Rave'ler, kulüpler ve kasklar arasında bir yerde: French House

Daft Punk'ın yankısı, kulağımızdan eksik olmayacak.

Together with The Irish Spirit

İrlanda’nın renkli festivallerini The Irish Spirit’le keşfedin Kuzeybatı Avrupa’daki renkli evreninden tüm dünyayı neşeli kimliğiyle selamlayan İrlanda, en çok St. Patrick günüyle tanınsa da dünyanın dört bir yanından gelen insanları kucakladığı pek çok farklı festivale ev sahipliği yapıyor. Ağustosa henüz giriş yapmışken The Irish Spirit , Duende okurlarını bu ay İrlanda’da gerçekleşen renkli mi renkli festivalleri tanımaya davet ediyor. Big Grill Festivali : Ünlü barbekü şeflerinin yanı sıra 20.000’den fazla ziyaretçinin katıldığı festival, Avrupa’nın en büyük barbekü festivali olma özelliğine sahip. Özellikle İrlanda ve İngiltere’den restoranların stand açtığı festivalde, barbeküde hazırlanan leziz yemekleri keşfederken büyülü İrlanda viskisinin de keyfine varılıyor. Gastronomi tutkunlarını bir araya getiren bu festivalde tek kural ise yiyeceklerin gaz ve elektrik yerine kömür ve odun kullanılarak pişirilmesi. The Beatyard : Avrupa’nın en bilinen müzik festivallerine alternatif bir kan sunan The Beatyard, her yıl ağustos ayının ilk haftasında Dublin’den biraz uzakta Dún Laoghaire’de düzenleniyor. Bu yıl misafirlerini yeni bir mantra, slogan ve kıyafet koduyla ağırlayacak festivalde katılımcıları ayrıca yepyeni bir sahil sahnesi bekliyor. Fleadh Cheoil : İrlanda’nın geleneksel ezgilerini dinlemek ve bu esnada İrlanda’nın nefis viskilerinin tadına varmak için en doğru adres olan Fleadh Cheoil, 60 yılı aşkın tarihiyle köklü bir festival. İrlanda geleneksel müziğini yaşatmak ve geliştirmek için düzenlenen bu festival, en önemli geleneksel İrlanda müzik gruplarının yanı sıra gelecek vaat eden gruplara da ev sahipliği yapıyor. Kilkenny Sanat Festivali : 1974'teki kuruluşundan bu yana Kilkenny Sanat Festivali; İrlanda'nın orta çağ kentinde dünyanın en iyi müzisyenlerini, sanatçılarını ve yazarlarını bir araya getiriyor. Her ağustos ayında on gün boyunca kiliseler, kale, sokaklar ve parklar izleyiciler ve sanatçılar için büyülü bir ortam sunuyor. Puck Fair : İrlanda’nın köklü bir geleneği olan ve her yıl 10-12 Ağustos tarihleri arasında kutlanan Puck Fair’in ilk gününde, dağdan bir keçi şehre getirilip taç takılarak “Puck Kralı” ilan ediliyor. Keçi, festivalin son günü dağa geri götürülmek üzere üç gün boyunca şehirde konaklarken şenlikler yapılıyor ve İrlanda’nın tüm barları sabah 3’e kadar açık kalıyor. İrlanda ruhunu sadece festivallerde değil her an hissetmek için The Irish Spirit’in Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

Learn more

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

90’ların başında, Paris’teyiz. Disko toplarının aydınlattığı gecelerde New York, Şikago ve Detroit’ten gelen techno dalgalarıyla yıkanıyoruz. Sabaha kadar süren rave’lerin yorgunluğunu ancak daha çok dans ederek atıyoruz. Bir sonraki rave’i beklerken kulağımız, clubbing sahnesinin rotasını belirleyen Radio Nova ve Radio FG’de. Hafta sonları Bastille’deki plakçılardan house albümleri topluyoruz. 

Gecelerden tanıdığımız herkes burada — DJ’lerin kendini gösterdiği “Xanadu” partileri ünlü olan Frédéric Agostini, onun izinden giden “Hype” partilerinin yaratıcısı Pedro Winter, genç prodüktörler Guy-Manuel de Homem-Christo, Thomas Bangalter… İlerleyen yıllarda Daft Punk adını alacak bu iki isim, müzik tarihine kazınacak.

1993’te Başbakan olan Édouard Balladur döneminde İç İşleri Bakanı koltuğunda oturan Charles Pasqua’nın rave kültürüyle arası pek iyi değil. Partiler, gençleri madde kullanımına özendirdikleri ve tehlikeli oldukları gerekçesiyle sık sık polis baskınlarıyla durduruluyor. Baskınlar, Frédéric Agostini’nin evine kadar uzanıyor. Paris elektronik müzik sahnesindeki müzik insanları ve parti organizatörleri, bir çıkış yolu ararken imdada Şanzelize Bulvarı’ndaki gay kulübü Le Queen yetişiyor. Ölü geçen çarşamba gecelerini hareketlendirmek isteyen kulüp, Radio FG’ye burada bir parti serisi yapmalarını teklif ediyor.

Le Queen’i canlandırmak: Bunun için göreve çağırılanlar, Frédéric Agostini ve Pedro Winter. Henüz 21 yaşında olan Winter, o günlerde ilk albümü üzerinde çalışan Daft Punk’ın menajerliğini üstlendiği için ekibe katılamıyor ama ne gam, “Respect” başlıklı partilerin ilkinde, 2 Ekim 1996’da sahnede Daft Punk var. 

Daft Punk
Fotoğraf: Nabil Elderkin ve Warren Fu


Kulübün kapısındaki sıra, bulvar boyunca uzayıp gidiyor. Daft Punk’ın yanı sıra Cassius ve Étienne de Crécy gibi isimler sık sık Respect partilerinde çalıyor ve Avrupa’da “French touch” olarak adlandırılan French house türünün öncüleri oluyor. Amerikan dans müziğini house’la birleştiren, filter ve phase efektlerini imzası yapan bu tür, dünyaya yayılıyor. Respect ekibinin Playboy dergisinin sahibi Hugh Hefner’ın Los Angeles’taki malikanesinde verdiği partiye katılanlar arasında Spike Jonze, Sofia Coppola ve Kylie Minogue göze çarpıyor.

Daft Punk’ın yükselişi: Bu sırada ilk albümü Homework’ü 1997’de yayımlayan Daft Punk, zirvenin tadını çıkarıyor. Da Funk ve Around The World teklilerinin müthiş başarısı, onları Jean-Michel Jarre’dan sonra en çok satan Fransa merkezli sanatçılar yapıyor. French house için parti 2000’lerde aynı görkemiyle devam etmese de türün etkileri 2000’lerde ana akım pop sanatçılarında hissediliyor. Madonna’nın Confessions on a Dance Floor albümü bunun örneklerinden.

İkilinin başarı ivmesi, 2001 tarihli Discovery albümüyle sürüyor. İkilinin Paris’teki stüdyosu Daft House’da kaydedilen albüm, bol auto-tune’lu One More Time teklisiyle dans müziğine bir klasik daha hediye ediyor. Onu dört yıl sonra takip eden Human After All, olumsuz geri dönüşler alırken ikili Alive 2006/2007 turnesinde sahneye taşıdığı hayranlık uyandıran görsel şovla eşsiz işler çıkarabildiklerini dünyaya bir kere daha hatırlatıyor. 2013’te çıkan Random Access Memories’in yarattığı heyecan fırtınası, hatıramızda hâlâ canlı.

Ayrılık: Lisede tanışan ve Paris’in sabaha uzanan partilerinde, yasa dışı rave’lerle gece kulüpleri arasında bir yerde Daft Punk adını alan ikili, 28 yıllık kariyerlerini bu yılın başında sonlandırdığında albüm satışları %2650 artmış. Gizledikleri yüzlerini 2001’den itibaren alametifarikalarına dönüşen kaskların altına saklayan Bangalter ve Homem-Christo, üretimlerine ayrı ayrı devam edecek ama bir elektronik müzik projesinden çok daha fazlasına dönüşen Daft Punk’ın yankısı, kulağımızdan eksik olmayacak.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Duende

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

Paris

New York

Şikago

Detroit

rave

Radio Nova

Radio FG

Bastille

Xanadu

Frédéric Agostini

Pedro Winter

Guy-Manuel de Homem-Christo

Thomas Bangalter

Daft Punk

Édouard Balladur

Charles Pasqua

Şanzelize Bulvarı

Le Queen

Radio F

ro Winter

Nabil Elderkin

Warren Fu

NEREDE YAYIMLANDI?

DuendeDuende

HİKAYE

Banliyölerin kayıp çocukları

Sondan biraz önce: D’Innocenzo Kardeşler’den banliyö anlatıları; rave'ler, kulüpler ve Daft Punk ikilisinin kaskları arasında bir yerde: French House.

06 Ağu 2021

The Irish Spirit ile birlikte
Daft Punk, 2007, Sydney konseri

YAZARLAR

Artemis Günebakanlı

Duende müzik yazarı

Duende

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

İLGİLİ OKUMALAR

;