Konser salonlarının büyüsü, Chopin'in dehası ve "harika çocuk" olmak üzerine

51. İstanbul Müzik Festivali'nin açılış konseri solisti piyanist Jan Lisiecki'yle konser öncesinde sohbet ettik.

Together with Literal Radio

Aradığın groove burada: Literal Radio Literal Radio “Sadece bir radyo değil, benzer zihinlerden oluşan bir topluluk” olarak yola çıkan şehrin yeni groove radyosu Literal Radio yayında. Nedir? Daha iyi müzik, daha iyi içerik ve daha iyi kürasyonlara özlem duyanların sesini duyan Literal Radio , kulaklardan kalbe groove dalgası yaymak üzere artık Karnaval.com , Karnaval IOS, Android uygulamaları ve houseofliteral.com üzerinden yayın hayatına başladı. Neler var? Ansızın Stevie Wonder’dan Another Star , KAYTRANA’dan 10% veya Bruno Mars ve Anderson.Paak iş birliklerinden doğarak ruha funky tınılar kazandıran şarkıların kulağına çalınabileceği Literal Radio ’da soul, jazz, funk, R B, modern jazz ve electronica ağırlıklı seçkiler seni karşılıyor. Her yerde olanın değil, iyi müziğin peşinden gitmek için yola koyulanlardansan Literal Radio’da sana ve incelikli müzik zevkine ayrılmış özel bir yer var. Ne zaman olduğu fark etmeksizin aradığın groove ’u her yerde hissedebileceğin; şehrin kalabalığından kaçıp müzikle birbirimize bağlanacağımız Literal Radio ’yu buradan dinleyebilirsin. #LiteralRadio #LongingForBetterMusic

Learn more

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

On iki-on üç yıl önce, klasik müzik tutkumu paylaştığım arkadaşım Işıl benimle bir YouTube bağlantısı paylaştı. Dinlediğim en iyi Chopin performanslarından biriydi ve piyano başında on üç yaşında bir çocuk oturuyordu. Işıl gibi ben de onu radarıma aldım. Jan Lisiecki ismini bir kenara yazdım ve henüz on yedi yaşında Deutsche Grammophon etiketiyle çıkardığı ilk albümünü, Mozart konçertoları kaydını defalarca dinledim. Birkaç ay sonrabugün hâlâ en sevdiğim klasik müzik albümlerinden biri olan Chopin etüdleri albümü geldi. Artık bir hayranıydım. 

"Enfes parlaklıkta, her bir pasajdaki her bir notanın arka arkaya inci gibi dizildiği; Chopin’in stilini olağanüstü bir zarafetle yansıtan bir performans."

- İstanbul Müzik Festivali direktörü Efruz Çakırkaya, Jan Lisiecki'nin Chopin: Works for Piano & Orchestra (2017) albümü hakkında

Jan Lisiecki, 51. İstanbul Müzik Festivali Açılış Konseri'nde Chopin'in 1 no'lu piyano konçertosunu seslendiriyor. | Fotoğraf: Mühenna Kahveci

Onu ilk kez canlı dinleyeceğimi müjdeleyen 51. İstanbul Müzik Festivali'nin açılış konserindeki performansına ve müziğine tanık olmadan bir gün önce otelinde buluştuk Jan ile. Aslında bir sinema yazarı olduğumu ama klasik müziğe de en az sinema kadar ilgili olduğumu; on yıla yakın piyano çaldığımı ama sonra sadece bir dinleyici olduğuma karar verdiğimi söyledim: "Dinlediğin için teşekkürler, birilerinin de dinlemesi gerekiyor.

Asıl sorularıma geçmeden önce tabii ki buzları sinemayla eritmeye çalıştım. Klasik müzik ve sinema dediğim anda Birdman'de (2014, Alejandro G. Iñárritu) Rahmaninov'un 2. Senfoni'sinin kullanıldığı sahne geldi aklına: "O güzel senfoniyi ve o müziği kullanmanın dahice bir yoluydu. Olağanüstü, bence." "Fazla yakın bir yerden vurdu." dediği TÁR (2022, Todd Field) ve "duygusal ve çarpıcı" bulduğu CODA (2021, Sian Heder) konusunda ayrıştık, Fast and Furious serisinin gereksiz uzatıldığı konusunda uzlaştık. Sonra esas konuya geçip; müziğin zamanla dönüşümünden, "harika çocuk" etiketinden ama en çok da onunla özdeşleştirdiğim Chopin'den konuştuk. 


İlk albüm kaydın Chopin konçertolarıydı ve bu geceki konserde de Chopin'in ilk piyano konçertosunu çalacaksın. Ben en iyi Chopin yorumcularından biri olduğunu düşünüyorum. Ve eminim ki her performansla onun müziğiyle ilgili yeni bir şey keşfediyorsun. 2009'daki o albüm kaydından bugüne yorumundaki değişimi nasıl tanımlarsın?

Konserlerin ve konser salonlarının en iyi öğretmenler olduğunu söylerim hep. Konser salonundayken ne hissettiğini, neyin işe yaradığını, hangi duyguları tercüme edip taşıdığını ve ne ilettiğini tecrübe ediyorsun. Ve bir konçertoyu her icra ettiğinde bu deneyimlerle birlikte tümüyle sanat hakkında da bir fikir ediniyorsun. Ben bu konçertoyu çalmayı 15 yıl önce öğrendim, belki daha fazla. Yani hayatımın yarısından fazlasında benimleydi. Bu çok çılgınca! Bu konçertoyu sayısız defa çaldım. Tabii ki notaları biliyorum, tabii ki eseri biliyorum ama aslolan eserin genel yapısı ve etkisi hakkında bir fikre sahip olmak: Burada bir şeyi değiştirirsem, daha sonra olacakları nasıl etkiler? Harika olan ve gerçekten konser salonundan başka bir yerde öğrenme fırsatın olmayan şey bu tür bir sebep-sonuç ilişkisi. İlk performansımdan bu yana bir şeylerin neden ve nasıl farklı olduğu sorusunun yanıtı da burada yatıyor.

Jan Lisiecki | Fotoğraf: Salih Üstündağ

Chopin benim en sevdiğim bestecilerden biri ve diskografinin yarısı Chopin'in müziğinden oluştuğuna göre sanırım senin de öyle. Bunun sebebi kültürel bir bağ mı yoksa sadece romantik döneme özel bir ilgin mi var?

Bunun birçok katmanı var. Onun müziğiyle kesinlikle bir bağım var ve bu tartışılmaz. Piyanonun başına oturup Chopin çaldığımda eğer daha önce hiç çalmadığım bir parçayı çalıyorsam (Gülüyor: Chopin'in piyano için yazdığı çok fazla parça olduğu için bunlar hâlâ var!) henüz piyanonun başına geçtiğim ilk dakikalarda bile onunla ne yapmak istediğime dair bir fikrim oluyor. Bu alışılmadık bir şey. Keşfetmem gerekmiyor; kalbimde bir çeşit yeri var.

Bir piyanist için Chopin inanılmaz derecede önemlidir. Enstrümanımız için yazdığı eserlere bakınca onun birçok yönden piyano repertuvarının zirvesini temsil ettiğini düşünüyorum. En iyi besteci olduğunu ya da benim kitabımda Beethoven, Bach ya da Mozart'tan daha yüksek bir yeri olduğunu söylemiyorum ama piyanoyla yapılabileceklerin en iyisini yapan oydu. Chopin çalarken çok eğlenirsin çünkü enstrümanına "karşı" değil, enstrümanınla "birlikte" çalışırsın. Çünkü bazı bestecilerin eserlerinde teknik zorluklardan ya da bestecinin üslubundan dolayı piyanoya "karşı" çalışırsın. Onu senin için çalışması üzere zorlarsın. Chopin'in müziği de kolay değildir ama senin için oradadır, senin için sunulmuştur. Sen tercümansındır, bir kanalsındır ve bu görev çok karmaşık ya da stresli değildir.

Senin de söylediğin gibi Chopin'in çok fazla piyano eseri var. Bir sonraki kaydın için seçim senin elinde olsa, kaydetmediğin eserleri arasından hangisini kaydetmek isterdin?

Son kaydım noktürnleriydi, ondan önce de etütleri. Sanırım benzer bir düşünceyle devam ederdim ve belli bir formdaki küçük parçalarını bir arada kaydederdim: Valsler, mazurkalar ya da prelüdler. Bir noktada da sonatlarını kaydetmeyi çok isterim. Chopin'in en ilginç yönü küçük formların ustası olması. Yazdığı müziğe bakarsan, hayal edebileceğin her şeyi içeren kısa parçalar yazmakta inanılmaz derecede yetenekli olduğunu görürsün. Bu sıra dışı çünkü birçok besteci sonatlara, konçertolara, senfonilere; yani aynı malzemenin birçok kez tekrarını içeren bir yapıya sahip bu devasa parçalara odaklanıyor. Ancak Chopin'de her şey genellikle bir kez sunulur ve geride bırakılır. Bu kadar fazla müziği olması inanılmaz; bize o kadar çok kavram, o kadar çok fikir bırakmış ki...

Jan Lisiecki, 51. İstanbul Müzik Festivali Açılış Konseri'nde sahneyi Tekfen Filarmoni Orkestrası'yla paylaştı. | Fotoğraf: Salih Üstündağ

Profesyonel olarak çalmaya çok küçük yaşta başladın. Ve hâliyle bu "harika çocuk", "genç solist", "genç yetenek" gibi etiketleri beraberinde getiriyor olmalı. Şimdi 20'li yaşlarının sonunda olduğun düşünülürse, bu etiketler seni rahatsız etmeye başladı mı? Bu etiketlerin ne gibi olumlu ya da olumsuz yönlerini tecrübe ettin?

Bir bara gidip sana kimlik sorduklarında bu iyi hissettirir, değil mi? (Karşılıklı gülüyoruz.) Genç iyidir; hâlâ bana genç demekte ısrar ediyorlarsa o zaman harika! Çocukluğumda ailem ve dolayısıyla ben bu gibi etiketlere karşıydık. Ailem "harika çocuk" etiketinde hep olumsuz bir anlam yüklü olduğunu düşünürdü. Eğitimli bir maymun gibi, yaptığını çok iyi yapan bir çocuk. Tabii ki doğuştan gelen olağanüstü bir yeteneği var. Tabii ki çok çalışıyor. Ama bu kadar... Bu bize çok boş ve ilginç olmayan bir hayat gibi gelirdi. 

Benim içinse müzik harika bir maceraydı. Yapmayı beklediğim bir şey değildi. Küçüklüğümden beri peşinden koştuğum bir tutku değildi. Çoğu çocuk gibi öylesine piyano dersleri almaya başlamıştım. Piyano hayatıma girdiğinde yavaş yavaş kontrolü eline aldı ve sevdiğim şey özellikle işin performans kısmıydı. Performans çok eğlenceliydi, gergin olmak çok eğlenceliydi. Seyirci önünde olmak aslında bugün hâlâ beni gerginleştirebilen birkaç şeyden biri. 

Bir de işin seyahat etme kısmı var. "Normal" bir ailede doğdum, sürekli yeni yerleri ziyaret etmek için dünyanın etrafında uçma imkânımız yoktu. Tek seyahatlerimiz iki yılda bir Polonya'daki büyükanne ve büyükbabamı ziyaret etmek olurdu. 11, 12, 13 yaşlarındaydım ve müzikle birlikte aniden önce Kanada içinde daha sonra Avrupa'da farklı şehirlere uçmaya başladım. Üstelik insanlar bunu yapmam için bana para ödüyordu! Kariyerime, yaptığım işe devam etmek için bu çok iyi bir nedendi ama ailem eğitimimden taviz vermeme asla izin vermedi. Lisenin sonuna kadar okulum her şeyden önemliydi. Çok önemli orkestralarla, çok önemli salonlarda konser veriyor olabilirdim ama okuldaki notlarım düşmeye başlarsa her şeyi boşverip konserleri iptal edeceklerini söylüyorlardı. "Normal" çocukluğa ve "normal" yetiştirilme tarzına odaklanırken bir yandan da konserler vermeyi sürdürebilmek için üzerimde çok büyük baskı vardı. Ama her şeye rağmen eğlenceliydi. Bugün olduğum yere gelen, harika ve alışılmadık bir yolum olduğunu düşünüyorum. Pişman değilim.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

konçerto

Chopin

Jan Lisiecki

Deutsche Grammophon

Mozart konçerto

Chopin etüdleri

İstanbul Müzik Festivali

Efruz Çakırkaya

Piano

Mühenna Kahveci

Birdman

Alejandro G. Iñárritu

Senfoni

Todd Field

Sian Heder

Fast and Furious

NEREDE YAYIMLANDI?

DuendeDuende

HİKAYE

🎼 Yeni notalarla İstanbul Müzik Festivali, Jan Lisiecki röportajı

51. İstanbul Film Festivali, festival direktörü Efruz Çakırkaya ve Açılış Konseri solisti piyanist Jan Lisiecki ile röportaj, festivalden konser önerileri.

05 Haz 2023

Literal Radio ile birlikte
Tekfen Filarmoni Orkesrtrası | Fotoğraf: Mühenna Kahveci

YAZARLAR

Emre Eminoğlu

1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ OKUMALAR

;