Bir Yaz Gecesi Festivali

Beykoz Kundura'da sinema müzikle buluşuyor.

29 Temmuz - dART - Duende
dART ile birlikte

Geleceğin peşinde bir platform: dART Gördüğünün ötesine geçerek geleceğin sanatını tatmaya hazır mısın? Öyleyse Samsung ’un katkılarıyla hayata geçen, sanatın nefes kesici yepyeni platformu dART karşında. Nedir? Yenilik yaratma arzusunu arkasına alan Samsung , dijital sanatı daha geniş kitlelere yaymak ve ilgi duyan herkesi dijital sanatla buluşturmak üzere dART platformu ile heyecan verici bir yolculuğa başladı. Yenilikler hakkında güncel bilgiler veren, yol gösteren ve bu alanı sahiplenen bir platform olan dART’a geleceği hedefleyen herkes davetli. Neler var? Türkiye'nin dijital sanat ve NFT teknolojileri alanında öne çıkan isimlerinden; yeni teknolojilerle ilgili eğitim ve danışmanlık hizmeti veren Devrim Danyal ve dijital sanatçı Hakan Yılmaz’dan oluşan dART uzman kurulu , bilginlendirici video serileri paylaşıyor. Çok yakında yenilerinin de platformda yer alacağı, uzmanlar öncülüğünde gerçekleştirilen eğitici videolar arasından 101 dersi tadında “Dijital Sanatın Temelleri” serisini şuradan izleyebilirsin. Neden önemli? Görsel, işitsel ve her türden dijital sanata yer açan dART, hem dünyada hem de Türkiye'de dijital sanatın gelişimine katkı sunmayı hedefliyor. Yaratıcılığını özgür bırakarak sınırlarından arınmak istersen şuradaki formu doldurarak dART ile ilgili tüm gelişmeler, eğitimler ve etkinliklerden haberdar olabilirsin.

Daha fazlasını öğren

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İzleme alışkanlıklarının dramatik ölçüde değiştiği, filmlere ulaşmanın her zamankinden kolay hâle geldiği bir dijital çağdayız. Platformlarda yer almayan, sinema tarihinin köşelerinde kalmış klasikleri perdede izlemenin ya da film izleme deneyimini çok daha yaratıcı ve farklı bir şekilde izleyiciye sunan gösterimlerin değeri katbekat artmış durumda. Beykoz Kundura’nın 2017’den beri düzenlediği Bir Yaz Gecesi Festivali, tam da bu nedenlerle değerli. Festival bu yıl The Pink Panther ve Breakfast at Tiffany’s gibi müziklerine Henry Mancini’nin imza attığı dört filmin yanında, müzik performansları eşliğinde gösterilecek bir sessiz film programına da yer veriyor. 

İzlanda’dan elektronik ve deneysel pop grubu Múm’ın 1930 yapımı sessiz film klasiği People on Sunday, Türkiye’den BaBa ZuLa ve Korhan Futacı’nın sırasıyla Oscar Wilde uyarlamaları Salomé ve Lady Windermere’s Fan’la eşleştiği program, Beykoz’a kadar gitmenize değecek bir deneyim sunuyor. 

Beykoz Kundura’ya girdiğimde başka bir dünyada hissediyorum. Sanki burası yokmuş gibi geliyor ki bunun nedeni sadece geniş bir yer kaplayan platolardaki sahte bina cepheleri değil. Güneş bir başka parlıyor, rüzgar bir başka esiyor. Tarihi Beykoz Kundura fabrikası, bugün üretim hatlarını kültür ve sanat için çalıştırıyor. Fabrikanın kazan dairesinden dönüştürülmüş ve sezon boyunca kullanılan sinema salonuyla Kundura Sinema ve yaz aylarında İstanbul Boğazı’nın kıyısında, açık havada müzik ve sinemayı kesiştiren Bir Yaz Gecesi Festivali de bunun sonuçlarından. Bugün başlayan ve 14 Ağustos’a dek sürecek festivalin öncesinde programın küratörlüğünü de üstlenen Beykoz Kundura Kültür Sanat Direktörü S. Buse Yıldırım’la sohbet ettik.

Buse ve Emre Beykoz Kundura'da keşif turunda


Türkiye’de sessiz sinemaya yeterince ilgi olduğunu düşünüyor musun? Kundura Sinema gösterimleri ve Bir Yaz Gecesi Festivali’nden gördüğün kadarıyla izleyicinin sessiz filmlerle ilişkisi nasıl?

Sessiz sinemaya ilgi elbette yeni yeni oluşuyor ama bu kültüre dair bir farkındalığın geliştiği de ortada. Geçmişte düzenlenen Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri’nin katkıları çok değerli ve özellikle Eye Film Hollanda Ulusal Film Arşivi’nin sessiz film küratörü Elif Rongen Kaynakçı’nın bu kültürün Türkiye’de oturması için çabaları ve bize verdiği destek paha biçilmez. Geniş kitlelerin bu seyir ritüelini bir alışkanlık hâline getirmelerinin zamanla gerçekleşeceğine inanıyorum. Canlı müzik eşliğinin bu deneyime çok büyük katkısı var fakat Türkiye’de müzisyenleri bu alana yönlendirmek ve bu pratiğe cesaretlendirmek pek kolay olmuyor (gülüyor). 

Diğer yandan, sessiz filme eşlik eden canlı müzik ne kadar kaliteli ve iyi olursa yaşanan deneyim de bir o kadar başka ve etkileyici oluyor. Bunu sağlamak, güçlendirmek bambaşka bütçeler demek kurumlar için. Bu sebeple sürdürebilirliği kolay değil ama müthiş bir keyfi ve sinema merakını besleyen bir doygunluğu var. Ayrıca sessiz film gösterimlerimize gençlerin ilgi gösteriyor olması bizi çok mutlu ediyor. Genel olarak izleyicinin hafif bir ön yargısının olduğunu gözlemliyor ve hissediyorsunuz. Öte taraftan, bu deneyime "cesaret" etmiş ya da kendine alan tanımış seyircinin filmin ardından yüzünde beliren keyfi görünce ilişkinin iyileştiğini fark ediyorsunuz. 

Buse, Emre ve sohbetleri boyunca onları yalnız bırakmayan Beykoz Kundura sakini Ice


Bir Yaz Gecesi Festivali’nin sessiz film programındaki filmleri müzik performanslarıyla eşleştirirken nelere dikkat ediyorsun, senin için neler belirleyici oluyor?

Sessiz filmleri müzisyenlerle eşleştirirken aradığım bazı estetik değerler oluyor. Elbette filmin kendi anlatı yapısını okuyorum. Hikâye akışını, kurgusunu, ışığını iyice okumak, aslında neyi aradığınızı tanımlamanıza yardımcı oluyor. Seyrederken ilk duyumsadıklarımdan öte, bana ilk anımsattığı müziklerden ve seslerden uzaklaşarak daha farklı daha özgün arayışlara giriyorum. Filmdeki görsel estetiğe karşın daha keskin ama şaşırtıcı bir duygu katabilen sesi arıyorum, görselliği izleme hâlinden alıp seyirciyi başka bir seyir hâline dönüştürebilen müzikal gücü aslında... 

Buse, Beykoz Kundura'nın festival alanında akşam güneşinin tadını çıkarıyor


Festival ilk yılından beri müzik ve sinemanın kesişim noktalarından ilham alıyor. Bu şekilde kurgulanmış olması, başından beri performanslar ve gösterimlerin iç içe geçmesini istemenizle mi ilgiliydi?

Sinema izleyicisinin film seyir deneyiminin zamanla dönüştüğünü hepimiz gözlemliyoruz. Açık hava sinemasının ise atmosferik deneyimi daha başka; rengi ve kokusu yaz olan, kişiyi hareketlendiren ve ona umut veren bir duygu yaşatmasını önemsiyoruz. Bir Yaz Gecesi Festivali ilk yılından beri deneyerek, tadarak, bakarak organik gelişen bir festival oldu ama müzik ve filmin birlikteliğine de hep önem verdi. Bunların birbiriyle nasıl konuşacağının farklı ve özgün yollarını aradı yıllar içinde. 

Son iki yıldır da oturmuş ve nereye doğru gittiğini daha bilen, anlayan bir festival oldu. Kürasyonun merkezinde restore klasikler ve canlı müzik eşliğinde sessiz film olunca, bir birleşke yarattık. Ama her şeyden öte o duygu dönüşümünü sağlayan sinematik öğenin müzik ve ses tasarımındaki rolüne güvenerek şekil vermeye odaklandık.

Buse, Beykoz Kundura'nın tarihi binalarından dönüştürülmüş Kundura Sahne'nin fuayesinde


Festivalin bu yılki odaklarından biri olan Mancini’nin müzikleri senin için ne ifade ediyor ve festivali yakından takip edecek izleyiciler programdaki filmlerin ardından hangi filmlerle devam etmeli?

Mancini benim için biraz zarafeti, biraz da mizâhı ifade ediyor. Cazın o oyuncaklı hâlinin filmlerde beden bulmuş hâli gibi geliyor. Festivaldeki film seçkisinden biraz daha farklı olarak, Days of Wine and Roses (1962) ve I Girasoli (1970) filmleriyle devam etmelerini önerebilirim. 

Bir Yaz Gecesi Festivali’nin önceki yıllarından unutamadığın bir an deyince aklına ne geliyor?

Birkaç sene önce Fritz Lang’ın Metropolis’ini (1927) canlı müzik eşliğinde göstermiştik. Bir arkadaşımın 13 yaşındaki kızı da gelmişti ve gösterim sonrasında izlediği şeyi çok sevdiğini ve film boyunca telefonuna bakma gereği duymadığını söyledi, o yüzündeki şaşkınlığı hiç unutmuyorum. O kadar mutlu olmuştum ki… (gülüyor). 

Geçen yaz da BaBa ZuLa’nın G. W. Pabst’ın Abwege (1928) filmine, Korhan Futacı’nın da Abram Room’un Bett und Sofa (1927) filmine eşliklerini unutamıyorum. O müzikal şölenin verdiği his dolup taşırmıştı içimi... Bu yaz yeniden birlikte çalışıyor olmaktan çok mutluyuz. Aslına bakarsanız perdede ilk defa izleme şansı bulduğumuz bu filmler, Kundura’nın atmosferinde bir rüya hissi veriyor. Film bitince Boğaz’dan İstanbul’a dönüp baktığınızda insan olduğumuzu, hayatta olduğumuzu hatırlıyoruz. Belki yaşadığımız şehri yeniden sevmenin o anı, her gösterimi de eşsiz kılıyor. 

  • Editörü notu: Benim gibi yolu gözünde büyütenler için bir bilgi vereyim. Festival boyunca gidişte Beşiktaş’tan Beykoz Kundura’ya, dönüşte de Beşiktaş ve Kadıköy’e ulaşım sağlayan ücretsiz tekne hizmetinden faydalanabilirsin.
Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

Beykoz Kundura

The Pink Panther

Henry Mancini

People on Sunday

Türkiye

BaBa ZuLa

Korhan Futacı

Oscar Wilde

Salomé

Lady Windermere’s Fan

Beykoz

İstanbul Boğazı

NEREDE YAYIMLANDI?

DuendeDuende

BÜLTEN SAYISI

☀️ Bir Yaz Gecesi Festivali, mavinin yeni tonu Jack White

Bu hafta Keşif'in konukları; David Cronenberg'in çarpıcı son filmi Crimes of the Future, yaz akşamlarımızı büyülü rüyalara dönüştürecek Bir Yaz Gecesi Festivali ve Jack White'ın son albümü Entering Heaven Alive.

29 Tem 2022

dART ile birlikte
Fotoğraf: Deniz Sabuncu

YAZARLAR

Emre Eminoğlu

1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ OKUMALAR

;