
14 Mayıs seçimleri sona erdi, hepimiz gözlerimizi ikinci tura çevirdik. 28 Mayıs’ta halk, beş yıl daha ülkeyi yönetecek kişiyi belirlemek üzere Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan arasında son tercihini yapacak. Ancak 28 Mayıs’a kadar atlamamamız gereken bir tarih daha var: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Gençlik bayramımız yaklaşırken, gelin biraz bu ülkeden neden genç siyasetçi çıkmadığından ve aylardır evimize zorla misafir olan başımızın tatlı belaları “siyasetçi dedelerimizden” bahsedelim.
Son birkaç aydır evde şöyleyiz: Bir kanepede ben, eşim ve kedimiz oturuyoruz. Hemen yanımızda sevgili Kemal Kılıçdaroğlu (74) var, Meral Akşener (66) ile birlikte oturuyor. Karşı koltukta Erdoğan (69) yanına Bahçeli'yi (75) almış. Köşedeki berjerde ise Muharrem İnce (59) oturup çayını hüpletiyor. Çayları açık koyuyoruz çünkü tansiyonları çıksın istemiyoruz.
TÜİK’in 2022 verilerine göre Türkiye’de 35 yaş altı nüfusun oranı yaklaşık yüzde 50. Yani her iki kişiden biri 35 yaşın altında. Bu genç nüfusu yöneten ve yönetmeyi vadedenlerin neredeyse tamamı 60 yaşın üstünde. Konuyla ilgili araştırma yaptığımda Amerika Birleşik Devletleri’nde de aynı sorunun yaşandığını; başkanların gittikçe artan yaşlılığından halkın memnun olmadığını gördüm. Joe Biden 80 yaşında, Donald Trump başkanlık seçimlerini kazandığında 70 yaşında idi. Konuyla ilgili ne yapılabileceği konusunda verilen tavsiyelerden biri şu: “Seçilme yaşını 18’e indirelim, böylece gençlere siyasette hoş karşılandıkları konusunda bir mesaj vermiş oluruz.” ABD’ye kötü bir haberim var: Biz indirdik, bir işe yaramıyor.
Bu Ülkeden Neden Genç Siyasetçi Çıkmıyor?
Evet tecrübe güzel şey, 60-70 yaşında bir insandan öğreneceğimiz çok şey olabilir. Peki onların 20’li, 30’lu yaşlarındaki insanlardan öğrenmesi gerekenler ne olacak?
19 Mayıs’ta, 30’lu yaşlarındayken Samsun’a çıkarak bir ulusun istikbalini değiştiren Mustafa Kemal Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” derken, siz hiç düşündünüz mü? Z kuşağı, TikTok’taki dansları sayesinde tanıyıp sevdiği 60’ına merdiven dayamış Muharrem İnce yerine neden kendi genç siyasetçilerini çıkarıp bağrına basmayı arzulamıyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 28. Döneminde 600 milletvekili koltuğundan sadece dördü 20’li yaşlarındaki vekillere ayrılmış durumda. Rümeysa Kadak (27), Zehranur Aydemir (25) ve Mesut Bozatlı (29) Ak Parti; Beritan Güneş Altın ise (28) Yeşil Sol Parti listelerinden milletvekili seçildi.
Seçim hazırlık çalışmaları sırasında yana yakıla ilk kez oy kullanacak gençlerden oy dilenen diğer partiler, o gençleri temsil etmesi adına kaç tane genç milletvekili adayı çıkardı? Bunların kaçı seçilme olasılığı yüksek, ön sıralardaydı? Özellikle, “Umudumuz büyük, gençliğimiz var” diyen Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti’nin, ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu konuda son derece geride kaldığının altını çizmek gerekiyor.
Gençler Siyasete Atılmak İstemiyor mu?
Bu yazı aynı zamanda bir öz eleştiri. Beş yıl önce Türkiye’nin en politik fakültelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Dürüst olmak gerekirse, ne ben ne de okuldan mezun olan arkadaşlarımdan hiçbiri siyasetin içinde yer almayı düşünmedik bile. Özellikle politik tansiyonun yüksek olduğu dönemlerde bu fikir aklımızdan geçse dahi, atmosfere hakim olan bıyıklı erkek hegemonyasını görüp korktuk belki de.
Hepimiz siyasetle iç içeyiz. Her gün haberleri izleyip ülkenin ahvaline üzülüyoruz. Ama muhalif duruşunu belli etmekten gocunmayan, iktidardan lafını esirgemeyen tanıdıklarımın hiçbiri gerçekten “Dur, ben bu gidişatı değiştireceğim” diyerek kollarını sıvamıyor. Haberleri izliyoruz, muhalif tweet’ler atıyoruz, yazılar yazıyoruz, seçim günü sandıkların başında bekliyoruz. Ama günün sonunda hep ama hep başımızdaki dedelerden bahsediyoruz!
Elbette burada suçun büyük kısmı sistemin kendisinde. Kültürel olarak da “yaşlıyı sayma, küçüğü ezme” odaklı bir toplum olduğumuz için gençlerin siyaset sahnesinde yer almaması kimsenin, hatta gençlerin bile umurunda değil. Tüm koltuklar kapılmış ve Türkiye’de siyaset yapmak para istiyor. Ve biz bunu kanıksamış durumdayız. 20’lik yazarı Merve Nur Okutan’ın bir arkadaşı, zamanında siyasete atılmak için yola çıkmış. Parti parti gezerek yapmak istediği projeleri anlatmış. Ama ya torpil engeline takılmış, ya da “Sende daha kendi kampanyan için bile para yok” diye hor görülmüş. Bağımsız aday olmak zorunda kalmış. Merve, kendi tecrübesi hakkındaysa, “Ben sadece bir kadın olarak bile siyasetin içinde yer almak zorunda olduğumu düşündüm, ama bu sisteme güvenim yok” diyor.
Sisteme güvenmemekte çok da haklı. İkinci kez AK Parti listelerinden milletvekili seçilen 27 yaşındaki Rümeysa Kadak, TBMM’deki ilk milletvekiliği dönemi boyunca bir tek soru önergesi bile vermemişti. Hangi performans kriterine dayanarak ikinci kez vekil gösterilip yeniden Meclise gittiği konusu, siyasete girmeyi düşünen ülke gençlerinin kafasında soru işareti yaratıyor olmalı. Tecrübesizlik gerekçesiyle siyaset kapısı binlerce gencin yüzüne kapanırken Mecliste bulunan sayılı gençlerden birinin, gençliğin sorunları adına kılını bile kıpırdatmayan bir isim olması; bu kişinin “genç” “kadın” ve “muhafazakâr” nitelikleri sebebiyle “temsili” olarak orada tutulduğunu gösteriyor. Bu tip vekillere siyasetçiler genellikle, “vitrin adayları” diyorlar. Yani vitrinde durması hoş karşılanıyor ama iş gerçekten karar alma süreçlerini işletmeye geldiğinde vitrinde duran bu gençlerin fikrini kimse merak etmiyor.
Halkın Meclisinde Neler Olup Bitiyor?
Birkaç günlüğüne bir milletvekilinin danışmanlığını yapmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki ortamı koklama imkânım olmuştu. Ortam şöyle: ODTÜ, Ankara Hukuk, İstanbul Hukuk gibi prestijli okullardan mezun genç yetişkinler, çoğunlukla 50 yaş üstü ve erkek olan milletvekillerinin danışmanlığını yapıyor. Projeleri, soru önergelerini, konuşma metinlerini hazırlıyor ve bol bol kapris çekiyor. 20’lerindeki, 30’larındaki bu eğitimli ve entelektüel genç yetişkinler neden milletvekili değil de danışman olmaya layık görülüyor? 60 küsur yaşında, son model Mercedes’iyle meclise gelen bir erkek milletvekili, muhalefet partisi üyesi olsa dahi, bir genç kadının istikbaline ve dertlerine dair kayda değer ne söyleyebilir? Parti fark etmeksizin gerçekten aktif olarak çalışan vekilleri tenzih ederek söylüyorum ama neden vekillerin hatırı sayılır bir kısmı meclis koltuğunu emekli olmadan önceki son çıkış, bir prestij meselesi, Meclis restoranındaki ucuz menüler eşliğinde bir sosyalleşme ortamı, belki bir sonraki yerel seçimlerde bir taşra belediye başkanlığına giden bir yol olarak görüyor?
Gençler olarak çoğunlukla o kadar umutsuzuz ki onlardan çok daha iyisini yapabileceğimizi düşünmüyoruz bile. Şu an başımızdakileri beğenmiyoruz ama “Ben daha iyisini yaparım” diye kollarımızı da sıvamıyoruz. Bunun bir sebebi kendi ataletimiz, bir sebebi de belki yaşlıların bize bıraktığı miras. Bize bıraktıkları ülkede kazançlı işlere giremiyor, ev-araba alamıyor, evlenemiyor, çocuk yapamıyoruz. Bir de sanırım hiçbir ülküye tam olarak inanmıyoruz. İnansak, çabalasak bile önümüz sen ne anlarsın-cı tayfa tarafından kesiliyor.
Seçimden Seçime Politik Olmak Ne Kadar Doğru?
Geldiğimiz hâl gösteriyor ki, Türkiye gençleri olarak artık taraf olmamız, elimizi taşımızın altına koymamız gerekiyor. Daha ısrarcı olmamız, kendimize inanmamız, örgütlenmemiz ve kendi akranlarımızı kollamamız gerekiyor. Bu ülke sadece seçimden seçime politik olabileceğimiz kadar rahat bir refah ülkesi değil. Bu seçim sürecinde hepimiz gördük: yaşlı siyasetçiler hızlı aksiyon alma konusunda hantal kalıyor. Seçimden önce de, seçimden sonra da politik süreçlere katılmamız gerekiyor. Siyaseti yalnızca dedelere bırakamayız. Bıraktığımızda neler olduğunu görüyoruz. O hâlde neden hepimiz siyasi duruşunu kendimize yakın bulduğumuz bir partiye üye olup o partide neler olup bitiyormuş diye şöyle bir bakmıyoruz?
Her şeyden önce, gençler olarak 28 Mayıs’ta MUTLAKA oy vermeli ve MUTLAKA sandıklarımızı kollamalıyız. Etrafımızda inancını ve umudunu yitiren arkadaşlarımız varsa onlara moral vermeliyiz. Hiç kimse bunun kolay olacağını söylemedi. Kimseyi arkada bırakamayız. Her birimize ihtiyaç var.
Gençliğimizin gücünü hatırlamamız dileğiyle. 19 Mayıs'ımız kutlu olsun!
İlgili Başlıklar
siyasetçi
Siyasetçi
Kemal Kılıçdaroğlu
Recep Tayyip Erdoğan
Meral Akşener
Muharrem İnce
Türkiye
Amerika Birleşik Devletleri
Joe Biden
Donald Trump
Mustafa Kemal Atatürk
TikTok
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

Geri sayıma devam: kaldı 10
Yayın & Yazar

20'lik
20’lik, kafada oluşan saçma soruların, açılmayı bekleyen ve bazen suratımıza çarpılan kapıların, gündem ile üzerimize çökebilecek fenalığın paylaşıldığı bir bülten.

Ayşe Burçak Tuğrul
Yazar - 20'lik