Pelin Halkacı ile AKM'de

Konu: İstanbul, Beyoğlu ve “bir klasik”.

Together with Borusan Holding

51. kez şehirde: İstanbul Müzik Festivali Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası | Fotoğraf: Umut Özge Balkan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve Borusan Holding ’in festival sponsoru olduğu 51. İstanbul Müzik Festivali , bu yıl 1-17 Haziran tarihleri arasında müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Nedir? Türkiye’nin en köklü klasik müzik etkinliklerinden olan İstanbul Müzik Festivali , ilk kez düzenlendiği 1973 yılından beri her yıl yaratıcı programları ve yenilikçi yapısıyla İstanbullu müzikseverleri dünya çapında yıldızlarla buluşturuyor. Bu yolculukta Borusan Holding , ilk notadan beri destekçisi olduğu İKSV İstanbul Müzik Festivali’nin 51. yılında da yanında olmaya devam ediyor. Neler var? 51. İstanbul Müzik Festivali’nin 1 Haziran ’da gerçekleşecek görkemli açılış konseri , Tekfen Filarmoni Orkestrası ve genç piyano dehası Jan Lisiecki ’yi AKM Türk Telekom Opera Salonu ’nda buluşturacak. Günümüz operasının en önemli isimlerinden Barbara Hannigan ’a Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ’nın eşlik edeceği konser , 3 Haziran 'da AKM Türk Telekom Opera Salonu ’nda gerçekleşecek. Genç trompet sanatçısı Lucienne Renaudin Vary , Türkiye’nin önde gelen oda müziği topluluklarından Borusan Quartet ile buluşacak. Borusan Sanat'ın yüksek katkılarıyla düzenlenen konser , 5 Haziran akşamı Süreyya Operası 'nda dinleyicilere bir müzik şöleni sunacak. 51. İstanbul Müzik Festivali etkinlik programının tamamına ve konser biletlerine ulaşmak için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsin.

Learn more

SOLİ

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

AKM’nin önünde. Yaklaştıkça seçilmeye başlayan bej keman çantasıyla Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın başkemancısı Pelin. Şaşırıyoruz kemanıyla gelmesine. Küçük bir performans ihtimali mi var? “Onsuz asla.” diyor bir an bile duraksamadan, kemanına bakarak. 3 Haziran Cumartesi AKM'de gerçekleşecek Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası & Barbara Hannigan konserinden hemen önce. Pelin'le konuşulacaklar arasında: İstanbul, Beyoğlu ve “bir klasik” var.

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası başkemancısı, anasanat dalı başkanı, solist 

Sanat senin için nasıl başladı? Küçüklükten beri kültürel gelişimini desteklemek için gittiğin, gitmeyi sevdiğin, müdavimi olduğun mekânlar var mı?

Sanat ve müzik benim için büyüdüğüm evde başladı. Babam çok büyük bir klasik müzik hayranı ve iyi bir dinleyiciydi, annem de sevdiği için evde hep klasik müzik dinlenirdi. Ayrıca sanatın resim, heykel, tiyatro ve edebiyat gibi kolları da hayatımızın hep içindeydi. Küçüklüğümden beri konserlere, opera ve baleye, müzelere, tiyatroya ve sergilere götüren bir aile yapısında büyüdüm. O zamanlar sanat ve kültür alanındaki en önemli mekân Atatürk Kültür Merkezi'ydi, bir çeşit orada büyüdüm diyebilirim. Özellikle eski AKM’nin hayatımda çok önemli yeri ve çok derin anıları var. 

Pelin'in keman çantası


Bu öğrenme süreci nasıl şekillendi?

Öncelikle ailem, sonra da keman hocam Prof. Nuri İyicil. Enstrüman eğitimi uzun bir süreç, dünyada bu kadar uzun süren başka bir eğitim yok. En kısası 10 yıl süren bir usta–çırak ilişkisi, içinde sadece kemanı nasıl çalacağınızı değil; mesleğe, hayata bakış açınızı da şekillendiren bir eğitim düşünün. 8 yaşında bir çocuğu alıp sonunda meslek sahibi profesyonel müzisyene dönüştürüyorsunuz. İnsanın hocası çok önemli, bu açıdan çok şanslıydım. Eğitim sürecine ek olarak izlediğiniz her müzisyen her konser her opera ve okuduğunuz her kitap sizi besler, kendi kişiliğinizle beraber müzisyen kimliğinizin de oluşumu için gerekli birikimi sağlar. Kariyerimdeki dönüm noktası olarak da Gustav Mahler Gençlik Orkestrası’na 3 yıl üst üste katılma hakkı kazanıp Claudio Abbado, Pierre Boulez ve Seiji Ozawa gibi dünyaca ünlü şeflerle çalışma fırsatı yakalamış olmamı sayabilirim. 

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası”nda baş kemancı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda da anasanat dalı başkanı olarak çalışıyor, üretiyorsun. Bu iki kariyer birbirinden nasıl etkileniyor, birbirlerine ne gibi alanlar açıyor, birbirlerinden nasıl öğreniyor?

Aktif bir konser ve eğitimci hayatı birbirine paralel olarak ilerliyor. Gerek kendi solo konserlerim gerekse Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın baş kemancısı olarak yaptığım konserler beni kemancı ve müzisyen olarak formda tutuyor, bu da eğitimci yanımı destekliyor. Sürekli çalıyorum. Sahnede olmak, her konser yeni bir şey öğrenmek veya becerilerini mükemmelleştirmek demek. Bu da bir eğitimci için çok önemli. Deneyimlerimi öğrencilerime faydalı olmak için değerlendiriyorum, öğrencilerime aktif bir kemancı olarak örnek oluyorum. Öğrencinin hocasını sahnede izlemesi önemli bir motivasyon. Bu açılardan aktif, sürekli sahne üzerinde bir kemancı-hoca olmayı çok önemsiyorum. 

Müziğin peşindekiler I


Beyoğlu ve müzik ilişkisi

İstanbul’da olmanın müzikle nasıl bir ilişkisi var? Şehrin ritmi senin için nasıl?

İstanbul bir dünya başkenti, bir müzisyen için yaşanabilecek en doğru şehirlerden biri. Sezon boyunca çeşitli orkestralara ve konser salonlarına gelen müzisyenlerin kalitesi dünya standartında. Bütün sezon dolu dolu, yazın başındaki İstanbul Müzik Festivali adeta yüm yılı taçlandırarak finali yapıyor. Tüm bunlar sayesinde bir müzisyen olarak İstanbul’da yaşamaktan dolayı şanslı ve mutlu hissediyorum. Ama tabii ki her metropol gibi yaşam temposu çok yoğun ve hızlı. Bu da bazen biraz yorucu olabiliyor. 

19. yüzyılın başında bahçeli evlerin olduğu banliyö havasındakini Beyoğlu yüzyılın sonunda  tüccarların, bankerlerin, armatörlerin, tiyatrolarda Paris’te gösterimde olan oyunları izlemek isteyenlerin, tramvayın da yapılmasıyla dönemin burjuvazisinin ve Orient’ten gelen Dersaadet’i, Cadde-i Kebir’i görmek isteyenlerin meskeni. 1950’lerin sonuna kadar bu ruhunu koruyor. 70’lerde sloganların, 80’lerde mitinglerin, 90’lar ve 2000’lerde yeniden sanatın, müziğin altın çağının, 2010’da yürüyüşlerin, protestoların mahallesi 2015’ten beri daha sessiz. Geçmişten bugüne bu ilişkide neler değişti? 

Ben kendimi gençliği Beyoğlu’nda geçmiş biri olarak tanımlayabilirim ama maalesef Beyoğlu’nun şu anki durumu beni çok üzüyor. Semt tamamiyle doku değiştirmiş durumda, Beyoğlu her zaman İstanbul’un en kozmopolit semtiydi ama şimdiki durum çok farklı. Eskiden olsa özgür ortamından, çok sesli ve çok renkliliğinden bahsedeceğim Beyoğlu, maalesef bugünlerde mümkün olduğu kadar uğramamaya çalıştığım bir semte dönüştü. Eskiden kafeler, sinemalar, küçük restoranlarıyla çok kendine has bir yerken şu anı beni çok üzüyor. Umarım biran önce 2000’lerin başındaki hâline kavuşur. 

Müziğin peşindekiler II


Beyoğlu’nun bugününde seni en çok heyecanlandıran gelişme nedir? Taksim’den Borusan Müzik’e kadar olan rotada; İstiklal’de bilmediğimiz kapılar arkasında, katlarda neler oluyor, oluşuyor?

Borusan Müzik Evi'nin varlığı bence İstiklal Caddesi'nin en önemli artılarından biri. Onunla beraber Yapı Kredi Yayınları'nın kitap satış yeri çok hoşuma gidiyor, özellikle camekânlı bölüme koydukları İlhan Koman’ın Akdeniz heykeli caddeye ayrı bir değer ve estetik katıyor. Rotamda daha çok tercihim; Galatasaray Lisesi’nden Tünel’e kadarki yol. Nispeten daha az kalabalık. 

Borusan Müzik’in Türkiye’de üretenler üzerinde nasıl bir etkisi var? 

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Borusan Sanat müzik ve sanat alanında çok önemli bir lokomotif görevi gördü. Kalite çıtasını çok yükseltti ve dünya çapında kariyer sürdüren Türkiye merkezli ilk orkestra olarak çok önemli bir örnek oluşturdu. Gerek yaptığımız turneler, gerekse orkestranın yıllar içinde ulaştığı uluslararası seviye ve konuk ettiğimiz solistlerin kalitesi diğer orkestra ve kurumlara da örnek oldu ve bu alanda büyük bir ivme başlattı diye düşünüyorum. Bu bir zincirleme reaksiyon ve özellikle İstanbul’daki sanat ve kültür hayatı için önemli.

Müziğin peşindekiler III


Müzisyenler ve dinleyenler için bir etkileşim ve üretim alanı oluşturmanın dijital çağda fiziksel ve dijital olanakları neler? 

Ben galiba biraz eski kafalıyım, yaptığım işte dijital üretimin pek yeri olmadığını düşünüyorum. Mutlaka değişik projeler üretiliyor ama asıl etkileşimin ve üretimin yüz yüze olması gerektiği kanaatindeyim. Kayıt teknolojilerinin gelişimi çok faydalı mutlaka ama benim için tek önemi gerçekte üretilen sese en yakın olanı kaydedebilmek. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

SOLİ

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

keman

klasik müzik

tiyatro

müzisyen

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası

Barbara Hannigan

İstanbul

Beyoğlu

Atatürk Kültür Merkezi

Prof. Nuri İyicil

NEREDE YAYIMLANDI?

SOLİSOLİ

HİKAYE

#85: Bir İstanbul Klasiği Rotası: AKM’den Borusan Müzik Evi’ne

Ayaküstü: Pelin Halkacı ile şehrin müziği.

27 May 2023

Borusan Holding ile birlikte
Fotoğraf: Deniz Sabuncu

YAZARLAR

SOLİ

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor.

İLGİLİ OKUMALAR

;