20’lerde 20’lik: Hoş geldin Türkiye Cumhuriyeti. Dans edelim mi?

İstanbul'un kültür arşivi sergilerle şehirde Bir Zamanlar İstanbul sergisi, 2022 6 Ekim - 16 Ekim tarihleri arasında beşinci edisyonuyla şehre yayılan fotoğraf festivali 212 Photography Istanbul , İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirak şirketlerinden Kültür AŞ iş birliğiyle şehri de festivalin bir parçası hâline getiriyor. Neler var? Festival kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi arşivinde yer alan, Faik Şenol ’un insan ve şehir manzaralarına odaklanarak İstanbul’un gelişim ve değişimini belgelediği fotoğraflarının bir araya geldiği Bir Zamanlar İstanbul sergisi, Taksim Sanat ’ta ziyaretçilerini nostaljik bir İstanbul kesitiyle buluşturuyor. Akaretler’de ziyaretçilerini bekleyen Kayıttayız sergisi, Kültür AŞ Genel Müdürü Murat Abbas , Kanat Atkaya ve Burak Sülünbaz ’ın plak koleksiyonlarından yola çıkarak müziğin görsel tarihinden kareleri ve hikâyeleri sanatseverlere ulaştırıyor. Kültür AŞ iş birliğiyle şehre yayılan sergiler hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsin.
Daha fazlasını öğren →
Özenle seçilen kıyafetler giyilmiş. Çantaya koyulanlar belli: ev anahtarı, kimlik, cüzdan, telefon. Tamam. Yok cüzdan ağır şimdi, bir kart, biraz nakit yeter. Bu gece, o gece. Arkadaşlarımızla delilerce eğlenmeye geldik. Her hafta yeni bir yer deneyelim dememize rağmen, yine aynı yerdeyiz. Her zaman çöktüğümüz köşe dolu, ısrarlı gözlerle yerimizi kapan grubu gitmeye ikna etmeye çalışıyoruz. Bu sırada içkiler alınıyor, montlar çıkarılıp, koldan sarkıtılıyor. Aa bir hareket var, bakışlar işe yaramış anlaşılan, kalkıyorlar. Kibarca gülümsüyoruz. Hareket vakti. Herkes birbirinin elini tutuyor, insan treni oluşturuyor ve istediğimiz yere ulaşıyoruz. İşte şimdi her şey çok güzel. Gözlerimizle gelenleri izliyoruz, gülüyoruz ve tüm haftanın ağırlığı dostlar, biraz müzik ve hareketlilik sayesinde hafifliyor. Çıkışta belki boğaz boyunca yürürüz. Belki dürüm alırız? Midye dolma? O çok sevdiğimiz köfteci abi belki bu gece standı açmıştır? En kötü ayın denize yansımasını banklarda oturarak izler, manzaraya doyarız. Ohhh, diyoruz, 20’lerde 20’lik olmak zor, evet, ama en azından arada eğlenebiliyoruz —birçok ekonomik, politik ve çevresel faktör bunu zorlaştırmış olsa bile.
Peki. 2020’ler dedik. 20’li yaşlar dedik. Ama bir başka 20’ler, 1920’lerde 20’likler nasıl eğleniyordu?
1920’lerin Türkiye'sine genel hatlarıyla bir bakalım: 1. Dünya Savaşı daha yeni yeni bitmiş, artçıları herkes ama özellikle İttifak Devletleri tarafından hissediliyor. Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile Türkiye’nin sınırları çiziliyor. İstanbul'un işgalleri ve ardından İstanbul’un kurtuluşu gerçekleşiyor. Kurtuluş Savaşı, Lozan Barış Konferansı, Lozan Antlaşması, hilâfetin kaldırılması derken geldi 29 Ekim 1923; Cumhuriyet ilan edildi ve yeni bir dönem başladı. 1920’ler Türkiye’de birçok değişimin gerçekleştiği, çok kaybın ama aynı zamanda birçok devrimin ve zaferin de olduğu bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Bu 10 senelik dönemi pek özetleyemem — özetlemeye çalışmak da biraz ayıp olur herhalde — ama kısaca çok fazla değişimin olduğu 10 yıllık bir dönem diyebiliriz.
Bu kadar kayıp ve yenilik karşısında Türkiye’de bulunanlar kimi zaman eğlendi mi? Evet, her şeye rağmen hayatlarından bunu eksik etmemeyi başarmış gibi duruyorlar. Eminim 2020’lerin tarihini okuyanlar da aynı şeyi bizim dönem için soracaklar — ama bu başka günün konusu.
Balolar, Balolar ve Balolar!
Cumhuriyetin ilanının ardından Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde balolar gerçekleşmeye başladı.
Salt Research, Harika-Kemali Söylemezoğlu Archive
Bu görselde 8 Mart 1924’te, Dersaadet Telefon Memurîn ve Müstahdemîn Cemiyeti için Pera Palas’ta gerçekleşen kostümlü ve maskeli büyük balo biletini görüyoruz. Akşam 10’da başlayan bu partide, kostümler ciddiye alınıyor. Maskeli baloda en iyi 3 maskeye bir ödül sunulacağı ve “titiz” gece elbiselerinin giyilmesinin rica edildiği yazıyor.
Hayalimde canlandırabiliyorum: sıcak maşalar ile dalgalandırılmış kısa saçlı kadınlar, kolyeleri, kısa topukluları ve bilekte biten elbiseleri ile bu görkemli salona adım atıyorlar. Smokinli erkekler, nazikçe merdivenden çıkan kadınlara destek oluyor. Müzik, yükselen kahkahalar arasından, kesik kesik duyuluyor. 1920’ler cazın doğum yılları olarak görülüyor; ‘modernleşme’ sürecinde olan Türkiye’de de bu müziğin popülerleştiğini görüyoruz.
Cumhuriyet Baloları adlı makalede, baloların modernleşme sürecinde etkili bir araç olarak kullanıldığı paylaşılıyor.
“Cumhuriyet Baloları da toplumda kadının belirlenmiş rollerinin değişmesi ve alışılagelmiş giyim tarzının modernleşmesinde etkili bir araç olarak düşünülmüş ve uygulanmıştır.”
Kadınların toplumda giderek daha aktif bir rol kazanması hedeflenirken, bu dönemde modernleşme ve batılılaşma aynı kefeye konduğundan, Türk kadınları da batının à la mode kıyafetlerini giymeye başlıyor.
Danslar ediliyor, yeni insanlar ile tanışılıyor. Aslında 21. yüzyılın eğlence anlayışı ile paralellikler gözlemlenebilir ama benim hayal gücümde bu balolar çok daha romantik, çok daha özel ve çok daha özenli. Tabii geçmişi hep olduğundan daha farklı görürüz, o ayrı. Neyse sonuçta Cumhuriyet Baloları, Yeni Yıl Baloları, Maskeli Balolar derken Türkiye sosyetesi gecelerini süslenerek ve dans ederek geçirmeye başlıyor.
Peki ne tür danslar?
Modernleşme sürecinin büyük bir parçası da danstı. Bu dönemde vals, tango, charleston gibi danslar popüler olmaya başlamıştı. Herkesin dans etmeyi bildiği dönemlere, hiç yaşamamış olsam da, özlemle bakarım. Bizim dönemimizde gerçekten dans etmeyi bilen çok kişi yok (mesela ben bilmiyorum). Bu dönemde dans bir eğlence ve herkes tarafından öğrenilen bir sanat olarak görülüyordu, eğlenmek için dans etmek şarttı — hem de güzel ve nasıl oluyorsa herkes tarafından bilinen bir koreografiye uyarak.
En sevdiğim dijital niş dergilerden The Swing Post, Cumhuriyet ile beraber Türkiye’de dansın inanılmaz ilgi görmeye başladığını paylaştı. Cazbant, yani caz müziği çalan orkestralar eşliğinde insanlar dans için yanıp tutuşuyordu.
“Birkaç yıl öncesine kadar yalnız Amerika ve Avrupa’ya has gibi görünen dans tutkusu son zamanlarda Türkiye’de de alan bulmuştu. Resimli gazete bu çılgınlığa “dâ’ür-raks”, yani ‘dans hastalığı’ adını koymuştu.”
Özellikle kadınların daha ‘özgürleştiği’ ve aynı zamanda savaştan çıkılmış bir dönemde, dansın popülerleşmesi çok mantıklı geliyor. Bir çeşit rahatlama gibi. Tabii, dünyada sorunlar bitmiyor ama en başta da yazdığım gibi küçük eğlence nefesleri her şekilde alınıyor. Geçici de olsa, birkaç danslığına problemlerden uzaklaşılabiliyor.
Davetiye yok? Sorun yok! Gazino ve barlar:
1920’lerin Türkiye'sinde, gazinolar ve dansingler (yani müzik ve dansın olduğu mekânlar) çok yaygın. Bu mekânlar en çok İstanbul’da olsa bile Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde bu dönemde artmaya başlamışlar. İstanbul’un en in mekânları arasında Pera Palas ile birlikte 1921 yılında açılan Maksim Kulübü ve 1911’de bar olarak açılan Garden Bar Tepebaşı da bulunuyormuş. The Swing Post eğlence mekânları ile ilgili görsellerle desteklenen harika bir liste çıkarmış, buradan bakabilirsiniz.
Gazinolar, balolar, dansingler ve barlar Türkiye’nin, Cumhuriyetin ilanı ile gelen yeni kimliğine bürünmesinde büyük rol oynayan mekânlar hâline gelerek eğlencenin bile politik olduğunu gösteriyor. Günümüzde bile eğlencenin masum olmadığını görüyoruz; iptal edilen konserler, içki ve ses yasakları, kapatılan barlar, yükselen fiyatlar… Buna rağmen her dönemde insanlar eğlenmeyi başarıyorlar. Velev ki, kaos ve kriz kaçınılmaz, gelsin. Biz yine de eğlenecek yerler buluruz.
20’lik bültene buradan göz atabilirsiniz.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Türkiye
1. Dünya
İttifak Devletleri
Mondros Mütarekesi
İstanbul
İstanbul’un kurtuluşu
Lozan Barış Konferansı
Lozan Antlaşması
Cumhuriyet
NEREDE YAYIMLANDI?
fatih'te birahane, 20'lik, men-i müskirat kanunu, balolar, silent disco, burčák, türk bilardosu, sinyor kastelyaço, bisikletler için trafik ruhsatı
11 Eki 2022

YAZARLAR

Yasmin Güleç
Anthony Bourdain'in #1 numaralı hayranı olmak dışında zamanımı genelde yazarak, yürüyerek, kahve içerek ve derin politik tartışmalara girerek harcıyorum.

İstanbul'da Nasıl Eğleniyorduk?
1920 ve 30'ların İstanbul eğlence hayatını bir gazetecinin röportajlarından takip eder, her salı yayımlanır.
İLGİLİ OKUMALAR