Sınırlar çekilmek için mi aşılmak için mi vardır?

Yazı: Tuğba Gökduman ve Rayka Kumru
Aşktan meşkten söz ederken sık sık “aşk sınır tanımaz” denir; “gerçekten aşıksan onun için her şeyi yaparsın” denir. Bu “her şey” potasına güzel şeyler kadar çekindiğimiz, korktuğumuz, istemediğimiz şeyler de atılır çoğunlukla. Flört ilişkileri ve sınır yan yana düşünmesi imkânsız şeyler gibi sunulur ideal aşk ilişkilerinde. Sınırlar bir engel ya da aşkın, ilişkinin “doğasına” aykırı bir şey gibi gösterilir. Peki sınırlar kötü olmak zorunda mıdır? Aşkın sınırı var mıdır?
Reklamın kötüsü olurmuş
Önce şuradan başlayalım: Özellikle de flört ilişkilerindeki sınırlar eşitsizlikten dolayı güvensiz şekillerde, çarpık çurpuk çizilegelinip yasaklarla bir düşünüldü. “Bu kıyafeti giyemezsin”, “bu saatte çıkamazsın”, “bu insanla görüşemezsin” dedi biri birilerine. Bunlar birer sınır ihlali olarak tanımlanmadı bile bazı durumlarda. Bedene, cinselliğe, varoluşa müdahale etmek, aşk adı altında normalleştirildi. Hatalı şekilde, güzel, güçlü ya da “harbici” sevginin olduğu ilişkilerin kıstası olarak pazarlandı.
Sınır neydi?
Sınır derken kişisel sınırlardan, ilişkilerimizde kendimizi daha güvende ve rahat hissetmek için belirlediğimiz sınırlardan bahsediyoruz. Yani sanılanın aksine, sınırlar insanların isteklerini, ihtiyaçlarını, varoluş ve ifade biçimlerini zedeleyen şeyler olmak zorunda değil. Bu sınırlar, insanın kendisini, partnerini, özgürlük alanını ya da hissettiği duyguları baskılamak, kısıtlamak için yok. Sınırlar daha güvenli, keyifli, haz dolu ve saygılı ilişkiler için var. Bizi bir şeyin dışında bırakan, ötesine iten değil, istediğimiz ve kendimiz gibi var olmamızı sağlayan çizgiler.
Sınırlarımız bizim miydi?
Hepimiz dünyaya bize özgün bedenlerle geliriz; içinde büyüdüğümüz çevrelerin değerleri, bizi şekillendiren kültürler, dinler, normlar, edindiğimiz bilgi ve deneyimler de bir o kadar bize özeldir. Sonuçta hepimiz çeşitli isteklere, ihtiyaçlara ve sınırlara sahip insanlar oluruz. Sınırlar bazılarında A noktasına, bazılarında B noktasına çizilir, bazılarının sınırları mor renklidir, bazılarınınki yeşil. Sınırlar, yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımız, istediklerimiz ve istemediklerimiz ile alakalıdır ve herkeste çok çeşitlidir. Sınırlar esneyebilir, sıkılaşabilir, çoğalabilir, renk değiştirip yok olabilir.
Sınır, o sen misin?
Peki senin bazen ilişkilerinde ne istediğini, neyi yapmaya hazır ve meraklı olduğunu bilmediğin zamanlar oluyor mu?
Bu çok normal. Bazen, bazı yerlerde ya da bazı insanlarla birlikteyken sınırlarının neler olduğunu anlamak ya da sınır belirlemek zor olabilir. Bazen hoşlandığın biri, hoşlanmadığın bir şey yaptığında buna “hayır” demek korkutucu gelebilir; “anın büyüsünü bozan”, “tat kaçıran”, “oyun bozan” partner olmak istemezsin. İçten içe hissedersin o davranıştan, sözden, durumdan haz almadığını ama ses etmezsin bazen, görmezden gelirsin. Belki bir tanıdığının görmesinden çekindiğinden dışarıda el ele tutuşmak istemiyorsundur, ama üzülür diye düşünür çekmezsin elini. İlk cinsel ilişkini henüz yaşamaya hazır hissetmiyorsundur, ama söylemekten çekinir, “nasılsa bir gün hazır hissetmeyecek miyim” diye ikna edersin kendini. Aşkını, sevgini ya da ilgini kanıtlamak için “her şeyi” kabul etmen, risk alman ve konfor alanından çıkman gerektiği düşüncesi zorlar seni, içinde bir şeylerin doğru olmadığını hissedersin.
Kendine değil, ona hayır demek
Bazen “hayır" birine, bazen de bir davranışadır. Bazen de kendimizi belli bir ortamdan ayrıştırma, değerlerimizi kendimize hatırlatma biçimimizdir.
Bazen de “hayır”, bir davranışa “hayır” demektir, bir insana değil. Sınırlarımızı ifade etmek, karşılıklı beklentilerimizin neler olduğunu anlamaya yardımcı olur. Beklentilerimizin çeşitli olması, bizi biz yapan her şeyde olduğu gibi olağandır! Sınırlara saygı duymak ise güvenli ilişkilerin olmazsa olmazıdır.
Bununla birlikte sınırlar asla değişmeyecek, bir kere çizildiğinde ömür boyu kalacak katı duvarlar değildirler. Büyüdükçe, yeni şeyler öğrendikçe, yeni insanlar tanıdıkça hayata bakışımız, isteklerimiz ve değerlerimiz de değişebilir. Bunun neticesinde bugün A noktasına çizdiğimiz sınırlar bir gün B noktasına yaklaşabilir. Önemli olan bu değişimin başka insanların ihtiyaç ve isteklerine göre değil, kendininkilere göre olmasıdır. Kendin için en iyi olanı yine en iyi sen bilirsin. Nasıl daha rahat ve güvende hissedeceksen sınırlarını da o şekilde güncelleyebilirsin. Mesela bugün tek eşli bir ilişkide olmaya ihtiyacın vardır, bir gün çok eşli bir ilişkide olmayı denemek isteyebilirsin. Denediğinde sevebilir ya da sevmeyebilir ve sınırlarını tekrar eski haline getirmek isteyebilirsin. Sınırlar sen istediğin sürece esnek, değişken, ve bazen de köklü ve sonsuza kadardır.
Kişisel sınırlara ve kişisel sınırlara saygı duymaya ihtiyacımız var; çünkü sınırsızlık, sınırları zorlamak, sınırlarını sorgulamak veya ihlal etmek özgürlükle, cesaretle ve aşkla ilgili değil. İlişkilerimizde birine bir şeyleri kanıtlamaya değil, güvende ve rahat hissetmeye ihtiyacımız var. Sınır ihlali flört etmenin bir yöntemi değil, bir flört şiddeti olabilir.
Sağlıklı ilişkiler, kişisel sınırlar, flört şiddeti ve ilişkilerle ilgili birçok konuda bilgi almak ve mevcut bilgini test etmek için tabukamu.com’u ziyaret edebilirsin.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Tuğba Gökduman
YAZARLAR

20'lik
20’lik, kafada oluşan saçma soruların, açılmayı bekleyen ve bazen suratımıza çarpılan kapıların, gündem ile üzerimize çökebilecek fenalığın paylaşıldığı bir bülten.
İLGİLİ OKUMALAR