aposto-logoÇarşamba, 29 Mart 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mart 29, 2023
Premium'a Yüksel

Måneskin’in pop’la nişan kurdelesi

Måneskin, çıktıkları küresel sahnenin vasat rock ‘n roll standartlarının kurbanı oldukları bayağı bir albümle geri döndü.

Albüm: Måneskin, Rush!

Süre: 52 dakika

Plak şirketi: Epic Records

Yayın tarihi: 20 Ocak 2023

Kartonet: Måneskin, 2021 Eurovision’ının tartışmasız, yarışmanın yakın geçmişinin de en ses getiren rock ‘n roll dörtlüsü olarak hayatımıza girdi. Grup, 1.5 yıla uzanan tekli yayımlarının ardından Max Martin’le kaydedilen 3. albümleri RUSH!’la çıkageldi.

Müzikal yolculukları 2015 yılında Roma sokaklarında başlayan, 2017 yılında Italian X Factor’de finale kalan grup; son olarak Teatro d’ira - Vol. I albümlerinden ZITTI E BUONI şarkısıyla 2021 Eurovision’ını kazandı. Öne çıkan bir rock müzik geleneği olmayan ve pop müziğinin anaakım sahnelerinden biri olan Eurovision’da sahneyi old-school bir rock ‘n roll enerjisiyle dolduran Måneskin; siyah deri kostümleri içinde goth-glam estetikleri ve primal sahne performanslarıya şu çığlığı atmıştı: “Rock ‘n roll ölmedi.”

Bu lafın ne anlama geldiğini, hemen hemen bir 40 yıldır ölüp ölüp dirilen rock ‘n roll’un sayısız ölümünü, dirilişini ve “Ölmemişti ki!” tartışmalarını bir kenara bırakacak olursak; Måneskin’in bir zamanların katışıksız rock persona’sını idealize ettiğini ve somutlaştırdığını söylemek mümkün. 

Rock ‘n roll geleneğinin cool, rebel ve toplumların muhafazakar kodlarına aykırı duran ötekigillerine öykünen grup, bu geleneğin sırıtan bir taklidi ya da sahici bir mirasçı tartışmasının tam da ortasından yeni şarkılarıyla karşımızda. Rush! albümüyle Teatro d’ira - Vol. I’nun albümünün amansız hard rock’ını arena rock/pop rock ses manzalarıyla değiştiren Måneskin, çıktıkları küresel sahnenin hitap ettiği ettiği engin dinleyici kitlesi için artık daha ulaşılabilir bir grup.

Måneskin, Rush!

Neden dinleyelim? Müzik türlerinin hiçbirine keskin bağlılığım yok. Eski kafalı biri olduğuma, yeninin eskiye dair öykünmelerine yüz ekşiterek yaklaştığımı da düşünmüyorum. Müzik belki de sanat formları arasındaki en birleştirici olanı, etiketlerin ve kategorizasyonların üstünde en sırıttığı. Tereddütle dinleyip beni beklenmedik sürprizlerle karşılaştıran, hangi enstrümandan çıktığına bir zamanlar verdiğim önemi yadırgatırcasına beni isimlerden ve janrlardan ziyade seslerin kıskacına alan sayısız keşifle tanıştım. Bu süreç bana; popüler ya da marjinlerde, eski ya da yeni, çoğunlukla iyi ya da kötü yorumlanan kimi dinlersem dinleyeyim onlara belli bir açık fikirlilikle yaklaşmayı öğretti. Måneskin’in RUSH!’ına da böyle yaklaştım. Genel itibariyle olumsuz düşündüğüm/hissettiğim albümden bazı parlak anlar yakalamamın sebebi de bu.

29 dakikalık, 8 şarkılık ve çoğu İtalyanca olan Teatro d’ira - Vol. I albümünden sonra 52 dakikalık, 17 şarkılık ve çoğu İngilizce olan bir albümle geri dönen, İtalyanca şarkılarının hepsini şarkı listesinin en diplerine iteleyen grubun yeni tercihlerinin bir sebebi var: Müzik endüstrisi.

“You said I'm ugly and my band sucks

But I just got a billion streaming song”

Bla Bla Bla, Måneskin

Måneskin hâlihazırda hit üstüne hit yaratması arzulanan, oluşturdukları “rock ‘n roll bad boys/girls” imajını satılabilir kılması gereken, ulaşılabilirliği öncelemesi beklenen küresel bir değer. “Günümüzde dünyanın en çok dinlenen sanatçıları arasında ilk 150’deyken “rock ‘n roll” olup endüstri liderlerine orta parmak gösterebilir misiniz?” sorusunun tek başına, artık acıklı bile olmayan bir cevabı âdeta. 

Måneskin’in rebellious görüntülerinin, “Rock ‘n roll ölmedi!” diye bağıran kamusallıklarının arkasındaki endüstri parametleri pek de umrumda değil doğrusu. Öte taraftan, grubun kopya edilip dağıtılan imajının farkında olunarak ya da olunmayarak gerçekleştirilen bir performans olabileceğini de tartışmakta yarar görüyorum. Zira, fikirlerimiz ve beklentilerimiz sür-git sergilenen bu performanslarla şekillenmeye eğilimli. 

Måneskin hakkında düşündüklerimiz de bundan bağımsız değil: “Rock ‘n roll’un yeni bir dirilişinin öncüsü. (1) Zaten ölmemiş olan rock müziğini 21. yüzyılın çıkılmamış yüksekliklerine taşıyacak ikon adayları (2). Hard rock’ın ve punk’ın; seks, uyuşturucu ve müziğin baş döndürücü hızı ve enerjisini sahneye taşıyan yıldızlar. (3) Ama heyhat, Måneskin artık rock’la da ilişkilenen, onun klişelerini de müziğine dahil eden bir pop grubundan fazlası değil. Bu, Rush! albümünün yankılarıyla dünyaya ilan ettiğini düşündüğüm, reddedemediğim bir gerçek. 

17 şarkı ve 52 dakika boyunca bangırdayan baslar, androjen vokaller, güçlü geri vokal koroları, dramatik çello sesleri arasında çıktığım inişli çıkışlı yolculuk inandığım bu yeni “pop Måneskin” gerçeğinin şahitleri. Diğer taraftan ise pop diye tarif ettiğim Måneskin, hâlihazırda çok da başarılı bulmadığım konvansiyonel rock seslerini stadyum/arenaya da taşırken Rush!’ın aralarına sızan kimi şarkıların görece özgünlüklerinde öngöremediğim bir heyecan da duydum. 

Bu anlar, Måneskin eski ve yeninin kült rock şarkılarını taklitten çekinmez bir tavırla ve -belki biraz da- arsızca önüme sunamadığı zamanlarda, albümle çıktığım yolculuğumun zirve noktaları oldu. Max Martin’in harikulade ses mühendisliği ve şarkı prodüksiyonu, Gasoline’in heybetli bir rock marşına, KOOL KIDS’in de soluk kesici bir post-hardcore sürprizine dönüşmesini sağladı. 

Ancak ne yazık ki bunlar benim için azınlıkta kalan, araya serpiştirilen tadımlıklar olarak kaldı. Çoğunluk ise vulgar olması için yazılmış gibi duran, rock ‘n roll hayatının ve yaşam tarzının jenerik leitmotiflerini tekrar eden şarkı sözleri; White Stripes’tan Nirvana’ya, Linkin Park’dan IDLES’a genişleyen bir havuzdan taklitler yaratan sessel bir bayağılık oldu.

Måneskin daha çok yeni bir grup, diskografileri yalnızca vasat işlerle dolu demek de doğru değil. Öte yandan, onlara rock ‘n roll müziğinin çağdaş formlarını üreten bir dörtlü demek de adil olmazdı. Zira Måneskin bir pop grubu. Ve bunda hiçbir abes yok. Ancak ne dinlediğimizi bilmek, Måneskin etrafında inşa edilen rock personasını deşifre etmek önemli. Zira rock müziğinin endüstriye karşı “gerçekten konumlanan”, toplumun çeperlerinde yeşeren ve beğensek de beğenmesek de bir imajdan fazlası olan ideolojik bir mirası var. 

Benzer işler:

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

rebel

hard rock

rock ‘n roll

Max Martin

Roma

X Factor

Teatro d’ira - Vol. I

Eurovision

Rock ‘n roll

h

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

🏆 Oscar'ın adayları, Måneskin'in pop'la nişanı

Yayın & Yazar

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

Koray Soylu

Editor @ Aposto

;