Depremdeki Yıkımla İlgili Tanılar Eksik mi?

Yazı: Uğur Ersoy, Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ Emekli Öğretim Üyesi
Şubat ayının başında on bir ilimizi etkileyen depremlerden sonra gelen görüntüler ülkemizde daha önceki depremlerde yaşananlardan farksızdı, adeta onların fotokopisiydi. Can ve mal kaybı depremlerin büyüklüğü ile orantılı değildi, çok daha fazlaydı. Her depremden sonra olduğu gibi yine ekranlar akademisyenlerle doldu. Uzmanı da konuştu, uzman olmayanı da. Doğru da söylendi, doğru olmayan da. Halkın, hatta yetkililerin bile kafası karıştı. Yine suç, büyük ölçüde kötü malzeme kullanan ve malzeme çalan müteahhitlere yüklendi. Yanlış anlaşılmasın, ben de binaların çoğunluğunda eksik ve kötü malzeme kullanıldığını görüyorum, ancak orantısız yıkımdan tümüyle müteahhitlerin sorumlu tutulmasını doğru bulmuyorum. Yıkıma katkısı olan diğer kişi, kurum ve faktörlerin de unutulmaması gerekir. Ülkemizde her büyük depremden sonra yapılan yönetmelik ve kararname değişikliklerine rağmen, can ve mal kaybı beklenen oranda azalmamıştır. Demek ki tanı yaparken gözden kaçırdığımız etkiler var. Bunlar mutlaka araştırılmalıdır.
Depreme dayanıklı yapı, deprem için onarım ve güçlendirme konularında elli yıllık deneyimi olan bir inşaat mühendisi, bir hoca ve bir araştırmacı olarak deprem sonrası hasar tartışması yapılırken genelde gözden kaçırılan birkaç nokta üzerinde durmak istiyorum. Konunun iyi anlaşılabilmesi için binaların yapım sürecine yakından göz atmakta yarar var.
İlk aşama mimarlık projesinin tamamlanması ile başlar. İkinci aşamada inşaat mühendisi taşıyıcı sistemi oluşturur ve deprem dahil, yapıya etkiyecek tüm yükler için hesap yapar. Mühendisin yapacağı bu hesaplar yine bir inşaat mühendisi tarafından mutlaka denetlenmelidir. Geçmişte bu denetim İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılıyordu. Geçen yıl bu denetim hükümetçe sonlandırıldı.
Üçüncü aşama yapımdır. Yapımı, mühendislik projesini esas alan müteahhit yapar. Yapımın etkili bir biçimde denetimi çok önemlidir. Kusursuz bir tasarım, etkili bir denetim yoksa depremde hasar ve göçmeyi önleyemeyecektir. Yapının denetimi genelde inşaat mühendisleri veya mimarlar tarafından yapılır. Yapı denetiminde araziye çıkıp kontrolü yapan yardımcı kontrol elemanlarında aranan tek koşul diplomadır. Görüldüğü gibi, depreme dayanacak binanın oluşturulmasında tek sorumlu müteahhitler değildir. Bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız.
İnşaat mühendisliği projelerinde bilinmeyenler çok olduğundan, deneyim bilim ve teknoloji kadar önemlidir. Şu an yürürlükte olan mevzuata göre bir binanın deprem hesaplarını yapacak mühendisin deneyimli olmasına gerek yoktur, İnşaat mühendisliği diploması yeterlidir. İnanmak zor ama maalesef doğru. Burada bir karşılaştırma yapmak yararlı olacak. Tıpta uzman olmamış, okulunu yeni bitirmiş bir doktora kimse bir beyin veya kalp ameliyatı yaptırmaz. İnşaat sektöründe ise çok katlı bir bina projesi yapmak için diploma tek başına yeterlidir.
Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde yeni mezun olmuş bir mühendisin bir inşaat projesine imza atıp sorumluluk alması mümkün değildir. Mühendisin sorumluluk alabilmesi için “yetkin mühendis” olması zorunludur. Yetkin mühendis olabilmek için mühendisin 3-4 yıl deneyimi olması ve verilen sınavda başarılı olması gerekir. Ülkemizde Türkiye Müşavir Mimar ve Mühendisler Birliği ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın tüm çabalarına karşın bir yetkin mühendislik kurumu oluşturulamamıştır. Bu eksikliğin ülkemiz depremlerinde yaşanan yıkımda büyük rolü vardır.
Bu konuda başka sorunlar da var. Son yirmi yılda alt yapıları ve öğretim kadroları tamamlanmadan çok sayıda üniversite kurulmuştur. Bu üniversitelerde yüzü aşkın inşaat mühendisliği bölümü açılmıştır. İnanması güç ama bununla da yetinilmemiş, bu bölümlerden bazılarında gündüz öğrenimine ek olarak bir de akşam öğrenimi yapılarak (ikinci eğitim) inşaat mühendisi enflasyonu oluşturulmuştur. 2022 Üniversite Giriş Sınavlarında baraj puan uygulaması kaldırıldığından daha az başarılı öğrenciler de inşaat mühendisliği bölümlerine girebilmişlerdir. İsim yapmış köklü üniversitelerde öğrenci kontenjanının artırılması da eğitimi olumsuz yönde etkilemiştir.
Ülkemizde yürürlükte olan “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” bilimsel düzeyi yüksek bir yönetmeliktir. Yeterli eğitim almayan, deneyimsiz inşaat mühendislerinin çoğunluğunun bu yönetmeliği anlamalarına imkân yoktur! Bunların çoğu fiyat kırarak az ile orta yükseklikteki yapıların taşıyıcı sistem projelerini almaktadırlar. Bu mühendisler birer yazılım satın almakta ve hiç anlamadan, bilmeden bu yazılımlardan çıkan sonuçları uygulamaya koymaktadırlar. Üzerinde fazla durulmayan bu çarpık uygulama, depremlerdeki yıkımın en önemli nedenlerinden biridir.
Deprem sonrası yaşadığımız sıkıntı ve acıları azaltmak için mutlaka “Yetkin Mühendislik Yasası” çıkarılmalıdır. Yasa çıktığında yetersiz eğitim almış mühendisleri fazla mağdur etmemek için İnşaat Mühendisleri Odası ve önde gelen üniversitelerimiz “Yetkin Mühendislik Sınavı Hazırlık Kursları” oluşturmalıdır. Geçiş dönemi için az ve orta yükseklikteki yapıların tasarımı için yeterli eğitim görmemiş mühendislerin bile kolayca anlayabileceği, ancak yapı güvenliğini sağlayabilecek basit kural ve kısıtlamalar getirilmelidir.
İlgili Başlıklar
Boğaziçi Üniversitesi
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

Toprak, Bina, Mücadele
Yayın & Yazar

Zappa Zamanlar
“So many books so little time...” Frank Zappa’dan ilhamla: Zappa Zamanlar: Kitaplar ve podcastler üzerine uzunlu kısalı… Doğadan yemeğe, edebiyattan ekonomiye okuma ve dinleme notları…