aposto-logoSalı, 6 Haziran 2023
aposto-logo
Salı, Haziran 6, 2023
Aposto Üyelik

Ayberk Konca | Bilmemek, 2019

Türkiye sinemasından sosyal linç manzaraları

Onu izledim ben. ile her sayıda bir konuk yazar ağırlamaya, sözü film izlemeyi de filmler hakkında konuşmayı da en az benim kadar sevenlere bırakmaya devam ediyorum. Bu sayıdaki konuğum, Ayberk Konca

Ocak 2022. Yılın ilk günleri. Ayberk'le tanıştığımız gün, Cihangir'de daha önce gitmediğim bir kafede, daha önce içmediğim bir içecek, espressolu salep deniyorum. Hem klasik müzikten hem sinemadan konuşabilen biriyle tanıştığım için heyecanlıyım. Sonra beni Cihangir'de daha önce gitmediğim bir mekâna, yediğim en güzel hamburgerlerden birini yemeye götürüyor. Sadece klasik müzikten ve sinemadan değil, yemekten de zevk aldığını hemen anlıyorum o an, ama bu yıl kazandığım en iyi arkadaş olacağını hemen kestiremiyorum. Bir yandan kompozisyon eğitimini sürdürürken, bir yandan da Boğaziçi Caz Korosu dâhil birçok koroda eğitmenlik ve koristlik yapan, aynı zamanda piyano ve şan dersleri veren Ayberk'i InstagramTwitter ve Letterboxd'dan takip edebilirsiniz.

Şimdi sözü Ayberk'e bırakıyorum...

Ayberk ne izlemiş?

Ayberk'in kasım favorisi: Bilmemek, 2019

Gündelik hayatınızda ne kadar zorbalığa uğruyorsunuz? Belki sokakta yürürken karşılaştığınız Donatella Versace, kombininizde bir şeyleri beğenmeyecek ya da belki içtiğiniz pumpkin spice latte yüzünden Howard Schultz olmanıza rağmen yargılanacaksınız, kim bilir…

Zorbalık temelli sosyal linç, bireyin toplum dışına itildiği bir ötekileştirme biçimidir ve uygulayıcı bireye göre farklı olan herkes bu modern dışlanma biçimine maruz kalabilir. Okul, iş ve sosyal çevre gibi yüz yüze maruz kalabileceğimiz alanlar dışında özellikle de sosyal medyada oldukça yaygın bir hâl almış olan linç kültürüne Leyla Yılmaz’ın yazıp yönettiği Bilmemek (2019) üzerinden göz atalım.

Filmi izlerken aklımıza Black Mirror’ın Hated in the Nation bölümünün gelmemesi işten bile değil. İzlediğimiz süre boyunca, klavye üzerinden birinin ölümünü dilemeye ne kadar uzağız sorusunun aklımızdan geçtiği bu bölümün düşündürdüklerinin daha geniş olarak ele alındığı ve bu linci sosyal medya değil de gerçek hayat üzerinden işleyen Bilmemek’i izlediğim süre boyunca, aklımda “İdeallerim uğruna zorbalığa ne kadar maruz kalabilirim?” sorusu vardı.

Çoğunlukla, idealist doktor Selma ve genel müdür Sinan’ın oldukça başarılı lise son sınıf öğrencisi ve su topu oyuncusu Umut’un çevresinde izlediğimiz Bilmemek, su topu takımında çıkan bir dedikodu üzerine tüm ailenin hayatının sarsılmasını konu alıyor. Takım arkadaşları tarafından kız arkadaşı olmaması gerekçesiyle sürekli eşcinsel olduğu ima edilen Umut’a yöneltilen “*bne misin?” sorusu üzerine alevlenen hikâyeyi izlerken ana karakterimizin yaşadığı hayal kırıklığını derinden hissedebildim. Bir yandan çocukluğundan beri tanıdığı arkadaşlarının takındığı bu homofobik tutum yüzünden yaşadığı hayal kırıklığı, diğer yandan ailesinin yurt dışında okuma ve burs beklentilerini, yüksek standartlarını karşılamakta zorlanması ve takımın uluslararası yarışmalara hazırlanmasının vermiş olduğu yoğunluğu kaldıramaması… Umut için bardak artık zaten taşmak üzereyken takım arkadaşlarının takındığı homofobik tutumun dozajının iyice artmasıyla, ne ailesinden ne de en yakın arkadaşından beklediği desteği göremeyince büyük olay patlak veriyor ve “Türkiye Umudunu Kaybediyor.”:  Umut bu baskılara ve akran zorbalığına daha fazla katlanamayıp evden kaçıyor ve isminin de etkisi ile haber bültenleri bu olay bi' bomba etkisi yaratıyor. 

Bilmemek | Kaynak: İKSV

Umut’u aralarına almayan, minör ve majör eylemlerde bulunan, kendi yaşıtı bir insana sırf kendinden farklı olduğunu düşündükleri için saf bir kötülük ve fobiyle yaklaşan arkadaş grubunu bile derinden etkileyip yaptıklarına pişman eden bu olay, sosyal lincin bireyin toplum dışına itildiği bir ötekileştirme biçimi olduğu tanımıma tam anlamıyla uyuyor. Umut’un eşcinsel olduğunu ne kabul etmesi ne de reddetmesi, dedikodu, dalga geçme, dışlama ve fiziksel müdahalelerle ilerleyen sistematik bir sosyal linçle karşılaşmasına neden oluyor. Bu sosyal linci daha katlanılmaz kılan ve etkisini büyütense karakterimizin benimsemiş olduğu arkadaş kavramı ve idealleri. Herhangi bir yanıt verse, belki de uğrayacağı bu zorbalık onu çökme noktasına getirmeyecek, hatta belli bir noktada toplum onu kabul edecekti. Ama onu bir karar vermeye zorlamak da, zorbalığın, sosyal lincin bir parçası zaten.

Bilmemenin bir seçenek olmadığı, toplumların kolektif yaptırımlarıyla insanlığı ve bireyi kategorize edip tek bir seçim yapmaya zorladığı yirmi birinci yüzyıl Türkiye’sinde Leyla Yılmaz’ın Bilmemek’ini izlemek hem keyifli hem de tetikleyici bir deneyimdi. - AK

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

linç

Boğaziçi Caz Korosu

Bilmemek

Howard Schultz

Leyla Yılmaz

Black Mirror

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

;