
Mahalle: Osmanbey. Mahalleli ve anlatıcı: Ali Taptık. Fotoğraflar: Deniz Sabuncu.
19. yüzyılın sonunda Taksim'den sonra şehrin büyümesinde ve bilimlenmesindeki en kritik akslardan biri; günümüz adıyla Cumhuriyet ve Halâskârgazi Caddesi. Meşrutiyet Mahallesi 20. yüzyılın başında gelişiyor. Etrafımızdaki binaların çoğu 1960 ve 1990'larda iki dalga şeklinde inşa ediliyor. 19 Mayıs Mahallesi en son gelişen.
Benim "Osmanbey’im" diye tanımladığım yer aslında iki buçuk mahalleyi kapsıyor. Valikonağı Caddesi ile Halâskârgazi Caddesi’nin ayrıldığı, köşede Türkiye Ekonomi Bankası binasının olduğu kısım ve oradan üçgen çizerek oluşan ada: Halâskârgazi Mahallesi, Rumeli Caddesi'nden itibaren Nişantaşı’na kadar olan bölge Meşrutiyet Mahallesi ve 19 Mayıs mahallelerin toplamını bir semt olarak kabul edersek. Osmanbey-Pangaltı-Nişantaşı-Şişli sınırlarını coğrafi olarak belirlemek, çizmek zor ama sosyal olarak Osmanbey'i tanımladığım alan tekstil ticaretinin, üretiminin ve endüstrisinin yerleştiği bölge.
Ali
Osmanbey’in ilk okuması: Açık hava tekstil fuarı
Osmanbey'de üretilen ürünlerin etiketlerine eskiden mahallenin ismi yazılırmış. Bir nevi kalite ibaresi. Konfeksiyona yani hazır giyime geçişte buradaki terziler önemli rol oynamış. 1980’lere kadar Osmanbey, konutla iş yerlerinin karışık olduğu bir bölge, ardından dönüşüm başlıyor.
Osmanbey’de iş yeri sahipleri, semti "açık hava tekstil fuarı" diye betimliyor. Bu konuma nasıl gelindiğini, ticaret ve üretimin; mekânları ve binaları nasıl dönüştürdüğünü araştırıyorum. Osmanbey'in Nişantaşı'na mütemadiyen yakınlığı, alt komşusu Teşvikiye’nin kalbur üstü burjuva mahallesi olması tekstilin gelişmesinde önemli etken. Dolmabahçe Sarayı yapıldıktan sonra Teşvikiye; teşvik alanı olarak konumlanıyor, “Gelin, buraya yerleşin” diyor Sultan II. Abdülhamid, göç başlıyor; ilk taş konaklar ve iş hanları, ardından bir merkez olarak mahalle oluşuyor. Aynı dönem Tarihî Yarımada’dan yani Sultanahmet bölgesinden hem sarayın hem üst düzey bürokratların ayrılmasına tekabül ediyor Osmanbey’in yükseliş zamanı. Şair Nigar Hanım'ın günlüklerinde burada Osmanlı entelijansının buluştuğu "salonları" takip edebiliyoruz.
Osmanbey’de tekstilin bu kadar yoğunlaşmasının nedenini tarihî konjonktürde inceleyecek olursak buranın zaten terzilerin, butiklerin yoğun olduğu bir bölge olması, İstanbul’da sanayi üretim alanlarından Bomonti ve Çağlayan’a yakınlığı ve küresel ticareti etkileyen çeşitli faktörlerin üstüne akümüle etmesi sonucu kontrol edileyemeyen bir yığılmaya dönüşmesiyle açıklayabiliriz. Bir etken de 6-7 Eylül olaylarının akabinde mahalleyi terk edenlerin ya da terk etmek zorunda bırakılanların ücra binalarını tekstil endüstrisinin ele geçirip izlediği yayılmacı politika.
Osmanbey vitrinleri
Tekstil endüstrisinde zaman çizelgesi
Osmanbey’i tekstilin merkezi yapan diğer önemli tarihî olay da yanılmıyorsam 1974’te, Sirkeci’de Gürün Han isimli dev handa çıkan kontrol edilemez yangın. Sentetik kumaşlarla dolu olan bu binada her yer cayır cayır yanıyor, yangın çok zor söndürülüyor. Bir sürü firma açıkta kalıyor, bunu takiben tekstil piyasası; Laleli, Beyoğlu ve Merter’de yer aramaya koyuluyor.
Ancak müşterilerin Beyoğlu'na alışamaması öngörülemeyen bir problem olarak karşılarına çıkıyor. Çünkü Beyoğlu’nun kulüpler, gazinolar, tiyatrolarla dolu olduğu en şaşalı zamanları. Böyle olunca tekstil tutunamıyor. Atölyeler, coğrafi olarak aynı sırtı takiben kuzeye doğru Nişantaşı ve Osmanbey’e kayıyor. Yaklaşık 20 yıl içinde Rusya'nın serbest piyasa ekonomisine geçmesinin etkisiyle Osmanbey’deki üretim ve işyerleri artıyor. Sovyet Ruslar özel kooperatif yapılara izin veren böyle bir sistem başlatıyor; Perestroika, bu bavul ticaretini teşvik ediyor. İstanbul'daki konfeksiyon üretimi, Bomonti’nin kent ve endüstri merkezi hâline gelmesi, şu anda Osmanbey’de gördüğümüz firmaların Bomonti'de daha büyük atölyelerinin olması gibi birbirini tetikleyen olayların sonucunda Osmanbey tekstil merkezi olarak İstanbul’un ortasında yerini alıyor.
Vitrin arkasından
İkinci okuma: Mahalleli olmak ya da ol(ama)mak
Küresel olayların yerele etkisini çok net gözlemleyebildiğim bir mahalle Osmanbey. 2015'te Rusya’dan gelen uçağın düşürülmesinden sonra Rusya'ya ihracat yapan firmaların hepsi 6-7 ay içinde kapandı çünkü ticari ambargo uygulandı. Ardından daha çok Ortadoğu, Kuzey Afrika coğrafyasına hizmet eden yeni dükkânlar açıldı. Tekstilcilerin binaların tümünü alması, üst katların dönüşebilmesine ideal alan sağladı. Üst katlar, turistik geçici konaklama alanları olarak kullanılmaya başlandı.
Şu an Osmanbey’de sokakları istila eden, yerleşik mahalle sakini profili yok. Burada yaşamayı tercih edenleri; özel hayatına düşkün, komşu kültürüyle yaşama derdinde olmayan, aslında dışarı açık ama toplumun muhafazakar normlarından uzak durmak isteyen kitle olarak tanımlayabilirim belki de. Bölgenin kuzeyinde, Fulya’ya doğru konut olarak kullanılan binaların yoğunluğu dikkat çekiyor. Spesifik olarak belirtmek gerekirse eski Teneke Mahallesi burası. 1980'lerin sonunda başlayıp 1990'lardan itibaren hızla yükselen, gecekondu olan yerlere kondurulan dev binaların, apartmanların bulunduğu bölge. Benim alt Nişantaşı olarak tabir ettiğim bu kısımda daha yoğun bir hayat akışı gözlemleyebiliyoruz. Mahallenin coğrafi olarak biçimi plato gibi, sadece bugün dev SOSKO iş merkezinin olduğu yer bir falez, hatta ufak bir çağlayan var belli haritalarda.
Mechroutiete mahallesi
Şehrin merkezi değişirken
İstanbul’un merkezi, merkezleri değişip durdu. 1980 öncesinde Nişantaşı’nda Beşiktaş’ta insanların sokakta siyasi nedenlerle birbirilerine ateş açtığını anlatır boomer’lar. Yaşanılan siyasi olaylar şehir merkezinin boşalmasında önemli etken. Günümüzde de benzer bir sürecin içindeyiz, merkezde kiralar diğer ilçelere göre daha fazla artıyor. Şehir merkezinde mülklerin el değiştirdiği; böylelikle de ıssızlaşan bir döngü var. Örneğin Laleli veya Beyazıt Meydanı eskiden Taksim Meydanı gibi çok kültürlü yerlerdi. 1960’larda İstanbul Üniversitesi kampüsü ve Beyazıt Meydanı hakkında yapılan tartışmalar bana Taksim Meydanı üzerine 2012-2013’de yapılanları hatırlatıyor. İstanbul Üniversitesi'nin çıkışı kozmopolit bir bütündü. Bugünse Laleli-Beyazıt denince akla ilk olarak pek de nezih olmayan gece kulüpleri pavyonların olduğu başka türlü bir mahalle geliyor.
2015’te Rusya’dan gelen uçağın düşürülmesinden, Beyrut’daki patlamaya burada da benzer bir dönüşüm sürüyor. Son 10 senedir aynı dönüşüm Meşrutiyet Caddesi için de geçerli. Bu söylemi metaforik olarak ele alırsak “meşrutiyete de bir zarar geliyor.” Sonuçta 100'üncü senesinde olduğumuz cumhuriyetin kökeni de aslında o meşrutiyet. Osmanlı mirasına negatif bir şey olarak bakmıyorum. Acaba bir bilim kurgu hikâyesi yazılsa ve I. Dünya Savaşı’ndan Türkiye bambaşka çıkmış, meşrutiyet varlığı devam ettiriyor olsaydı İngiltere'deki, Hollanda'daki gibi bir Osmanoğulları ailesi olsaydı ne olurdu? Türkiye'nin çok ulusluluğuna pozitif etkileri olur muydu? Çok kritik bir konu.
Onagöre: 9
Üçüncü okuma: Bir ev, bir mahal, bir üretim alanı: Onagöre
Arkadaşlarımla konuştuğumda hep esprisini yaparız; “Uzaylılar İstanbul'u işgale geldiklerinde ben Osmanbey’de siper kuracağım, meşrutiyeti bırakmam” gibi bir yaklaşımım var. Bir şekilde araştırdıkça, yaşarken deneyimledikçe buradaki insanların organik, komik, ilginç, acayip komik düzenini sever hâle geldim. Teşvikiye’de doğdum. 1961'den beri 3-4 sokak yukarıdaki Şair Nigar Sokak'ta aileme ait bir dairede ikâmet ediyorum. 12 senedir buradayım. Evim de Onagöre’nin buluşma alanı da burası.
Osmanbey hâlâ sanata destek veriyor, özüne dönüyor mütemadiyen. Hem kozmopolit hem de kültür aktörlerinin yoğunlukta da olduğu bir semt. 2020’de Beyoğlu'nun çöküşüyle bu tarafa doğru akış oluştu, döngü gibi birbirleriyle paslaşıyorlar. Şehir planlamacıları bu fenomene kültürel koridor diyor hatta. Gece hayatının yoğun olduğu bölgelerde gösteri hayatının, oradan çıktıktan sonra gidilen mekânların, yerleşimlerin belirli bir çerçevede konumlandığını gözlemliyoruz. Pangaltı tarafında kalan PİST diye bir yer vardı. Osman Bozkurt ile Didem Özbek'in kurduğu. Yaklaşık 10 sene kadar kadar aktif olmuş bir sanatçı insiyatifi. Biz hâlâ buradayız. Taşınmaya mecbur bırakılsak da. 2016’da Zeynep Öz, Yunanistan'dan gelen dans tiyatrosu sayesinde Kenter Tiyatrosu’nu tekrar canlandırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi sahiplendi tiyatroları. Aynı şekilde Dormen Tiyatrosu, Kent Sineması, Fitaş’ı da. Şu an Osmanbey yine kültürün merkezinde. Bomontiada’nın çok büyük etkisi var bunda, oradan akan ve oraya akan kalabalığın. Mimar Sinan Üniversitesi’nin kampüsünün gelmesinin de.
Ofis okuması
2005 yılından beri İstanbul’un kültür sanat ortamında üretim yapan, sanatçılar için yaşam alanı kurgulayan çok işlevli bir atölye ve yayınevi Onagöre, neden burada? Çünkü evim fazlasıyla geniş. Başka bir yer kiralamak yerine evimi ona göre organize ettim, içindeki bir odayı da kendime ayırdım. Ekipçe kalabalıklaşınca bu Tuğrul Sokak'taki yere geçtik. Ama maalesef bize burayı kiralayanlar da kiracı ve bunu bahane eden ev sahibemiz düzenimizi bildiği hâlde bize tahliye davası açtı. Kültür sanat üreticileri, emekçileri olarak şehir merkezindeki alanlarımıza geri gelemeyeceğiz endişem var. Sanatın, hayatın, şehrin merkezinde yer tutması, mahal edinmesi gerekiyor. O yüzden uzaklaşmamak için çaba gösteriyorum.
Mahalle’ye bakmak: “On clothing and grooming: Looking at Osmanbey”
I. İstanbul Tasarım Bienali’nde sergilenen On clothing and grooming: Looking at Osmanbey; mahalledeki binaların cepheleri üzerine yapılan kapsamlı analizin ilk aşaması. Enstelasyon; yapıların dış cephelerine odaklanarak Osmanbey'in mimari, ekonomik ve sosyal yönlerini; çeşitli mimari planlardan, dönüştürülmüş cephelerin çizim ve fotoğraflarını içeren metinlerden yararlanarak anlatıyor.
Osmanbey'in bavul ticareti ekonomisi ve tarihini içeren bu araştırma aslında bir sergiye davet edilmemle ve doktora araştırmam ile şekillendi. Mimari Araştırma olarak Sanatsal Üretim. Tezimin başlığı buydu. 2012 Tasarım Bienali’nin küratörü; Emre Arolat, Nil Aynalı (Eğler) da yardımcı küratördü. Nil, benim mekâna dair işler ürettiğimi bildiği için “Bir şey önermek ister misin?” dedi. Bacağım kırık, hareket kabiliyetim az, mahallemdeki tekstilciler üzerine bir şey yapmayı planladım. Daha öncesinde Komşular isimli 49 fotoğraftan oluşan bir proje vardı elimde. Konular üst üste gelince daha geniş araştırma olarak planlamak istedim. Ve ideolojik sebeplerle bıraktığım doktora araştırmamı da bu alanda yürüttüm. Daha sonra 2015’te Beyrut'ta Home Works isimli sanat oluşumunda gösterildi. Orası için hazırlarken Türkiye, Osmanbey ve tekstil endüstrisinin tarihini harmanladığım birtakım metinler çıkardım. Sonrasında harita olarak basıp dağıttılar.
Osmanbey'den şehre, şehirden Osmanbey'e
Son okuma: Osmanbey ve soylulaşma ihtimalleri
Osmanbey’de 18.30-19.00 gibi, paydos saatinde metro girişlerine bakıldığında İstiklal Caddesi sanılabilecek bir kalabalık oluyor tekstil yerlerinden ötürü; geceleri tekinsiz bir boşluk. Korkulabilir bile. Ama sokaklar güvenilirdir. Şair Nigar Sokak’ta oteller çok, sürekli dizi çekimlerine denk gelir insan devasa ışıklar altında. Bir yandan da geceleri elektronik müzik çalan kafelerle doludur Halâskârgazi. Burası hep böyleydi aslında. Metronun açılması Osmanbey’i daha hareketlendirmedi, kolaylaştırdı belki. Mahallenin biraz daha kalabalıklaşmasının ana nedenlerinden biri de Cihangir’in fiyatlarının yükselmesi. Bu Kurtuluş’a doğru kreatif göçün olmasına neden oldu sanırım. Trafik kaosunun nedeni ayrı; Nişantaşı arkaları, Fulya aşağısı, Ihlamur tarafına ait site yapılaşmaları.
Osmanbey’i kamusallaştırmak zor. Osmanbey mesela Laleli’leşebilir. Bu bir tehdit. Daha çok otel olması, Beyoğlu'nda olduğu gibi, aile apartmanlarının azalması, yoğun yapılaşma ve daha bir çok ek neden yüzünden sabit mahallelisini tamamen kaybetmekle yüzyüze kalması muhtemel. Aynı zamanda Kurtuluş’un deprem açısından riskli olması buradaki olası dönüşümün de habercisi niteliğinde. Herkese tahliye davası açılıyor, en köklü grid sistemin olduğu bitişik nizam evler insanları korkutuyor. Ama ben Osmanbey’de eski iş hanlarına bakıyorum en çok; aslında çoğu boşlar. Büyük potansiyel var ama İstanbul’un metruk bırakılmış diğer eski alanları gibi sermayesini bekliyor. Art deco binalar üzerinde alucobond kaplamalarla ortaya çıkan, yaratılan melezlik, acayiplik beni çok heyecanlandırıyor. Turistler gelmemeye başlar, oteller kapanırsa belki burası tüm endüstirinin içinde kültür sanat ve barınma gibi işlevleri üretim ve pazarlamayla paylaştığı bir mahalleye dönüşebilir. Sadece kolaycılıktan ve hızlı kar peşinde vur-kaç operasyonlarından uzak durmalıyız zihniyet olarak.
İlgili Başlıklar
tekstil
Osmanbey
Ali Taptık
Taksim
Cumhuriyet
Halâskârgazi Caddesi
Valikonağı Caddesi
Türkiye Ekonomi Bankası
Halâskârgazi
Rumeli Caddesi
Nişantaşı
rutiyet Mahallesi
19 Mayıs
semt
Pangaltı
Şişli
Teşvikiye
Dolmabahçe Sarayı
Tarihî Yarımada
Sultanahmet
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

#84: Osmanbey
Yayın & Yazar

Soli
Her hafta bir mahalle, bir mahalleli! Seyahat ve kültür yayını Soli, her hafta bir mahallenin esnaflarının, binalarının, sokaklarının, insanlarının hikâyesini anlatıyor.