aposto-logoÇarşamba, 7 Haziran 2023
aposto-logo
Çarşamba, Haziran 7, 2023
Aposto Üyelik

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Topraklarındaki İsviçre Vatandaşlarının Çıkarlarının Korunması Meselesi ve ABD’nin Girişimleri

Osmanlı Devleti'nde İsviçre'nin diplomatik temsilciliği olmaması nedeniyle Osmanlı topraklarında yaşayan İsviçre vatandaşları Birinci Dünya Savaşı'na kadar olan dönemde kendilerini genellikle Fransız veya Alman koruması altına almışlardır.

Yazı: Yasin Coşkun

Osmanlı Devleti ile İsviçre arasındaki diplomatik ilişkiler 20. yüzyılın ilk çeyreğinde başlamıştır. 1915 yılında Bern’de mukim bir Osmanlı elçisi görev almıştır. Ancak İsviçre, Osmanlı topraklarında herhangi bir diplomatik temsilcilik açmamıştır. 1 Kasım 1922 tarihinde Bern’deki elçilik TBMM hükümetine bağlanmıştır.

1925 yılında imzalanan “Dostluk Anlaşması”nın ardından İsviçre, Türkiye’deki ilk elçiliğini 1925 yılında İstanbul’da açmıştır.(1)

Osmanlı Devleti’nde İsviçre’nin diplomatik temsilciliği olmaması nedeniyle Osmanlı topraklarında yaşayan İsviçre vatandaşları Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde kendilerini genellikle Fransız veya Alman koruması altına almışlardır. Fransız koruması altındaki İsviçre vatandaşları Türkiye’de gayrimenkul sahibi olma hakları konusunda Osmanlı yetkilileriyle ara sıra yaşadıkları güçlükler dışında Fransız vatandaşlarının sahip olduğu tüm haklardan yararlanmışlardır. Aynı kural Alman koruması altındaki İsviçre vatandaşları için de geçerli olmuştur. Gayrimenkul mülkiyeti dışında Alman vatandaşlarının sahip olduğu tüm ayrıcalıklardan İsviçre vatandaşları da yararlanmıştır.(2) Gayrimenkul konusunu biraz açacak olursak Osmanlı Devleti’nde yabancıların gayrimenkul edinmeleri yasaklanmıştır. Ancak 8 Haziran 1868 tarihli “Uyruk-i Ecnebiyenin Emlaka Mutasarrıf Olmaları Hakkında Kanun” ile yabancılara taşınmaz mal edinme hakkı belirli şartlar altında tanınmıştır. Buna göre yabancı devletlerin Osmanlı kanunlarına uyması ve adı geçen protokolü kabul etmesi istenmiştir. Protokole katılmayan devletlerin vatandaşları da gayrimenkul mülkiyeti hakkından mahrum bırakılmıştır.(3) Bu çerçevede İsviçre’nin Osmanlı Devleti ile herhangi bir anlaşması olmaması nedeniyle İsviçre vatandaşlarının Osmanlı topraklarında gayrimenkul edinmesine müsaade edilmemiştir.

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Arthur Hoffman (ortada)


Osmanlı Devleti’nin Kasım 1914’te İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği İtilaf Bloğunun karşısında Birinci Dünya Savaşı’na girmesinin ardından daha önce Fransız koruması altında bulunan vatandaşlarının durumu ile ilgili İsviçre yönetimi harekete geçmiştir. İsviçre, 1815’te Paris Antlaşması ile tesis edilen askeri tarafsızlık politikası çerçevesinde Birinci Dünya Savaşı’na katılmamıştır.(4) ABD’nin de Birinci Dünya Savaşı’nın başında tarafsız bir tutum almasının etkisiyle İsviçre Konfederasyonu Başkanı Arthur Hoffmann, İsviçre’nin Washington Orta Elçisi Paul Ritter’e gönderdiği telgrafta ABD hükümetiyle temas kurmasını ve İstanbul’daki İsviçre vatandaşlarının ABD koruması altına alınması için talepte bulunmasını istemiştir.(5)

Orta Elçi Ritter da bu talebi ABD Dışişleri’ne iletmiştir. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı William Bryan, ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau’ya bir telgraf göndermiş ve İsviçre yönetiminin isteği üzerine Osmanlı Devleti’ndeki İsviçre vatandaşlarına koruma sağlamasını bildirmiştir. Bu korumanın daha çok Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile karşıt cephelerde yer alan devletlerin koruması altındaki İsviçre vatandaşlarını etkileyeceğini belirtmiştir.(6) Nitekim gelişmeler Bryan’ın öngördüğü gibi olmuştur. Daha önceden Fransız koruması altında bulunan hemen hemen tüm İsviçre vatandaşları, geçici olarak Amerikan koruması altında kayıt olmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin Almanya ile müttefik olmasından dolayı Alman koruması altındaki İsviçre vatandaşlarında değişiklik olmamıştır. Ancak savaşta yaşanacak gelişmelere göre bu kişilerin de Amerikan korumasına girmek isteyebileceği ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau tarafından Washington’a bildirilmiştir.(7)

İsviçre’nin Osmanlı Devleti’nde herhangi bir diplomatik temsilcisi bulunmadığı için ABD “iyi ni yet” çerçevesinde İsviçre vatandaşlarının haklarını korumayı kabul etmiştir. Ancak bu koruma daha önce Fransa’nın sağladığı gibi olmamıştır. Yani, ABD Büyükelçiliği İsviçre vatandaşlarının haklarını Osmanlı yönetimi nezdinde korurken onlara Amerikan vatandaşı muamelesi göstermemiştir. Bu durum üzerine İsviçre’nin Washington Elçiliği, ABD yönetimi ile temasa geçerek Osmanlı topraklarındaki yurttaşlarının Amerika vatandaşları ile aynı korumayı almasını talep etmiştir. İsviçre Elçiliği bu talebi gündeme getirirken Çanakkale’ye yönelik İtilaf Devleti tarafından başlatılacak harekâta da atıf yapmıştır.(8) Böylece bölgede savaşın kızışacağını öngörerek kendi vatandaşlarına ABD tarafından sağlanan güvenceyi artırmaya çalışmıştır. İsviçre Elçiliğinden gelen bu talep üzerine ABD Dışişleri Bakanı Bryan, ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Morgenthau’ya talimat göndermiştir. Bu talimatta İsviçre vatandaşlarının ABD vatandaşı olarak kabul edildiğine dair bir bilgi yer almasa da Bryan, İsviçre vatandaşları için gereken tüm korumanın sağlanmasını istemiştir.(9)

Bunun üzerine 9 Mart tarihinde ABD Büyükelçiliği’nden Osmanlı Hariciye Nezareti’ne bir telgraf gönderilmiştir. Daha önce “iyi niyet” çerçevesinde İsviçre vatandaşlarının hakları korunurken, İsviçre hükümetinin Osmanlı topraklarındaki vatandaşlarının çıkarlarını koruma görevini artık resmi olarak Amerikan diplomatik ve konsolosluk görevlilerine bıraktığı belirtilmiştir. Osmanlı hükümetinin bu durumu tanıyarak imparatorluk genelindeki memurlarını bu yönde bilgilendirmesi istenmiştir.(10)


ABD Dışişleri Bakanı Willian Jennins Bryan

U.S Library of Congress


ABD Büyükelçiliği İsviçre hükümetinin talebi doğrultusunda Osmanlı topraklarındaki İsviçrelilerin Amerikan vatandaşlarının sahip olduğu hakları elde edebilmesi için tüm girişimleri yapmış ancak olumlu cevap alamamıştır.


İsviçre Washington Orta Elçisi Paul Ritter

U.S Library of Congress


Osmanlı Hariciye Nezareti’nden verilen cevapta İsviçre’nin arzusu üzerine ABD Büyükelçiliği’ni Türkiye’deki İsviçre vatandaşlarının çıkarlarının “geçici olarak” korunmasıyla görevlendirdiği ifade edilmiştir. Ancak ABD’yi İsviçre vatandaşlarının resmi temsilcisi olarak tanımak için Nezaret tarafından önemli bir şart ileri sürülmüştür. Buna göre Osmanlı Devleti ile herhangi bir anlaşma akdetmemiş olan devletlerin vatandaşlarına uygulanan muameleden yararlanmaları koşuluyla İsviçre vatandaşlarının Amerikan Büyükelçiliği ve konsoloslukları tarafından resmi korunmasına rıza gösterileceği açıklanmıştır. Böylece Osmanlı hükümeti İsviçre vatandaşlarına ABD vatandaşı gibi muamele edilmeyeceğini belirtmiştir. ABD Büyükelçiliği’nin ancak bu şarta rıza gösterdikten sonra Osmanlı hükümetinin kendi memurlarına ABD’nin İsviçre vatandaşlarının çıkarlarının resmi koruyucusu olduğunu bildirebileceği söylenmiştir.(11)

Osmanlı yönetimi tarafından dile getirilen bu koşul sonrası ABD Büyükelçiliği, Osmanlı Hariciye Nezareti’ne gönderdiği sözlü notada İsviçre yönetimine danışmadan İsviçre vatandaşlarına uygulanacak muamele ile ilgili önerilen şartı tartışmaya yetkili olmadığını belirtmiştir. ABD Büyükelçiliği’nin değerlendirmesine göre Osmanlı hükümeti Amerikan korumasına geçen İsviçre vatandaşlarına diğer elçiliklerin koruması altındayken sahip olduklarından daha az elverişli bir uygulama tatbik etmek istemeyecektir. Bu nedenle İsviçre hükümetinin konu ile ilgili onayını bekleyene kadar Hariciye Nezareti’nin teklifini geçici olarak kabul ettiğini bildirmiştir.(12) Böylece İsviçre vatandaşlarının çıkarlarının korunmasında gecikme yaşanmasının önüne geçilmesi planlanmıştır.(13) Bu cevabının ardından Hariciye Nezareti ABD Büyükelçiliği’ne gönderdiği sözlü notada İsviçre vatandaşlarına sağlanacak Amerikan korumasının daha önce Fransız konsolosluklarının uyguladığı korumadan tamamen farklı olduğunu yeniden ifade etmiş(14) ve İsviçre vatandaşlarının Amerikan vatandaşı olarak görülmeyeceği kesin bir şekilde vurgulanmıştır.

Görüldüğü gibi ABD Büyükelçiliği İsviçre hükümetinin talebi doğrultusunda Osmanlı topraklarındaki İsviçrelilerin Amerikan vatandaşlarının sahip olduğu hakları elde edebilmesi için tüm girişimleri yapmış ancak olumlu cevap alamamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı 25 Mayıs 1905 tarihinde gönderdiği sözlü notada Osmanlı hükümeti ile ABD Büyükelçiliği arasında geçen yazışmaları İsviçre’nin Washington Elçiliği’ne iletmiş ve Osmanlı hükümetinin bu tutumuna yönelik İsviçre hükümetinin görüşünün ne olduğu sorulmuştur.(15) Bu sözlü notanın ardından İsviçre Orta Elçisi Paul Ritter, Osmanlı hükümetinin tutumu hakkında kendi hükümetini bilgilendirmiştir. İsviçre hükümeti tarafından Ritter’e verilen cevapta daha önce Fransız ve Alman koruması altında olan Osmanlı Devleti’ndeki İsviçrelilere bu ülkelerin vatandaşları gibi muamele edildiği, bu nedenle Amerikan koruması altına geçen İsviçrelilerin de ABD vatandaşı olarak görülmesi gerektiği söylenmiştir. İsviçre Orta Elçisi Ritter, İsviçre hükümetinden gelen bu yazıyı ABD Dışişleri Bakanı’na iletmiş ve İstanbul’daki ABD Büyükelçisi’nin İsviçrelilerin ABD vatandaşı olarak muamele görmesi için Osmanlı hükümeti nezdinde girişimlerine devam etmesini istemiştir.(16)

Ancak ABD Dışişleri Bakanı Bryan, İsviçre hükümetinin bu ısrarlı tutumundan pek memnun olmamıştır. Nitekim İsviçre Elçiliği’ne gönderdiği yazıda Osmanlı Devleti’nde yaşayan İsviçre vatandaşlarının Amerikan vatandaşı sayılmayacağını ifade etmiştir. Osmanlı hükümetinin hâlihazırda bu duruma karşı çıkmasının yanı sıra daha önceki yıllarda yaşanan örnekler Bryan’ın bu yönde bir karar almasında etkili olmuştur. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Bryan, İsviçre Elçiliği’ne gönderdiği yazıda 1871 yılında yaşanan bir olaydan bahsetmiştir. Bu tarihte İzmir’de yaşayan İsviçre vatandaşları Amerikan koruması için talepte bulunmuştur. Bu talebe yönelik ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan İzmir’deki ABD Konsolosluğu’na gönderilen talimatta İsviçre vatandaşlarının mağdur olmaması için Osmanlı yetkilerinin de iznini alarak ABD Konsolosunun “iyi niyet” çerçevesinde yardımda bulunabileceği ifade edilmiştir. Ancak bu durumun İsviçre vatandaşlarının hiçbir şekilde ABD vatandaşı sayıldığı anlamına gelmediği vurgulanmıştır. Dışişleri Bakanı Bryan, bu örneğe atıf yaptıktan sonra kendisinin Osmanlı Devleti’ndeki ABD dipnotlarına İsviçre vatandaşlarına yönelik gerekli tüm korumayı sağlama talimatını zaten verdiğini hatırlatmış ve bu konu ile ilgili başka herhangi bir talimat göndermeyi gerekli görmediğini söylemiştir.(17)

Sonuç olarak; ABD Dışişleri Bakanı Bryan’ın bu yazısının ardından Osmanlı topraklarındaki İsviçre vatandaşlarına Amerikan vatandaşı gibi koruma sağlanması meselesi kapanmıştır. Çünkü Dışişleri Bakanı’nın bu keskin tutumunun ardından İsviçre Elçiliği’nden ABD Dışişleri’ne konu ile ilgili herhangi bir yeni talep ulaşmamıştır. Zaten ABD Dışişleri Bakanlığı Osmanlı topraklarındaki İsviçrelilere Amerikan vatandaşı gibi koruma sağlamayı kabul etmiş olsaydı bile bu koruma uzun sürmeyecekti. Çünkü 1917 yılında İtilaf Devletleri’nin yanında Birinci Dünya Savaşı’na giren ABD’nin Osmanlı Devleti ile arasındaki diplomatik münasebetler kesilmiştir.(18) İstanbul’daki Büyükelçiliği kapanan ABD, Osmanlı Devleti ile diplomatik münasebetlerini başka bir devletin elçiliği üzerinden yürütmek zorunda kalmıştır. Böylece ABD’nin “iyi niyet” çerçevesinde bile İsviçre vatandaşlarının haklarını koruması söz konusu olmaktan çıkmıştır.

ABD İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau

U.S Library of Congress


Yazının dipnotlarına ve kaynakçasına buradan ulaşabilirsiniz.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

gayrimenkul

Yasin Coşkun

İsviçre

Bern

Türkiye

İstanbul

Gayrimenkul

İsviçre Konfederasyonu

Arthur Hoffman

İngiltere

Fransa

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

Alman Emperyalizmi ve Türk Milliyetçiliği

Yayın & Yazar

Toplumsal Tarih

Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.

;