Elli birinci yılda yeni mekânlar, taze eserler, gençleşen klasikler

51. İstanbul Müzik Festivali'ni ve programını festival direktörü Efruz Çakırkaya ile konuştuk.

Together with Literal Radio

Aradığın groove burada: Literal Radio Literal Radio “Sadece bir radyo değil, benzer zihinlerden oluşan bir topluluk” olarak yola çıkan şehrin yeni groove radyosu Literal Radio yayında. Nedir? Daha iyi müzik, daha iyi içerik ve daha iyi kürasyonlara özlem duyanların sesini duyan Literal Radio , kulaklardan kalbe groove dalgası yaymak üzere artık Karnaval.com , Karnaval IOS, Android uygulamaları ve houseofliteral.com üzerinden yayın hayatına başladı. Neler var? Ansızın Stevie Wonder’dan Another Star , KAYTRANA’dan 10% veya Bruno Mars ve Anderson.Paak iş birliklerinden doğarak ruha funky tınılar kazandıran şarkıların kulağına çalınabileceği Literal Radio ’da soul, jazz, funk, R B, modern jazz ve electronica ağırlıklı seçkiler seni karşılıyor. Her yerde olanın değil, iyi müziğin peşinden gitmek için yola koyulanlardansan Literal Radio’da sana ve incelikli müzik zevkine ayrılmış özel bir yer var. Ne zaman olduğu fark etmeksizin aradığın groove ’u her yerde hissedebileceğin; şehrin kalabalığından kaçıp müzikle birbirimize bağlanacağımız Literal Radio ’yu buradan dinleyebilirsin. #LiteralRadio #LongingForBetterMusic

Learn more

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

Festivalin başlamasına birkaç gün kala Deniz Palas'tan içeri girdiğimde Salon'un kapalı kapıları ardından güçlü bir piyano sesi geliyor: İçeride prova var. Birkaç dakika sonra Efruz'la buluşup üst kata çıkıyoruz. On yıl önce aynı odada festivalin önceki direktörü Yeşim Gürer Oymak'la profesyonel kariyerimin ilk röportajlarından birini yaptığımı hatırlıyorum. Kayıt dışı sohbetimizde festivalin geçmişinden, festivalin bugününden, ertesi gün Jan Lisiecki'yle tanışacak olmamın heyecanından, odadaki CD koleksiyonunun zamana yenik düşüşünden söz ediyoruz. Zihnimde ve hatıralarımda festivalle özdeşleştirdiğim Aya İrini'nin programdaki yokluğundan yakınıyorum; Efruz da üzgün. Röportaj sonrasında vedalaşırken o güçlü piyano sesine güçlü bir kadın sesinin eşlik ettiğini fark edince heyecanlanıyorum: "İçeride Serenad Bağcan ve Fazıl Say'ın provası mı var?" Festival henüz başlamadan sürprizlerle karşılıyor beni. 


Ben 8 yaşımdan beri İstanbul Müzik Festivali’ni takip ediyorum. Gördüğüm kadarıyla İstanbul Müzik Festivali de genç dinleyicinin ilgisini çekmek için uzun yıllardır elinden geleni yapıyor. Daha “klasik müzik” stereotipine uyan konserler ve daha yenilikçi gözüken (örneğin bu yılki Disko Klasik ya da Firebird à la Jazz gibi) konserler arasında dinleyici kitlesi olarak çok büyük farklılıklar gözlemliyor musun? Programda bu anlamda bir denge sağlamak için nelere dikkat ediyorsunuz?

Festival ağırlıklı olarak klasik müzik repertuvarı sunuyor. Ancak hem gençler hem de klasik dışı türlere de ilgi duyan festival izleyicisine özel her yıl mutlaka farklı içerikler de dâhil ediyoruz programa. Bu konserlere kemik festival izleyicisinin yanı sıra sadece o müzik türüne ilgi duyan müzikseverler de geliyorlar. Bu da aslında bir yerde farklı zevklere, farklı kültürel yapıya ve yaş aralığına sahip daha büyük bir müzik tutkunu toplulukla bir araya gelmemize olanak sağlıyor. İnsanlığın en güzel ortak dili müzik ve aslında her türde herkesin kendisi için bir şeyler bulması mümkün. Tüm bu farklı türlerin bir festival programında güzel de kaynaşması gerekiyor elbette. O yılki temayla bağlantı kurabilecek farklı janrların hepsinden en az bir konser eklemeye çalışıyoruz programa. Bu yıl örneğin çok özel bir tango eserleri projesi de var. Bu yıl başlattığımız Disko Klasik serisinin de bir festival klasiği olmasını, gençlerin programda sunulan her türe ilgisinin uyanmasını ve festival dostu olmasını düşlüyoruz.

Efruz, Deniz Palas'ta. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu

İstanbul Müzik Festivali sadece klasik müziği değil İstanbul’u ve tarihî mekanlarını da keşfetmemizi sağlıyor aslında. Bu yıl programdaki mekânlar arasında ilk kez kullandıklarınız var mı? Sen İstanbul’u keşif anlamında düşündüğünde en çok hangi konser ve mekânlar için heyecanlısın?

Yarım asırdır bu şehirde yapılan bir festival İstanbul Müzik Festivali. Bu kadar uzun zaman sonra dahi her yıl daha evvel kullanmadığımız yepyeni bir mekânı keşfedebiliyor olmak beni gerçekten şaşkına çeviriyor. İstanbul dev bir hazine sandığı gibi, sürprizlerle dolu! Bu yıl İBB Miras restorasyon çalışmaları kapsamında yenilenen Mevlanakapı Kara Surları’nda düzenleyeceğimiz Türk müziği konseri bu anlamda beni çok heyecanlandırıyor. Mitolojik ve gerçek 3 Anadolu kadın karakterden ilhamla Hollanda, Türkiye ve İran’dan 3 kadın bestecinin yazdığı 3 bölümlük eser siparişimiz ‘Kadınlar Yeterince Bekledi’ projesi de şehrin en büyülü mekânlarından biri olan Yerebatan Sarnıcı’nda. Müzik Rotası’nda ilk kez konser dinleyeceğimiz Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi, Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi ve uzun süre restorasyonunun bitmesini beklediğimiz Bulgar Kilisesi’nde düzenleyeceğimiz konserler de müzikal, mimari, kültürel anlamda keşif duygumu besliyor ve heyecanlandırıyor. 

Emre ve Efruz festival programı hakkında konuşuyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu

Rekor sayıda demem doğru olur mu bilmiyorum ama bu yıl İstanbul Müzik Festivali programında her zamankinden çok dünya prömiyeri ve Türkiye prömiyeri var gibi görüyorum. Bunun nedeni Cumhuriyet’in 100. yılını kutluyor oluşumuz mu? Eser siparişleri nasıl belirlendi ve nasıl bir süreç izlendi?

Kesinlikle doğru bir tespit, bu yıl rekor sayıda yeni eser dinleyeceğiz. 8 eser dünya, 4 eser de Türkiye prömiyerini yapacak festivalde. Ve evet, bu önemli kutlama yılında daha çok sayıda, bilhassa gençlere daha fazla eser siparişi verelim istedik:

  • Çağımızın en üretken bestecilerinden biri olan Fazıl Say’a Cumhuriyetimizin 100. Yılı şerefine bir eser yazması ricasıyla gittiğimizde festivalin alt teması olarak programda vurgulanan kadın imgesinden de bahsettik. Sevgili Fazıl da uzunca bir süredir kadın şairlerimizin şiirlerini bestelemeyi hayal ediyormuş. Böylece ‘Dünya Anne’ Cumhuriyet kadınları fikriyle doğdu. 
  • Kadınlar Yeterince Bekledi projesi bir ortak yapım; Wonderfeel Festivali, İstanbul Müzik Festivali ve Huddersfield Festivali bir araya geldik ve aslında Wonderfeel’in ilkini 2018’de sunduğu projenin ikincisinde Anadolu topraklarına bir yolculuk yaptık beraber. 
  • 2018’den bu yana TSKB desteğiyle sürdürdüğümüz Yarının Kadın Yıldızları Eğitim Destek Fonu projesine de yine Cumhuriyetin 100. Yılı vesilesiyle TSKB işbirliği ile yepyeni bir alan daha ekleyelim istedik. Başarılı piyanist ve besteci Cem Esen ‘A Piece to Joy, op. 33’ isimli viyolonsel ve piyano için şahane bir eser yazdı. Dünya prömiyeri bu yıl fondan faydalanacak genç kadın yıldızlarımız tarafından seslendirilecek.
  • Erken Cumhuriyet döneminin bestecilerinin az seslendirilen tangolarının yer aldığı, kıymetli dostum şef Hakan Şensoy’un derin arşiv taramaları ve araştırmaları sonrası belirlenen çok nadide bir repertuvarın seslendirileceği ‘Cumhuriyet Tangoları’ başlıklı konserde de sürpriz bir eser dinleyeceğiz. Programda yer alan eserlerin düzenlemesini yapan şef ve besteci, sevgili Hasan Niyazi Tura’nın festivale ve izleyicilerine armağan ettiği Enstrümantal Tango’su da St. Benoit Lisesi’nin tarihi avlusunda dinleyeceğimiz bir başka yeni eser. 
  • Edebiyatımızın en değerli yazarlarından Yaşar Kemal’in destansı romanı Binboğalar Efsanesi; müzik, dans ve video yerleştirmesi içeren multi-disipliner bir müzikli tiyatro eseri olarak festival izleyicisi ile buluşacak. 

Fotoğraf: Deniz Sabuncu

Festivalde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alacak Anne-Sophie Mutter’i ta 2012’de ilk kez 40. İstanbul Müzik Festivali’nde canlı dinlemiştim. Çok büyük bir hayranı olarak yeniden dinleyeceğim için de çok mutluyum. Profesyonel kimliğinle değil de bir klasik müzik dinleyicisi olarak Anne-Sophie Mutter’in müziği ve yorumları hakkında ne düşünüyorsun?

Anne-Sophie Mutter yeteneği, baş döndürücü kariyeri, enfes yorumculuğu, disiplinli müzisyen kimliği ve Vakfı vasıtasıyla desteklediği genç müzisyenlerin arkasında duruşuyla olağanüstü bir rol model, yaşayan bir efsane! Aldığı sayısız ödülü; Sofia Guibaidulina, Krzysztof Penderecki, John Williams gibi yaşadığımız çağın en büyük bestecilerinin ona ithafen yazdığı onlarca eseri düşünürsek gerçek bir diva olduğunu anlayabiliriz. Kendisini sahnede 13 yıl sonra tekrar dinleme şansına sahip olacağım için ben de gerçekten çok heyecanlıyım.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

Yeşim Gürer Oymak

Jan Lisiecki

festival

Aya İrini

Serenad Bağcan

Fazıl Say

Festival

İstanbul Müzik Festivali

NEREDE YAYIMLANDI?

DuendeDuende

HİKAYE

🎼 Yeni notalarla İstanbul Müzik Festivali, Jan Lisiecki röportajı

51. İstanbul Film Festivali, festival direktörü Efruz Çakırkaya ve Açılış Konseri solisti piyanist Jan Lisiecki ile röportaj, festivalden konser önerileri.

05 Haz 2023

Literal Radio ile birlikte
Tekfen Filarmoni Orkesrtrası | Fotoğraf: Mühenna Kahveci

YAZARLAR

Emre Eminoğlu

1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ OKUMALAR

;