aposto-logo
TR
TREN

Yumuşak içimli kahve siparişinizin yanında serbest çalışma saatleri alır mıydınız?

Üniversite öğrencilerinin ‘freelance’ çalışma hayatına yaklaşımı

Yazı: Selen Nasırlıer

Söz konusu 20’likler olunca çok şey yazılıp çiziliyor ama çoğu zaman mikrofon onlara uzatılmıyor. Doğduğumuz andan itibaren kariyer planları kroki çizer gibi sayfalarca diziliyor önümüze. Şöyle okumalıyız, böyle çalışmalıyız… Okumak ne bir kek tarifine ne de herhangi bir haritaya benziyor. Durum böyle olunca da herkese uyan bir tarif hâlihazırda mevcut değil. Günümüzün problemleri belki de tam da burada başlıyor; çalışma hayatına dair tek bir ‘tarifin’  herkese uymasını bekliyoruz. 20’lik olarak bu kalıplaşmış fikirleri kabullenmek yerine üniversite öğrencilerine konu hakkındaki düşüncelerini sormak istedik. Sizin iş hayatınızdan beklentileriniz, istekleriniz nedir?

Düzenlediğimiz anketin katılımcıları çalışma standartları ve iş hayatına dair beklentileriyle alakalı soruları cevaplandırarak öğrencilerin freelance, yani serbest çalışma, hakkındaki bazı düşüncelerini ortaya çıkardı. Bu ankete göre katılımcıların %61,9’u yirmili yaşlarında,  %28,6 ‘i ise henüz 20’lik olmayan ama yirmili yaşlarına bir basamak daha yaklaşanlardan oluşuyor. Akademik hayatın bir parçası olan bireylerin büyük çoğunluğu lisans eğitimine devam ederken bu çoğunluğun arkasından yüksek lisans eğitimine devam eden kesim geliyor. Katılımcıların eğitim aldıkları alanlar mühendislik, felsefe, ekonomi, reklamcılık, cinsiyet çalışmaları ve daha birçok eğitim dalı olmak üzere büyük bir çeşitlilik gösteriyor. Ankete katılan öğrenciler arasında hem eğitimine devam edip hem de iş sahibi olan öğrencilerin sayısı çalışmayan öğrencilere göre düşük olsa da azımsanmayacak bir orana sahip. 

Her 50 öğrenciden 19’u öğrencilik hayatıyla çalışma hayatını beraber götürüyor. Eğitimine devam ederken çalışma hayatını deneyimleyen öğrenci oranının artmasına küresel enflasyonun ve artan okul ücretlerinin katkısının olması muhtemel. Farklı işlerde çalışma deneyimi öğrencilere özgüven kazandırmak konusunda olumlu bir etkiye sahip olsa da yoğun çalışma saatlerine rağmen verilen maaşların düşük olması öğrencilerin motivasyonunda olumsuz etkilere sebep olabilir. “Diplomalı işsizler” sorunu öğrencileri eğitimlerine devam ederken iş bulmaya iten unsurlardan birine örnek gösterilebilir. Mezun olduktan sonra da işsiz kalacaksak aldığımız eğitimin bizlere sağladığı olanaklar neler?

 Çalışan kesime odaklandığımızda freelance çalışma düzenine sahip olan öğrenci sayısı tam zamanlı çalışanlara göre çok düşük. Fakat ilgi çekici nokta çalışan öğrencilere “Çalışma düzeninizden memnun musunuz yoksa değiştirme şansınız olsa başka bir çalışma türüne yönelir miydiniz?” sorusunu yönelttiğimiz zaman ortaya çıkıyor. Çalışan öğrencilerin %37,5’i çalışma düzenlerinden memnun olmamalarına rağmen sahip oldukları düzeni değiştirmeyi düşünmüyorlar. Bu durumun nedeni alışılmış düzenin dışına çıkma düşüncesinin korkutucu gelmesi olabilir. Buna rağmen farklı çalışma şekillerine açık olan diğer katılımcılar %37,5 oranıyla “Çalışma düzenimden memnunum ama farklı çalışma şekillerini deneyimlemek isteyebilirim.” cevabını vererek kalıplaşmış fikirleri kabul etmek yerine seçeneklerini değerlendirmeye açık olduklarını belirtiyor.

Çalışmayan öğrencilere hangi düzenin modern çalışma hayatında daha verimli olduğunu düşündüklerini sorduğumuzda %70’lik kesimin freelance çalışmanın daha verimli olduğunu belirtmesi yeni neslin kurumsal hayatın kurallarını yeniden yazma isteğinin bir göstergesi olabilir. Katılımcılara anketle ilgili düşüncelerini sorduğumuzda bir katılımcının verdiği cevap aslında birçok 20’liğin aklındakileri özetliyor: 

“Full time (tam zamanlı) işlerin kısıtlayıcılığı, insanların hafta sonlarını ödül gibi görmesi ve yapmak istedikleri her şeyi bu kısıtlı iki güne sığdırmaya çalışmaları sanki işin hayatta yapılmak istenilen şeylerde bir araç olarak değil de bir amaç olarak konumlandırılmasıyla hayatı anlamsızlaştırıyor. İşini en çok seven insanın bile kendine ayırdığı vaktin bu denli sınırlı olmasından hoşlanacağını sanmıyorum. Full time çalışan bir birey gün sonunda hafta sonu tatili için gün sayıyordur. Özellikle yeni jenerasyon kendine ayıracağı vaktin kıymetinin farkında ve freelance (serbest) çalışmaya eğilimin artışı bu yüzden.”

Ankete ilave olarak danışmanlık şirketleri içinde öne çıkan McKinsey & Company’nin 2016 yılında yayınladığı Independent Work: Choice, Necessity and The Gig Economy (Serbest Çalışma: Seçim, Gereklilik ve Gig Ekonomisi) raporunda ABD’de ve Avrupa ülkelerinde 162 milyon kişinin serbest çalıştığı belirtiliyor. Bu sayının 2019 - 2020 yılı arasında yüzde 8, 2020-2021 arası ise 1,2’lik bir artış gösterdiği gözlemlenmiş. Dijitalliğin hızla arttığı dünyamızda serbest çalışmanın güçlenmeye devam etmesi öngörülebilir bir durum. Sürdürülebilir bir çalışma hayatı için hem iş verenlerin hem de çalışanların modern yaşama ayak uydurması ise sağlıklı bir düzen oluşturmak konusunda büyük bir rol oynuyor. 

Sonuç olarak sevgili 20’likler, çalışma hayatını deneyimleyen öğrenciler “çalışma düzeninden memnun olmamalarına rağmen bu sistemin dışına çıkmaya çekimser yaklaşanlar” ve “çalışma düzeninden memnun olsalar da yeni deneyimlere açık olanlar” olarak ikiye ayrılıyor. Farklı düşüncelere sahip olan bu iki grubun ortak noktası %37,5 oranıyla aynı sayıda tercih edene sahip olması. Azınlık bir kesim ise tam zamanlı veya serbest fark etmeden her türlü çalışma düzenine ayak uydurabileceğini öne sürmekte. Buna rağmen genele baktığımızda uzun çalışma saatleri ve olumsuz çalışma koşullarının hakim olduğu bir düzende çoğunluk freelance çalışmaya olumlu yaklaşıyor.

Peki siz yumuşak içimli kahve siparişinizin yanında serbest çalışma saatleri alır mıydınız sevgili 20’likler?

Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

İLGİLİ BAŞLIKLAR

Selen Nasırlıer

NEREDE YAYIMLANDI?

20'lik20'lik

BÜLTEN SAYISI

ÜYELERE ÖZEL

🍹Çakırkeyif Bülten🍸

24, Freelance ve Emre Bilgin

21 Tem 2022

YAZARLAR

Selen Nasırlıer

Ekonomi lisansından artakalan zamanlarımda (!) içerik üreticiliğiyle ve radyo yayıncılığıyla ilgileniyorum. Günün yirmi beş saatini kahve içerek, müzik dinleyerek ve çevremdekilerle "Bir renk olsaydın hangi renk olurdun?" gibi sorular üzerine düşünerek geçiyorum.

20'lik

20’lik, kafada oluşan saçma soruların, açılmayı bekleyen ve bazen suratımıza çarpılan kapıların, gündem ile üzerimize çökebilecek fenalığın paylaşıldığı bir bülten.

İLGİLİ OKUMALAR

;