
13 Ekim Perşembe. Sinematek/Sinema Evi'nden çıkalı yirmi dakikadan fazla olmuş. Filmin ortalarından başlayarak, o ana kadar dinmek bilmeyen göz yaşlarımdan mı yoksa sönmek bilmeyen öfkemden mi konuşamadığımı bilmiyorum. Sonunda sessiz yürüyüşümüz bitip de bir kafeye oturduğumuzda, ağzımı açar açmaz Umut'tan azar işitiyorum: "Emre, kendini 13 yaşındaki bir çocuğun yerine koyduğuna inanamıyorum."
Birkaç yıl önce Girl filmiyle muhteşem bir başlangıç yapan Belçikalı genç ve kuir yönetmen Lukas Dhont'un yeni filmi Close, Cannes Film Festivali'nde Grand Prix'ye layık görülmeden çok önce bile bu yılın en merak ettiğim filmlerindendi. Close, bir değişim hikâyesi, değişime yenik düşen bir yakınlığın hikâyesi. 13 yaşındaki Léo ve Rémi'nin yakın ilişkisi, okul başladığında sarsıntıya uğruyor. Rémi'nin Léo'ya dostluğun dışında hissettiği şeyler olduğunu anlamak çok zor değil, bunların karşılıklı olup olmadığıysa muğlak. Toplumun o toksik erilliğinin, tek normale tapınma saçmalığının henüz 13 yaşındaki çocukların bile kalbini kırdığını görmek can acıtıyor. Duyduğu fısıltılarla, kendilerine yönelen ima, bakış ve işaretlerle her gün biraz daha geri çekmeye başlıyor Léo kendini. (Close bu açıdan, Filmekimi'nin bir diğer şahanesi, yine bu sayıda Ant'ın kaleminden okuyacağınız The Banshees of Inisherin'le paralellik taşıyor gibi gözükse de, oradaki uzaklaşmanın nedeni olgun ve varoluşsal, bizimkiyse saf ve duygusal.)
Close | Kaynak: İKSV
Léo uzaklaştıkça karnından bıçaklanmış hissediyor Rémi. Ama hepsinin içinde, onun canını en çok acıtan anı tahmin ediyorum. Rémi, bir gün Léo'yu, okula başladıklarından beri ayrı düştükleri tek dünya olan hokey antremanında ziyaret etmeye gidiyor. Spordan zerre anlamasa da, orada olduğunda birlikte vakit geçiremeyecek olsalar da... Belki onun konserini izlemeye gelmiş Léo'ya bir iadeiziyaret olması, belki dışında kaldığı o dünyayı merak ettiği, belki de sadece özlediği için. Aşık olmaya gerek yok, biriyle yakın olduğunda, bazı şeyleri nedensiz yaparsın çünkü. Léo sahanın kenarına yaklaşıp şöyle diyor ona: "Niye geldin ki?"
Filmin olay örgüsüne ve duygusal yüküne dair sürprizleri bozmamak için daha fazlasını söylemek istemiyorum. Fakat söz konusu duygusal yükü üzerinde çok iyi taşıyor Lukas Dhont'un sineması. Tüm büyüsüne ve huzur dolu renk paletine rağmen masumiyetin yitişini, trajedilerle büyümeyi, toplumun beklentilerine yenik düşen mutluluk ihtimalini tüm gerçekliğiyle yüzünüze vuruyor.
Öfkem dinmiyor. Léo'nun pişmanlığı altında ezilişine üzülmüyorum. Ve film her aklıma gelişinde, tekrar tekrar sormadan duramıyorum: Başkalarının ne düşündüğü bu kadar umurunda olmasaydı, kendi hâlinizde mutlu olmaya devam ederdiniz belki de, ha ne dersin Léo?
★★★★★
İlgili Başlıklar
Sinematek
Lukas Dhont
Cannes Film Festivali
Filmekimi
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

🎟 Aylardan Filmekimi'ydi: Filmekimi özel sayısı.
Yayın & Yazar

Emre Eminoğlu
1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.