aposto-logo
TR
TREN

İlgi ararken kendini bulmak

Adam Phillips'in "İlgi Arayışı" romanı üzerine

1Kitap1Mekan

1Kitap1Mekan

Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!

"Bir başka deyişle ilgimizin tarihçesi, hayat hikayelerimizden biridir."

Daha ilk sayfadan, kendimize rağmen kendimizi neyle ilgilenir hâlde bulduğumuzdan bahsediyor Phillips, tabii bu da beraberinde kendimize dair bilmediğimiz birçok kapıyı açan bir anahtara dönüşüyor. İlgi alanlarımızı gerçekten biz mi belirliyoruz yoksa ideal bir ben yaratmak için mi onları var ediyoruz? Var etmek, çok güçlü bir eylem... Doğuştan bizde olan bir yeti mi "ilgi"? Bu kitabı okurken hep bunu sordum kendime, bence içimizde tohumları kesinlikle var ama onları büyütme şeklimiz tamamen bize bağlı. Var ediyor sayılmasak da ilgimizi biz besliyoruz, büyütüyoruz, gerektiğinde de yok ediyoruz.

Tam bu noktada dürüstlüğümüz devreye giriyor işte, kendimize karşı ne kadar dürüstsek yarattığımız ilgi çemberi de o denli geniş oluyor. Bu çember, kimliğimizi, benliğimizi, sosyal çevremizi, her şeyimizi de içine alıyor. Kimlik dediğimiz kavram -belki de varlığımızın temsili- nelere dikkat ettiğimizle şekilleniyor, çünkü ilgimizi çeken her neyse veya kimse biz de peşinden sürükleniyoruz. İlgi alanlarımız da aslında yaptığımız seçimlerden oluşuyor veya seçimlerimizi belirliyor. Sartre'ın "İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır." sözü de ilgi arayışımızın bizim olmayana yönelik olduğunu vurguluyor aslında; ilgi bir arayış meselesi...

Bu ilgi arayışı zaman zaman kendini dikkat çekme eylemi olarak da gösteriyor ki bu tamamen ne istediğimizi gerçekten bilmediğimiz durumlarda ortaya çıkıyor. Aslında şimdi düşününce bence ilgi bir arayış olmakla beraber bir deneyimdir diyebilir miyiz? Bence evet, ilgi alanlarımızı deneyerek, yanılarak, korkarak seçeriz ve her bir yanlış bizi gerçekten biz yapan noktaya getirir. Freud'a göre bu gerçekler bazen biz hiç fark etmeden rüyalarımızda karşımıza çıkar. İlgi alanlarımızı belirlemede psikanalizin de hatırı sayılır bir yeri olduğunu hatırlamak iyi olur böylece. İlgi arayışı bizi bir yoldan da farkındalığımızla yüzleştiriyor. Belki derinlerimizde olanlar bu arayışı farklı yollara sokuyor, fark edemediğimiz her şey bu arayışta gün yüzüne çıkmaya çabalıyor. Bu açıdan psikanalizden "rüya deneyimleri", bu sürecin kollarından biri oluyor. Bilinçaltımızdaki düşünceleri açıklayan temel unsurlardan biri olan rüyalar, sanat ve edebiyatta da sık sık karşımıza çıkıyor zaten. 

Kendimizi bulmak, farkındalıklar, yüzleşmeler derken aslında yaratılışımızın çok temel bir kavramını da bence ilgi arayışımızla ilişkilendirmek lazım: ihtiyaçlarımız. Bir şeye ihtiyaç duyuyorsak, aynı zamanda ilgi çekme arayışında da olmaz mıyız? Phillips bu iki kavram arasında muazzam bir ilişki kurmuş bence. Sahip olmak istediklerimize ilgi duymamızın özünde onlara olan gereksinimlerimiz yatıyor. Çok bilinçli bir mesele değil tabii bu ihtiyaçlar... Bazen hırslarla bazen doğamızdan gelen insani duygularla şekilleniyor, sınırı olmayan bir alana dönüşüyor. İlgi arayışımızın temelindeki o bilinçsizlik hâli başkalarına olan bağımlılığımız gibi, öngörülen bir sona sahip olmayan bir hissiyat arayışı.

"İlgi arayışı, diğer her şeyin yanı sıra daima bir sevgi testidir ve bu şekilde görülmelidir."

Phillips, kitabın sonraki bölümünde Jane Austen örneği üzerinden ilgi ve utanç arasındaki bağı sorguluyor (Tabii konu Austen olunca bunu evlilik kavramı üzerinden yapıyor.) En gerçek hâlimizde bile neleri taklit ettiğimiz üzerine düşünmeye davet ediyor. Utancı somut bir kavram olarak ele alan Ford Madox Ford, utancın kör noktalar yaratarak bizi ele geçirdiğini öne sürüyor. Bu düşünce bizi, kendimizi olduğumuz gibi görme durumuna getirmesiyle beraber içimizdeki suçluluk duygunu dışarı çıkartıyor. Utanç duygusu, başarısızlıkla beraber duyduğumuz bir suçluluğa dönüşüyor. Kendimizle ilgili gerçekleri saklama düşüncesiyle var olur utanç... "Peki utanç, içe mi dışa mı dönük bir duygudur?" Kendime sormadan geçemiyorum.

Utanç, içinde birden fazla kavramı barındırdığı için istemsiz bir şekilde onları da sorgulatıyor bir yandan, Adam Phillips, çok sevdiğim ve etkilendiğim kitaplardan biri olan Giovanni'nin Odası'ndan örneklerle bu duyguyu, ahlak, inanç ve kandırma gibi önemli kavramlara bağlamış. Utancın bizi getirdiği ahlaki çıkmazlarda kendimiz kalabilmek de önemli bir mesele. Utancı çok yönlü bir kelime olarak ele alabiliriz aslında, ilgi gibi utancın da birçok biçimi var. İnsan da en çok iz bırakanı ise yabancılaştıran utanç biçimleri; insanı kendine ve çevresine yabancılaştıranlar, kendinden utandıranlar.

"Eğer ne olmak istediğinizi öğrenmek istiyorsanız sizi kendinizden utandıran şeyin ne olduğuna dikkat kesilin."

Utanç duygusu bizi çıkmaza sürüklerken ego-idealimizle de yüzleştiriyor. Var olduğumuz, şimdiki hâlimiz ve olmak istediğimiz kişi arasındaki o uzun mesafe arasında koşuyoruz sanki hayat boyu. "Kim olmak istediğimiz" ilgi arayışımızda yol gösterici fenerlerden biri değil mi? Bazen hepimiz için yüzleşmesi zor geliyor ama konuşan egomuzu bastırdığımızda gerçekten neye ilgi duyduğumuzu hiç sorabiliyor muyuz kendimize? Bu yazıyı yazarken bunu deneyimlemeye çalıştım biraz. Önüme boş bir kağıt alıp neler hayal ettiğimi, nelere ilgim olduğunu listeledim ve çıkan isteklere o kadar şaşırdım ki... Şehir karmaşasında ordan oraya koşan, kariyer hedefleri olan, birinden çok uzak, çok sade, çok farklı bir resim duruyor karşımda. Belki de insanın gerçekten ne istediğini bildiği anlar şimdilik ne zaman açılacağı belirsiz olan bir defterin sayfalarında bekliyor.

Tüm kavramlar etki alanında mutlaka karşıt anlamını barındırıyor; tıpkı ilginin ilgisizliği getirdiği gibi. Freud'a göre ilgisizlik yine ilgi istemenin bir yolu. İlginin ilgisizlikle var olduğunu düşünmek bence de yanlış olmaz, sonuçta istediklerimiz kadar istemediklerimiz de etkilemiyor mu hayatımızı? 

Phillips ilgi boşluklarına da Freudyen bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve ilgisizliğin bizi psikanalize yönlendirdiğini öne sürüyor. Bu tezini de ilginin kontrolle dengesiz ilişkisi üzerinden açıklıyor. İlgimizi ne kadar kontrol edebiliyoruz? İlgimiz ve ilgisizliğimiz arasında denge kurabiliyor muyuz? Yoksa ilgi gösterdiğimiz noktalara körü körüne bağlanıyor muyuz? Phillips'e göre düşüncelerimiz, ilgi gösterdiğimiz noktalara sabitleniyor ve onun dışında kalan her şeyle aramızda ilgi boşlukları bulunuyor.

Böyle uçsuz bucaksız bir konu, çok kaygan bir zeminde akıp gidiyor... Bu kitabın bir bakıma kendimi daha iyi tanıyabilmem konusunda kesinlikle bir rehber olduğunu da belirtmeliyim. İlgimizin neye göre şekillendiğinin bilinmezliği içinden biraz kişisel bir örnekle sıyrılmaya çalışacağım. "Zaman" pandemiyle beraber en çok ilgilendiğim konulardan biri oldu. Teorik olarak akışından ziyade kendi içimdeki zaman akışına odaklanıp bu alanda Philip Turetzky'den, Byung Chul-Han'dan okumalar yaptım. Bu kitabı da okuduktan sonra zamanın akışına olan ilgilimin aslında kendi zamanımı yönetememekten kaynaklandığıyla, bu yanlış yönetme durumunu çözümleyebilmek için kendimce bu kavram için yeni anlamlar yaratma fikrini ortaya çıkardığını kavradım. Belki Phillips başka başlıklarla ifade etmiş ama bence ilginin bir ucu da kendi eksiklerimizi düzeltme düşüncesine dayanıyor.

Ve son olarak bu kitabın sonu ilgi meselesini dikkat dağınıklığına da bağlayarak bitiriyor. Ben de bu alanda bana iyi gelen başka bir kitap önerisiyle bu yazıyı sonlandırmak istedim. Johann Hari, Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? 'da dikkat dağınıklığının hem toplumsal hem de bireysel boyutu üzerinden giderek bu konuya çözümler getiriyor:

İhtiyaçlar onlara gösterdiğimiz ilgi türüyle tanımlanır. Ve herhangi bir şey ilgi çekme arayışındaysa, o şey bir ihtiyaçtır.

Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

1Kitap1Mekan

1Kitap1Mekan

Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!

NEREDE YAYIMLANDI?

1Kitap1Mekan1Kitap1Mekan

BÜLTEN SAYISI

ÜYELERE ÖZEL

İlgi ararken kendini bulmak

Daha önce gerçekten nelerle ilgilendiniz? İlgilendiklerinizin aslında hissettiklerinizle ilişkili olduğunu fark ettiğiniz oldu mu? Adam Phillips'in İlgi Arayışı'nı okurken kendi kendime sorduğum sorular.

06 May 2023

YAZARLAR

1Kitap1Mekan

Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!

İLGİLİ OKUMALAR

;