aposto-logoSalı, 28 Mart 2023
aposto-logo
Salı, Mart 28, 2023
Premium'a Yüksel

İlginç Özelliklere Sahip Çevrim İçi Flört Uygulamaları Artıyor

İnternet üzerinden flört dediğimizde aklımıza sadece Tinder geliyor ancak arka planda, flört pazarında yepyeni bir dünya doğuyor

Dünyada 50 milyona yakın kullanıcısı bulunan ve hiç online dating denemeyi aklından dahi geçirmemiş insanların bile bildiği Tinder; parayı verenin date’e çıkabildiği bir platform olma yolunda ilerleyedursun; çevrim içi çöpçatanlık pazarı yepyeni deneyimlere kapı aralıyor.

Özellikle pandemi süreciyle birlikte bir hayli değişen sosyal alışkanlıklarımızın ardından kolayca söyleyebiliriz ki; internet üzerinden insan ‘seçmek’ ve bu insanla birliktelik kurmaya çabalamak artık bugünün ‘gerekliliği’ haline geldi. (Şu an birçok arkadaşımın “yoo” deyişini duyuyorum.)

Tinder’da katalogdan ürün seçer gibi fiziksel görünüşe göre seçmek veya seçilmekten sıkıldıysan ve “para vermek zorunda mıyım ya” diye yakınıyorsan, gel birlikte çevrim içi çöpçatanlık olayının nereye gittiğine bir göz atalım. 

Ne yazık ki, eğer Türkiye’de yaşıyorsan, aşağıda bahsedeceğim uygulamaların neredeyse hiçbirini kullanamayacaksın. Ama zaten bugün burada yalnızlar kulübü olarak buluşurken amacımız hemen bir partner bulmak değil; hayatımız boyunca arıyor olacağımızın ön kabulü değil mi? Şakayı bir kenara bırakarak, konuya geçiyorum hemen.


1. “İnsanlarla çıkın, fotoğraflarla değil” 
Jigsaw

Jigsaw, karşıdaki kişiyle muhabbet etmeden önce yüzünü görmene müsade etmeyerek fiziksel görünüme göre seçim yapmanı engelliyor.

App, beğenebileceğini düşündüğü kişileri karşına getirirken yüzlerini bir yapboz ile kapatıyor ve senin muhabbet ettikçe yapbozu tamamlamanı, yani ortadan kaldırmanı sağlıyor.

Jigsaw, bağımsız bir kuruluşun desteği ile yaptığı araştırma sonucunda Amerika’da yalnız insanların %70’inin mevcut çöpçatanlık platformlarını ‘yapmacık’ bulduğunu tespit etmiş. 

Jigsaw, “yapmacık olmayan date” vaadiyle geliyor.

Bu uygulama şu an için sadece Londra ve New York’ta aktif olduğu için maalesef indirip deneyimleme fırsatı bulamadım. Okurlarımızdan bu illerde yaşayıp da deneyimleyen olursa, yorumlarını bekliyorum.


2. S’more

S’more da tıpkı Jigsaw gibi karşındaki insanı, blurlayarak, sohbet etmeden tam olarak görmene izin vermiyor. Jigsaw’a göre farkı ise günde sadece 8 kişiyle ilgilenmeni sağlıyor ve görüntülü görüşmelerde ilk 2 dakika her iki tarafın da yüzünü blurlayarak dış görünüşe değil sohbet kalitesine odaklanılmasını sağlıyor. Hem mesajda hem de görüntülü sohbette zaman geçtikçe blur yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

*S’more da ülkemizde kullanıma sunulmadığı için deneyimleme fırsatı bulamadım. 


Ayrıca Android uygulaması da yakında geliyormuş


3. Checkmate

Tıpkı Tinder gibi insanların birbirini dış görünüşe göre seçmesine izin veren Checkmate, metin üzerinden mesajlaşmayı ortadan kaldırarak sadece sesli ve görüntülü sohbet ortamı sunuyor. Ses veya görüntü ile sohbet ettikten sonra olur da yüz yüze buluşmak isterseniz direkt uygulama üzerinden bir randevu tarihi ve yeri belirlemenize fırsat veriyor. Şu dönemde yüz yüze buluşmak ne kadar sağlıklı tartışılır ancak pandemi sonrası dünyamızda da bu tarz applerin önemi büyük olacak gibi.

“Uygulama, insanlarla gerçekten bağlantı kurmanıza olanak sağlıyor. Hiçbir yere gitmeyen milyon tane "selam güzellik" ve "hey naber" mesajının geldiği diğer uygulamalardan çok daha iyi. Ayrıca randevuyu doğrudan uygulama içinden rezerve edebilmemizi de seviyorum!“ demiş bir kullanıcı.

4.  Anadolu style: Chorus

Bu uygulamanın bizim ülkede tutması çok muhtemel. Tinder ve benzeri uygulamaların hepsine çöpçatanlık uygulaması diyoruz ancak bu ismi en çok Chorus hak ediyor olabilir.

Chorus; uygulamayı ilk indirdiğinizde “Çöpçatan mı olmak istersin yoksa partner mi arıyorsun?” diye soruyor. Yani dilersen arkadaşların için uygun birisini aramana ya da arkadaşlarının senin için en uygun kişiyi aramasına ortam sağlıyor. Böylece çöpçatanlık teriminin tam karşılığını bulmuş oluyor.

Chorus, diğer uygulamaların aksine Türkiye’de de indirilebiliyor ancak yakınlardaki kişileri bulabilmek için posta kodu istemesinden dolayı pratikte Amerika dışında kullanılamıyor. Ayrıca yine kendi çöpçatanını kendin bulman gerekiyor. Yani benim, beni iyi tanıyan bir arkadaşımı uygulamaya davet etmem gerekiyor. Türkiye şartlarında hâlâ Tinder’ın utanılası bir app olduğunu düşünürsek, bu özellik ne kadar benimsenir, ne kadar yayılır bilemiyorum.

5. “Ruh eşin yıldızlarda yazıyor”: NUiT

Burada lafı fazla uzatmayacağım. NUiT astrolojik inançlara sahip insanlar için oluşturulmuş bir platform. Yani bana göre değil.

Doğum gününü, saatini ve yerini giriyorsun; yıldızlara yazılmışsanız, kaderinizde varsa eşleşiyorsunuz.

Karşına gelen insanlarla “uyumluluğu ölç” butonuna basınca “Romantik”, “İş”, “Kimya” ve “Arkadaşlık” gibi parametrelerde ölçüm yapıyor. Mesela ben Tuana isimli bir arkadaş ile uyumluluğumu ölçtüm, %88 arkadaşlık, %45 romantik ilişki çıktı. App’ten friendzone yedim diyebiliriz.

Diğer uygulamalara göre bir artı olarak gösterebileceğimiz detay ise, Queer insanların ‘Queer olmayan insanlar tarafından görülmeme’ seçeceğini seçebilmesi. Bildiğiniz gibi Tinder’da heteroseksüel bir insan ile LGBTİ+ bir insan birbirilerini görüyor ve bu defalarca kez istemedikleri insanlarla eşleşebilmelerine sebep oluyor.

*Bu uygulamayı indirip denemek mümkün. İstanbul’da birkaç kişi kullanıyor. Ayrıca “teleport” özelliği ile farklı ülkelere uçup başka insanlarla tanışman da mümkün.


6. Müzik ruhun gıdasıdır, belli ki aç kalacağız: Vinylly

Vinylly, Spotify hesabınla eşleşerek, müzik zevkine hitap eden insanlarla tanışabilmeni sağlıyor.

Müzik kültürü konusunda utanılası bir durumda olan ben; bu uygulamayı Türkiye’de sunmadıkları için deneyememekten ötürü mutluyum, fakat geleceğe dair karamsarlığım arttı diyebilirim.

7. Bebek düşünenlere: Heybaby

Bu uygulama tamamen bebek sahibi olan veya ilerde bebek yapmayı düşünenler için tasarlanmış. Başlangıçta ebeveynlik tarzın konusunda sorular soruyor ve buna göre eşleşmeler yapıyor. Böylece daha uzun vadeli plan yapmak isteyen insanlar birbirini bulabiliyor.

Uygulama Türkiye’de sunulmadığı için indiremedim. (yaay)


Bu uygulamalar henüz ana akım hale gelememiş ve ülkemizde kullanılamıyor olsa da, yakın gelecekte nasıl bir kültür yaratacaklarını az çok kestirebilmek mümkün. İnsan sayısının bir hayli fazla olduğu; her insanın sürekli olarak veri (girdi-input) yarattığı ve artık tarafımızdan değerlendirmenin imkansız hale geldiği günümüzde; online dating uygulamaları da tamamen algoritma odaklı bir şekle bürünmek zorunda. Zira sosyal medya sağ olsun, tanıştığımız ve hoşlandığımız bir insanla sohbetimizin ilerlemesinin, bu sırada farklı insanlarla sürekli iç içe ve sürekli rekabet içinde olmamızdan dolayı oldukça zorlaşması, “tamam ya ben flört olayını bırakıyorum. Asistanım bulsun” dedirtiyor. Asistan derken yukarıdaki Chorus uygulamasındaki çöpçatan arkadaşları değil de yapay zekâyı kastediyorum. Pek de uzak olmayan bir gelecekte, tüm flört süreçlerimizi yapay zekâlı akıllı asistanımızın yürütmesi ve bizi hiç rahatsız etmediği 5 aylık bir süreçten sonra “Bu insan ile gayet iyi anlaşıyoruz. Bence sen devam edebilirsin” demesi çok muhtemel gözüküyor benim için. Gönül ister ki bu ekosistemin doğacağı tarihlerde hâlâ flört peşinde koşuyor olmayayım.

Bu yazıyı yazdığım sıralarda acaba örnek bir video bulabilir miyim diye araştırırken 2 yıl önce buna benzer bir vaat ile ortaya çıkan AIMM isimli bu girişimi gördüm.

AIMM, 1 hafta boyunca sohbet ederek sizi tanıdıktan sonra karakterinize en uygun kişileri karşınıza getiren ve sonrasında ilişkinizin ilerleyişini takip etmek için iletişimde kalan bir çöpçatan, hatta bir ilişki koçu diyebiliriz.

AIMM’i indirip kısa bir süreliğine denedim. Uygulama kullanıcıyı sürekli olarak (en azından profilin kurulumu aşamasında) kameradan izliyor. Ekrana gelen asistan, kamerayı göz hizana getirip gülümsemeni rica ediyor ve gülümsediğinde ilerleyebiliyorsun. Sonrasında diğer bir asistan geliyor ve sürecin nasıl ilerleyeceğini anlatıyor. “Ben sana müzikle ilgili sorular soracağım, şunu ne kadar seversin diye soracağım sen de 1-10 arası rakam söyleyeceksin veya sana en sevdiğin şarkıyı soracağım” (Evet tam olarak böyle hızlı ve yorucu konuşuyor) gibi detaylar veriyor ve sonrasında süreç boyunca fotoğraflarımı çekeceğini söylüyor. Bu fotoğrafların hepsinin muhteşem olmayacağını ama beni oldukça iyi tanıtacak fotoğraflar olduğuna dair de uyarıyor (o sırada kötü çıkmış insan fotoğrafları gösteriyor) ama sonrasında gerekirse aralarından iyi fotoğrafları filtreleyebileceğini de vurguluyor. Çok kısa bir kullanım deneyimi beni oldukça darlanmış hissettirdi. Soruları çok seri bir şekilde sorup, cevapladığım anda da çok hızlı dönüş yapıyor. 

Gelecekten bir kesit: 

Duşunu alıp, en janti kıyafetlerini giydikten sonra parfümünü sıkmış ve VR gözlüğünü takmışsın. Birkaç aydır yapay zekâ asistanının yürüttüğü görüşmeler sonunda date'e çıkmaya layık gördüğün bir kişi ile buluşacaksın. Konum olarak yapay zekânın önerdiği, iki tarafın da çok sevdiği bir yer seçilmiş (Kadıköy Sahil…). Heyecanlısın, aylardır kimseyle görüşmediğin için gerginsin. Baban çay koymuş, kardeşin de kurabiye hazırlamış. Haydi hayırlı dateler! 

Bu yazıyı okuduktan sonra bir de Instagram'da paylaştığımız “Pandemi Sırasında Sanal Date” videosunu izleyerek 14 Şubat Sevgililer Günü'nün hakkını tam olarak verebilirsin diye umuyorum. 

Sahi, gelecekte flört ve ilişki konuları nasıl bir hâl alacak, hiç düşündün mü? 

Yukarıdaki 7 uygulamanın kaynağı: Mashable

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

çöpçatanlık

Tinder

yalnızlar kulübü

Jigsaw

Londra

New York

gsaw

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

Yalnızlar için Gelecek 💔

Yayın & Yazar

Geleceğe Dönüş

Başta yapay zekâ, blockchain, sanal gerçeklik ve 3D yazıcılar olmak üzere, hafta boyunca yıkıcı teknolojilerle ilgili yaşanan gelişmeleri her pazar saat 13.00'te gelen kutuna bırakıyoruz.

Hasan Hüseyin Kesen

Teknoloji yazarı, dijital iletişim uzmanı ve sosyal girişimci adayı

;