
Arkadaşlar aralarında sık sık konuşurlar:
— Hadiyin çocuklar... Bu akşam "otomatik"e gidelim!..
— Bizim Otomatik nasıl?
Otomatikten çıktım, geliyorum, bizimkilere rastladım...
— Geç vakte kadar Otomatikte idik...
Geçen gün sordum:
— Bu Otomatik de nedir kuzum... Otomatik tabanca mı?
Güldüler:
— Ay senin haberin yok mu?
— Nereden haberim olsun? Bir otomatiktir gidiyor amma...
— Öyleyse gel bu akşam seni de götürelim...
— Nereye?
— Otomatike...
— Otomatiğin ne olduğunu hâlâ söylemediniz...
— Söylemeye lüzum yok... Gelince görürsün...
Merakım büsbütün arttı. Hemen o akşam için sözleştik. Beyoğlu'nda daracık bir yol, bizi "otomatik"e çıkardı. On kişinin güçlükle sığışabileceği bir koltuk meyhanesinde, yahut meyhaneciğindeyiz. Bu meyhanenin ötekilerden farkı şu: Rakıyı garsondan istemiyorsunuz. Kadehi alıp musluğun başına geçiyorsunuz. Kendi elinizle doldurup yuvarlıyorusunuz. Sizin anlayacağınız, adamcağınızın biri otomatik bir makine icat etmiş. Bu makinede sıra sıra musluklar var. Küçük bir kolu oynayınca musluğun ağzından damla damla rakı dökülüyor ve muayyen miktarı bulunca çeşme akmaz oluyor artık.
Bu otomatik makine, hesabı da hiç şaşırmıyor. Her kadeh doluşunda mutluğun yanıbaşında bir rakam peyda oluyor.
— 1, 2, 3, 4...
"Garson hesabı yanlış tuttu, biri iki yazdı" endişesi yok...
Otomatik meyhanenin bir köşesi
Üzümü bağında salkımıyla koparmanın, çileği tarlasında kendi eliyle toplamanın, kirazı ağacından devşirip yemenin ayrı bir zevki vardır.
Otomatik meyhanede de rakıyı bizzat doldurup içmek keyifli bir şey doğrusu... Hem keyifli, hem de orijinal...
Yanyana birer musluğu muvakkat bir müddet için kiraladık. Kiraladık diyorum. Çünkü meyhaneden çıkıncaya kadar musluk bizim emrimizde...
Başkası yanaşıp rakı doldurmak isterse Otomatik, nezaketle itiraz ediyor:
— Meşgulüm efendim!
Halbuki bize, güler yüzle:
— Buyurunuz efendim... diyor.
Buyurmasına buyuruyoruz amma, rakamlar da gittikçe yükseliyor, arkadaşlarımdan biri dedi ki:
— Otomatik meyhane, taksi otomobillere benziyor... İkisi de heyecana düşürüyor insanı...
— Tehlikesinden dolayı mı?
— Yok canım... Otomobile her binişimde gözüm taksidedir benim... Rakamlar ikişer ikişer artıp kuruş hanesi 70'i, 80'i bulunca yüreğim hop hop eder... Burada da böyle... Garsonlu meyhanelerde hesap pusulası önüme gelinceye kadar pek telaş etmem.
Halbuki Otomatik'te içtiğim rakı, âdeta boğazımda düğümleniyor!
— Aldırma canım... Bu böyle gider...
Garsonun Otomatik meyhanede sadece tek bir vazifesi var: Meze getirmek... Hazır meze veren otomatikler peyda olsa garson bu işten de kurtulacak...
Vakit ilerledikçe muslukların başı birer birer doluyor. Nihayet iki makinenin on altı musluğu da tutuldu. Küçük balon kadehini, çeşmenin altından bir türlü çekmek istemeyen bir akşamcıya sordular:
— Doldu işte... Daha ne bekliyorsun?
— Katrası haram kardeşim... Yere dökülürse günah değil mi?
Otomatik meyhane sahibinin anlattığına göre buraya kimler gelmiyormuş bilseniz... İsimleri lâzım değil ama memlekette az çok tanınmış, eli kalem tutan ne kadar muharrir, şair, edip varsa akşamları birer kere otomatiğe uğruyorlarmış.
Günün edebiyat dedikodularıyla otomatik meyhane sahibi dehşetli alâkadar... İki de bir kulak misafiri oluyorum. Arkadaşlara soruyor:
— Filânca, filâncanın yazısına hiç cevap vermedi, ha...
— Filân Bey, yine Fişmekân Bey'e çatmış...
— Bakalım Fişmekân Bey, buna ses çıkarmayacak mı?
Otomatik meyhanede teklif tekellüf yok. Kadehini alan musluğa sokuluyor.
Saçı sakalına karışmış bir ihtiyar, arkadaşına kendi musluğunda yer açarken:
— Buyurun erenler... dedi, bir iki demlenelim...
Öteki bıyıklarını silerek cevap verdi:
— Demlenelim babaefendi... Amma bu sofra, Ali'nin sofrası değil... Otomatik cayır cayır hesap görüyor..
İhtiyar, başını kalenderane salladı:
— Aldırma... Bir gün nasıl olsa topumuzun bu dünyadan hesabını görecekler!
Ve ilâve etti:
— Gün bugün, saat bu saat, dem bu dem...
Kaynak: Son Posta, 19 Ağustos 1932, Sayfa 6.
İlgili Başlıklar
Beyoğlu
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

🕺🏽 Meyhane Alemleri
Yayın & Yazar

Kupür
Geçmiş gazete ve dergilerden yazılar, makaleler, röportajlar. İki haftada bir cuma neşrolunur.