
İran sineması, tanımaya geç başladığım bir sinema. Panahi'nin, Majidi'nin, Kiyarüstemi'nin filmlerinin birçoğunu ne yazık ki henüz izlemedim. Fakat son yıllarda, özellikle İranlı genç yönetmenlerin filmlerini, festivallerde karşıma çıktıklarında programıma eklemeye, izlemeye çalışıyorum. Muhtemelen üzerinde "Jafar Panahi'nin oğlu" etiketinin getirdiği bir baskı olan Panah Panahi'nin ilk uzun metrajlı filmi Hit the Road da, Londra Film Festivali'nde En İyi Film seçildiğinden beri radarımdaydı. 41. İstanbul Film Festivali'nin Genç Ustalar bölümünde yer alan film, gerçekten de bölümün başlığındaki tanıma uyan yönetmenlik becerisiyle, dokunaklı hikayesiyle, 80'ler İran pop şarkılarıyla, sevimli çocuğu ve sevimli köpeğiyle, sadece festivalin benim için en iyilerinden olmakla kalmadı, izlediğim en iyi yol filmleri arasına adını yazdırdı.
Hit the Road, kuzeye doğru giden bir otomobilin içindeki dört kişilik bir aileyi ve köpeklerini merkezine alıyor. Aile, ülkeden kaçmak üzere olan büyük oğullarını, ilgili kişilere teslim etmek üzere çıkmış yola. 'Odadaki fil' kavramı, filmde 'otomobildeki fil' oluyor. Herkes, belki biri hariç, neden o otomobilde olduklarının, buna neden olan koşulların acımasızlığının, yaklaşan ayrılığın ağırlığının farkında. Kimse susmuyor ama kimse konuşmuyor. Belki de çok uzun bir süre boyunca birlikte geçirilecek son saatleri olduğunun bilincinde olmak, asıl meseleyi halının altına süpürmeye, o son saatleri mutlulukla hatırlanacak anlarla doldurmaya itiyor onları. Ama bazen dayanamıyor yürekleri, sohbetleri akarken bir anda çıkıveriyor ağızlarından "gitme..."leri.
Yaklaşan ayrılığın boğazınızı düğüm düğüm ettiğini, kalbinizi sıkıştırdığını filmin mutlu, gülünç ve eğlenceli anlarıyla unutuveriyorsunuz zaman zaman. Sonra bir anda gerçeğin ağırlığı çöküyor üzerinize: Kim bilir birlikte geçirecekleri kaç saat, kaç dakika kaldı? Hit the Road, planlanmış ayrılıkların dahi zamansızca gelebildiğini, bilinçli ayrılışların dahi perişan edebildiğini hatırlatıyor. Korkutuyor.
Filmleri doğru yerde, doğru zamanda, doğru kişiyle izlemenin etkisinin daima bilincinde oldum. Öte yandan bir de hayatın akışı içinde sürüklenip giderken, hayatın doğru noktasına denk gelişleri var filmlerin. Hit the Road olabilecek en doğru koşullarda çıktı karşıma, belki de bu yüzden bu kadar etkilendim. Ama zaten şu listenin çaldığı bir filmden etkilenmemek de, ne bileyim...
★★★★★
İlgili Başlıklar
İran sineması
İran
Jafar Panahi
Hit the Road
Londra Film Festivali
Film
İstanbul Film Festivali
the Road
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

🌷 Özel Sayı: 41. İstanbul Film Festivali'nin Ardından
Yayın & Yazar

Emre Eminoğlu
1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.