Eşitsiz İnfaz Düzenlemeleri Adaletsizliği Derinleştiriyor


Özgürlük Gündemi
Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.
Hukuk devletindeki erozyona bağlı olarak Türkiye’nin ceza adaleti sistemi de gitgide sorunlar yumağına dönüşüyor. Adil yargılanma ilkelerinin tamamen göz ardı edildiği “siyasi davalar” sonucu cezaevleri tıka basa doldurulmuş durumda. İnfaz düzenlemeleri ve Covid-19 pandemi izinleriyle yüzbinlerce kişi tahliye edilmiş olmasına rağmen hâlâ cezaevlerinde, kapasitenin çok üzerinde 350 bin civarında hükümlü ve tutuklu bulunuyor.[1] Bu derece doluluk, başlı başına ağır insan hakları ihlallerine neden oluyor. Ayrıca, hasta, yaşlı ve çocukların cezaevlerinde tutulmalarının yarattığı ilâve sorunlar da var.
Ceza evlerinin bu derece kalabalık olmasının nedeninin, “siyasi davalar” olarak nitelendirilen, yani kabaca mağdurunun doğrudan diğer kişiler değil de devlet olduğunun kabul edildiği suçlar bakımından, çok kolay tutukluluk ve mahkûmiyet kararlarının verilmesi olduğu söylenebilir. Terör mevzuatının öngörülemez ve geniş yorumlanması olarak tanımlanan bu soruna pek çok uluslararası gözlemci ve kurum tarafından sürekli dikkat çekilmektedir. Nitekim Avrupa Birliği ile yapılan vize serbestliği anlaşmasının Türkiye’ye yüklediği koşullardan birisi de terör tanımının açıklığa kavuşturulmasıdır.[2] Şiddetle hiç ilgisi olmayan, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin kullanımı niteliğindeki eylemlerin terör suçları kapsamında yargılama ve cezalandırma konusu yapılması çok boyutlu bir hukuk devleti sorunu yaratmaktadır.
Buna rağmen, görünen o ki, hükümetin cezaevleri sorununa çözüm yaklaşımı, yukarıda belirtilen adil yargılanma ve temel hakların ihlali sorunlarını çözmek değil, infaz yasalarında oynama yaparak adi suçluları serbest bırakmaktır. Nitekim önce 2020 yılında 7242 sayılı Kanun ile 5275 sayılı İnfaz Kanununda bazı köklü değişiklikler yapılmış, adi suçlarda koşullu salıverme için öngörülen oran 2/3’den ½’ye düşürülmüştür. Ayrıca Kanuna geçici Geçici 9. Madde eklenerek 30.03.2020 tarihinden önce işlenen eylemler bakımından uygulanacak denetimli serbestlik ve şartlı tahliye koşullarında değişiklik yapılmış ve bu gizli af ile yaklaşık 100 bin kişinin hemen tahliye edilmesi sağlanmıştır.[3] Diğer taraftan açık ceza evinde bulunanlar ve açık ceza evine çıkmaya hak kazananlar bakımından Covid-19 salgını nedeniyle bir izin getirilmiş ve bu kişilerin denetimli serbestliğe tabi tutulması öngörülmüştür. Ancak devlet aleyhine işlenen suçlar ve terör suçları bu düzenlemelerin kapsamı dışında bırakılmıştır.
Mayıs 2023 seçimlerinden sonra oluşan yeni parlamentonun ilk çıkardığı yasalardan biri olan 7456 sayılı “Torba Kanun” ile yine bir infaz değişikliği ve gizli af ilan edilmiştir. Buna göre, 5275 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. Madde ile Covid-19 salgını izninin süresi tekrar uzatılmış ve altıncı fıkrası ile de 31.07.2023 tarihinde cezaevinde bulunanlar bakımından açık cezaevine çıkma, denetimli serbestlik ve koşullu salıvermeden yararlanma koşullarında değişiklik yapılmıştır. 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden, toplam hapis cezası 10 yıldan az ise bir ayını, 10 yıl ve daha fazla ise üç ayını bu kurumlarda geçirip açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına üç yıl veya daha az süre kalanlar bu düzenleme kapsamına alınmıştır. Ancak yine devlet aleyhine işlenen suçlar ve terör suçları kapsam dışı bırakılmıştır.
Bu düzenlemenin hem kaleme alınış şekli hem de kapsamı oldukça sorunludur. Öncelikle bu düzenleme içeriği itibariyle bir özel af niteliğindedir ve af kanunlarının tabi olduğu 3/5 çoğunlukla kabul edilmemiştir. Diğer taraftan yasanın uygulanacağı eşik tarih bakımından ciddi sorunlar doğuracaktır: Aynı tarihte aynı suçu işleyen kişilerden bir kısmı cezası kesinleştiği için bu düzenlemeden yararlanacak, bir kısmı ise davası sonuçlanmadığı için yararlanamayacaktır. Bunun açık bir eşitsizlik doğurduğuna kuşku yoktur. En önemlisi de siyasî mahkumlar yine kapsam dışıdır.
Bu düzenlemeler sonucunda adi suçlar bakımından bir tür cezasızlık durumu yaratılmıştır. İnsan öldürme, yağma, hırsızlık, cinsel saldırı gibi suçlardan mahkûm olanlar bu düzenlemelerden yararlanacak ve tahliye edilecektir. Oysa salt muhalif olduğu için anayasal ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerini kullandığı gerekçesiyle terör örgütü üyeliği veya devlet aleyhine işlenen diğer suçlardan mahkûm olanlar içeride tutulmaya devam edecektir. Bu eşitsiz düzenlemeler ceza adaleti sisteminde zaten var olan adaletsizlikleri yaygınlaştırmakta ve derinleştirmektedir.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş

Özgürlük Gündemi
Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.
İLGİLİ BAŞLIKLAR
hukuk devleti
koşullu salıverme
denetimli serbestlik
şartlı tahliye
Türkiye
Covid-19
Avrupa Birliği
Covid-19 salgını
NEREDE YAYIMLANDI?
Eşitsiz İnfaz Düzenlemeleri Adaletsizliği Derinleştiriyor, RTÜK’ten TELE1 ve KRT’ye 3’er Kez Program Durdurma Cezası, Kamuda Tasarrufun Yükü Tüketicinin Sırtında Mı Kalacak?
14 Ağu 2023

YAZARLAR

Ali Rıza Çoban
Anayasa hukuku doçentidir. Doktorasını temel haklar alanında İngiltere'de Leeds üniversitesinde yapmıştır. İnsan hakları hukuku, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, anayasa yapımı, karşılaştırmalı anayasa yargısı alanlarında çalışmaktadır. Kendi uzmanlık alanlarında sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütmektedir.

Özgürlük Gündemi
Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı Özgürlük Gündemi, Türkiye’nin hukuk devleti, ekonomi, siyaset ve sivil toplum gündemine ilişkin vakıaların değerlendirildiği, iki haftada bir pazartesi günü yayımlanıyor.
İLGİLİ OKUMALAR