Çukurovalılar, Fransız işgaline karşı topyekûn mü cadele veriyor, esaret altında kalmaktansa ölmeyi tercih ediyordu. Çukurova’nın bu destansı mücadelesi Fransızları endişeye düşürmüş, Sakarya zaferi ise Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu göstermişti. Fransa artık Çukurova’da kalamayacağını görüyor, Ankara ile bir anlaşma yaparak işgal ettiği yerleri tahliye etmeyi düşünüyordu. Nihayet Türkiye ile Fransa genel konularda anlaştılar ve 20 Ekim 1921’de Ankara İtilafnamesi imzalandı. Antlaşmaya göre, Fransa iki ay içerisinde belirlenen sınırın güney tarafına çekilecek ve çekildiği toprakları TBMM yönetimine devredecekti. Seçilecek bir karma komisyon, sınırın tespiti ve iki ay içinde Adana ve çevresinin tahliyesi işlemlerini yürütecekti.
Antlaşmanın imzalanmasından sonra, Güney Anadolu’daki askeri birlikler yeniden düzenlenerek “Adana Havalisi Komutanlığı” oluşturuldu. Adana Havalisi Kumandanlığına tayin edilen Muhittin Paşa (Akyüz) ve beraberindeki heyet Ankara’dan hareketle, 16 Kasım 1921’de Pozantı’ya geldiler. Heyet içerisinde bulunan Dâhiliye Müsteşarı Hamit Bey, Çukurova’nın teslimi sürecinde idarî konularda görevliydi. Ankara Antlaşması’na göre oluşturulan “Karma Komisyon”, Fransa’nın Adana, Mersin, Tarsus, Gaziantep ve Osmaniye’den çekilmesi ve bölgede TBMM yönetiminin kurulması işlemlerini yürütecekti.
Varılan mutabakata göre, Adana’yı yönetecek sivil Türk idareciler 1 Aralık’ta hükümet binasına gelerek yönetimi devralacak ve burada Türk bayrağı çekilecekti. Şehirlere Türk askerinin gelişi ve garnizonlarda Fransız bayrağının indirilip Türk bayrağının çekilmesi törenle yapılacaktı. Belirlenen takvime göre 20 Aralık’ta Adana, 27 Aralık’ta Tarsus ve 4 Ocak’ta Mersin Türk askerine teslim edilecekti.
Türk Jandarma Birliği Adana’ya girerken, Aralık 1921
ATÜ; Çukurova Kent Kitaplığı ve Arşivi
30 Kasım’da Vali Vekili Hamit Bey ve beraberindeki mülkî idareciler, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti adına Belediye Başkanı Dıblanzâde Mehmet Fuat Bey, Ahmet Remzi Bey, Suphi Paşa, İbrahim Bey ve Halil Bey’den oluşan heyet, Pozantı’dan Adana’ya geldiler. 1 Aralık 1921’de binlerce Adanalının katıldığı törende, Hükümet Konağı (şimdiki Seyhan Kaymakamlık binası) önündeki Fransız bayrağı indirilerek Türk bayrağı göndere çekildi. Törene katılan bir manga Türk askerini, Karboğazı’nda Menil Taburunu esir alan Karabomba Müfrezesi Komutanı Hasan (Akıncı) komuta ediyordu.
1 Aralık’ta Hükümet Binası önünde kurbanlar kesilmiş, halk üç yıllık esaretten sonra şanlı Türk bayrağının yükselişini gözyaşları içinde kutlamıştı. Adanalılar, bu büyük zaferin asıl mimarı Mustafa Kemal Paşa’yı unutmadılar ve bir telgrafla teşekkürlerini bildirdiler. 9 Aralık 1921’de Mustafa Kemal Paşa cevabî telgraf göndererek Adanalıları kutladı.
“Telgrafınızı aldım, teşekkür ederim. İnas ve sadaniye ile anavatana kavuşan sevgili Adanamıza ve Adanalılara selamlarımı takdim ve ilk fırsatta arzu-ı âlileri vechile bizzat müşerref olmak üzere geleceğimi arz ederim. 9-12-37 Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan Mustafa Kemal”
Türk Askerinin Adana’ya Girişi ve Al Bayraklarla “Lale Bahçesini Andıran” Kalabalık
Türk ve Fransız temsilciler arasında varılan mutabakata göre, 20 Aralık’ta ilk Türk birliği Adana’ya gelecek ve garnizon önünde bayrak töreni yapılarak askerî idare devralınacaktı. Türk askerinin öğlen saat birde Yeni İstasyon tarafından şehre gireceği duyurulmuştu. Adana tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Binlerce Adanalı ellerinde bayraklarla istasyon önündeki meydana akın ediyordu. Yeni Adana gazetesi 23 Aralık 1921 tarihli nüshasında Türk askerinin Adana’ya gelişi ve Adanalılar tarafından nasıl karşılandığını, o günlerin hissiyatını nefis cümlelerle anlatmaktadır.
Kahraman Askerlerimizin Şehrimizi Teslimi Tarihi Bir Gün
Evvelsi gün askerlerimizin saat birde yeni istasyon tarafından şehre gireceği haber alınmıştı. Herkesin kalbi emsalsiz bir heyecan ve sürurla titriyor, omuzlarında bayraklarını taşıyan kafi-leler istasyona doğru koşuyorlardı. Memleketin kadın ve erkeği kahraman askerlerimizi istikbale koşuyorlardı. İstasyon önünde vasi tarlalar dalgalanan bayraklarla bir lale bahçesi gibi kıpkırmızı bir manzara arz ediyordu.
Asker geliyor
Uzaktan bağlar arasından kahraman askerlerimiz, başlarında bir mızraklı süvari müfrezesi, mızıkaları olduğu halde, büyük bir muhabbetle ilerliyor. Halk; alkış tufanı arasında senelerden beri mütehessir kaldıkları kahramanları kucaklayarak ağlıyordu. Kol başı büyük istasyon caddesini takiben kolordu binasına doğru yürüyor, yolların üzerine dökülen binlerce insan tarafından alkışlanıyordu. Asker tamamen halkın kucaklarında taşınıyor gibi idi. Belki Adana kurulduğundan beri böyle muhabbete, böyle heyecanlı bir manzaraya şahit olmamıştı.
Askerlerin Bayrağı:
Sakarya’nın o harikalar ibda’ eden sahnelerinden Çukurova’ya gelen askerlerimizin önünde kendilerinin gazi bayrakları dalgalanıyordu. Rengi gaza meydanlarında solmuş ve delik deşik olmuş olan bu şanlı sancak, omuzlarda yükselen kahramanların nasıl insanlar olduklarını ilan ediyordu. O bakır renkli heybetli insanlar büyük bir vakur ile bu bayrak altında yürüyorlardı.
Şayan-ı Dikkat Bir Kadın:
Askerlerin önünde yaşlı bir kadın çarşafını omuzlarından aşağı atmış, elinde küçük bir Türk bayrağı taşıyor. Mütemadiyen milli şarkılar söyleyerek, kahramanları sitayiş ediyor, onların menakıbını haykırıyordu. Gözlerinin içinde müstesna bir sahne canlanan bu zavallı ihtiyar kadıncağız bir kardeşini bir damadını harp sahnelerinde kaybetmiş ve kimsesiz kalmıştı. Şimdi gönüllü önüne düştüğü kahramanların menakıbını okumakla teselli ediyordu.
İfadesi Müşkül Sahneler:
Yolların üzerine toplanan kadınlardan birçokları askerlerin ayaklarına yüzlerini sürerek ağlıyorlar, bu müncileri takdis ediyorlardı. Zavallı askerler görülmemiş bir manzara karşısında, yüzlerini yürüdükleri yere süren bu kadınları yalvararak, ağlayarak yerden kaldırıyorlardı. Bu sahneyi tarif etmemek imkânı yoktur. Göz bile bu manzaranın harikuladeliğine tahammül edemiyordu...”
Yeni Adana, 23 Kanun-ı Evvel 1337, sayı 191.
İstasyon caddesini boydan boya geçerek garnizon önüne gelen askerler ve binlerce halk, Muhittin Paşa tarafından karşılandı. Esnaf cemiyetlerinin hazırladığı kurbanlar kesildi. “… Havali Kumandanı Muhittin Paşa hazretleri, sancak direğine doğru yürüdü. Emir zabiti bey tarafından tutulan bayrağı öptükten sonra mızıka selam havası terennüm ederken, bayrak Merkez Kumandanı Ata Bey tarafından çekildi…”
Adana’nın Kurtuluş Bayramı: 5 Ocak 1922
Adana’da Fransız işgalinin sona ermesi ve şehrin Türk idaresine geçişi iki aylık bir zaman içinde kademeli olarak yapılmıştır. 1 Aralık’ta sivil idaresi teslim alınmış, 20 Aralık’ta ise Türk askeri şehre girerek garnizona yerleşmişti. Fakat Fransızların Adana’yı tamamen tahliye etmesi planlanandan uzun sürmüş,
4 Ocak 1922’de son Fransız birliği şehri terk etmiştir. Adanalılar kurtuluş gününü sabırsızlıkla bekliyor, bayram havasında büyük bir kutlama yapmak için hazırlık yapıyorlardı. Nitekim işgal günlerinde hayallerini gerçekleştirmek için, Türkiye’nin en büyük bayrağının dikimine başlanmıştı. Fakat Muhittin Paşa ve Vali Vekili Hilmi Bey, böyle bir kutlamanın Fransızlar tamamen ayrıldıktan sonra yapılmasını uygun görüyorlardı. Fransızlarla yapılan görüşme lerde, Adana, Tarsus ve Mersin’in son teslim tarihi 4-5 Ocak gece saat 12 olarak kararlaştırılmıştı. Bu nedenle 4-5 Ocak gecesi Adana’dan son Fransız birliği ayrılmış, dolayısıyla “saat on ikinin nihayeti bedii iltihak addedilmişti”.
4-5 Ocak 1922 gecesi işgal tamamen ve resmen sona erdiğinden, Adana’nın Kurtuluş Bayramı 5 Ocak saat “sıfır birde” başlatıldı. Bütün camiler kandillerle aydınlatılmış, sokaklar süslenmişti. Evler, dükkanlar kırmızı ve yeşil bayraklarını balkonlarına asmıştı. Ulu Camii ve diğer camilerde okunan duaların yükselen yakutî seslerine, minarelerinden yayılan naat-ı şerif sesleri karışıyordu.
5 Ocak sabahı havanın pek şiddetli yağmuruna rağmen, tüm Adana halkı çarşıya akın ediyor, kurtuluş gününün coşku seline katılıyordu. Hükümet dairesi önündeki bütün gazinolar, dükkânlar bu gün için her tarafı süslemişlerdi. Bazı müesseseler zafer takları yaptırarak al bayraklarla süslemişlerdi. Yeni Adana gazetesi muhabiri, 5 Ocak 1922 sabahı gördüğü manzarayı şöyle anlatmaktadır:
“… Büyük çarşı içine doğru ilerleyip de kapalı çarşıya dalındığı zaman geri ve ileride dalgalanan binlerce bayraklar arasında zabt ve heyecana muvaffak olmak kabil olmuyordu. Yağ Camiinden sonra gelen ve Kuru Köprüye kadar devam eden milli ecnebi bilimum müessesat, Osmanlı Bankası müstesna olmak üzere, bu yevm-i şadumaniye iştirak ettiklerini isbat etmekte idiler.”
Türkiye’nin En Büyük Bayrağı Hazırlandı
5 Ocak 1922’de ilk defa kutlanan “Adana’nın Kurtuluş Bayramı”nda en dikkate değer sahne, Türkiye’nin en büyük bayrağının Saat Kulesi ile Ulu Camii minaresi arasına asılması olayıdır. Ahmet Remzi Bey (Yüreğir), bu muazzam al bayrağın hazırlanış hikâyesini ve 5 Ocak 1922 günü nasıl asıldığını, 7 Ocak 1922 tarihli Yeni Adana gazetesinde tüm ayrıntıları ile anlatmış ve tarihe not düşmüştür.
Buna Nasıl Karar Verildi:
Mütarekeden sonra memleketimiz işgal altına girmişti. Her gün bilmediğimiz şenlikler şehr-i ayinler devam ediyor. Bu bakir şehirde otuz devletin bayrağı birden çekiliyordu. Biz güzel sancağımıza çoktan veda etmiş onu evlerimizde sandık içlerinde korka korka saklıyorduk.
O gün memleketin bedbaht gençlerinden birçokları şafağın bir köşesinde düşünüp dertleşiyorken, içimizden kim olduğunu bilmiyorum, birisi büyük bir bayrak tasvir etti. Bunun etrafında çok heyecanlı tahsirli sözler söylendi. Nihayet yekdiğerinden üç yüz metre kadar uzak bulunan saat kulesiyle Ulu caminin minaresi arasına muazzam bir bayrak çekecektik. Bu kararımızı, cephelerde, yoksulluklar içinde dağ başlarında dolaşıp mücadele ederken daima tekrar ettik. Nihayet bu emel doğdu. Belediyemizin yardımıyla bu bayrak Adana’nın başı üzerinde dalgalandı.
Bayrağın Tanzim ve İmali:
Bayrak yüz kırk arşın kumaştan yapıldı. Yalnız hilalin içinde dört dikişçi çalışıyordu. Hükümet dairesinin büyük salonu bu işe ancak kâfi gelmişti.
Pozantı’da esir alınan Menil taburu
ATÜ; Çukurova Kent Kitaplığı ve Arşivi
Bayrağın cidden güzel ve pürüzsüz bir surette tanzimine muvaffak olan Maarif Müdürü Refet Bey ile imal eden terzi Nuri Efendi’nin mesaileri şayan-ı takdirdir.
Türkiye’de ilk defa olarak bu kadar büyük bir bayrağı keşide etmek şerefi Adanalılara nasip olmuştur. Bu bayrak Türkiye’nin ilk büyük bayrağıdır.
Bayrak Nasıl Taşındı:
Bayrak evvelki sabah tamamen bitmişti. Merasimle hükümet konağından indirildi. Binlerce halk tarafından afaki bir surette tutularak caddelerde gezdirildi. Bu muazzam müstatili laakıl iki yüz kişi tutuyordu. Büyük bir iştiyakla bayrak, önde debbağların hisli mızıkası olduğu halde, alkış tufanları içinde gezdirildi. Caddelere sığmayan bu kalabalığın başı üstünde yükselen bu al sancak bilaistisna herkese tatlı gözyaşları döktürüyor, çılgın bir surette etraftaki insanları sürüklüyordu.
Adana’nın ilk kurtuluş bayramında yayınlanan Yeni Adana Gazetesi, 5 Ocak 1922. ATÜ; Çukurova Kent Kitaplığı ve Arşivi
Bayrağın Keşidesi:
Bu merasim pek heyecanlı oldu. Bu şanlı büyük sancak her iki kuleden makaralarla göklere doğru çekilirken muhayyeç dalgalarla yükseliyordu. Orada bulunanlardan hiç birisi şuurlu değildi. Herkes ferdî heyecandan gözleri kararmış ve herkes kendisini başka bir aleme nakil etmişti. Dünyada bundan daha sevimli bundan güzel bir şey olamazdı.
Bu Manzaranın Altında Ölüm İsteyenler:
Alkış tufanları içinde bir ihtiyar bu bayrağın altında ellerini yukarı kaldırmış:
- ‘Allahım artık benim gözlerimi kapa! Bu dünyada başka bir şey görmek istemiyorum, kalbim bu heyecanla dursun!’ diye haykırıyordu.”
Kumluk Meydanı’nda Toplanan On Binler
5 Kanun-ı Sâni 1338 gününü “Kurtuluş Bayramı” olarak kutlamak için hazırlıklar günler öncesinden başlamış, bir şenlik tertip heyeti oluşturulmuştu. İlan edilen programa göre kutlamalar 5 Ocak öğlen saat 13’te Kumluk Meydanı’nda başlayacaktı. Saat 12’de kız ve erkek mekteplerinin öğrenci ve öğretmenleri, “meşayih-i dervişân”, en önde debbağ esnafının “mızıkası” latif ve milli havalar çalarak meydana doğru ilerlemeye başladılar. Debbağ Mızıkası ara verdiğinde “…derin bir gayret-i dindarane ile umum tenaya deflerinin sadası tanin-i endaz oluyordu.”
Kumluk Meydanı’ndaki kutlama merasimine, Belediye Başkanı, belediye azaları, memleketin eşraf ve münevverleri, öğrenciler, esnaf temsilcileri ve ellerinde binlerce bayrakla Adanalılar katılmıştı. Yeni Adana gazetesi başyazarı Ferid Celal Bey, hazırlanan kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. “… Evvela bizleri bugüne kavuşturan Cenab-ı Hakk’a hamd ve teşekkür lüzumundan, bu uğurda hayatını kaybeden kahramanlarımızın takdis ve ruhundan bahsetti.”
Ferid Celal Bey konuşmasının devamında, Adana ahalisi namına Belediye Başkanı Mehmet Fuad Bey imzalı üç adet telgrafı okudu. Bu telgraflardan ilki Başkumandanlığa, ikincisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na, üçüncüsü ise Gaziantep, Kilis, Mersin, Tarsus, Karaisalı, Ceyhan, Osmaniye, Kozan, Dörtyol ve Yumurtalık belediye başkanlarına gönderilmek üzere yazılmıştı. Telgraflar okunduktan sonra, meydana toplanan Adanalıların tasdikine sunuldu ve alkışlar arasında kabul edildi.
“Başkumandanlığa;
Bugün Adanamızın tamamen anavatana iltihak ettiği pek şerefli bir gündür. Memleket büyük sürur ve neşe içinde bayram yapıyor. Şehir binlerce bayraklarla tezyin edilmiştir.
Bu hür, mesud günü bize kanlı emekleriyle idrak ettiren kahraman ordumuza, onun kumandan, zabitan efradına minnettarlıklarımızı takdim eder; düşmanın kirli çizmeleriyle çiğnenen esaret altında inleyen diğer aksam-ı vatanın halası uğrunda fedakârlıklara hazır olan ordumuza, canla başla hizmet etmeğe hazır olduğumuzu arz eder, Allahtan büyük zaferler niyaz ederiz.
Adana Ahalisi Namına Belediye Reisi Mehmet Fuat ”
“Büyük Millet Meclisi Riyasetine;
Bugün memleketimizin anavatana iltihak ettiği en şerefli kutsi bir gündür. Şehir baştan başa binlerce bayraklarla tezyin edildi. Bugünü tesid için halkta sürur ve teşiye payan yok. Ve bugün Adana’nın milli bayramı olarak halkımızca kabul edilmiştir.
Bu emsalsiz günü bize idrak ettiren Büyük Millet Meclisi ve onun hükümetine minnettarlıklarımızı takdim eder, henüz işgal altında inleyen diğer aksam-ı vatanın aynı günleri pek yakında idrak etmesini Allahtan niyaz ederiz. Halkımız Misak-ı Millinin husulü için her türlü fedakârlığa hazırdır. Adana Ahalisi Namına Belediye Reisi Mehmet Fuat ”
1900’lerin başlarında Adana. ATÜ; Çukurova Kent Kitaplığı ve Arşivi
“Gaziantep, Kilis, Mersin, Tarsus, Karaisalı, Ceyhan, Osmaniye, Kozan, Dörtyol, Yumurtalık Belediye Riyasetlerine
Mübarek halas bayramınızı tebrik ederiz. 5 Kanun-ı Sani 1338 Adana’nın anavatana tamamen iltihak ettiği çok şerefli bir gündür. Halkımız bugünü Adana vilayetinin milli bayramı olarak kabul etmiştir. Sizlerin de bu karara iştirak buyurmanızı ve her sene bu günü tesid etmenizi teklif ve bu hususu bütün mülhakata tebliğini rica ederiz. Adana Ahalisi Namına Belediye Reisi Mehmet Fuat“
Telgraflarda görüldüğü gibi Adanalılar, vatanın tamamının kurtulması için ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazır olduklarını Başkumandan ve TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya bildirerek şükranlarını sunmuşlardır. Ayrıca 5 Ocak gününün “Milli Bayram” olarak kabul edildiği belirtilerek, bütün Çukurova bölgesinin bu bayrama iştirak etmesi ve her sene kutlanması talep edilmiştir. Ferid Celal Bey’in okuduğu bu telgraflar, Adanalılar tarafından alkışlarla kabul edilmiştir. Dolayısıyla 5 Ocak Kurtuluş Bayramı, Adana halkının oyu ile kabul edilerek ilgili makamlara bildirilmiştir.
Ferid Celal Bey’in konuşmasından sonra, Numune Mektebi öğrencileri Mehmet Emin Bey’in (Yurdakul) “Türk’ün Duası” adlı şiirini okumuş, ardından Mekteb-i Sultani Arapça hocası baliğ bir dua okumuştur. Fakat bu sırada şiddetli bir yağmur başladığından kutlama programının devamı yapılamamıştır.
Düzenlenen Fener Alayı ve Gece Boyunca Devam Eden Kutlamalar
5 Ocak 1922 günü yapılan Kurtuluş Bayramı kutlamalarının programında, akşam Hükümet Konağı-Taş Köprü arasında fener alayı düzenlenmesi de yer alıyordu. Bir gece önce başlayan kutlamalar, soğuk ve yağmurlu havaya rağmen devam ediyor, sokaklardaki insan kalabalığı hiç azalmıyordu. Yatsı namazının ardından Hükümet Konağı önünde toplanan kalabalık, köprü istikametinde yürümeye başlamıştı. Kalabalığın ellerinde yanan fenerler, her tarafı aydınlatıyordu.
Ocak ayının 4. gününü 5. güne bağlayan gece başlayan kutlamalar, 5 Ocak gece yarısına kadar devam etmiş, Fener Alayı yürüyüşü ile tamamlanmıştır. Adanalılara düşen en büyük görev, bu kutlu günü bize bahşeden kahraman şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle yâd ederken, Milli Mücadelemizin bânisi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının mirasına sahip çıkmaktır.
Yazının kaynakçasına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Çukurova
Mondros Ateşkesi
Adana
Yıldırım Orduları
Ulukışla
7
İstanbul
Pozantı
Fransa
İskenderun
Mersin
Payas
Dörtyol
Mersin Limanı
YAZARLAR

Toplumsal Tarih
Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.
İLGİLİ OKUMALAR