Amerika Birleşik Devletleri’nin Gayri Resmi Kuşunun İsmini Nasıl Bir Ortadoğu Ülkesinden Aldığının Hikâyesi

Yazan: Giancarlo Casale
Çeviren: Buket Bayrı Kitapçı
“Turkey” İngilizce’de Türkiye’ye verilen ad. Aynı zamanda Latince ismi melleagris gallopavo olan hindi kuşunun İngilizce karşılığı da “turkey”. Bu kelime İngilizcede deyimlere dahi girmiş. Örneğin “talking turkey” dobra dobra konuşmak demek.(1)
European University Institute-Floransa’da Erken Dönem Akdeniz Dünyası Kürsüsü başkanı, birçok yayınının yanı sıra Ottoman Age of Exploration [Osmanlı’da Keşifler Devri] adlı kitabın yazarı Osmanlı tarihçisi Giancarlo Casale, Amerika Birleşik Devletleri’nde kökleri 1620’lere dayanan ve 19. yüzyıldan itibaren Kasım ayının son haftasında kutlanılmaya başlayan Şükran Günü (Thanksgiving) bayramı sofralarının ana yemeği hindiden yola çıkarak, Harvard Üniversitesi’ndeki doktora eğitiminin ilk yıllarında (90’ların sonu) İngilizce’de hindi kuşunun karşılığının neden Türkiye’nin isminden geldiğini anlamaya çalışmış ve bu “aydınlanma” macerasını eğlenceli bir üslupla paylaşmış. Türkiye’de hindinin yılbaşı sofralarının ana yemeği haline geldiği günümüzde, yılbaşı öncesi bir hindi yazısı çevirmek istedim. Keyifli okumalar dilerim.
19.yy'dan bir hindi gravürü
Giriş
Hindi (turkey) ismini nereden aldı? Bu görünüşte zararsız soru bayram döneminin yaklaştığı bu günlerde bir sabah aniden kafamda belirdi. Nihayetinde hindiden daha Amerikalı bir şey yok diye düşündüm. Etiyle New England’daki ilk kışlarında ilk göçmenleri açlıktan kurtaran hindiydi ne de olsa. Bir nevi minnettarlık göstergesi olarak onları Şükran Günü ve daha sonra Noel’de yiyor ve tüm sene boyunca sandviçlerimizin içinde mideye indiriyorduk. Dördüncü sınıfta okuyan her öğrenci Benjamin Franklin’in hindinin, özellikle vahşi hindinin düşkünü olduğu, hatta Amerika Birleşik Devletleri’nin milli sembolü olarak kel kartalın yerine hindinin seçilmesi üzerine kampanya yaptığını bilir.(2) Öyleyse nasıl oluyordu da bu kuş ismini Ortadoğu’daki orta boy bir ülkenin adından alıyordu? Merak ettim.
Avrupa Devletleri hindiyi (Türkiye) paylaşıyor. William Holland, 1802, British Museum
İngiltere ve Rusya, birlikte, “Müttefikimiz ol ya da seni fena hırpalarız!” Puck, cilt 17, no. 424, 22 Nisan 1885
Ertesi gün bu derin düşüncelerimi karısı Brezilyalı olan ev sahibimle paylaştım. “İlginç,” dedi. “Portekizcede bu kuşa ‘peru’ adı verilir. Aynı kuş, farklı ülke.”
Hımmm.
Merakım giderek artmaktaydı. Ben de konunun kaynağına inmeye karar verdim. O akşamüstü kendime bir Türk buldum ve kendisine turkey Türkçede nasıl denir diye sordum. “Turkey?” dedi. “Biz hindi diyoruz, yani Hindistan’dan gelen.” Hindistan? Durum gitgide acayipleşiyordu.
Daha sonraki günler hindi, turkey, kelimesinin mümkün olduğunca fazla dilde karşılığını bulmaya çalıştım, buldukça işler daha garipleşiyordu. Örneğin Arapçada Etiyopya kuşu, Yunancada gallopoula, yani Fransız kızı [Fransız pilici] anlamına geliyordu. Farsçada hindi, bukalemon kelimesiyle karşılanıyordu.
İtalyancada hindi için kullanılan kelime tacchino’ydu. İtalyan akrabalarım bunun kuştan başka hiçbir şey ifade etmediği konusunda beni ikna ettiler. “Fakat,” diye devam ettiler, “bu isim, turkey, bize başka bir şeyi çağrıştırıyor. İtalya’da, kökenlerinin Amerika olduğu herkes tarafından bilinen mısıra biz grano turco yani Türk tahılı deriz.” İşte buyrun, yine döndük Türkiye’ye! Halihazırda olay gitgide karmaşıklaşmamış gibi, Türk bilgi kaynağım, İngilizce corn olarak adlandırılan tahılın Türkçesinin mısır yani ülke olarak da adlandırdıkları Mısır olduğunu söyledi!
Bu aşamada işler çığırından çıkıyordu. Ancak azmettim ve tam bu bulmacadan bir anlam çıkarmaktan vazgeçmek üzereyken bu karmaşık labirentte bir bağlantı çıkmaya başladı gibi geldi.
Fransızcada hindi, dinde, yani Türkçedeki gibi Hindi, Hindistan’dan gelmiş demekti. Almanca ve Rusçada da benzer manalar taşıyordu. Bir ipucunun üzerindeydim anlaşılan. “Anahtar soru,” diye düşündüm, “Hindistan’da acaba bu kuşa ne diyorlardı?” Bunun üzerine lise sınıf arkadaşımın köklü bir Bengal ailesinden gelen karısını aradım ve soruyu patlattım.
“Aa!” dedi. “Hindistan’da hiç hindi yoktur. Hindi Amerika’dan gelir. Bunu herkes bilir.”
“Evet,” diye ısrar ettim. “Ama siz bu kuşlara ne ad veriyorsunuz?”
“Yani, bizde yok,” dedi. Çok yardımcı olmamıştı. Yine de ısrar ettim:
“Evet,” ama dedim. “Ne diyorsunuz hindiye? Bak, illaki bir kelime vardır. Mesela İngilizce’den çevrilmiş bir Amerikan filmi seyrediyorsun ve oyuncular hindiden bahsediyorlar. Ne derler?”
“Yani… sanırım bu durumda Amerika’da dedikleri gibi turkey derler. Çünkü dediğim gibi bizde bu kuş yok.”
Prut Nehri'ni geçmeye çalışan Rus ayısına karşı hindi olarak tasvir edilmiş Türkiye kendini savunuyor, diğer hayvanlar da farklı Avrupa devletlerini sembolize ediyor. Robert Seymour, 1828, British Museum
Buyurun bakalım, çıkmaz bir sokaktaydım. Kendi kapasitemin ve kaynaklarımın çok ötesinde bir soruna takıldığımı çok geç fark etmiştim. Ciddi bir uzman danışmanlığına ihtiyacım vardı. Böylece ertesi sabah, dünyaca tanınmış filolog, Türk dilleri uzmanı Şinasi Tekin Hoca ile görüşebilmek için bir randevu talep ettim. Bana yardım edebilecek birisi varsa o da Şinasi Hoca olmalıydı.
Bir sonraki Salı ofisine girdiğimde hayal kırıklığına uğramayacağımı anladım. Şinasi Hoca’nın kırışmış, babacan bir yüzü, gür beyaz bilge bir sakalı vardı ve beni rahatsız eden bu Türk gizemine içinde kesinlikle yanıt bulabileceğim yığınlarca kalın ve yetkin kitaplarla çevrilmişti. Kendimi tanıttım, oturdum ve hevesle Hoca’nın bilgelik dozundan nasibimi almayı bekledim.
“Bak,” dedi, “Türkiye’de kırsal bölgelerde çulluk adı verilen bir kuş bulunur. Bu kuş hindiye benzer ancak ondan çok daha küçüktür ve eti çok lezzetlidir. Amerika'nın keşfedilmesinden çok önce, İngiliz tüccarlar bu leziz çulluğu keşfetmişler ve bu kuşları İngiltere’ye ihraç etmeye başlamışlar. Çulluk İngiltere’de çok meşhur olmuş ve Turkey bird veya kısaca turkey olarak biliniyormuş. Daha sonra İngilizler Amerika’ya geldiklerinde, buradaki hindileri çulluk zannetmişler ve onlara da turkey adını vermişler. Ama diğerleri o kadar kolay aldanmadı. Bu kuşun Amerika’dan geldiğini biliyorlardı. Bu nedenle kuşa ‘Hindistan kuşu’ (hindi), ‘Peru kuşu’ veya ‘Etiyopya kuşu’ gibi adlar verdiler. Hindistan, Peru, Etiyopya erken dönemlerde Yeni Dünya’yı adlandırmak için kullanılan isimlerdi. Zira insanların coğrafya bilgileri pusluydu ve Amerika’nın Amerika olarak anılması epeyce zaman aldı.” (3)
Şinasi Hoca bunları bana açıklarken inanılmaz hüzünlenmişti. Onu teskin etmeye ve kadersiz leziz çulluğun başına gelenlerden dolayı üzüntümü ifade etmeye çalıştım. Ancak içten içe sevinçten mest olmuştum. Bu bayram sorununa sonunda bir yanıt bulabilmiştim ve artık geleneksel Şükran Günü yemeğimi tereddütsüz yiyebilecektim.
Ama şimdi de şu mini minnacık köpeklere neden Chihuahuas [Çivava] diyorlar, merak ediyorum…
Türkiye hindi şeklinde tasvir edilmiş, havadan bombalar, bıçaklar, tüfekler yağıyor Puck, v. 64, no. 1655, 18 Kasım 1908
“Peder bir Hindinin İlk Kez Çekilmiş Fotoğrafını Ortaya Çıkardı”
St. Bonaventure, New York, 21 Kasım (AP)
Aziz Bonaventure Koleji’nin kütüphanecisi Peder Irenaeus Herscher, hindinin (turkey) basılmış ilk temsili olduğunu düşündüğü bir resim ortaya çıkardı. Herscher bu resimle, yazılarını resimleyen ilk doğabilimci olan İsviçreli Conrad Gesner’in ona atfedilen Historia Anumaleum adlı yüzyıllık bir zooloji metninde karşılaştığını bildirdi. Geleneksel Şükran Günü kuşuna Gesner’in verdiği Latince isim Gallopavum, dişi tavuskuşu idi. Gesner kuşun Batı Hint Adaları’ndan geldiği, pişerken ağzı sulandıran bir aroma çıkardığı ve çok lezzetli olduğunu yazmıştı. Kütüphaneci esas olarak hindinin Amerika kökenli bir kuş olduğunu, Avrupa’da evcilleştirilerek kolonicilere tekrar getirildiğini söylemekte. Herscher’e göre bazı tarihçiler hindinin Avrupa’ya Kolombus tarafından bazıları ise Hernando Cortez tarafından getirildiğini söylüyor. Herscher kuşun “turk-turk-turk,” [törk-törk-törk okunuyor] diye ses çıkarması veya fese benzer bir kafası olmasının, turkey isminin kökeniyle ilgili yanlış inanışlara yol açtığını bildirmiştir.
Daily Boston Globe, 22 Kasım 1945, s. 5
DİPNOTLAR
1 Niles’ Weekly Register’ın 3 Haziran 1837 tarihli sayısı, cilt 52, sayfa 224’de çıkan ufak bir haberde “talking turkey,” birebir çevrildiğinde “turkey konuşmak,” deyiminin kökeni de bir hikâyeyle anlatılmakta. Buna göre bir yerli
(Indian) ve bir beyaz adam beraber ava çıkarlar. Yalnızca vahşi bir hindi (turkey) ve karga vurabilirler. Beyaz adam yerliye avı bölüşmek için şunu önerir: “Ya sen kargayı ben hindiyi alayım ya da ben hindiyi alayım sen kargayı al.” Yerli bunun üzerine, “Ugk! Sen yok turkey konuşmak,” der!
2 Çevirmenin notu: Benjamin Franklin, Amerika’nın kurucu babalarından, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni hazırlayanlardan, bilim adamı, mucit, devlet adamı, yayıncı, ö. 1790.
3 Çevirmenin notu: İngilizler, çulluk ve turkey ilişkisi için bkz. Andrew F. Smith, The Turkey: An American Story (Chicago ve Urbana: University of Illinois Press, 2006), sayfa 26-28.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
İLGİLİ BAŞLIKLAR
ancarlo Casale
İngilizce
Türkiye
Latince
hindi
Giancarlo Casale
Amerika Birleşik Devletleri
Şükran Günü
Harvard Üniversitesi
Hindi
New England
Benjamin Franklin
NEREDE YAYIMLANDI?
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Avrupa’ya bedenin bir tarihi, 18. Yüzyıl Britanya’sında aydınlanma ve sosyalleşme
02 Haz 2023

YAZARLAR

Toplumsal Tarih
Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.
İLGİLİ OKUMALAR